hadis etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
hadis etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

11 Aralık 2010 Cumartesi

baygın hanım


bugün yine rutin cumaydı;    koştura koştura eve gel ,   kostüm değiş- paklan       zeytun bacıyı kap,  sohbete kavuş .     sonra da sorarlar tabii   ;   yanakların neden al al olmuş   ?  diye .      tefsir ve hadis dersleri gördük  sonra da buyurduk    halil ibrahim sofrasına ;

patlıcan oturtma ve çorba ,  makarna böreği ,    elde açma börek,   mercimekli sigara böreği ,  mercimekli köfte ,   iki çeşit yeşil salata,    yoğurtlu havuç,   elmalı tart ,elmalı kek ,   sevgili nesrinden tarifini  aldığım italyan usulü sütlaç,   kadayıf tatlısı

neden aygın  baygın olduğumu anladınızmı ?

17 Haziran 2010 Perşembe

bir pikniğin düşündürdükleri


dün hocamızın şehir dışındaki evinde pikniğe davetliydik  ( gene sofra donatılmıştı baştan sona sadece 4çeşit tavuk göğsü tatlısı vardı öyle diyeyim siz anlayın)      kendisi yine ve yine umreye gidiyor   (kıskanmamak mümkün değil )       güle güle demeye gittik     bahçe içinde beş katlı binada oturuyorlar    bütün kardeşler anne babaları ve aileleriyle oturuyorlar    bir katı da kur an kursuna ayırmışlar      beraber yaşamanın artıları gibi eksi yanları da vardır kuşkusuz ; herkes aklına eseni yapamaz     mutlaka bir karışan olur    ayrıca yarebbim o ne curcunaydı panayır gibi ; 19 tane torun saydık    saymaktan yorulurken onlarla birarada yaşamayı düşünsenize ; hani düğünlerde çocuklar koşturup durur ya ortada ,çevrenizde daima olduklarınızı düşünün ;  dedim kendime  :


teyyare asla anaç tavuk gibi çocuklarını yanında bucağında yaşamaya mecbur etme ,bırak savaşını versin     biraz hayatı öğrensin      ailemin yaptığı tam olarak buydu ;     bize daha iyi imkanlar sunabilirlerdi ama bekleyip hayatla mücadelemizi seyrettiler ;   benim onlara yansıttığım kadarıyla tabii       cahillik diz boyu da olsa söylemezdim bazı şeyleri      onlar elinden geleni yapmış bizi büyütüp okutmuştular çünkü        asıl biz onlara yardım etmeliydik artık       rahat yaşama alışmış biri olarak zor günlerdi      daha önce kendi evim olabilirdi  ama geç olduğunda kıymetini daha iyi anladım ; hatırlıyorum bir naylon masa örtüsünü senelerce kullanırdım köşeleri yırtıldıkça çevirir çevirir kullanırdım     yenisini almazdım   çünkü daha evim yok diye düşünürdüm    sanki almışım yapardım  , ona vereceğimi kenara koyarak       ayrıca ailelerin hep yaptığı şeydir ; çocuklarının ihtiyaçlarını ön plana almak       öyle geçti işte seneler     şimdi mevlama şükürler olsun ki ;  bunu telafi edecek duruma getirdi bizi ; ama sanki o zaman daha mı tatlı oluyordu yılda bir yediğimiz yıldönümü yemekleri daha mı yakışıyordu bayramlarda aldığımız kıyafetler ?  daha kıymetliydi az olduğu için belki de    şimdi bakıyorum da yeni evlilere her imkan sunuluyor     imkan varsa evi, arabası ,işi  herşeyiyle hayata başlıyor    ama kıymetini biliyormu ?      hiç   bu sefer hayatla değil birbirleriyle uğraşıyorlar      gelsin kredi kartları borçları ;  anne baba öder sıkışırlarsa        gelsin kavgalar     hayatta kimsenin kahrını çekmemiş ki  eşinin çeksin

yahu teyyare helal olsun sana  masum masum piknik anlatıcaktın güya   gene hayat dersimi veriyorsun ?  sana ne     bırak herkes hayatı bildiği gibi yaşasın    kendi  yanlışlarından kendi dersini çıkararak    kardeşimin yaptığı gibi    her şey ona istemeden verildi   kolay elde ettiğini aynı kolaylıkla kaybetti     hayatı şimdi anladığını  söylüyor



