26 Kasım 2012 Pazartesi

Ayağımın tozuyla fuar kitaplarım ;
Çoğunlukla tarihi romans az biraz da paranormal . Bana kalan hafifletmiş cüzdan , kabarmış ekstre sızlayan  ayacıklar...


150 tane felan da ayraç :))

24 Kasım 2012 Cumartesi

Körkütük sarhoş saçmalaması ve geyiksever insanımın hayranlığı

Fazla söze ne hacet ? Bulmacanın cevabı işte ;

Behzat ç.

20 Kasım 2012 Salı

Bahaneler bahaneler


Emektar bilgisayarıma evlilik yıldönümümüzde veda ettim edeli, bloga iyice yolum düşmez oldu arkadaşlar. Her ne kadar kullanım açısından kolay olsa da, resim eklemek ve doğru yazabilmek açısından tam bir bela. Anneannemin ve goncamın deyimiyle ığımını bulamadım henüz.

Kucakta bebek misali ordan oraya taşımak tam bir Saadet olsa da program yüklemek imkansız nerdeyse. Masaüstüne resim atmayı yeni öğrendim  o kadar işte. Hele bir de yanlış yaz ve farketme  yandın. Bütün satırı sil bakalım, ya da başka yolu var da bulamadım henüz.



İş hayatım yeniden başladı , yeni havadislerden  bahsedecek olursam   . Baş belası uygulama sınavım vardı yine veremedim , kolundaki bileziği çıkarmayı unutmuşum nerden gördülerse ! Artı lafa tuttular dağıttıklarımı toplamadan çıktım gittim  . Kesin kaldım sonuçlara bakasım bile yok  pöf. ( pöf yazıyorum kelime doğrulama PAF diye hem de büyük harfle düzeltiyor çilemi düşünün artık. Arıyorum ve anıyorum seni sık sık sevgili emektarım.

İş yeri için yeni elemanlar ve ekipmanlar aldık yeniledim, servis takımlarını. Sunumlarımız farklı oldu ve hemen geri dönümler aldık şükür. Ay bunu nerden aldın? gibi. Kolay mı bütün yazı internette alışverişle geçirmek ? Artık almayacağım desem de alışverişin son türünü bugün yaptım. Gelince koyarım resimleri (umarım )

13 Kasım 2012 Salı

Nineler de vardı bir zamanlar...



Çocukluğumuzda ve yetişme çağlarımızda.
Aksaçlı ve vuruş burus nineler.    kulagi her daim ezanda,   kucağında torun hoplatan evin işini yapan gelinine yol gösteren, itilip kakılmadan baştacıı edilirmişler evde.
Bizim neslimiz onlara gösterilen saygıyı görerek öğrendi,  yaşlanan ana babasına hürmeti.

Ve bir kuraldı adeta ;yaslanınca başını örtüp namaza başlamak, hatta hacca gitmek, ne kadar süslü de olsa.  boyle yapanları görünce, annemin lafı çın çın kulağımda çınlardı;  gençlikte yapılan ibadetler florasan ışığı gibidir,   yaşlaninca yapilanlarsa mum ışığı .    mum felan ama, bir çaba varmış ortada yine de..

Hadi şimdinin ninelerine bakalım;   yüzü kabartma tozunu yemiş kek gibi kabartilmis.
Aksine, umudunun havası    pardon yağı çekilip alınmış.  degme tazenin giymeyeceği darlıkta elbiseye tıkışmış,  gözleri ümitsiz bakan teyzeler.

Her takılı kalan bakışta hayranlık arayan teyzeler !  silüet ne kadar genç  olsa da ,sisirdikce daha da derine kaçan o gozlerdeki yaşanmış yılları, kabullenememenin ızdırabını nasıl sileceksiniz ?

Ve biliyormusunuz ,sermaye akıttığınız o kozmetikler gunü kurtarmaya sadece.
ninem bes vakit seccadesinde geçirdiği huzur dolu anlarla sahipti o buruşuk ama kaymak gibi pürüzsüz cilde.