ya çalışıyoruz, ya da geziyoruz
çok çalışınca ya da üstüste bir kaç gün takılınca arkadaşlara, home sweet home nidaları koyveriyoruz
ne zamana kadar sürüyor ev aşkı ? üç vakte kadar, dördüncü vakitte gene dışardayız.
çalışmak; kimine göre zorunlulukken, kimine göre eğlenceye dönüşüyor , sosyal olmak anlamında. mazeret hazır bekliyor; eh o kadar okudum, ekmeğini yiyeyim .
sen o ekmeği yerken , evde minik bebeğin bakıcıdan ne yiyor acaba ?
çalışmıyorsak da, kocaman pusetler,devasa çantalarla gene dışardayız. evde daha rahat olmamıza rağmen , avm lerde alt değiştirip, bebek avuturken iki pırtı almaya çalışıyoruz.
aahh bu sonu bitmek bilmez gençlik enerjisi . hep sebebi bu , koşturmacalarımızın ,illa gezeyim takıntılarımızın. sanmayınki ; eleştiriyorum . bebekle çok gezen kategorisinde, hepinize fark atardım bir zamanlar . hem de toplu taşımayla giderdim nerde, öyle araba felan. hatta fatih çarşamba pazarına gittiğim bile rivayet olunur ; inkar da etmiyorum.
şimdilerde ise, ikisi de tepemden bakan çocukları bir yere götürmek ne mümkün ? yalnız takılıyoruz ediyle nadiren gezmelerde. gezmeler de hep sebepli ; bir iş için çıktığımızda bazen yemeğe dönüşüveriyor , sonu illaki kitapçıda biten. onun dışında iş harici, hep evdeyim hatta haftasonları z.teyze evde olduğumu görecek de,, gezmeye götürecek diye aklım çıkıyor. o kadar eve hasretim ;kitaplarım ve pc , yetip artıyor bile.
bakalım ,bundan sonra zaman ne gösterecek ? teyyare ani gelen ilhamla çok gezen mi olacak , ev kedisi mi ? daha da uçuğu kendini elişine verip , geri dönüşüm kraliçesi mi ?
peh çok zor
alakasız not; bugün niyetim ; masalın devamını getirmekti. lakin, blogları görüntüleyememe sorunu devam ediyor. sadece kendi blogumun önbelleğine ve kumanda paneline ulaşabiliyorum, diğer blogları da readerdan okuyabiliyorum . yorum yazamıyorum (şiştim o yüzden epey) .
aksaklık s.online adsl kullanıcılarında var sadece, firmayla görüştüm; zannederim superonline ile blogger mahkemelik olmuşlar .o yüzden superonline kullanıcıları blogları tıkladıklarında ,bu siteye erişim mahkeme kararıyla durdurulmuştur yazısını görünce şok olmasınlar.( ben oldum da ) .
neyse benim yerime de siz okuyun gari..
28 Şubat 2011 Pazartesi
26 Şubat 2011 Cumartesi
küs bacı
anneler ve babalar kutsaldır hele annelerimizin rızasını almazsak başımızı dertten ve beladan kurtaramayız diye düşünürüm hep . şu dert yükü olan dünyada sanki fazlasına ihtiyacımız varmış gibi.
bir evlat, annesi babasının yadigari diye düşünürse, onun derdiyle dertlenip çare ararsa , rahat ettirmek için çırpınırsa ..
düsturu anneyi üzmemek olursa , attığı her adımı- aman dikkat- diye attığı için olsa gerek, cam kırıkları üzerinde yürüyüşe dönerse, evdeki hava ...
yine de anne derse ki ; oğullarım sözümü dinler, beni üzmez .
art niyetsiz bir şakayı baz alıp üzülürse, yaptıkları değil de yapmadıkların gözönüne alınırsa
evlat da küser ve umudunu keser çünkü ne yapsa oğullarının tahtında olamıyordur bir türlü.
ne yapmalı ? tabiki vazifesini ama yine de küser derinden derinden ...
.
bir evlat, annesi babasının yadigari diye düşünürse, onun derdiyle dertlenip çare ararsa , rahat ettirmek için çırpınırsa ..
düsturu anneyi üzmemek olursa , attığı her adımı- aman dikkat- diye attığı için olsa gerek, cam kırıkları üzerinde yürüyüşe dönerse, evdeki hava ...
yine de anne derse ki ; oğullarım sözümü dinler, beni üzmez .
art niyetsiz bir şakayı baz alıp üzülürse, yaptıkları değil de yapmadıkların gözönüne alınırsa
evlat da küser ve umudunu keser çünkü ne yapsa oğullarının tahtında olamıyordur bir türlü.
ne yapmalı ? tabiki vazifesini ama yine de küser derinden derinden ...
.
14
yorumcu
Etiketler:
biz,
tartışma
25 Şubat 2011 Cuma
hey dostum , iyiki varsın
meşhur z.teyzeden bahsetmişimdir ; evliliğimin ilk yıllarından beri, ablalık yapan . çaktırmadan tabii.
evlerinin neredeyse ferdi gibiyim, o kadarki ; işten gelirken bazen ararım; açım ne pişirdin diye , ondaki menü daha güzelse, takılırım çekinmeden.
aramızda 10 yaş var ama hep deliliklerime ayak uydurmuştur yeri geldiğinde de kulağımı çekmiştir. emniyet subaplarımdan biridir z.teyze .
oğluna kız bakmaya beraber gittik, bu konuda hiç bir fikrimiz yokken. ağlanacak şeylere beraber gülmeye çalıştık ,bazen de beraber güldük . ama geçinilmesi zor insanla, nasıl kanka olunacağını öğretti bana . hiç yargılamayarak. bana ettiği dualar kabul olmuştur hep.
on yıl önce felan alt komşumla sorun yaşamıştım. birbirimize gıcık kapıp ,uzak duruyorduk. kadının her yaptığı batıyordu; en çok da cimriliği. siz arkadaş olacaksınız bak ,dua ediyorum size derdi . dudak bükerdim, mümkün değil diye. komşum ev aldı taşındı, bir zaman geçti. amway işi yapıyorum, kişisel gelişim kitapları okuyoruz devamlı ; o zaman nerede yanlış yaptığımızı anladım ve okuduklarımı uyguladım . kadınla aramız düzeldi, hem de o da başladı satışa ve kullanmaya .
z.teyze bugün öğlene doğru sağlık ocağından geldi,çat kapı. kahvaltımızı ettik .
menü basit ; kahvaltılıklar artı ,elde açma yufkadan börek , tahinli kurabiye, tost,söğüş domates ve badem
malum cuma ; kur'anımızı okuduk .boş geçmedi ne güzel .
bu saydığım hasletler dost tarifime ne kadar da uyuyor.
24 Şubat 2011 Perşembe
metres mi tetris mi ?
zordur ikinci kadın olmak ( herhalde ).
arkadaşların , yaşıtların gözlerinin önünde evlenip, gidiverirken , ufak ufak panik başgöstermeye başlar sıra sende artık nidaları arasında dikkatli gözler, her arkadaşlığını teşvik eder artık, tren kaçmasın misali
iki seçenek var ; ya tevekkül ya da kapılmışlardan birine çengel atmak, boşver kimyayı felan herkes bilirki ; niyetler halis olmadıkça, iki kişinin üçüncüsü şeytandır. farzetki sevdin bir aile babasını , başlar hayatındaki parendeler ,yalanlar . karısı onu anlamıyordur da seninle karşılaşana dek anlayamamıştır by slk. ya da boşanacaktır zaten by ylncıların şahı.
eğer kanmak istersen; ya mazoşistsin, bu yüreği ağzında, kısa ömürlü sevinçleri yaşamak için ya da da sen zaten kötü birisindir ; zevk alırsın yuva yıkmaktan kanmak istemezsen de işin zor ; dikenli tel misali kurtulmaya uğraşırsın. en iyisi hiç girmemek o yola, yılların heba olur gider bir genç kız tanımıştım ; hayatının en güzel altı yılını, bir görünüp bir kaybolan erkek arkadaşına vermişti evli olduğuna dair her emareyi, yanlış anlamaya çalışıyordu hala ; bu kadar emek verdiği şeyi bitirmemek için . ne kayıp
metres olmak zordur , tetris oynar gibisin o kadar anlık dikkat ister. her hamleye uyanık olmalısın
peh hem de ne için ? kullanılmış , en güzel şeyleri başkasıyla yaşamış, biri için. hep yarışmadasın unutma
şunu herkes bilir ki ; başkasının mutsuzluğu ve ahları üzerine kurulan yuva, başka bir sarışın depremde yıkılmaya aday . hep ödün patlamaya hazır sen de bilirsin de bilmezi oynarsın ; yuva yıkanın yuvası yıkılır. bir zamanlar metres komşum vardı ; kocam diyordu .eski karısı psikopatmış da, çocukları da yaka silkmiş de adam boşanamıyormuş da felan filan... ne desin adam ? gözüm dışarda, ikinizi beraber idare etmek için ne gerekirse söylerimmi ? halbuki uyanık kadındı demekki kandırılmak için izin vermiş kendisine
erkekleri suçlamak, kendimizi kandırmak. hadi herkes itiraf etsin; hepimiz biliriz ki kadınlardır erkeği yoldan çıkaran, şeytanın çırakları hariç
eğer nefsinle savaşını verirsen, boğarsan ; seni batağa çekme potansiyeli olan her yanlış duyguyu, ozaman da acı kesin lakin ahh o huzur var ya her şeye değer ; doğruyu yapmanın verdiği ve emin ol ki, mevlamın izniyle hediyen hazır , onun istediği zaman ve yerde. sabrının mükafatı.
