üzüntü etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
üzüntü etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

3 Temmuz 2023 Pazartesi

Sapittiris

 Dun Tvde bir Turk dizisi seyrettim, Arayış. Seyredenler bilir; hasta başrol oyuncusu hastaligini düşünce gücüyle ve travmasını bulup ondan kurtularak tedavi etmeye calisiyor. Bu sirada seyirci bir tarikatimsi kardeslik topluluğu gibi bir oluşumla  tanistiriliyor ve sempati saglanmaya calisiliyor.

Trde kitlelerin din buysa ben yokum tavrıyla davrandigini orda olmasak da gozlemleyebiliyoruz. Ama su bir gercek ki siyasetin dini yoktur ve hiç bir siyasi partiye dini diyemeyiz. Islamin kendi kuralları vardır ve  muslumanim diyen kisi bunlara uymakla mükelleftir nokta. Uymadigin yerde dunyada ve ahirette ya cezalandirilirsin ya da affedilirsin, thats it!

Dunyada yeni bir din oluşturulmaya calisildigini duymuştum ve bu ve bunun gibi humanist görünüşlü dizilerin de buna canak  tuttuğunu düşünüyorum. Ibadetsiz, cekincesiz, cimbil cimbil havuz seanslari,danslı-ateşli ritüeller ,hipnozumsu seanslar ,her dinden biraz alalım arada Allahin adini da analım -hani Tr dizisi ya - genclere yeni bir din lazım !

Sonra kendine done kendini tanıma: sen herseyden onemlisin, sen ne hissediyorsun, kendini yani, sen sen sen hep sen, once sen. Welcome to Narsizm. Oysa ki bizim dinimiz ene degil ente der. Once baskasını düşünmeye sevkeder .Nefsi insanin şeytandan sonra en büyük dusmanı olarak tarif eder. 

Ve dini kuralların sebebi kisacik dunya hayatini kısıtlamak ve zevklerinden mahrum bırakmak degil, sonsuz ahiret hayatına all inclusive cennet bileti saglamaktir eger uyarsan. Anlasilir ki yeni din kurucular bunu izlemiyor ya da inanmıyor ,genclerin imanını çalmak icin süsleyip süsledikleri asil sen onemlisin gerisi hikaye, sen iyi ol hersey iyi olur uc silahşörler ;para güç sağlık seni izler demeye getiriyor da  iii öyle degil. Her şey icin calismak zorundasın. Saglik icin vücuduna bakmalı ve korumalı, kiran ve yiyecek icin calismalisin. Ha sen ustunsuculer oderse o baska :) 

Aslında neden hala yazıyorum bilmiyorum ama birileri imanımızi sagdan yaklaşıp çalmaya calisirken susmak zor geliyor.

15 Temmuz 2014 Salı

Model


Son on küsür yıldır mütedeyyin tabir edilen kesim ortaya çıktı durduğu kenar köşeden. Çıktı ama tam çıktı ; pardesüler kaplara , tuniklere ,başının örtüsü devasa hotozlara , nurlu yüzü makyaj tahtasına dönüşerek. Aynı tornadan çıkmış hepsi sanki ; renkler ve simalar farklı sadece

İyi bir model olmadı merak edip ilgi duyanlara. Oysa epey duymuşluğum vardır modern kapalılara özenenleri. Lakin modern kapalılık kavramı aldı başını gitti başı kapalı açıklığa doğru.

Herkes kendince işine geldiğince yorumladı tesettürü nefsinin istekleri doğrultusunda. Oysa ölçü örtünmek ve dikkat çekmemektir. Giy mercan kırmızısını , skinny altında platformlar , yüzde badana boya cila , gevşek şalın ucundan göz kırpan taşlı küpe      oh lala !  Ne ala !

Annemin resimleri var  yetmişli yılların düğünlerinden kalan utanarak itiraf ettiği o zaman modaydı da giydik , bilmiyorduk diye ; diz kapağı üstü ,koca güllü bele oturan ama uzun kolllu! elbise , önden çıkan kahküller

Hadi o zaman dini bilgiye ulaşma şansı azdı kulaktan dolma yaşanıyordu . Merak ediyorum çakma tesettürlüler ne bahane bulacak acaba ?



