Marketten alışverişi severmisiniz ? Hiç sevmiyorum son zamanlarda.
Tamam hızlı dünyamızda kolaylık sağlıyor, herşeyi birarada görmek ve almak. Zararı ?
En başta kesemize tabii. İhtiyacımız olanı alırken , fuzuli olana da gönlümüzün kayması tehlikesi hep var , cüzdanımızda kredi kartları olduğu sürece.
Ya küçük esnafı bitirmesine ne demeli ? Manav , bakkal, kasap , kasetçi , balıkçı , kırtasiyeci hatta yumurtacı ve yufkacılarımız vardı bizim; babalarımızın iş dönüşü alışverişinde havadan sudan sohbet ettiği.
Çocukluğumuzda bisküviyi teneke kutudan alıp gramla tartarak verirdi bakkal amca . Tamam şimdiki paketlerdeki gibi kıtır kıtır etmezdi ısırınca. Çoklukla gevşemiş olurdu , ama biz de bunu dert ezmedik ki o zamanlar.her şeyi dert etmek şimdilerde moda oldu, rahatlık batıyor ya.
Kasetçilere giderdik istediğimiz müzikleri istediğimiz sırada dinleyebilmek için. Müzik arşivleri parmağımızın ucunda artık ama arkadaşlarla müzik dinlemek hayal oldu , facede paylaşmak dururken.
Manav amcadan mevsimi neyse onu alırdık, şimdiyse ilaç bombası lakin parlak domatesleri biberleri elceğimizle seçip her mevsim yiyebiliyoruz. Ne saadet ne saadet ! Bir de onkoloji bölümünde yığılmalar olmasa ..
Balıkçı bize tazesini verirdi balığın. Marketlerin balık reyonlarının önünden geçemiyorum kokudan oysa.
Yumurtacıdan kırık yumurta alırdı aney , kek börek yapmak için yarı fiyatına. Şimdiyse , dolu poşetleri taşımaya uraşırken kırıyoruz.
Tabiiki de bir kısım esnaf var hala. İnsanlar evlerinde misafir ağırlamaktan kaçındıkça ihya olacak kahveciler , kafeciler..
Esnaf sohbetleriniyse unutun gitsin . Kasa kuyruğunda sizinle gözgöze gelmemeye çalışan insanlara ve bize ayaklı kredi kartı muamelesi yapan kasiyere mahkumuz artık