uymuşsan şeytana da hediyen hazır ; duymak ve bilmek istemediğimiz yaradanla senin aranda
arkadaşların , yaşıtların gözlerinin önünde evlenip, gidiverirken , ufak ufak panik başgöstermeye başlar sıra sende artık nidaları arasında dikkatli gözler, her arkadaşlığını teşvik eder artık, tren kaçmasın misali
iki seçenek var ; ya tevekkül ya da kapılmışlardan birine çengel atmak, boşver kimyayı felan herkes bilirki ; niyetler halis olmadıkça, iki kişinin üçüncüsü şeytandır. farzetki sevdin bir aile babasını , başlar hayatındaki parendeler ,yalanlar . karısı onu anlamıyordur da seninle karşılaşana dek anlayamamıştır by slk. ya da boşanacaktır zaten by ylncıların şahı.
eğer kanmak istersen; ya mazoşistsin, bu yüreği ağzında, kısa ömürlü sevinçleri yaşamak için ya da da sen zaten kötü birisindir ; zevk alırsın yuva yıkmaktan kanmak istemezsen de işin zor ; dikenli tel misali kurtulmaya uğraşırsın. en iyisi hiç girmemek o yola, yılların heba olur gider bir genç kız tanımıştım ; hayatının en güzel altı yılını, bir görünüp bir kaybolan erkek arkadaşına vermişti evli olduğuna dair her emareyi, yanlış anlamaya çalışıyordu hala ; bu kadar emek verdiği şeyi bitirmemek için . ne kayıp
metres olmak zordur , tetris oynar gibisin o kadar anlık dikkat ister. her hamleye uyanık olmalısın
peh hem de ne için ? kullanılmış , en güzel şeyleri başkasıyla yaşamış, biri için. hep yarışmadasın unutma
şunu herkes bilir ki ; başkasının mutsuzluğu ve ahları üzerine kurulan yuva, başka bir sarışın depremde yıkılmaya aday . hep ödün patlamaya hazır sen de bilirsin de bilmezi oynarsın ; yuva yıkanın yuvası yıkılır. bir zamanlar metres komşum vardı ; kocam diyordu .eski karısı psikopatmış da, çocukları da yaka silkmiş de adam boşanamıyormuş da felan filan... ne desin adam ? gözüm dışarda, ikinizi beraber idare etmek için ne gerekirse söylerimmi ? halbuki uyanık kadındı demekki kandırılmak için izin vermiş kendisine
erkekleri suçlamak, kendimizi kandırmak. hadi herkes itiraf etsin; hepimiz biliriz ki kadınlardır erkeği yoldan çıkaran, şeytanın çırakları hariç
eğer nefsinle savaşını verirsen, boğarsan ; seni batağa çekme potansiyeli olan her yanlış duyguyu, ozaman da acı kesin lakin ahh o huzur var ya her şeye değer ; doğruyu yapmanın verdiği ve emin ol ki, mevlamın izniyle hediyen hazır , onun istediği zaman ve yerde. sabrının mükafatı.
uymuşsan şeytana da hediyen hazır ; duymak ve bilmek istemediğimiz yaradanla senin aranda
13
yorumcu
Etiketler:
tartışma
23 Şubat 2011 Çarşamba
kaçamak
zuzular evde yokken akşam ne yapılır ?
balıkçıya gidip nefis körelene kadar, hamsi yenir yanında da mis gibi salata...
balıkçıya gidip nefis körelene kadar, hamsi yenir yanında da mis gibi salata...
16
yorumcu
Etiketler:
gezmecik
adsıız
söyleyecek lafın varsa adınla söyle ki adam sansınlar ,
lafını da düzgün söyle, yürekli desinler
vur-kaç nereye kadar ? elbet yakayı vereceksin ele
o zaman delik ararsın saklanacak ,yurdumun çöplerinde
hani şu yorumunun gittiği yere..
lafını da düzgün söyle, yürekli desinler
vur-kaç nereye kadar ? elbet yakayı vereceksin ele
o zaman delik ararsın saklanacak ,yurdumun çöplerinde
hani şu yorumunun gittiği yere..
burç burç dedikleri
gazetelerin bir köşesini, zaptı- rapt etmiş, her daim mavi boncuk dağıtan ütopyalar mı ? yoksa aslı astarı varmı ? burç var aslında, ama gazetelerde yazılanlara göre değil.
mesela annem; tam hatırlayamasa da gününü ( kadın beş doğum yapmış üçünü toprağa vermiş, hangi birini hatırlasın ?) yay burcunun özelliklerini taşıyorum,
burcumdan bazen; yok yok çoğunlukla nefret ediyorum . hah işte kullandığım kelimeden belli ; nefret etmek hoşlanmamak ya da beğenmemek diyemiyorum. en uç kelimeyi kullanmak zorundayım sanki.. yaşadığım duygular gibi , en uç olmalı herşey; aşırı severim ya da aşırı nefret ederim , gri yok ki lugatımda tolerans göstereyim . ya siyah olacak ya beyaz ; ara renklere hayat yok dünyamda
goncamın da nüfusundaki tarih, oğlağı gösterirken kaynanamın tariflerine göre, kova gözüküyor ve özellikleri de yansıtıyorve en anlaşamadığım burç gülermisin ? ağlarmısın ?
mesela annem; tam hatırlayamasa da gününü ( kadın beş doğum yapmış üçünü toprağa vermiş, hangi birini hatırlasın ?) yay burcunun özelliklerini taşıyorum,
burcumdan bazen; yok yok çoğunlukla nefret ediyorum . hah işte kullandığım kelimeden belli ; nefret etmek hoşlanmamak ya da beğenmemek diyemiyorum. en uç kelimeyi kullanmak zorundayım sanki.. yaşadığım duygular gibi , en uç olmalı herşey; aşırı severim ya da aşırı nefret ederim , gri yok ki lugatımda tolerans göstereyim . ya siyah olacak ya beyaz ; ara renklere hayat yok dünyamda
goncamın da nüfusundaki tarih, oğlağı gösterirken kaynanamın tariflerine göre, kova gözüküyor ve özellikleri de yansıtıyorve en anlaşamadığım burç gülermisin ? ağlarmısın ?
10
yorumcu
Etiketler:
biz
21 Şubat 2011 Pazartesi
masal 2
her aşkın bir hikayesi varmış. işte benim hikayem;
okulun ikinci günüydü ; baktım birisi benim diye nitelediğim yerde oturmuş, pembe dosyası ( bu yüzden onunla çook dalga geçtim çook ) ve üzerindeki yazıyı hiç unutmuyorum; çorum . çorum da nere ?diye düşündüğümü hatırlıyorum ( artık kaç km, istanbulla arası herşeyini biliyorum bayan burnu büyük olarak )
dedimki ( liseli kız havasıyla ) ; orası benim yerim . o da ; öylemi ? demiş dik dik baktığını hatırlıyorum şaşkın bakışlarıma karşın, ne kadar yabani Allahın çorumlusu demiştim, hiç hoşlanmamıştım
artık benim çorumlum oldu
demekki neymiş ? büyük söylememek lazımmış
sene sonuna kadar görmezden gelebildim onu ; zor olmadı. o da bayan 25 yaşla muhatap oluyor derslerine , çizimlerine yardım ediyordu
arkadaşlık ettiklerini düşünüyor, ayıplıyordum hiç kapalı kıza yakışıyormu diye ? büyük konuşan koca ağzım benim
okul tatil olmasına az zaman kala, bayan 25 yaş okulu bıraktı ve sıra komşusu miras kalıverdi bana . kimsenin artığını istemem deyi, yüz vermedim. lakin sadece arkadaşlık istediğini görünce, yumuşadım sınıftaki diğer kapalı kızlarla bizi gözetti , abilik yaptı bize epey . uzun uzun konuşmalar yaptık beraberce . eve yaptığım kaçamaklarda, otobüste devam etti yarenliğimiz
ne zaman değişti birbirimize bakışımız, ne zaman hoşlanmaya başladık ? söylemek zor . onunla beraber olmak için, sıksık eve gitmeye başladığımı farkettiğimde , onun da okula verdiğim, başıaçık resmime baktığını öğrendiğimde galiba . kendime duyduğum kızgınlığı, ondan çıkarmış sen nasıl böyle yaparsın ? diye bozuşmuştum . yıldız yokuşundan inene kadar ,yalvarmıştı garibim .