15 Haziran 2014 Pazar

Babamı özlemek

Baba evin direğiymiş hakikaten

Bunu dokuzuncu senede gözyaşlarıyla kabul ediyorum. Oysa rahmetli çok bunaltırdı bazen kurallarıyla
Tam bir kontrol amiriydi ;her şeye karışırdı. O kadar alışmışız ki işleri bizim için kolaylaştırmasına ve yoluna koymasına
şimdi pürüz çıktığında bu kadar şaşkın Görünmemiz ondandır elbet  yediğimiz her tokatta sonra öbür yanağımızı çevirmemiz babamızın hayattan bizi koruma ısrarı olabilir  mi ?


Hayatta olsaydı yılın bu zamanında bu karede olurdu ; dört dörtlük olması için çaba sarfettiği evinin bahçesinde.     Büyük ihtimalle bizleri de bir piknik için yanına toplamış olurdu
Şimdiyse her birimiz buruk , manasız işlerin peşinde , alabildiğine kopuk ...

Allah rahmet etsin , mekanın cennet olsun Babam. Amin.

16 Mayıs 2014 Cuma

Artık nur yüzlü dedeler olmayacak mı anne ?


Daha önceki yazılarımdan birindehttp://sessizteyyare.blogspot.com.tr/2012/09/dedeler-vard-eskiden.html bahsetmiştim çocukluğumun dedelerinden.    Benimse ayan beyan hatırlayabildiğim dedem olmadı hiç.     Sadece aneyin babasının resimlerine bakınca zihnimde puslu bir kaç resim beliriyor;    üç dört yaşı hatırlayıp dünkü yediğini unutmaksa,  yaşlılık belirtisi sanırsam

Şimdi namaz saatlerinde oturduğum yerde,    camdan izliyorum camiye hızlıca seğirten yaşlıları , birilerinin dedelerini; çoğu takkeli yine namaza gittiğinden olacak ki.      Ceket yerinde , pantolon kumaş ve bol,ama bişey eksik; yüzlerde sadece ibadetten ve zikirden gelen o parlaklık ve munislik yok , emeklilik hesapları ve yaşıtlarla bulanık sohbetler izin vermemiş buna.      Bunlar bizim babalarımızın jenerasyonu ,       bundan sonrakini düşünemiyorum

Dedelerin de fazla şansı yok mu ,    ne her gün değişen hayata ucundan kıyısından uymaktan başka ? Nasıl cep telefonu almasın ki mesela ?      Camiden sonra hacı arkadaşıyla iki lafın belini kırarken hanım merak ederse ya ?      Olsun varsın tesbih çekerken yerli yersiz mesaj çığlıklarıyla zırtlayıversin demi ?

Biz şanslıydık çocukluğumuzda tanıdık dedeleri . Şimdi kalabalıklarda gezerken mütedeyyin semtlerdeysem hele ,  gözüm tarıyor ister istemez ; çocukluğumun dedelerinden bir tanecik bulup ilan etmek istiyorum kendime ve dünyaya ; aslı gibidir diye 👴





20 Eylül 2013 Cuma

La tahzen

Üzülme demiş Ulu Allah



Ülkemiz üzerine hain planlar kuruyor  iran - israil - almanya sacayağı. Karıştıracaklar sonbaharda. Açıkça söylüyor burdaki uzantıları

La Tahzen

İnsanlar arkadan arkadan vuruyor seni , öyle ki alıp başını başka diyarlara gidesin oluyor. İçin kararıyor , muştulu bir  haber için yanıyor yüreğin

La Tahzen

Erkekim stresini , minik ergenim ergenliği atamadı üstünden. Bir hafta çorum yapıp geldiler vaziyet aynı. Bizse minik kızımla , ne kadar rahattık. Bizi geren ergenimmiş , şekerle birleşince evdeki tansiyonu devamlı yükseltiyor

La Tahzen

İnsan manzaraları üzüyor da üzüyor , her an birbirine girmeye hazır. Tolerans sıfır , kadın erkek farketmez herkeste bir kıskançlık ve laf sokma. Rahatlığın battığı  , mıcırık arandığı belli.

