Mübarek nasıl yağıyordu o gün ; hani önce ıslanmamak için hızlı hızlı felan yürürsünüz baktınız yol uzun boşverirsiniz her şeye. İşte öyle bir gündü ; kolkola aheste aheste yürürken neler neler konuştuk kimbilir ?
Net hatırladığım şeyler ; minyon arkadaşımın koluma asılıp asılıp cıvıldaması ve her adım attığımızda ayakkabımızdan çıkan vıcık vıcık ses.
İşte bugün o kızçelerde de vardı o önünde kocaman bir hayat olanların pervasız havası .
Ve biz hep öyle olacağız sandık. Ta ki Sağımız solumuz ağrımaya başlayana ve gözlerimize hüzün yerleşene dek.
Orta yaş hezeyanları bunlar biliyorum her çiçeği burnunda genci görünce anılarla depreşen. Ömrümüz varsa ihtiyarlıkla nasıl başedeceğiz ?
Umarım ibadetle taçlandırarak .
Not: babamın kızıyım ,her sohbeti O'na giden yola davetle bitirirdi. Ne mutlu icabet edene.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder