bu da akşam yemeğimizdi ;
serpil in patates mantısının tavuklu versiyonu. kızartılmış patates sarımsaklı yoğurtla karıştırılıyor . piyazlık doğranmış soğan kavrulur ,haşlanıp kemiklerinden ayrılmış tavuk etleri de katılıp soteleniyor.yoğurtlu patatesin üzerine dökülüyor .bu tabağı biz üç kişi tükettik ve tek çeşit yemekle tıka basa doyduk .sonra da bunu buradan okuduk canımız sıkıldı ;
Bundan yaklaşık bir yıl önce...
Ortadoğu’da bildik huzursuzluklar dışında ekstra bir durum yokken...
Hele hele Tunus, Yemen, Mısır, Libya gibi Arap ülkelerinde dikkat çekici en ufak bir emare görünmüyorken...
Anlayacağınız asayiş berkemal vaziyetiyken...
Dünyanın en önemli askeri malzeme üreticisi firmalarından birine, 200 bin çift çöl botu siparişi verildi.
Tam 200 bin çift askeri çöl botu.
Siparişi veren ülke İngiltereydi.
İngiltere; çöl botunun kullanılacağı bir coğrafyada bulunmuyordu. O halde geçen yıl verilen bu sipariş ne anlama geliyordu ?
Yoksa sıcak topraklara doğru bir niyet mi sözkonusuydu ?
Yoksa Arap ülkelerinde bugün yaşanan isyanlara dair herhangi bir emare yokken, birileri bütün bu yaşanacaklara dair planlar mı yapıyordu ?
Yoksa bu plan; 200 bin çift çöl botuna ihtiyaç olacak gelişmelere mi gebeydi ?
Tunus’ta isyan patladığında neler oluyor dedik.
Mısır’da olaylar büyüdüğünde işin boyutu biraz daha değişti.
Ve ayaklanma Libya’ya sıçrayıp da can pazarı yaşanmaya başladığında, ortada çok farklı bir tablo vardı.
Tunus'ta provası yapılan, Mısır'da olgunlaştırılan ve Libya'da Kaddafi faktörünü de kullanarak profesyonel hale getirilen Kuzey Afrika'ya girme planı, adım adım hayata geçirildi.200 bin çift çöl botunun bir yıl önce ne için sipariş edildiği, Libya’da yaşananlarla birlikte şimdi anlaşılılıyor.
Libya'nın diğer ülkelere göre başka bir özelliği de vardı.
Ortadoğu ve Arap ülkelerinde yaşananlara karşı çok hassas olan Türkiye'nin, Libya'da 30 bin vatandaşı bulunuyordu.
Türk vatandaşları bölgedeyken buraya müdahale sıkıntı doğururdu. Bugün Libya'ya askeri operasyon başlatan batılı ülkeler, önce Türklerin ülkeden ayrılmasını sağlamalıydı.
Türk vatandaşları zarar görürse Türkiyeyle karşı karşıya gelebilirlerdi. Bu da işlerine gelmezdi. Bu işi; tereyağından kıl çeker gibi halletmeleri gerekirdi.
İşte ilk plan Libya'nın kendi içinde yapıldı. Ortalık kan gölüne çevrilerek Türkiye'nin güvensiz olan ülkeden neredeyse bütün vatandaşlarını tahliye etmesi sağlandı.
Bunun için sokaklarda insanlar öldürülmeye başlandı, her yer yağmalandı.
Türkiye; duruma duyarsız kalamazdı ve vatandaşına sahip çıkan örnek bir politikayı hızla uyguladı.
Türkiye; vatandaşının can güvenliğine karşı duyarlı bir ülke olarak hemen üzerine düşeni yaptı.
Türkler Libya'dan kurtarıldıktan sonra artık Libya'ya rahatça müdahale edilebilirdi.
Önce Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi, sivilleri ve sivillerin yaşadığı bölgeleri korumak amacıyla işgal dışında gerekli bütün seçeneklere başvurulmasını öngören bir karar aldı.
Sonra Kaddafi’ye iktidarı bırakması için çağrılar başladı.
Ve nihayetinde ABD'nin desteğiyle Fransa ve İngiltere'nin başı çektiği askeri operasyonla Libya'ya saldırı başladı. Kaddafi diğer ülke liderleri gibi değildi. İsyanlara karşı Tunus, Mısır liderleri gibi bırakıp gitmez sonuna kadar savaşırdı.