La Tahzen

Tat vermiyor hiç bir şey ; yediğin lokma , okuduğun satır, ettiğin laf.
İlla huzur illa huzur
Kalbinde , yuvanda ve ülkende

La Tahzen


11 Eylül 2013 Çarşamba

Gelmesin sonbahar


Başlığa bakıp da naturalist yazı okuyacağını sanan  sayın okur !  Karamsar ve ümitsiz bir yazının ilk cümlesindesin. Vazgeç ve geri dön ! Elbet şu blog leb-i deryasında bulursun gönlüne göre bir yazı

Sağına bak ;çok okunan bayan , sofra kombiniyle beraber cılız çocuklarının kıyafetlerini de koymuş sayfasına

Soluna bak ;kendine aptal diyen ama başkası deyince aslan kesilen , ar damarı patlamış bayanın mekanı

Ortada kendini moda ikonu sananlar var , yandan geç :)

Hala okumaya kararlıysan , sen istedin bacım ,hazırlan çizeceğim kara tabloya ;
Gazetelerde makale okuyanlar bilir ; önümüzdeki mart ayı yerel seçimlerden önce ülkemizin dış mihrakların sponsorluğunda yeni oyunlara sahne olacağını. Hani provası gezi parkında yapılan.



Şimdi şer odakları kafa kafaya vermiş , ne yapsam da evde oturan % 50 yi sokağa döküp iç savaş çıkarsam  ya da türk -kürt -aleviyi birbirine nasıl düşürsem derdinde. Eh twitterdan yalan haberler pompalanacak asparagas resimler servis edilecek molotof hazırlanacak, bilyeler keza öyle .tam güm mesaideler

Ah bir bölebilseler ; iran hazır aşağıda , rusya suriye tetikte  almanya ve israil akbaba gibi tepemizde   Parçalanmış bir ülkede rahat yaşayacağını zannedenler , pakistan ve hindistanın tarihini okusunlar bi zahmet

Çıkmıyorsam birileri gibi sokağa var bildiğim elbet;  sağduyulu olmak o da ! Yoksa ne kadar kolay bilseniz,şeytana uyup   sokakta çangır çungur yürüyenlerin tepesine binmek . Ama komşuma neden  saldırayım , düşmanımı sevindireyim ?

Alevisi, sünnisi , kürdü ve türkü , çerkezi , açığı , kapalısı , kemalisti , demokratı mecburuz katlanmaya birbirimize . Biz bir milletiz sanılanın aksine .Gözün görsün istemiyorsan çarşaflıyı çeviriver kafanı , öyle yapıyorum minili bayanı görünce

Asılmıyor suratım , kıpırdanıyor duayla dudağım  sonbaharda ülkemin başına açılacak belalar için .


18 Ağustos 2013 Pazar

Deprem


17 ağustos bugün. O büyük depremin yıldönümü. Anılıyor hayatını kaybedenler yurdun belli yerlerinde. Allah kabir rahatlığı versin.

14 yıl geçti yüreklerimizi ağzımızda bırakarak. Kendi adıma söyliyim , uzun müddet her kıpırtıda avize gözledim. Hele bu kış olan hafif istanbul sallantısında, tırsdım arkası gelicek diye. Allah korkusu hiç bir şeye benzemiyor. O' ndan kaçacak yer yok ki

Peki toplumdaki depreme ne demeli ? Gitgide artan ?

Üç gün önce gündüz vakti gayet işlek bir caddede arabanın camını kırıp bagajdaki çantayı alıp kaçan hırsıza ne demeli ? Hadi o hırsız adı üstünde, eldiven takmış araba camı kıran hırsızı görüp de görmemiş yapan bir cadde dolusu insana ne demeli ?

Teyzemi oğluna karşı savundum , geçenlerde yazdığım gibi. Herkes olanları görmezden gelmeyi seçti tepki verdiğim için kötü ilan edildim , ailede nerdeyse selam vermeyecek kimse, ki bunlar akrabam. Birbirinin üzüntüsüyle üzülmedikten , sevinciyle sevinmedikten sonra ne yapayım böyle akrabayı ? Sildim topunu.

Kimse kimsenin lafını dinlemiyor, herkes kendi edeceği bir avuç lakırdıya odaklanmış , kim dinlerse onun yamacında.