Allahu Teâlâ şöyle buyuruyor;
Ey İman edenler! Allah’dan, gereği gibi korkun, kötülük
Yapmaktan sakının.” Al-i İmran Suresi ayet 102         kaynak


islamiyeti yaşamak    diye bir kavram var biliyorsunuz    zor geliyor çoğumuza      yaratılış gayemiz olmasına rağmen  öyle başına buyruk yaşıyoruz ki hep bir şeyler onun önüne geçebiliyor   her akşam bugün Allah için ne yaptın ? diye kendimizi hesaba çekmemiz gerekirken  ne kadar kazandık ya da yarın nereye gitsem, ne yesem derdinde olmuyormuyuz ?   biraz dikkat etsek ibadetimiz hayat kavgamızın önüne geçse  sofu yaftası yiyoruz bazen özenilerek  çoğu zamanda kıskanılarak




amcamlar fatihte otururlardı ve ailesi çarşaflıydı    çarşaflılara olan önyargılarım hep onlar sayesinde olmuştur ne yazıkki      ta ki hocamızı ve aile yaşantısını görene kadar  dünya nimetlerini sonuna kadar kullanarak dinini doyasıya yaşamayı onlarda gördüm  istedikleri yere gidiyorlar ,istediklerini giyiyorlar helal dairesinde    asla margarin ya da şüpheli gıda geçmiyorlar boğazlarından   yaşamları  ;  hizmet , sadece yeterli uyku, zikir, ibadet ,ilim öğretmek ve zikir üzerine kurulu       takva diye buna derim ben  böyle yaşamın sizi dünyadan tecrit ettiğini düşünürsünüz değil mi ?     alakası yok ;  hocamız dünya gündeminden haberdardır     onunla  her türlü siyasi tartışmayı yapabiliyoruz


 bir  yerde okumuştum  ; ahiret için yaşamayı güneşe yüzünü dönmeye benzetiyordu  güneşe yüzünü dönerseniz ve ona doğru yürürseniz gölgeniz    yani dünya nimetleri arkanızdan gelir   ama siz ahirete arkanızı dönüp dünyayı   yani gölgenizi kovalamaya başlarsanız  ehh  işiniz zor asla olmaz da diyebiliriz     imanlı Allah dostu kişilerin maddi durumlarının iyi olmasını da buna bağlayabiliriz  değil mi ? fitne fesatlar    bir de buradan bakmayı deneyin    zahmet olmazsa
ne acı  !   ahireti unutup gölgesini kovalayana      ne mutlu  !  yaratılış gayesine uygun yaşayana

1 Haziran 2010 Salı



Ebû Hüreyre (ra) bildirmiştir:
 “Resûl-i Ekrem Efendimiz Aleyhissalâtu Vesselâm şöyle buyurdu: ‘Müslümanlarla Yahudiler harb etmedikçe kıyâmet kopmayacaktır. O harpte Müslümanlar (gâlip gelerek) Yahudileri öldürecekler. Öyle ki, Yahudi, taşın ve ağacın arkasına saklanacak da, taş veya ağaç; ‘Ey Müslüman, Ey Allah’ın kulu, şu arkamdaki Yahudi’dir, gel de onu öldür!’ diye haber verecektir. Sadece Garkad ağacı müstesna, çünkü o, Yahudilerin ağaçlarındandır.”(Müslim, Fiten, 82) kaynak


Peygamberimiz (asm) bir hadislerinde şöyle buyurur: “Bir kötülük gördüğünüz zaman elle düzeltin. Buna gücü yetmezse dilinizle düzeltmeye çalışsın. Buna da gücü yetmezse kalben buğzedin. Bu ise imanın en zayıf derecesidir.”