Yeni bir Saddam vardı ittifak güçlerinin karşısında. Onların da istediği zaten yeni bir Saddamdı.
Libya'ya müdahalenin gerekçesi de tıpkı Irak'ınkinin aynısıydı: "Halkın güvenliği."
Havadan müdahale önümüzdeki günlerde karadan hale dönüşecektir.
İngiltere’nin bir yıl önce verdiği 200 bin çift askeri çöl botunun kerameti önümüzdeki haftalarda daha net ortaya çıkacak.
Siparişler; içinde bulunduğumuz günlerde İngiltere'ye ya teslim edildi ya da edilmek üzere.
Arap ülkelerindeki isyanlar gelinen noktada plansız görünmüyor. Nihai amaç kışkırtılmaya ve kafa tutmaya müsait Kaddafi'yi kontrolden çıkararak, Libya'ya müdahaleye gerekçe oluşturma planıydı; öyle de oldu.
Bölgedeki petrole ve yer altı kaynaklarına doğru harekete geçmek üzere hazır bekleyen, 200 bin çift çöl postalının ayak seslerini siz de duymaya başlamış olmalısınız.
Ortadoğu’da bildik huzursuzluklar dışında ekstra bir durum yokken...
Hele hele Tunus, Yemen, Mısır, Libya gibi Arap ülkelerinde dikkat çekici en ufak bir emare görünmüyorken...
Anlayacağınız asayiş berkemal vaziyetiyken...
Dünyanın en önemli askeri malzeme üreticisi firmalarından birine, 200 bin çift çöl botu siparişi verildi.
Tam 200 bin çift askeri çöl botu.
Siparişi veren ülke İngiltereydi.
İngiltere; çöl botunun kullanılacağı bir coğrafyada bulunmuyordu. O halde geçen yıl verilen bu sipariş ne anlama geliyordu ?
Yoksa sıcak topraklara doğru bir niyet mi sözkonusuydu ?
Yoksa Arap ülkelerinde bugün yaşanan isyanlara dair herhangi bir emare yokken, birileri bütün bu yaşanacaklara dair planlar mı yapıyordu ?
Yoksa bu plan; 200 bin çift çöl botuna ihtiyaç olacak gelişmelere mi gebeydi ?
Tunus’ta isyan patladığında neler oluyor dedik.
Mısır’da olaylar büyüdüğünde işin boyutu biraz daha değişti.
Ve ayaklanma Libya’ya sıçrayıp da can pazarı yaşanmaya başladığında, ortada çok farklı bir tablo vardı.
Tunus'ta provası yapılan, Mısır'da olgunlaştırılan ve Libya'da Kaddafi faktörünü de kullanarak profesyonel hale getirilen Kuzey Afrika'ya girme planı, adım adım hayata geçirildi.200 bin çift çöl botunun bir yıl önce ne için sipariş edildiği, Libya’da yaşananlarla birlikte şimdi anlaşılılıyor.
Libya'nın diğer ülkelere göre başka bir özelliği de vardı.
Ortadoğu ve Arap ülkelerinde yaşananlara karşı çok hassas olan Türkiye'nin, Libya'da 30 bin vatandaşı bulunuyordu.
Türk vatandaşları bölgedeyken buraya müdahale sıkıntı doğururdu. Bugün Libya'ya askeri operasyon başlatan batılı ülkeler, önce Türklerin ülkeden ayrılmasını sağlamalıydı.
Türk vatandaşları zarar görürse Türkiyeyle karşı karşıya gelebilirlerdi. Bu da işlerine gelmezdi. Bu işi; tereyağından kıl çeker gibi halletmeleri gerekirdi.
İşte ilk plan Libya'nın kendi içinde yapıldı. Ortalık kan gölüne çevrilerek Türkiye'nin güvensiz olan ülkeden neredeyse bütün vatandaşlarını tahliye etmesi sağlandı.
Bunun için sokaklarda insanlar öldürülmeye başlandı, her yer yağmalandı.
Türkiye; duruma duyarsız kalamazdı ve vatandaşına sahip çıkan örnek bir politikayı hızla uyguladı.
Türkiye; vatandaşının can güvenliğine karşı duyarlı bir ülke olarak hemen üzerine düşeni yaptı.
Türkler Libya'dan kurtarıldıktan sonra artık Libya'ya rahatça müdahale edilebilirdi.