Sosyal paylaşım sitelerinde ," a ne güzel"lerin altında için için yanan bir kıskançlık, ya da alenen saldırı var

Topluma enjekte edilmeye çalışılan kamplaşma hissine ne demeli ?  Ağaçla başlatılan ve açık kapalı ayrımına getirilmeye çalışılan,  insanları sokağa dökmeye yönelik deprem . Hani şu libya , lübnan mısır'ı karıştırıp  sırayı türkiyeye getirmeye çalışan hain plan. İsrailin kendisine ortadoğuda kafa tutacak kimse kalmasın diye yürürlüğe koyduğu plan.

Bizdeki gezigillerin bilerek ya da bilmeyerek alet oldukları plan. Hani şu işlerine gelmeyen başbakanı   devirmeye çalışan gözü dışarda gezigiller. Tencere tava çalarak darbeye çanaklık eden , lakin mısır konusunda kör-  sağır -dilsiz -olan tavşan yürekli , ağzı bozuk gezigiller

Yok yok sevmiyorum insanları bugünlerde . Geleceğe dair bir umut lazım  bize

17 Ağustos 2013 Cumartesi

Gerek yok fazla söze



                             Zalimi de zulmünü de Yaradana havale ediyoruz.

27 Temmuz 2013 Cumartesi

Yok ki başkasına ihtiyacımız


Kendimize en büyük düşman biziz.
Bak bölemediler yıllarca;  içten pkk 'sı ,ergenekonu, dıştan almanyası iranı israili rusyası

Mayıs ayında baktılar bu iktidar kalıcı ve Türkiye gitgide büyüyor , korktular içteki ve dıştaki  hainler
yaptılar maşa olmaya dünden razı hazımsızları, döktüler sokaklara.
Ah evdeki % 50 ' yi dökebilselerdi sokağa , süper olacaktı . Yırtıcılıkta sırtlanları geçmiş olanlar tepemize biniverecekti.
Kendini İnsan hakları ve ağaç için sokağa attığına inanan ey şaşkın insan ! Mısırda hakları için ölürken insanlar nerdesin ? Neden meydanlarda değilsin de evine pıstın ? Niye #direnMısır diye twitter'ı sallamıyorsun ?  Ah pardon ! sen sadece birileri emir verince dışarlardan inersin . twitterdan o zaman şarlarsın , küfür patlata patlata

Gözümde zavallısın !

14 Temmuz 2013 Pazar

Hadi nazlanayım biraz


Kemiklerim sızım sızım sızlıyor . Tabanlarım da öyle.
Sanırsın ki , inşaatta tam gün mesai yapmışım.
Nerde? Taşınan bir arkadaşa ev yerleştirmeye gittim topu topu.

Hem arkadaşım hem akrabam Nurgül ,apartmanda çıkan yönetici tartışmasından dolayı kendi evinden çıkmak zorunda kaldı kiraya.     Eşi Nuri Dayı  - dayı diyorum çünkü sırtlarında az gezdirmemişler bendenizi-   bugüniki evim varken kiraya çıkan bir ben varım herhalde diyordu.



Evi temizleyip eşyaları yerleştirirken köyden teyzemin kızı aradı , annemin başında gene bir başbelası varmış ; ailenin karakoyunu Şerife Abla.
Çokluk akrabayla sudan sebeplerle küs;  ki buna oğlu da dahil, lakin bizi pek sever .   Kendi yazlıklarına hırsız girdiğindendir ki zannımca  ,bu yazı aneyde geçirmeye niyetli.   gittiği yerde aylarca kalma sabıkası da vardır , ordan bildim.
İyi hoş da misafirliği zahmetlidir hatunun ; pek terler efil efil essin diye cereyanda  bırakır aney'i. Oruç namaz ara ki bulasın , bir de mübarek ramazanda tv ye tam gün mesai yaptırdı mı al sana işin tuzu biberi. Ramazanı layıkıyla yaşamak isteyen anneye azap üstüne azap

Bir haftadır aneyin çektiği sıkıntıyı bilen Ayşe teyzem ,arayınca aldı bir telaş ; atsan atılmaz, satsan satılmaz kardeşlerime danıştım   Oybirliğiyle meseleye sivri dilimin el koymasına karar verdiler.
 Ne kadar tatlılıkla söylesem de , aney'in misafir ağırlayacak yaşı geçtiğini ,  sonuç malum; Şerifeciğimin küs listesinde çentik olmaya mahkumum

4 Temmuz 2013 Perşembe

Ey dünya seni kimler yönetiyor ?

Tabii ki amerika ve israeloğulları

Bakınız dünyanın herhangi bir ülkesine ikinci veya üçüncü dünya olsun isterse , eğer bir içsavaş varsa hemen sam amcanın silah stoğunu erittiğini düşünürüm  .  keza bir mahsül övülse şöyle yararlı böyle iyi diye.  - misal soya -   amerikadaki talep fazlası uçsuz bucaksız tarlalar gelir aklıma.
 ne diyim ? Adamlar herşeyi pazarlayabiliyor

Dış politikalarıysa tamamen yahudilerinikine endeksli ; onların istemediklerinden nefret ediyor   çıkarı olanlara şirinlik yapıyorlar. Acı ama gerçek ; israilliler amerikanın tarlasını yıllar yıllar önce sürmüşler.   şimdi ürünleri topluyorlar gani gani

Mısırdaki darbeye çok üzüldüm . demokrasiyle tanışan bir ülkeye bunu yapan kim olabilir ? diye düşündüğümdeyse , aklıma amerikaya sık sık gidip gelen darbeci genelkurmaybaşkanı ve bölgede güçlü bir mısır istemeyen israil geliyor ister istemez.   Çünkü mısır örnektir ve önemlidir islam dünyasında .   demokrasiyle yönetilmesi demek ; o bölgedeki bir sürü devlete örnek olması demektir ve bu kimin işine gelmez acaba ? Kendini dünyanın jandarması sanan ülkenin tabii ki.

Mısırdaki darbeden önceki gösteriler de pek tanıdık ; hani şu bizim gezigiller olayları. Ağaçları bahane edip çevreye zarar veren ,cebi şişkinlerin maşaları olan ,heyecana susamış ,birilerinin kışkırtmasıyla iktidar olacağını sanan ama vizyonu kaldığı çadırla ve uçkuruyla sınırlı olan zavallı güruhu ,yasadışı şer örgütleri ve onların balkonlardaki şakşakçıları .melih gökçeğin tükürüğümüzle boğarız sözü aklıma geliyor gülüyorum

Evet birileri oynuyor milyonların kaderiyle , hak hukuk vicdan gözetmeden ,Yaratıcıdan çekinmeden.
Sen kendini üstün ırk olarak görüp diğer herkesi de hizmetkarın olarak kabul edersen ve hizmetkarın
da zaten O'na inanmıyorsa çekinecek hiçbirşey yok demektir. Böyle zamanlarda Türkiyenin bunlara dur diyecek gücü olmasını istiyorum

Ah insanlar ne kadar bağımsız olmak isteseler de , bu kararı başkaları verebiliyor ve ne acı ki arada
harcanan kişiler hep en masumlar oluyor
Bu acı durumlarda tek tesellim ; Yaşasın zalimler için cehennem ! Dizeleri oluyor

19 Haziran 2013 Çarşamba



Ne kadar istiyorum bazen aldırmaz bir insan olmayı  hani şu dünya yansa hasırı ısınmayan cinsten
O zaman üst kattaki komşumun   kepçe tava konçertosunu  duymazdım (kapı pencere kapatacağıma ) Goncama kırgınlığımı   dert etmezdim. Hoş kırgın da olmazdım öyle biri olsaydım.
 ergen oğlum sesini yükseltti diye üzülmezdim ( ne zaman bitecek bu ergenlik yahu ?)
Ya da gügü nişanlısıyla ve onun kızıyla yazlığa gittiler diye endişelenmezdim ( annesi bile aldırmazken sana ne ?
Yapmam gerekenleri ihmal edip suçluluk duygusuyla cebelleşmezdim
Ne yapmalı ne etmeli ? Şu mis gibi havada kendini içeri kaparsan olacağı bu deyip geçmek lazım ama ah işte onu da yapamıyorum
Çözüm sinirleri aldırmak galiba , ya da bir sürü insanın yaptığı gibi depresyon hapı içip hissetmemeyi öğrenmeli
Yok yok uyuşmuş ya da uyuşturulmuş topluma karşıyım. Sonucu ne olursa olsun.
Örgü mü örsem acaba ? Hoş adını söyleyemediğim o şeye de karşıyım
Ne kadar çok şeye karşıymışım :) ama kitap okumaya değil ;

30 Mart 2013 Cumartesi


Şurada Okuduğum samimi endişeden dolayı yazma gereği duydum bir kaç satır . Daha önce de yazmıştım bu konuda.
Şirazesinden kaydırılan tesettür hakkında.