kendime devamlı kızıyor, ona olan ilgimden kendimi suçluyor, hıncımı ondan alıyordum. o kadar üzdüm ve bezdirdim ki onu . yerinde olsam; çoktan tak sepeti koluna- herkes kendi yoluna kızım demiştim
asla ilgimi belli etmedim, hiç emin olamadı benden . şimdiki sözde kapalı- özde açık kızlar gibi, sarmaş dolaş gezmedim. aramızda daima çanta, dosya bişey oluyordu . şimdi bakıyorum da milletteki rahatlığa , doğrusunu yapmışım, olanca cahilliğimle ya da annem evden çıkarken arkamdan çok dua ediyormuş. ben de etmeliyim artık kızıma.
hayatımdaki ilk ve son aşk ilanını, tıka basa dolu bir otobüste ( muhtemelen birkaç kişinin kulak misafiri olmasıyla ) aldım .
evlenme teklifini de, zuhuratbabada gezerken . zavallımı nasıl korkuttuysam, her an kafasına bir şey atacakmışım gibi çabuk çabuk konuşuyordu
ahh çok kararlıydım. lakin kalplerimiz, ailelerimizin hesabını bozdu ; okul bitince ondan da kurtulurum sandım . nasıl derdim aileme , kapandım ama okuldan koca buldum geldim ? kuran kursuna yatılı yazıldım, hoca olmak için . ortak kız arkadaşlarımızı gönderdi , haberci diye. gizlice kaçırma planları yapmış hay yarebbim
istemeye geldiler kaç kez, babam kızım hoca olacak diyor gönderiyor. arada kalan teyyare ,sonunda iflas bayrağını çekti ve asla yapmam dediğini yaptı . GENE . ödü koptuğu babasının karşısına geçti ve ben bu çocukla evleneceğim dedi . ( hala utanıyorum )
dedi de evlenebildi mi ? evet, ama tam dört senede . 1 sene sözlü 1 sene nişanlı kaldık ve her adımda vazgeçirmeye çalıştılar. sonunda gittik nikah günü aldık da kurtulduk . yoksa hala bekar olabilirdim bu yaşta .
ahh çok zor oldu . babaların kızlarını vermesi zaten zor, benimki olunca ikiyle çarp , kaçkez ciddi ciddi bohçamı alıp ( içine ne koycaksam ? ) kaçmayı düşündüm . bütün son an krizlerine az kaldı deyip dayandık ve düğün gelip çattı . tamam artık beraberiz diyecekken ...
okulun ikinci günüydü ; baktım birisi benim diye nitelediğim yerde oturmuş, pembe dosyası ( bu yüzden onunla çook dalga geçtim çook ) ve üzerindeki yazıyı hiç unutmuyorum; çorum . çorum da nere ?diye düşündüğümü hatırlıyorum ( artık kaç km, istanbulla arası herşeyini biliyorum bayan burnu büyük olarak )
dedimki ( liseli kız havasıyla ) ; orası benim yerim . o da ; öylemi ? demiş dik dik baktığını hatırlıyorum şaşkın bakışlarıma karşın, ne kadar yabani Allahın çorumlusu demiştim, hiç hoşlanmamıştım
artık benim çorumlum oldu
demekki neymiş ? büyük söylememek lazımmış
sene sonuna kadar görmezden gelebildim onu ; zor olmadı. o da bayan 25 yaşla muhatap oluyor derslerine , çizimlerine yardım ediyordu
arkadaşlık ettiklerini düşünüyor, ayıplıyordum hiç kapalı kıza yakışıyormu diye ? büyük konuşan koca ağzım benim
okul tatil olmasına az zaman kala, bayan 25 yaş okulu bıraktı ve sıra komşusu miras kalıverdi bana . kimsenin artığını istemem deyi, yüz vermedim. lakin sadece arkadaşlık istediğini görünce, yumuşadım sınıftaki diğer kapalı kızlarla bizi gözetti , abilik yaptı bize epey . uzun uzun konuşmalar yaptık beraberce . eve yaptığım kaçamaklarda, otobüste devam etti yarenliğimiz
ne zaman değişti birbirimize bakışımız, ne zaman hoşlanmaya başladık ? söylemek zor . onunla beraber olmak için, sıksık eve gitmeye başladığımı farkettiğimde , onun da okula verdiğim, başıaçık resmime baktığını öğrendiğimde galiba . kendime duyduğum kızgınlığı, ondan çıkarmış sen nasıl böyle yaparsın ? diye bozuşmuştum . yıldız yokuşundan inene kadar ,yalvarmıştı garibim .
kendime devamlı kızıyor, ona olan ilgimden kendimi suçluyor, hıncımı ondan alıyordum. o kadar üzdüm ve bezdirdim ki onu . yerinde olsam; çoktan tak sepeti koluna- herkes kendi yoluna kızım demiştim
asla ilgimi belli etmedim, hiç emin olamadı benden . şimdiki sözde kapalı- özde açık kızlar gibi, sarmaş dolaş gezmedim. aramızda daima çanta, dosya bişey oluyordu . şimdi bakıyorum da milletteki rahatlığa , doğrusunu yapmışım, olanca cahilliğimle ya da annem evden çıkarken arkamdan çok dua ediyormuş. ben de etmeliyim artık kızıma.
hayatımdaki ilk ve son aşk ilanını, tıka basa dolu bir otobüste ( muhtemelen birkaç kişinin kulak misafiri olmasıyla ) aldım .
evlenme teklifini de, zuhuratbabada gezerken . zavallımı nasıl korkuttuysam, her an kafasına bir şey atacakmışım gibi çabuk çabuk konuşuyordu
ahh çok kararlıydım. lakin kalplerimiz, ailelerimizin hesabını bozdu ; okul bitince ondan da kurtulurum sandım . nasıl derdim aileme , kapandım ama okuldan koca buldum geldim ? kuran kursuna yatılı yazıldım, hoca olmak için . ortak kız arkadaşlarımızı gönderdi , haberci diye. gizlice kaçırma planları yapmış hay yarebbim
istemeye geldiler kaç kez, babam kızım hoca olacak diyor gönderiyor. arada kalan teyyare ,sonunda iflas bayrağını çekti ve asla yapmam dediğini yaptı . GENE . ödü koptuğu babasının karşısına geçti ve ben bu çocukla evleneceğim dedi . ( hala utanıyorum )
dedi de evlenebildi mi ? evet, ama tam dört senede . 1 sene sözlü 1 sene nişanlı kaldık ve her adımda vazgeçirmeye çalıştılar. sonunda gittik nikah günü aldık da kurtulduk . yoksa hala bekar olabilirdim bu yaşta .
ahh çok zor oldu . babaların kızlarını vermesi zaten zor, benimki olunca ikiyle çarp , kaçkez ciddi ciddi bohçamı alıp ( içine ne koycaksam ? ) kaçmayı düşündüm . bütün son an krizlerine az kaldı deyip dayandık ve düğün gelip çattı . tamam artık beraberiz diyecekken ...
