Şuuraltını etkilemeyi hedefleyen mesajlara “subliminal” adı verilir. Genel olarak “şuuraltına” yönelik gizli mesajlar olarak ifade edebiliriz. Kişinin şuuraltına “subliminal” mesaj göndermenin birçok yolu bulunuyor. Bunlardan en çok kullanılanları:
1. Dijital ses dosyalarına gizlenen işitsel yolları.
2. Gözle algılanamayacak kadar kısa süreyle ve sık patlayan flaşlar şeklinde sinema ya da televizyon görüntüsü yoluyla şuuraltına itilen 25. kareler.
3. Reklam afişleri, logoları ve benzeri nitelikteki görsel malzemenin içine saklanmış şekil, kelime ve rakamlar.
Bu yöntem; bir ürünün reklamını yapmaktan, bir inancın ya da görüşün propagandasını yapmaya, psikolojik savaşa, uluslararası ilişkilere, yanıltıcı bilgilendirmeye kadar varan geniş bir yelpazede kullanılmaktadır. Görsel ve işitsel olarak (şuurlu) algılananlar değil; şuuraltı seviyesinde algılanan söz, resim, görüntü ve şekillerden oluşur.
Bunlardan en çok kullanılanı dijital ses dosyalarına gizlenen ses mesajlardır. Üzerinde oynanabilirliği, işlenilmesi ve yayılması daha kolayolduğundan MP3 dosyaları gizli mesaj için biçilmiş kaftandır diyebiliriz.
Mesela, en korkunç uygulamalardan sadece biri: Bu uygulamaya Amerika, Irak’ı işgal etmeden önce bir yıl boyunca (daha fazla da olabilir) devam etti. Irak radyolarında Kur’an yayınının altından, çok düşük bir titreşimde, kulakla duyulmayan, ancak dimağla algılanarak Iraklıların şuuraltına gönderilen: “Direnmeniz faydasız” gibi mesajlar verilmiş ve bir ülke işte bu şekilde şuuraltı mesajlar ile işgale hazır edilmiştir. 1. Dijital ses dosyalarına gizlenen işitsel yolları.
2. Gözle algılanamayacak kadar kısa süreyle ve sık patlayan flaşlar şeklinde sinema ya da televizyon görüntüsü yoluyla şuuraltına itilen 25. kareler.
3. Reklam afişleri, logoları ve benzeri nitelikteki görsel malzemenin içine saklanmış şekil, kelime ve rakamlar.
Bu yöntem; bir ürünün reklamını yapmaktan, bir inancın ya da görüşün propagandasını yapmaya, psikolojik savaşa, uluslararası ilişkilere, yanıltıcı bilgilendirmeye kadar varan geniş bir yelpazede kullanılmaktadır. Görsel ve işitsel olarak (şuurlu) algılananlar değil; şuuraltı seviyesinde algılanan söz, resim, görüntü ve şekillerden oluşur.
Bunlardan en çok kullanılanı dijital ses dosyalarına gizlenen ses mesajlardır. Üzerinde oynanabilirliği, işlenilmesi ve yayılması daha kolayolduğundan MP3 dosyaları gizli mesaj için biçilmiş kaftandır diyebiliriz.
25. KARE
Kişinin şuuraltına subliminal mesaj göndermenin birçok yolu olduğunu söylemiştik. İşte bunlardan bir diğeri de 25. kare tekniğidir. Peki, nedir bu 25. kare .Gördüğümüz bir anlık görüntü: 655 satır ve frame/çerçeve denilen 24 kareden oluşur.
25. karenin temel mantığıda mesajı şuuraltına göndermek olduğu için, artık dünya sinema sanayisinde bu tekniği kullanmayan yok gibidir. Yani sizler evlerinizde rahat koltuklarınıza oturup herhangi bir televizyon kanalındaki herhangi bir dizi, film ya da bir belgeseli seyrederken aynızamanda 25 karelerle şuuraltınıza gönderilen mesajlara – telkinlere – saldırılara maruz kalabiliyorsunuz
ASIL HEDEF ÇOCUKLAR
Şuuraltı teknolojisi maalesef çizgi filmlerde, şarkılarda, reklam panolarında, filmlerde yasal olmayan bir şekilde kullanılıyor. Çocuklara sevgiyi kardeşliği öğütleyen masum zannettiğimiz çizgi filmlerin arasına pornografik resimler, şiddet unsuru içeren görüntüler bu teknolojiyle saklanıyor. Çocuğumuz fark etmeden o görüntüleri beynine konuk ediyor ve şahsiyetinin oluştuğu o en ciddi yaş diliminde (sıfır – yedi yaş arası) bu görüntüler içeride şuuraltında hapsoluyor. Artık siz siz olun her gördüğünüz ve duyduğunuza çok dikkat edin.
Özellikle Disney, yaptığı çizgi filmlerde cinsellik temasını yıllardır çocuklarımızın şuuraltına kazımıştır. “BU FİLMDE / DİZİDE SANAL REKLAM UYGULANMAKTADIR” Sizler, televizyonlarınızın karşısında uyumaya devam eden ruhlar, koltuğunuza oturup en sevdiğiniz dizi ya da filmleriniz yayına başlarken: “BU FİLMDE / DİZİDE SANAL REKLAM UYGULANMAKTADIR” uyarısını görmediğinizi söyleyebilir misiniz?