Tesettür bir ölçüdür arkadaşlar.
 Kuralları vardır ; saymaya gerek yok ,ilgili herkes bilir bunu
Zevkinize göre küçük oynamalar yapabilirsiniz desen -renk gibi  ama keyfinize göre giyindiğinizde tesettür kombini adı altında , vebal altına giriverirsiniz , sizi model olarak almış kanmaya hazır bilgisiz dimağlar karşısında .

Pantolon üstüne blüz ya da hırka , kollar sıvalı, dudaklar rujlu tesettüre dair tek iz ; burada ne işim var dercesine baştaki garip kalmış örtü .

Bunu tesettür diye sunuyorsunuz millete. Neyi pazarlıyorsunuz? Aklınızca milleti tesettüre ısındırmaya mı  çalışıyorsunuz?

Hayır , örtünmenin altını oyuyorsunuz ; bilerek ya da bilmeyerek .
Sizin de payınız yok mu normal boy etekle siyah çorap giyen , ya da tişört - kot giyip gezen örtülü kızlarda ?

Ya aileler ?
Örtünsün de nasıl olursa olsun diye mi göz yumuyor ? Yoksa söz geçirmekten mi acizler ?
Ah bir de başı kapalı eli sigaralılar var , o konuya hiç girmeyelim mümkünse

22 Mart 2013 Cuma

Tırtıl yeme kılavuzu

Önce itinayla biber alınır ,mümkünse üzeri lekesi olanlardan.
Misler gibi yıkanır kahvaltıda yenmek üzere.
Sonra,hoş bir sohbet eşliğinde  gülüş cümbüş bilumum kahvaltiliklardan atıştırılırken sıra gelir biber efendiye.
                                         

Hart diye ısırırsın kocaman bir hevesle.
Aaa o da ne ? Dudağına değen yumuşak bişeyler var sanki. Gözlerin odaklanmasiyla nesneye,
Hooop bir kosu banyoya.
Başlasın bakalım nağmeler inceden inceye.

11 Temmuz 2012 Çarşamba

Z.teyzenin kocası kemal abi,   ağır ameliyat geçirdi.   büyük korku atlattılar,  patoloji sonuçlarını beklerken..
sık sık ziyaret edemesem de , herşeyden haberdar oldum.     fazla müdahil olamıyor insan,  ailesinden bir kişiyi aynı dertten kaybettiğinde.   teselli kelimeleri ne kadar iğreti duruyor ağzında bilseniz. teselli edeyim ederken edilen durumuna düşmesiyse an meselesi,     acı ne kadar küllense de  kanatıveriyor yüreği bir anda.

karşı taraftaki bir hastanede ameliyat olduğu için , ziyarete gidelim dedik.    lakin ah o 2,5 saatlik trafik canımıza yetti.    acılı endişeli    z.teyze ve kızını görünce,     fazlasıyla aç olan mideme koca bir taş oturuverdi. yara sarmaya uğraşırken,   sesimin ağlamaklı çıktığını farkedince ,kısa kestik ziyareti   ve nice zamandır gitmek istediğimiz mekanı denedik,    istanbulun meşhur rüzgarlı akşam üstünde;


bir de misafir vardı; arada toplanmamış masalardan nasiplenen.
menü güzel ,tatlı berbat manzara şahane ortam sakindi ;


goncamla başbaşa geçirdiğimiz günde,     eş dost dayanışmasının ne kadar önemli olduğunu bir kez   daha anladım.      iki adım ötedeki teyze oğlumu,   her telefonuyla inciten karındaşımı  düşündüm
insan keşke akrabalarını seçebilseydi....