Önce Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi, sivilleri ve sivillerin yaşadığı bölgeleri korumak amacıyla işgal dışında gerekli bütün seçeneklere başvurulmasını öngören bir karar aldı.
Sonra Kaddafi’ye iktidarı bırakması için çağrılar başladı.
Ve nihayetinde ABD'nin desteğiyle Fransa ve İngiltere'nin başı çektiği askeri operasyonla Libya'ya saldırı başladı. Kaddafi diğer ülke liderleri gibi değildi. İsyanlara karşı Tunus, Mısır liderleri gibi bırakıp gitmez sonuna kadar savaşırdı.
Yeni bir Saddam vardı ittifak güçlerinin karşısında. Onların da istediği zaten yeni bir Saddamdı.
Libya'ya müdahalenin gerekçesi de tıpkı Irak'ınkinin aynısıydı: "Halkın güvenliği."
Havadan müdahale önümüzdeki günlerde karadan hale dönüşecektir.
İngiltere’nin bir yıl önce verdiği 200 bin çift askeri çöl botunun kerameti önümüzdeki haftalarda daha net ortaya çıkacak.
Siparişler; içinde bulunduğumuz günlerde İngiltere'ye ya teslim edildi ya da edilmek üzere.
Arap ülkelerindeki isyanlar gelinen noktada plansız görünmüyor. Nihai amaç kışkırtılmaya ve kafa tutmaya müsait Kaddafi'yi kontrolden çıkararak, Libya'ya müdahaleye gerekçe oluşturma planıydı; öyle de oldu.
Bölgedeki petrole ve yer altı kaynaklarına doğru harekete geçmek üzere hazır bekleyen, 200 bin çift çöl postalının ayak seslerini siz de duymaya başlamış olmalısınız.
insanın aklına ilk, yok canım demek geliyor . ama ya doğruysa ? ya birileri dünyayla ve insanların gelecekleriyle böyle oynuyorsa ?
10 yorum:
yok canım deme var canım.bunlar tabiiki de planlı işler.bir zamanlar sömürge krallıkları kuranlar şimdi o eski parlak günlere dönme hayalleriyle yanıyorlar.Allah bildiği gibi etsin hepsini.
yemek çok güzeeel.ben yapsam asla ve kat a koca kişisi ve oğul kişisi ağzını sürmez.lakin ben böyle yemekleri pek severim.afiyet olsun.
kahvaltı yemek nefis görünüyor. canım çekti
diğer olaya gelince hiç şaşırmadım doğrusu.
SİTARE;piyonuz birilerinin elinde yamyamlar gibi üşütüler ortadoğunun petrollerine,kimbilir ne zaman ve nerde yapmışlardı planlarını.
yemek aslında kızarmış papatesle yapıldığı için her şeye burun kıvıran ergenim bile beğendi,lakin sıcak yenecek illa.
KÜÇÜK MUCİZEM; evet o karmaşık şey menemenimsi bir tattı ,öyle karışık göründüğüne bakma.
anım,kahvaltı ve akşam yemeğinize bayıldım.Diğer konuyla ilgili uzun uzun yorum yapıcam şimdi ama o kadar uykum geldiki anlatamam:)Belki yarına...sevgiyle..
Kahvaltı da yemekte çok güzel görünüyor afiyet olsun canım.
Diğer konuda da ben "Yok Artık" demeyi bırakalı çok oldu canım.
limon çiçekleri;daha güzel yemekler siz de yensin inş.yorumunu bekliyorum merakla
ikiz annesi; sağolasın aylin.diğer konuda da alemin safı benmişim
Sofranız ne sıcak :)
Bu siyasi ve bir okadar da insanlık dışı oyunlar beni çok ürkütüyor sıranın bize gelebilme ihtimalini düşünmek istemiyorum...öpüyorum canım sevgiler.
NEHİRCCE;sağol :) sevgili arkadaşım nerelerdesin ,özledik yazılarını
ahh neval ablacım sen böyle şeyler yapıp yayınladıkça o tabağı 3 değil 4 kişi beraber yicez:)
diğer konuysa Allah kötü plan yapanların cezalarını verir çünkü cehennem gereksiz yere değil...
ASİYE, ay canınmı istedi bacım ?
olsun senin şimdi üzerine titriyorlardır ,rica et yaptır birisine ayol
Yorum Gönder