18
yorumcu
Etiketler:
aşk,
biz
19 Şubat 2011 Cumartesi
cimri molyerler , aramızda
kırk senelik ömrü hayatım boyunca, kendimle ilgili şunu anlamış bulunuyorum nihayet...
cimri biri değilim , olamam da. genlerimde yok zaten ; ailede kimsede yok yani. babam cömertliğin uç noktalarında, bir yaşam sürdü. akraba ziyaretlerinde ,boynu bükükleri, çocukları vs. ihtiyaç sahiplerini, sevindirmeyi unutmazdı. cebi sanki alaattinin mağarası gibiydi, tükenmezdi hiç çıkanlar. o verdikçe, mevlam da ona verdi. arkasından herkes, bildiğimiz ve duymadığımız ne iyiliklerini sayıp, dua etti ona. ne mutlu, herkese böyle iyi anılmayı nasip etsin Yüce Allah . nur içinde yatsın.
neden mi cimri değilim ? çünkü farkettim ki ; cüzdanımdaki dünyalıklar batıyor, dikenin battığı gibi gideyim de, koca koca kitabevlerinde kağıt kokusunu koklaya koklaya , kitaplarımı seçeyim yahut üşenirsem de, kitapyurdundan isteyeyim . kırıktabakta nefsimi körelteyim kuru dolmalarla. çarşı pazar gezeyim, illa alacak bişeyler bulayım (mümkünse çok ucuz olsun lütfen ).
ahhh bir de arabamı alayım artık. bunun için cüzdandakiler yetmez ama biyerden başlamalı değilmi ? tabi bir de hayır hasenat var asla boşa gitmeyen. bomboş olmadığını umduğum deftere yazılan.
cimri olamamak bir nimet olmalı; cimrilik de Rabbimin azabı. düşünsenize ;olup da sarfedememek. bir komşum vardı; nekesliğinden ötürü, dudak büktüğüm. o kadar azıtmıştıki işi; poğaçanın böreğin üzerine kıyıp da süremezdi yumurta, okka yani. hali vakti tabiiki yerindeydi. o zaman bir cezaydı ona verilen, varken yokluk çektirmek . hem de bilerek kendi eliyle verdiği .
sözün özü; Hz Allahın verdiği nimetleri , hayırda sarfedebilmek de ayrı bir nimettir.
yarın ; masalın devamı
cimri biri değilim , olamam da. genlerimde yok zaten ; ailede kimsede yok yani. babam cömertliğin uç noktalarında, bir yaşam sürdü. akraba ziyaretlerinde ,boynu bükükleri, çocukları vs. ihtiyaç sahiplerini, sevindirmeyi unutmazdı. cebi sanki alaattinin mağarası gibiydi, tükenmezdi hiç çıkanlar. o verdikçe, mevlam da ona verdi. arkasından herkes, bildiğimiz ve duymadığımız ne iyiliklerini sayıp, dua etti ona. ne mutlu, herkese böyle iyi anılmayı nasip etsin Yüce Allah . nur içinde yatsın.
neden mi cimri değilim ? çünkü farkettim ki ; cüzdanımdaki dünyalıklar batıyor, dikenin battığı gibi gideyim de, koca koca kitabevlerinde kağıt kokusunu koklaya koklaya , kitaplarımı seçeyim yahut üşenirsem de, kitapyurdundan isteyeyim . kırıktabakta nefsimi körelteyim kuru dolmalarla. çarşı pazar gezeyim, illa alacak bişeyler bulayım (mümkünse çok ucuz olsun lütfen ).
ahhh bir de arabamı alayım artık. bunun için cüzdandakiler yetmez ama biyerden başlamalı değilmi ? tabi bir de hayır hasenat var asla boşa gitmeyen. bomboş olmadığını umduğum deftere yazılan.
cimri olamamak bir nimet olmalı; cimrilik de Rabbimin azabı. düşünsenize ;olup da sarfedememek. bir komşum vardı; nekesliğinden ötürü, dudak büktüğüm. o kadar azıtmıştıki işi; poğaçanın böreğin üzerine kıyıp da süremezdi yumurta, okka yani. hali vakti tabiiki yerindeydi. o zaman bir cezaydı ona verilen, varken yokluk çektirmek . hem de bilerek kendi eliyle verdiği .
sözün özü; Hz Allahın verdiği nimetleri , hayırda sarfedebilmek de ayrı bir nimettir.
yarın ; masalın devamı
13
yorumcu
Etiketler:
alışveriş,
biz,
felsefe,
sohbet
18 Şubat 2011 Cuma
seyyare neval
sultanahmet yollarına düştüğümüz , bu bahar kılıklı günde, zihnim boş durur mu ? trafiğe kapanmış alanlarda zorunlu jogging yaparken, çalışıyordu yine tam kapasite .
aklıma aşk romanları geldi ; aşikar ya da gizli okuduğumuz. neden esas erkekler hep yakışıklı olmakla beraber , aynı zamanda şefkatli, güçlü,sonsuz sevme kapasiteli ,koruyucu biraz da kıskanç ? çünkü eşte gayrıihtiyari aradığımız özellikler bunun ne kadarını bulabiliyor insanlar ? % 40 o da şanslıysan.
eee o zaman ne yapmalı ? beklentileri mi düşük tutmalı ? fazlasıyla karşılaştığında, sevindirik olup gerdan kırıp göbek atasın , ya da anneler çocuk yetiştirirken daha mı dikkat etmeli ? hani eğitimi tvye bırakmayıp, kendimi ele almalı ?
zaten dinimizdeki hakiki müslüman tanımı, ideal eşle örtüşüyor. o zaman yabancı hikayeler ya da çizgi filmler yanında, çocuklara göre dini hikayeler ya da her yerde bulabileceğimiz , tarihi kahramanların çizgi filmleri de mi denenmeli ? mesela besmeleyi çocuklara böyle bir filmle yerleştirmiştik biz.
arkadaş , ya bu kitapları okumayacak kızlar ya da analar böyle erkekler yetiştırecek. yoksa ülke boşanmışlar cumhuriyetine döndü, dönecek. demedi demeyin .
aklıma aşk romanları geldi ; aşikar ya da gizli okuduğumuz. neden esas erkekler hep yakışıklı olmakla beraber , aynı zamanda şefkatli, güçlü,sonsuz sevme kapasiteli ,koruyucu biraz da kıskanç ? çünkü eşte gayrıihtiyari aradığımız özellikler bunun ne kadarını bulabiliyor insanlar ? % 40 o da şanslıysan.
eee o zaman ne yapmalı ? beklentileri mi düşük tutmalı ? fazlasıyla karşılaştığında, sevindirik olup gerdan kırıp göbek atasın , ya da anneler çocuk yetiştirirken daha mı dikkat etmeli ? hani eğitimi tvye bırakmayıp, kendimi ele almalı ?
zaten dinimizdeki hakiki müslüman tanımı, ideal eşle örtüşüyor. o zaman yabancı hikayeler ya da çizgi filmler yanında, çocuklara göre dini hikayeler ya da her yerde bulabileceğimiz , tarihi kahramanların çizgi filmleri de mi denenmeli ? mesela besmeleyi çocuklara böyle bir filmle yerleştirmiştik biz.
arkadaş , ya bu kitapları okumayacak kızlar ya da analar böyle erkekler yetiştırecek. yoksa ülke boşanmışlar cumhuriyetine döndü, dönecek. demedi demeyin .
13
yorumcu
Etiketler:
aşk,
felsefe,
gezmecik,
istekler
17 Şubat 2011 Perşembe
daha neler göreceğiz ?
hiç merak etmiyorum aslında .
çiçeği burnunda blog arkadaşlardan birisi bahsetmiş, derginin birindeki sapıtmış zihniyet mahsulü, karikatürden.
tamam ateistlerin varlığı sır değil, hatta moda bile. ama %99 müslüman oranı olan ülkede, bunu yapmak ya ağzı köpürmüş misali , nefretini içinde tutamamak ya da insanları tepki vermesi için tahrik etmek.
hele sülümanı yeni atlatmışken.
ayol elin gavuru bile, hezeyan içinde, alemlerin rahmetine sataşıyor ara ara , yaratıcısına değil. bizim gavurcuk özentileri yine abarttı ; boynuz kulağı geçti.
sırada ne var ? diye düşünüyorum hızlıca . daha ne bulacaklar hastalıklı zihinler ? renkli sularda tozlarda mutluluğu arayanlar ? bunlar ; hani şu dini para ve güç üzerine kurulu , aynı zihniyetin yavrucukları olmalı.
mevlaya inanmadıklarına göre; ahirete de inanmadıkları kesin. kendilerini ölünce püf toz olup yokolacak felan zannediyorlar herhalde.
ayy hiç gülesim yoktu. ayol, düşükbel modası için ana-babaların ahı yeter size
görmedim okumadım diyenlere linki de burada
çiçeği burnunda blog arkadaşlardan birisi bahsetmiş, derginin birindeki sapıtmış zihniyet mahsulü, karikatürden.
tamam ateistlerin varlığı sır değil, hatta moda bile. ama %99 müslüman oranı olan ülkede, bunu yapmak ya ağzı köpürmüş misali , nefretini içinde tutamamak ya da insanları tepki vermesi için tahrik etmek.
hele sülümanı yeni atlatmışken.
ayol elin gavuru bile, hezeyan içinde, alemlerin rahmetine sataşıyor ara ara , yaratıcısına değil. bizim gavurcuk özentileri yine abarttı ; boynuz kulağı geçti.
sırada ne var ? diye düşünüyorum hızlıca . daha ne bulacaklar hastalıklı zihinler ? renkli sularda tozlarda mutluluğu arayanlar ? bunlar ; hani şu dini para ve güç üzerine kurulu , aynı zihniyetin yavrucukları olmalı.
mevlaya inanmadıklarına göre; ahirete de inanmadıkları kesin. kendilerini ölünce püf toz olup yokolacak felan zannediyorlar herhalde.
ayy hiç gülesim yoktu. ayol, düşükbel modası için ana-babaların ahı yeter size
görmedim okumadım diyenlere linki de burada
ödül döndü dolaştı geldi bize. yüzlerde gülümseme oluşturanlara veriliyor galiba. yani tarzanca misali anlayabildiğim bu.
bu ödülü sevgili kardeşim nabrut ve biz göndermiş teşekkür ederim . herkeslere bir şekilde ulaştı gördüğüm kadarıyla . o yüzden ne yapıyoruz ? alıp düzgünce bir tarafa kaldırıyoruz.