25 Mayıs 2012 Cuma

yine ara verdim epey.     sanırım düzenli yazma alışkanlığını kaybedip , blogger gözlüğünü çıkarınca insan,ipin ucunu kaçırıyor.

sömestr tatilinden beri,    oğlumun zayıfları  düşüncelerimin çoğunu kapladığındandır ki,  kendimi adeta  yarım kapasiteyle çalışan makine gibi hissediyorum.    sadece mecburi aktivitelere devam; evi topla ,yemek yap ,yat uyu,kitap oku ,üzül üzül..


yapım itibariyle,    üzüntümü içimde şişirip,    balon yapamadığımdandır ki,yerli yersiz ağzımdan zıplayan kelimelerle ,   ortamı germekte olup,   buna ket vurmaktan acizim.

ah nasıl da sabredip yeri geldiğinde sonuca uçan atışlar yapan biri olmak isterdim.
ya da gamsız bir teyyare..

görsel

25 Mart 2012 Pazar

YAREBBİM ne yorucuydu günler..
aney hasta,   goncam bel ağrısından yamuk,    minik oğlumda mide ağrıları,   geç gelen ve bizden uzaklaşan kuru kızım..
hiç birine yetişemeyen lakin bol bol üzülen teyyare...




anneme doktor tedavisine başladığımızı anlatmıştım ;   hani şu celalli doktor.   bir kamyon dolusu ilacı aneye ve erkekime dayamıştı.    10 tane felan içiyorlardı günde.    sonra gelsin yan etkiler;    uykusuzluk ,mide bulantısı vs vs           üzüntüyle pek de başedemeyen bünyem,     geceleri de bu minvalde rüyalar görüyor,    bazen de ergenimin başında nöbet tututyordum.    kas gevşeticiler yüzünden,   nerdeyse elleri tutmayan goncama mı,  yoksa iki lokma yiyemeyen oğluma mı ,    uykuları heba olan aneye mi üzüleyim,   şaştım.

annem ; evladı gülünce gülen,    çocuk gibi avutulmak isteyen,  ağzı dualı annem.    hayatı hep koşturmak ve telaştan ibaret olan,   neşeli ve huzurlu anları ne kadar da az yaşamış olan ,iyilik timsali  bir hanımcık.  bu yaşında bile,   yanyana geldiğimizde istisnasız ,    annen senden daha güzelmiş yakıştırmasını duyduğumda alınmadığım tek kişi.    hep vermeye alışık olduğundan ,istemeye alışık olmayan bir kişilik.



genç kızken,hep koşturmacasını hafifletmeye uğraşırdım,  bir gün biter ümüdini  hep taşıdım.   bitmedi,hala da bitmiyor.     gençliğimizde evimiz kalabalıkken,  -herşeyin otomatikleşmediği zamanlardan bahsediyorum-evin işi hiç bitmezdi de,   gene de gezmeyi sıkıştırırdık araya.
hepimiz ev bark sahibi olduk,  ayrıldık,   lakin aney hala koşturnacalarda oldu.    aniden karar verilen,zorunlu kaplıca gezileri,yazlığın inşaatı derken,babamın hastalığı.      vefatının akabinde,şaşkın ve yaralı bir kimsesiz kuş misali,güvensiz birine dönüştü annem.

yeteri kadar ziyaret edemedim,çalıştığım için.    oğulcuklarıysa yakında,    lakin ihmalkar.   her işini kendi gördü,durdu.  yetmezmiş gibi,  miras anlaşmazlıklarıyla yıprandı. tam sular durulmuşken kardeşimin vukuatları başladı, annemde de titremeler.

hakikaten de dünya güzel bir yer değilmiş
ve günden güne de kötüleşiyor sanki

15 Mart 2012 Perşembe

toplu taşımada zorunlu kulak misafirlikleri

denk gelmişsinizdir mutlaka bu tür diyaloglara; iş çıkışı yorgun dimağlara tam bir şenlik lakırdıları.
sohbeti uzatmak için sarfedilen gayretler
bu gibi durumlarda,   gsm operatörlerine ne kadar kızıyorum.   dakikaları abuk subuk konuşmalar olsun diye dağıttıkları için.
geçen akşamüstü.yorgun beynimin,süküneet çığlıkları arasında mecburen dinlediğim muhabbete bakıverin bir yol;
-ama sen bir gün yakalanacaksın,pencereden kaçmak da neymiş ?
.....
-hem de kadın evli ha ? (burdan hareketle ,erkekle konuştuğunu anlıyoruz minibüs ahalisi olarak)
....
-ayağını denk al,bak baban duyarsa (güya fırça çekiyor,ağız kulaklarda)
ve bunun gibi zırvalar daha...