İslâm bilginleri hadisinin izahını yaparken Peygamberimizin toplumun her sınıfına hitap ettiğini dikkatlerimize sunarlar. Hadisi de buna göre izah ederler. Bu durumda “elle düzeltmek devletin, askerin ve polisin vazifesidir. Dille düzeltmek eğitimle, öğretmen ve din adamlarının görevidir. Kalben buğz etmek de avâm halkın vazifesidir” demişlerdir.  kaynak

elle düzeltmeye gidemedik  dille düzeltmeye çalışıyoruz  ve kalben buğz ediyoruz

YAŞASIN ZALİMLER İÇİN CEHENNEM ! ! ! 

tepkileri provakatörlerin ekmeğine yağ sürecek boyuta getirmeyelim lütfen


bu sıcak gelişmeler olurken hatay ve tuncelide çatışmalar olması sizce de  manidar değilmi ?                           iç ve dış güçler yine birleştiler masumları katlediyor      


Allah sizi ıslah etsin     doğruları görebilme gücü versin





12 Mayıs 2010 Çarşamba

iyi insan aranıyor

iyi insan olmak bu kadar zor mu ?
iyi insan olmanın ölçüsü nedir sizce ? toplumun vicdanını rahatsız edecek hiçbirşey yapmamak mı ?
yaptığın her hareketin,söylediğin hersözün arkasında olmak mı ?
yoksa cenaze namazınızı kılanların öyle olduğunuzu söylemesi mi ?
Sevilmenin yolu sevmesini bilmektir. Başka bir tabirle, iyi insan, herkes tarafından sevilir. Dinimizin bildirdiği esaslara uyan Müslüman iyi insan demektir
Kendini sevdirmenin yolu, iyi insan olmaktır. İyi insan da güzel ahlaklı olandır. Güzel ahlak nedir?
Güzel ahlakla ilgili hadis-i şeriflerden birkaçı şöyle
"Kendinden uzaklaşanlara yaklaşmak, zulmedenleri affetmek, kendini mahrum edenlere [Kendine bir şey vermeyenlere] ihsan etmek, güzel huylu olmaktır."
[İ. Süyuti]
"Güzel ahlaklı olmak, saadettendir."
["Mallarınızla bütün insanlara yardım edemezsiniz, malınız kâfi gelmez. Fakat onları güler yüz ve güzel huy ile hoşnut edebilirsiniz."
[Bezzar]Beyheki]     kaynak

 blog arkadaşlarımızdan birine yine bir yorumla mutluluğuna ,huzurlu hayatına saldırı olduğu zaman aklıma hemen bu satırlar geldi..neden birbirimizin saadetiyle mutlu olamıyoruz hüzünlerimizi neden din kardeşimizin sevinciyle unutup onun adına sevinemiyoruz ?
mutlu ,sevilen kadınların özel bir ışıltısı vardır .bu ışıltı annelikle de taçlanınca ister istemez dikkat çekmesi,gözlerin ona çevrilmesi kaçınılmazdır.bazı gözler gıptayla baksa da ,bünyesinde iyilik barındırmayan şeytanın çırağı olabilecek kapasitede kötülük sahibi bazı gözler gördüklerini çekememekte,bir nebze olsun huzursuzluk vermek adına ağzından köpükler saça saça saldırmaktadırlar
bazen düşünüyorum ;o kadar çok insan-şeytanı varki;şeytanı bile hayrette bırakacak davranışlar görüyoruz.
arkadaşımıza saldıran kişi eğer bloguna şöyle bir göz attığım kişiyse ;normal.o kişiden iyi bir çift laf çıkmaz ki,kendine hayrı yok dünyasında iyi bir tek şey yok,mutsuzluğunun çaresini insanlara saldırmakta buluyor. 
Allah onları hidayete eriştirsin,bizleri de onların saldırılarından muhafaza buyursun     Amin ...