10
yorumcu
Etiketler:
ödül,
tartışma
16 Şubat 2011 Çarşamba
masal
her aşkın bir hikayesi varmış işte benim hikayem;
üniversiteyi kazandığım yıl, hayatımda ilkleri yaşadığım yıl oldu aynı zamanda . babam beni üzen kararını bildirdi ; kapanmazsam göndermeyecekti beni . şimdiki aklım ve cesaretim olsaydı blöfünü görürdüm . iyi ki görmemişim desem de şimdi, o zaman çok ağrıma gitmişti emrivaki yapması.
gelgitlerle geçen bir geceden sonra kararımı verdim ve kendimi kız yurdunda yatılı buluverdim . geniş sosyal çevresiyle babam, okul yıldızda olduğu için yakın bir yerde kalmamı planladı. şimdi biz de kızıma aynı planları yaparken hak verebiliyorum . ama o zaman evden gelip gidenlere ne kadar özenirdim;
akşam okuldan çıkıp sıcacık evlerine , mis gibi anne yemeği yemeye gidiyorlar diye. halbuki bizim yurtlar o zaman böyle değil ; yemekleri hocaların gözetiminde öğrenciler yapıyordu. 12 yaşında ilkokuldan çıkmış kızın yaptığı yemeği ye bakalım. işte o yüzden ayşeyle biz, akşam karnımızı doyurmadan gitmiyorduk yurda.
ayşe ; bazı insanlar vardır; yanlarında kendinizi yetersiz hissedersiniz. öyle bir havaları vardır ; belki de gülümsemeleri, çakalın sırıtışını andırdığı için . siz evden uzakta aynı okula gidiyorsunuz ; paylaşmak istediğiniz o kadar çok şey varki; ama karşınızdakinin önerdiği güvenilmez yarenlik.
ne kadar gariptim yarebbim; bir arkadaşa nasıl açtım. sınıfta üç kız kapalıydık; birisi soğuk nevalenin biriydi. o kadar uğraştım; sadece kendi memleketlisi kızla samimi oldu. öbür kız 25 yaşında gibi giyinen ve davranan zerrin. ben de çocuktan biraz büyük ve saftrik yapımla, pek bir uyum sağlayamadık tabii .
yıldız üniversitesini kampüsü güzeldir ; yeşillikler içinde minik köşkler felan , cam serası . yıldız sarayı bir taş atımlık mesafede . kafa dengi arkadaşlarla zevkli geçebilecek zamandı, lakin o arkadaşları bulamadım bir türlü
ama kendime bir eş buldum ; merak edene devamı sonra ...
üniversiteyi kazandığım yıl, hayatımda ilkleri yaşadığım yıl oldu aynı zamanda . babam beni üzen kararını bildirdi ; kapanmazsam göndermeyecekti beni . şimdiki aklım ve cesaretim olsaydı blöfünü görürdüm . iyi ki görmemişim desem de şimdi, o zaman çok ağrıma gitmişti emrivaki yapması.
gelgitlerle geçen bir geceden sonra kararımı verdim ve kendimi kız yurdunda yatılı buluverdim . geniş sosyal çevresiyle babam, okul yıldızda olduğu için yakın bir yerde kalmamı planladı. şimdi biz de kızıma aynı planları yaparken hak verebiliyorum . ama o zaman evden gelip gidenlere ne kadar özenirdim;
akşam okuldan çıkıp sıcacık evlerine , mis gibi anne yemeği yemeye gidiyorlar diye. halbuki bizim yurtlar o zaman böyle değil ; yemekleri hocaların gözetiminde öğrenciler yapıyordu. 12 yaşında ilkokuldan çıkmış kızın yaptığı yemeği ye bakalım. işte o yüzden ayşeyle biz, akşam karnımızı doyurmadan gitmiyorduk yurda.
ayşe ; bazı insanlar vardır; yanlarında kendinizi yetersiz hissedersiniz. öyle bir havaları vardır ; belki de gülümsemeleri, çakalın sırıtışını andırdığı için . siz evden uzakta aynı okula gidiyorsunuz ; paylaşmak istediğiniz o kadar çok şey varki; ama karşınızdakinin önerdiği güvenilmez yarenlik.
ne kadar gariptim yarebbim; bir arkadaşa nasıl açtım. sınıfta üç kız kapalıydık; birisi soğuk nevalenin biriydi. o kadar uğraştım; sadece kendi memleketlisi kızla samimi oldu. öbür kız 25 yaşında gibi giyinen ve davranan zerrin. ben de çocuktan biraz büyük ve saftrik yapımla, pek bir uyum sağlayamadık tabii .
yıldız üniversitesini kampüsü güzeldir ; yeşillikler içinde minik köşkler felan , cam serası . yıldız sarayı bir taş atımlık mesafede . kafa dengi arkadaşlarla zevkli geçebilecek zamandı, lakin o arkadaşları bulamadım bir türlü
ama kendime bir eş buldum ; merak edene devamı sonra ...
20
yorumcu
Etiketler:
aşk,
biz
15 Şubat 2011 Salı
akıl, hoşgeldin . fikir nerde kaldı ?
gelemedi,selamı var
akıl ; hepimizin bildiği, beynimizin ürettiği.
fikirse, ancak bahşedilen şey ; şanslı kullara ince düşünce ve aklı doğru kullanma yetisi. yani bana hiç uğramamış olan. goncamda bol bulunan
peki bendeki sivri akılla, ondaki ince fikir birbirini tamamlıyor mu ?
heyhat ne mümkün ?
bünyemde barındırdığım, telaş ve parlama gücü bastırıveriyor, aklı başında her fikri.
makus talihim belli ; üzüntü, pişmanlık
hani sevmiim listesi vardı ya ?
ona kendimi de ekliyorum.
akıl ; hepimizin bildiği, beynimizin ürettiği.
fikirse, ancak bahşedilen şey ; şanslı kullara ince düşünce ve aklı doğru kullanma yetisi. yani bana hiç uğramamış olan. goncamda bol bulunan
peki bendeki sivri akılla, ondaki ince fikir birbirini tamamlıyor mu ?
heyhat ne mümkün ?
bünyemde barındırdığım, telaş ve parlama gücü bastırıveriyor, aklı başında her fikri.
makus talihim belli ; üzüntü, pişmanlık
hani sevmiim listesi vardı ya ?
ona kendimi de ekliyorum.
14
yorumcu
Etiketler:
biz,
felsefe,
istekler
14 Şubat 2011 Pazartesi
sevmiiim
boş boş konuşmayı
kendini övenleri
yalakaları
noel baba özentilerini
tesettürün sınırlarını habire zorlayanı
kabak tatlısını
biberin kabuğunu
kuş hariç her türlü hayvanı
ütü yapmayı
hamama gitmeyi
el şakalarını
şunları
bütün süper ötesi kitaplarına rağmen elif şafağı
tok yatıp, aç kalkmayı
sivri topukları ( bırak onlarla tök tök diye özürlü gibi yürümeyi, düşünemiyorum bile
yumurta topuklarımla tık tık gezerken , mutluyum. akşamları ayak masajıyla kemdime gelsem de )
not : hepimizin kandili mübarek olsun . az önce aneyi aradım kandil için; sesi hala dargın geliyor. içim acıyor hatam ne anlayabilmiş değilim .aklımda bin senaryo var ;lakin annelik kutsal engelinde eriyip buharlaşıyor. zamana bırakmalıyım. ama içimdeki küçük kız annesini özlüyor
ne zaman geçecek, ne zaman ?