bir başka akşam yine,yanıma oturan kızla aşkısının çekişmesini dinlemeye mecbur muydum sanki?
-aşkıım merhaba  :)))
...
-iyi ben de tülaylara gidiyorum ders çalışmaya.
-!!!!!
- ne demek ? izin mi almam gerekiyor senden ?
- homur homur
-sen geçende taksime gittin,sordun mu bana ?
....
-tamam bu konuşmayı bitirelim artık
.....
-yanlış düşünüyorsun ( aşklı meşkli söylemler uçtu gitti)
-kapatmak istiyorum !   çattt !
tamam tartışma aşkın tuzu biberi de,başkasına duyurmanın alemi ne ?
hele en çekilmezi de kimbilir nelerin mevzubahis edildiği, dilini anlamadığımız konuşmalar; neceyse artık
kimbilir ne diyor abidik gubidik ?    diye şüpheli bakışlara maruz kalsalar da,   tınnn




biz bir zamanlar utanır idik ,ulusca.     uluorta kavga da etmez,cilveleşmezdik de.    eşimizin tenhada ettiği bir kaç tatlı söz,     belki de gizli saklı bir buse,     şimdi altlara serilen dünyalardan üstün idi.
çünkü bizim gizli dünyamız , gerçekti.      şimdiki gibi cümle alemin önünde sergilenen oyunlara sahne olmak yerine,    yeri gelince sevinip,bazen de üzüntülere gark olduğumuz özelimizdi bizim.

duyguları ayan beyan yaşamak , moda mı oldu ?
yoksa hisler samimiyetten uzaklaştı da,    milleti ikna etme çabaları arasında, içimizi mi rahatlatmaya çalışıyoruz ?

8 Şubat 2012 Çarşamba

niye bükük boynun teyyare ?
evladına sözün geçip çaldığı o zımbırtıyı kapattıramadığın için olabilirmi?
ya da goncanın yüzünü senden kaynaklansa da  hiç sebepten asması ?
bu mübarek gecenin coşkusunu evlatlarınla paylaşamadığın için olabilir mi? ya biz bişeyleri yanlış yaptık ,ya da imtihandayız.



kızının staj yapma derdinde yollarda ziyan olması mı?
hem de o sivri yopuklarla,makyajlı.

lafı gelmişken,çalışan kadının da bir şablonu var ülkemizde, artık,duyula biline ;
düşük bel pantolon (dar olmalı), ya da etek ( muhakkak dizüstü), kış ortası bile şifon bluzlar, makyaj(az ya da çok ).kahvaltıya vakit yok,  süslenmeye var maalesef.

aile ne kadar çırpınsa da son söz onların ; çocuklarımızı  allayıp pulladıkları kalıplara döküp,  fabrikasyon usulü çıkarıp sokaklara döküyorlar seviyeli birliktelikler (!)   yaşamaları için

Rabbim şerlerini başlarına çalsın .

4 Şubat 2012 Cumartesi

bir - ki deneme

gözümüze sokulan     magazin haberlerinde rastlamışızdır; felancayla filanca beraber yaşamaya başladı veya sevgili oldu vs vs dedikodular yada gerçekler. gafiller topluluğunun alkışları arasında hem de.

iki insan birbirinin neyini dener ?   huyunu - suyunu mu ?   tövbe Yarabbim,  yoksa  vücudunu mu ?
bu nasıl bir aşağılanmadır bir kadın için ? gel seni deneyim beğenirsem alırım ,lakin ne kadar süreceğine söz veremem bak. külli zarar.




biz onlara göre en hafif tabirle saf oluyoruz bu arada.evlenip birbirimizin kahrını  yıllar yıllar boyu bazen kabullenmeyle , bazen de kahırla  çektiğimiz için.

ve buna razı olan kadın nasıldır ki ,ellerini silkeleyip  yoluna devam eden erkeğe razı ? sana azmış ya da kudurmuş demek ne kadar kolay aslında. ya da derine inip, sevgiye açlığına bakmak lazımdır belki, midem ve sabrım müsait değil ,sorry.

peki ünlüler arasında süregelen rutinin toplum geneline doğru cayır cayır yayılışına ne demek lazım ?
zina ,zina zina..
ve cehenneme doğru oluk oluk giden insanlar..


görsel