ŞUURALTI TELKİNLER YASAK DEĞİL Mİ?
Yasalarımız tüketicinin korunması bakımından, gizli reklam ve şuuraltı reklamı da yasaklamıştır. 3984 sayılı Yasanın 20. maddesi: “Reklamların, program hizmetinin diğer unsurlarından açıkça ve kolaylıkla ayırt edilebilecek ve görsel ve işitsel bakımdan ayrılığı fark edecek biçimde düzenlenmesini, şuuraltı ile algılanan reklamlara izin verilmemesini” hükme bağlamıştır.
Radyo ve Televizyon Kuruluşları Reklam Yayın İlkeleri ve Usulleri İle Reklam Gelirleri Üst Kurul Paylarının Ödenmesi Hakkında Yönetmeliğin 11. maddesine göre de: “Yayınlarda gizli reklam yapılamaz. Programlarda açıkça reklam olduğu belirtilmedikçe ürün veya hizmetler reklam amacını taşıyan şekilde sunulamaz. Çok kısa sürelerle imaj veren, elektronik aygıt veya başka bir araç kullanılarak veya yapılarının ne olduğu konusunu izleyenlerin fark edemeyecekleri veya bilemeyecekleri bir biçime sokarak, bilinçaltıyla algılanmasını sağlayan reklamların yayınlanması yasaktır.” Neticede, Türkiye’de ve dünyanın birçok yerinde şuuraltı reklam yasaklanmıştır. Ama bütün reklamları, dizi, film ve belgeselleri şuuraltı mesaj içerip içermediği noktasında denetleyecek bir yapı kurulamamıştır.
Şuuraltı zihin delillerle ne ikna edilebilir, ne de aldatılabilir. Fikirlere ve imajlara karşılık verir. Şuuraltının en mühim özelliği ise: şuurumuzun farkına varmadığı olayları, sesleri, resimleri kaydetmesidir. Siz 5 katlı bir binaya çıkarken merdivenleri saymıyorsunuz ama şuuraltınızda bu sayı biliniyor ve kaydediliyor. Aynı şekilde bebekliğimize dair hatıralar şuuraltı kayıtlarının arasında bulmak pekala mümkündür.
Şuur ise aynı anda 3 ila 7 işi yapabilir. Daha fazla görev yüklendiğinde kilitlenir. Bu yüzden dikkatimizi yönlendirmediğimiz, bizi o anda ilgilendirmeyen birçok veri bu filtreden süzülür. Beş duyumuzun karşılaştığı çok sayıda duyum, algılanmadan şuuraltı hafıza deposuna aktarılır. Demek ki duyduğumuz, gördüğümüz ama kavrayış olarak algılayamadığımız her şey şuuraltına ileride tekrar kullanılmak üzere veri olarak depolanır ve gelecekteki hareketlerimize yön çizer.
GERÇEK: GÖRMEDİKLERİMİZ Mİ?
Şuuraltı dediğimiz alan, şuurun binde 999′unu oluşturuyor. Yani biz şu anda bu yazıyı, binde 1 seviyesinde görüyor, dinliyor ve okuyoruz.
Bunlar nasıl mı gerçekleşiyor? Gözde bilimsel olarak “fovea hareketleri” olarak isimlendirilen alan sizin şu anda görmediğiniz şeyleri de görüyor. Göz devamlı bir tarama içinde. Tarıyor ve aldığı bilgileri şuuraltına atıyor. Bunlar bilimsel verilerdir. İsteyen araştırsın.
Biz, normal şartlarda, gözümüzün fovea hareketleriyle beynimizde depolanmış şeylerin çok azını hatırlıyoruz. Ama mesela markete gittiğimizde 10 tane deterjan arasından 1 tanesini çekip alıyoruz. Yani gördüğümüzün ve de duyduğumuzun farkında olmadığımız şeylerin, şuur ortamına çıkarak bize o malı satın aldırması söz konusu oluyor.
Yani biz görmediğimizi zannettiğimiz şeyleri aslında görüyoruz ve şuuraltımıza gönderilen verilerin karar verme ya da faaliyete geçme aşamasında fikirlerimizi ve davranışlarımızı doğrudan etkiliyor.
Şimdi neden bu kadar derin bir uyku içinde olduğumuzu, niye bu kadar tepkisiz olduğumuzu, neden aslımızı unuttuğumuzu anlayabiliyor musunuz?
İdris BİLEN
3 yorum:
daha neler neler var göremediğimiz..bilmediğimiz..
Allahım,neler görüyoruzki gerçekten bu hale geldik hepimiz.Savaşa gerek yok,işte beyne yönelik savaş..
daha yazını okumayı bitirmeden hızla kalktım çocukları uyarmaya.evimizde bahsettiğin disney kanalları izleniyodu ve şu andan itibaren çocuklara açıklayıcı bi şekilde izlememelerini söyledim.hatta kızım şu anda benimle pazarlığa tutuştu peki sadece şunu ozaman bunu diye.sanırım kapattırmayı düşünmeye başladım.çok sağol uyarıların için.
Yorum Gönder