.
kendini övenleri
yalakaları
noel baba özentilerini
tesettürün sınırlarını habire zorlayanı
kabak tatlısını
biberin kabuğunu
kuş hariç her türlü hayvanı
ütü yapmayı
hamama gitmeyi
el şakalarını
şunları
bütün süper ötesi kitaplarına rağmen elif şafağı
tok yatıp, aç kalkmayı
sivri topukları ( bırak onlarla tök tök diye özürlü gibi yürümeyi, düşünemiyorum bile
yumurta topuklarımla tık tık gezerken , mutluyum. akşamları ayak masajıyla kemdime gelsem de )
not : hepimizin kandili mübarek olsun . az önce aneyi aradım kandil için; sesi hala dargın geliyor. içim acıyor hatam ne anlayabilmiş değilim .aklımda bin senaryo var ;lakin annelik kutsal engelinde eriyip buharlaşıyor. zamana bırakmalıyım. ama içimdeki küçük kız annesini özlüyor
ne zaman geçecek, ne zaman ?
.
13
yorumcu
Etiketler:
istekler
12 Şubat 2011 Cumartesi
itirazım var
mantıya değil, tabii .
gençlerin ( bunu söylediğime göre kendimi yaşlı kabul etmeye başladım demektir.ya da ruhen yaşlı diyelim ) her şeyi, hakları gibi görmesine itirazım var.
şimdi artık evlenirken, bütün imkanlar seferber edilip, evinin, arabasının anahtarı teslim ediliyor .
niyet halis; evladım sıkıntı çekmesin. sonuç; anne baba yaşlılıkta borç yükü sırtlanmış, gençler hazıra konmuş gezmelerde ,eğlencede.
peki evlat kıymet biliyormu ? ne gezer ? ilk darlıkta satmaya hazır , nasıl olsa ana baba bişey yapar değilmi ?
gelin memnun mu ? çok zor ,öyle gördü ya ; hep bekliyor aynı cankurtaranı. eğer yapmazsan vay haline, gönderirim bak , yeşil tarlalar huzurevine.
farkındamısınız ? biz genciz ,çalışırız hallederiz diyen yok .
hali vakti yerinde bir ailenin, tek kızıydım . herkesi karşıma alıp , istediğim kişiyle evlendim ve bir sürü şeyden, mahrum kaldım . gocunmadım , genciz yaparız dedim hep. oriflame,amway satıcısı oldum. diksiyon öğrendim spikerlik için, ama başörtüsü süzgecine takıldım
sırası geldi, ekmek alacak paramız olmadı ; babam sorduğunda hep var dedim. 10 yılda beş ev değiştirdim ama bir gün bile, aklıma babam niye ev almıyor ? diye gelmedi. bize iyi bir eğitim vererek, üzerine düşeni yapmıştı çünkü.
iki erkek kardeşim, evlendikten iki sene sonra, evleri ve arabaları hazırdı. hiç kıskanmadım . sevindim onların yerine , biz kardeştik çünkü.
10 yıldan sonra, ev almaya kalkıştığımızda,türkiye meşhur krizlerinin ilkini yaşıyordu. bir gecede aniden, krediler donduruldu . babam aldığımız evin yarısını ödedi; bunun için hep dua ediyorum ona.
beş yıl önce vefat ettiğindeyse , kardeşlerime kurulu iş, isim, ve gayrımenkul bıraktı . bana da oturduğu evi . vefatından sonra annemle ikimizi birşeyler bahane edip şirketten çıkardılar, evi annem oturuyor diye vermek istemediler. sanki annemi sokağa atacakmışım gibi.
o zaman, imza atma diyenlere hep şöyle dedim ; onlar kardeşim ,onlara güveniyorum.
işlerini batırıp, herşeylerini satmaları beş yılı buldu. güvendiğim dağlara kar yağması da .
annem dahil herkes; o evi erkek kardeşime vermemi bekledi . hanımının öğretisi doğrultusunda, abim senin durumun bizden iyi dedi. evet iyi belki ,çünkü onların hanımları evde otururken, küçük oğlumu evde yalnız bırakıp işe gittim , onlar gibi gezip tatillere gitmedim . onları kıskanmadım . bir gün bile.
geçen hafta dananın kuyruğunun koptuğu gündü. mirasıma , çocuklarım için sahip çıktım bunun karşılığında kardeşlerimi kaybettim. neredeyse annemi de .
sonuç ; bir ah'ım var günü geldiğinde sahibine iade edilecek .
gençlerin ( bunu söylediğime göre kendimi yaşlı kabul etmeye başladım demektir.ya da ruhen yaşlı diyelim ) her şeyi, hakları gibi görmesine itirazım var.
şimdi artık evlenirken, bütün imkanlar seferber edilip, evinin, arabasının anahtarı teslim ediliyor .
niyet halis; evladım sıkıntı çekmesin. sonuç; anne baba yaşlılıkta borç yükü sırtlanmış, gençler hazıra konmuş gezmelerde ,eğlencede.
peki evlat kıymet biliyormu ? ne gezer ? ilk darlıkta satmaya hazır , nasıl olsa ana baba bişey yapar değilmi ?
gelin memnun mu ? çok zor ,öyle gördü ya ; hep bekliyor aynı cankurtaranı. eğer yapmazsan vay haline, gönderirim bak , yeşil tarlalar huzurevine.
farkındamısınız ? biz genciz ,çalışırız hallederiz diyen yok .
hali vakti yerinde bir ailenin, tek kızıydım . herkesi karşıma alıp , istediğim kişiyle evlendim ve bir sürü şeyden, mahrum kaldım . gocunmadım , genciz yaparız dedim hep. oriflame,amway satıcısı oldum. diksiyon öğrendim spikerlik için, ama başörtüsü süzgecine takıldım
sırası geldi, ekmek alacak paramız olmadı ; babam sorduğunda hep var dedim. 10 yılda beş ev değiştirdim ama bir gün bile, aklıma babam niye ev almıyor ? diye gelmedi. bize iyi bir eğitim vererek, üzerine düşeni yapmıştı çünkü.
iki erkek kardeşim, evlendikten iki sene sonra, evleri ve arabaları hazırdı. hiç kıskanmadım . sevindim onların yerine , biz kardeştik çünkü.
10 yıldan sonra, ev almaya kalkıştığımızda,türkiye meşhur krizlerinin ilkini yaşıyordu. bir gecede aniden, krediler donduruldu . babam aldığımız evin yarısını ödedi; bunun için hep dua ediyorum ona.
beş yıl önce vefat ettiğindeyse , kardeşlerime kurulu iş, isim, ve gayrımenkul bıraktı . bana da oturduğu evi . vefatından sonra annemle ikimizi birşeyler bahane edip şirketten çıkardılar, evi annem oturuyor diye vermek istemediler. sanki annemi sokağa atacakmışım gibi.
o zaman, imza atma diyenlere hep şöyle dedim ; onlar kardeşim ,onlara güveniyorum.
işlerini batırıp, herşeylerini satmaları beş yılı buldu. güvendiğim dağlara kar yağması da .
annem dahil herkes; o evi erkek kardeşime vermemi bekledi . hanımının öğretisi doğrultusunda, abim senin durumun bizden iyi dedi. evet iyi belki ,çünkü onların hanımları evde otururken, küçük oğlumu evde yalnız bırakıp işe gittim , onlar gibi gezip tatillere gitmedim . onları kıskanmadım . bir gün bile.
geçen hafta dananın kuyruğunun koptuğu gündü. mirasıma , çocuklarım için sahip çıktım bunun karşılığında kardeşlerimi kaybettim. neredeyse annemi de .
sonuç ; bir ah'ım var günü geldiğinde sahibine iade edilecek .
25
yorumcu
Etiketler:
biz
8 Şubat 2011 Salı
gel ey dost, bazı bazı
yorgunluk ve uykusuzluktan , ekrana şaşı baktığım şu akşamda; bu sefer de dost kelimesi düştü aklıma ; içim ısındı, burnum ve ayaklarım donarken.
nedir acaba, arkadaşla dost arasındaki fark ? arkadaş ; herşeyi konuşabildiğimiz, iyi vakit geçirten zaman öldürten ya da kafa dağıtan, tanışın bir üst versiyonu. lakin dost ; söylenmemişi anlayan satır aralarını okuyan , bizi bizden iyi tanıyan zat
bir sürü arkadaşımız olabiliyorken , neden dostların sayısı bir elin parmaklarını geçmez ?
önce kendinle dost olmalı insan, kendini sevmeli , barışmalı benliğiyle. amma hatasını, kendine olsun itiraf etmeli , dile getirmese de uluorta - ben böyle mutluyum-u oynamamalı . vakit kaybı ; vicdanın rahat bırakmazki seni, olman gereken olana değin . zaten kendini kusurlu görüp, sıvamadıkça kolları tadilat için; inkişaf başlamıyor ruhta, bilesin . kendi iç dünyanı hallettikten sonra , çevirdiğinde başını dış dünyaya , bir de ne göresin ? çevren dolmuş bile dostlarla .
öyle dostlar ki ; aşık veyselin de aradığı , hatırlarsın mevlayı yüzlerine baktıkça ...
.
bir sürü arkadaşımız olabiliyorken , neden dostların sayısı bir elin parmaklarını geçmez ?
önce kendinle dost olmalı insan, kendini sevmeli , barışmalı benliğiyle. amma hatasını, kendine olsun itiraf etmeli , dile getirmese de uluorta - ben böyle mutluyum-u oynamamalı . vakit kaybı ; vicdanın rahat bırakmazki seni, olman gereken olana değin . zaten kendini kusurlu görüp, sıvamadıkça kolları tadilat için; inkişaf başlamıyor ruhta, bilesin . kendi iç dünyanı hallettikten sonra , çevirdiğinde başını dış dünyaya , bir de ne göresin ? çevren dolmuş bile dostlarla .
öyle dostlar ki ; aşık veyselin de aradığı , hatırlarsın mevlayı yüzlerine baktıkça ...
.
12
yorumcu
Etiketler:
arkadaş,
felsefe,
sohbet
7 Şubat 2011 Pazartesi
anne baba gözlüğü
gençlikte, çoğumuz şikayetçi olmuşuzdur ailemizden beğenmemişizdir; hele ergenlikte bol pöflemelerin ardından dert yanmışızdır arkadaşlarımıza. belki de gizlice içildiği için tatlı gelen sigara eşliğinde .anlatılanların sonu hep, beni anlamıyora bağlanırdı hele baskıcı babaya sahipseniz bencileyin, şikayet edecek daha fazla şeyiniz olurdu
ve erkekler... günler boyu konuşsanız bitiremeyeceğiniz konu , geçenlerde facede lisede ayılıp bayıldığım çocuğun kel- bira fıçısı ve hala arkadaşlık peşindeki resmini görünce ; verilmiş sadakam varmış dedim gençlik işte ; yeşil gözler havalı bakışlar nice kızın hayatını karartmamış mıdır ? ya da şimdiki deyişle ; engin tecrübeye.
biz safça yaklaşırdık; şimdikilerin tavrının yanında . ilk adımın onlardan gelmesini , kur yapılmasını isterdik, naza çekmeyi severdik en kibar tabirle; peşine düşmeyi değil . böyle olduğu için belki de eşime karşı içim bu kadar rahat. geri kafalı olduğumu düşünenler olabilir bunun anlamı ;sonradan hatırladığında, başını eğeceğin, pişman olacağın davranışlar yapmamaksa , evet öyleydim ve öyleyim .
lakin saf da değilim, karşımdakinden de aynısını beklerim
.
peki anne baba olunca, farklı davranmaya ne demeli ? sanırsın ki pembe gözlükleri çıkarıp karaları takmışız. her kapının ardında, bebeklerimizi ayartmaya ya da yutmaya hazır, hain kurtların gizlendiğini, iyi insanların çok azaldığını, hayatın zordan , üper zorötesine doğru kaydığını düşünmüyormuyuz bu yüzden ?
çözüm ve yürek oynamalarımızın sonu nasıl gelecek ?
dikkat , anlayış ve dua bol bol dua
annelerimizin yaptığı gibi.
.
ve erkekler... günler boyu konuşsanız bitiremeyeceğiniz konu , geçenlerde facede lisede ayılıp bayıldığım çocuğun kel- bira fıçısı ve hala arkadaşlık peşindeki resmini görünce ; verilmiş sadakam varmış dedim gençlik işte ; yeşil gözler havalı bakışlar nice kızın hayatını karartmamış mıdır ? ya da şimdiki deyişle ; engin tecrübeye.
biz safça yaklaşırdık; şimdikilerin tavrının yanında . ilk adımın onlardan gelmesini , kur yapılmasını isterdik, naza çekmeyi severdik en kibar tabirle; peşine düşmeyi değil . böyle olduğu için belki de eşime karşı içim bu kadar rahat. geri kafalı olduğumu düşünenler olabilir bunun anlamı ;sonradan hatırladığında, başını eğeceğin, pişman olacağın davranışlar yapmamaksa , evet öyleydim ve öyleyim .
lakin saf da değilim, karşımdakinden de aynısını beklerim
.
peki anne baba olunca, farklı davranmaya ne demeli ? sanırsın ki pembe gözlükleri çıkarıp karaları takmışız. her kapının ardında, bebeklerimizi ayartmaya ya da yutmaya hazır, hain kurtların gizlendiğini, iyi insanların çok azaldığını, hayatın zordan , üper zorötesine doğru kaydığını düşünmüyormuyuz bu yüzden ?
çözüm ve yürek oynamalarımızın sonu nasıl gelecek ?
dikkat , anlayış ve dua bol bol dua
annelerimizin yaptığı gibi.
.
12
yorumcu
Etiketler:
dua,
felsefe,
istekler
5 Şubat 2011 Cumartesi
annelik zor zanaat , kaynanalıksa öd kopartıcı
bugün ediyle büdü senaryosunun 3. günü ve iliklerime kadar bıkmış durundayım
o kadar gezmelere rağmen, bu haftayı -evde yemek yapmama haftası- ilan etmeme rağmen . bir de iki günlüğüne işi astım, tam oldu. kuru kızımın yokluğuna , tam alıştığımızı sanırken, sürpriz yapıp tekrar kucağımıza sokuluveriyor, zorla kendini sevdiren şımarıklığıyla. ama minik erkekimden ayrı kalmaya alışık değiliz, iğnelerinden ötürü
ahizeden gelen; - iyiyim anne- diyen sesi yetmiyor özlem gidermeye, o kadarki; bunu da söyleyeceğimi hiç sanmazdım; ergen çocuk-titiz anne çekişmelerimizi bile özledim
çocuklarımız ne kadar merkezinde, gittikçe küçülen dünyamızın . teknoloji gelişip, dünyanın kapılarını bir bir önümüze serdikçe , iç dünyamızın küçülmesi, yüreklerimizin büzülmesi neden acaba ?
kocaman ailelerde yaşarken, vermeyi öğrenirdik şimdi minik çekirdek ailelerimizde onları koruyalım diye, şüphe etmeyi kısıtlamayı öğreniyoruz ve öğretiyoruz bencil olduk, kısaca sebep bu,bütün neden niçinlerin cevabı.
çocuğumuza duyduğımuz şefkat sahiplenme elimizde değil biliyorum ama eğer kontrol altına almazsak, büyüdüklerinde beklentilerimiz de o nisbette artıyor. belki de farkına varmadan boşa çıkarmışsak, ailemizin bizden umduklarını , bizim aynı şeyleri istemeye ne kadar hakkımız var ? sonu hüsrana mahkum olmuş bir umut.
zaten görüyordum da; geçen gün emin oldum. z. teyzeyle gelinini görünce. uzun uğraşlar sonucu evlenmek istemeyen oğluna bulduğu, tam istediği gibi bir kız;
becerikli cıvıl cıvıl. z. teyze tam bir ana gibi davrandı; borç harç ev aldı ona kendi evinden kat kat güzelini. oğlu işsiz kaldığında gelirini teslim etti, kendisi emekli maaşıyla geçinmeye çalıştı. ev borcunu tamamen üstlendi ve kocasını 60 yaşında işe gönderdi tekrar bu kış çektiği sıkıntıya şahidim. bu kadıncağız hep istediği hac hayalini oğlu için ertelemiş ve gelinini çok seven bir kadın.
eline ne geçti ? çingene olduğundan, ciddi kuşkulandığım annesinin öğretileri doğrultusunda koca çeneli , nankör bir gelin . öyleki geçen gün gittiğimde, bana kal neval abla diye inadına ısrar ederken, z.teyzeye teklif etmedi bile . sebep de bebeğine doğum günü için bilezik almaması, kendi oturduğu evin borcunu zor ödediğini bildiği halde.
hiç umudum ve beklentim yok aha buraya yazıyorum.
.
o kadar gezmelere rağmen, bu haftayı -evde yemek yapmama haftası- ilan etmeme rağmen . bir de iki günlüğüne işi astım, tam oldu. kuru kızımın yokluğuna , tam alıştığımızı sanırken, sürpriz yapıp tekrar kucağımıza sokuluveriyor, zorla kendini sevdiren şımarıklığıyla. ama minik erkekimden ayrı kalmaya alışık değiliz, iğnelerinden ötürü
ahizeden gelen; - iyiyim anne- diyen sesi yetmiyor özlem gidermeye, o kadarki; bunu da söyleyeceğimi hiç sanmazdım; ergen çocuk-titiz anne çekişmelerimizi bile özledim
çocuklarımız ne kadar merkezinde, gittikçe küçülen dünyamızın . teknoloji gelişip, dünyanın kapılarını bir bir önümüze serdikçe , iç dünyamızın küçülmesi, yüreklerimizin büzülmesi neden acaba ?
kocaman ailelerde yaşarken, vermeyi öğrenirdik şimdi minik çekirdek ailelerimizde onları koruyalım diye, şüphe etmeyi kısıtlamayı öğreniyoruz ve öğretiyoruz bencil olduk, kısaca sebep bu,bütün neden niçinlerin cevabı.
çocuğumuza duyduğımuz şefkat sahiplenme elimizde değil biliyorum ama eğer kontrol altına almazsak, büyüdüklerinde beklentilerimiz de o nisbette artıyor. belki de farkına varmadan boşa çıkarmışsak, ailemizin bizden umduklarını , bizim aynı şeyleri istemeye ne kadar hakkımız var ? sonu hüsrana mahkum olmuş bir umut.
zaten görüyordum da; geçen gün emin oldum. z. teyzeyle gelinini görünce. uzun uğraşlar sonucu evlenmek istemeyen oğluna bulduğu, tam istediği gibi bir kız;
becerikli cıvıl cıvıl. z. teyze tam bir ana gibi davrandı; borç harç ev aldı ona kendi evinden kat kat güzelini. oğlu işsiz kaldığında gelirini teslim etti, kendisi emekli maaşıyla geçinmeye çalıştı. ev borcunu tamamen üstlendi ve kocasını 60 yaşında işe gönderdi tekrar bu kış çektiği sıkıntıya şahidim. bu kadıncağız hep istediği hac hayalini oğlu için ertelemiş ve gelinini çok seven bir kadın.
eline ne geçti ? çingene olduğundan, ciddi kuşkulandığım annesinin öğretileri doğrultusunda koca çeneli , nankör bir gelin . öyleki geçen gün gittiğimde, bana kal neval abla diye inadına ısrar ederken, z.teyzeye teklif etmedi bile . sebep de bebeğine doğum günü için bilezik almaması, kendi oturduğu evin borcunu zor ödediğini bildiği halde.
hiç umudum ve beklentim yok aha buraya yazıyorum.
.
12
yorumcu
Etiketler:
biz,
felsefe,
zalim
4 Şubat 2011 Cuma
kardeş ! rahatmısın orada ?
sevmem, fazlasıyla rahat insanları ya da şöyle diyeyim; kendini rahat diye tanımlayıp, her türlü davranışı yapmaya kendinde hak bulanları .
rahatım diye, cenaze evinde buzdolabı karıştıranı. hapur hupur , acınızla dalga geçercesine atıştıranı
yemek bulaşığından, acınızı yaşamaya fırsat bulamazken habire bulaşık çıkaranı
çekirge sürüsü gibi, başınıza çöküp içtenlikten uzak, yalancı tavırlarla üzülmüşü oynayanı
hep beraber sofra hazırlayıp, toplamadan kaçanı. ( ama içim ne rahat ; şahid oldum çünkü aynısının ona yapıldığında yüzünün aldığı renge ) ne kadar kötüyüm
bütün bu olumsuzluklara karşı hoşgörülü olmayı, mazeretler bulmayı, hoşgörü sağnağında yıkayıp, geriye duru, temiz sevilecek bir şeyler çıkarmayı
ne kadar isterdim annem gibi olmayı.
.
rahatım diye, cenaze evinde buzdolabı karıştıranı. hapur hupur , acınızla dalga geçercesine atıştıranı
yemek bulaşığından, acınızı yaşamaya fırsat bulamazken habire bulaşık çıkaranı
çekirge sürüsü gibi, başınıza çöküp içtenlikten uzak, yalancı tavırlarla üzülmüşü oynayanı
hep beraber sofra hazırlayıp, toplamadan kaçanı. ( ama içim ne rahat ; şahid oldum çünkü aynısının ona yapıldığında yüzünün aldığı renge ) ne kadar kötüyüm
bütün bu olumsuzluklara karşı hoşgörülü olmayı, mazeretler bulmayı, hoşgörü sağnağında yıkayıp, geriye duru, temiz sevilecek bir şeyler çıkarmayı
ne kadar isterdim annem gibi olmayı.
.
15
yorumcu
Etiketler:
istekler
2 Şubat 2011 Çarşamba
neval bugünlerde..
yazıları otomatiğe bağlamış
pc si arızalanmış,
yorumlara ulaşıp yayınlayamamış değil cevap yazsın
pazar akşamı dananın kuyruğunu koparmış
o zamandan bu zamana uyku haram olmuş, yemek ise hazımsızlıktan ibaret
herkese savaş açmış ; yüksek tansiyona bile
yüzmüş yüzmüş kuyruğuna gelmiş
o kuyrukta nerdeyse annesiz kalıveriyormuş
nevalin bütün ipleri kopmuş, sallanıyor boşlukta öylece ..
pc si arızalanmış,
yorumlara ulaşıp yayınlayamamış değil cevap yazsın
pazar akşamı dananın kuyruğunu koparmış
o zamandan bu zamana uyku haram olmuş, yemek ise hazımsızlıktan ibaret
herkese savaş açmış ; yüksek tansiyona bile
yüzmüş yüzmüş kuyruğuna gelmiş
o kuyrukta nerdeyse annesiz kalıveriyormuş
nevalin bütün ipleri kopmuş, sallanıyor boşlukta öylece ..
1 Şubat 2011 Salı
anlayış farklı yaşayış farklı
şu kurabiyeyi yaparken aklıma geldi ; tarifler bile çevreye göre değişiyor önceden teyzemizin kızında yiyip, tadına doyamadığımız poğaçayı, çorbayı yapmaya çalışırdık misafir geleceği zamanda
kitaplardaki tariflere de pek güvenmezdik bu arada kara kaplı defterimde bir sürü tarifin yanına not düşmüşüm , kimden aldığımı ya da garantili diye hem neydi o öyle arada geçen krema lafı ? krem şantiyle bile tanışıklığımız 7-8 sene ancak. hem tatlı mıdır tuzlu mudurki ? hem yemeğe hem pastalara giriyor, yok bozar bizi bu.
ne zaman internet geldi ,mertlik bozuldu birbirimizin yüzünü kameralarla seyredince attık gitti kartpostalları nereye ? çöpe tabii. aman tel de neymiş ? mail çekeyim goncamın sürpriz yazdığı minik notlar bile internetten gelir oldu. hal böyle olunca; da baktık bizim yüz vermediğimiz krema da küreselleşip her tarifin arananı oluvermiş. tatlıya da tuzluya da onsuz yemeklerimiz, pastalarımız nasıl da tadını bulurmuş acep ? yok , yok ne varsa, kaynanamın sade suyla mayaladığı mantıda var , göz kararı yapılan, nenemizin çöreğinde var samimiyet, afiyet
demem o ki ; elbette kullanılıyordu çook önceden de, bu ve bilumum nevale , elit diye tabir edilen tabaka tarafından .ingilizce tariflerle haşır neşir olmak, sadece onlara hastı ya bir zamanlar çık.. çık.. çık.. dikenlerini çıkarma teyyare
sahi bu elit nedir ki ? elit olmak için ne lazım ?
.
kitaplardaki tariflere de pek güvenmezdik bu arada kara kaplı defterimde bir sürü tarifin yanına not düşmüşüm , kimden aldığımı ya da garantili diye hem neydi o öyle arada geçen krema lafı ? krem şantiyle bile tanışıklığımız 7-8 sene ancak. hem tatlı mıdır tuzlu mudurki ? hem yemeğe hem pastalara giriyor, yok bozar bizi bu.
ne zaman internet geldi ,mertlik bozuldu birbirimizin yüzünü kameralarla seyredince attık gitti kartpostalları nereye ? çöpe tabii. aman tel de neymiş ? mail çekeyim goncamın sürpriz yazdığı minik notlar bile internetten gelir oldu. hal böyle olunca; da baktık bizim yüz vermediğimiz krema da küreselleşip her tarifin arananı oluvermiş. tatlıya da tuzluya da onsuz yemeklerimiz, pastalarımız nasıl da tadını bulurmuş acep ? yok , yok ne varsa, kaynanamın sade suyla mayaladığı mantıda var , göz kararı yapılan, nenemizin çöreğinde var samimiyet, afiyet
demem o ki ; elbette kullanılıyordu çook önceden de, bu ve bilumum nevale , elit diye tabir edilen tabaka tarafından .ingilizce tariflerle haşır neşir olmak, sadece onlara hastı ya bir zamanlar çık.. çık.. çık.. dikenlerini çıkarma teyyare
sahi bu elit nedir ki ? elit olmak için ne lazım ?
.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)