17 Haziran 2010 Perşembe

bir pikniğin düşündürdükleri


dün hocamızın şehir dışındaki evinde pikniğe davetliydik  ( gene sofra donatılmıştı baştan sona sadece 4çeşit tavuk göğsü tatlısı vardı öyle diyeyim siz anlayın)      kendisi yine ve yine umreye gidiyor   (kıskanmamak mümkün değil )       güle güle demeye gittik     bahçe içinde beş katlı binada oturuyorlar    bütün kardeşler anne babaları ve aileleriyle oturuyorlar    bir katı da kur an kursuna ayırmışlar      beraber yaşamanın artıları gibi eksi yanları da vardır kuşkusuz ; herkes aklına eseni yapamaz     mutlaka bir karışan olur    ayrıca yarebbim o ne curcunaydı panayır gibi ; 19 tane torun saydık    saymaktan yorulurken onlarla birarada yaşamayı düşünsenize ; hani düğünlerde çocuklar koşturup durur ya ortada ,çevrenizde daima olduklarınızı düşünün ;  dedim kendime  :


teyyare asla anaç tavuk gibi çocuklarını yanında bucağında yaşamaya mecbur etme ,bırak savaşını versin     biraz hayatı öğrensin      ailemin yaptığı tam olarak buydu ;     bize daha iyi imkanlar sunabilirlerdi ama bekleyip hayatla mücadelemizi seyrettiler ;   benim onlara yansıttığım kadarıyla tabii       cahillik diz boyu da olsa söylemezdim bazı şeyleri      onlar elinden geleni yapmış bizi büyütüp okutmuştular çünkü        asıl biz onlara yardım etmeliydik artık       rahat yaşama alışmış biri olarak zor günlerdi      daha önce kendi evim olabilirdi  ama geç olduğunda kıymetini daha iyi anladım ; hatırlıyorum bir naylon masa örtüsünü senelerce kullanırdım köşeleri yırtıldıkça çevirir çevirir kullanırdım     yenisini almazdım   çünkü daha evim yok diye düşünürdüm    sanki almışım yapardım  , ona vereceğimi kenara koyarak       ayrıca ailelerin hep yaptığı şeydir ; çocuklarının ihtiyaçlarını ön plana almak       öyle geçti işte seneler     şimdi mevlama şükürler olsun ki ;  bunu telafi edecek duruma getirdi bizi ; ama sanki o zaman daha mı tatlı oluyordu yılda bir yediğimiz yıldönümü yemekleri daha mı yakışıyordu bayramlarda aldığımız kıyafetler ?  daha kıymetliydi az olduğu için belki de    şimdi bakıyorum da yeni evlilere her imkan sunuluyor     imkan varsa evi, arabası ,işi  herşeyiyle hayata başlıyor    ama kıymetini biliyormu ?      hiç   bu sefer hayatla değil birbirleriyle uğraşıyorlar      gelsin kredi kartları borçları ;  anne baba öder sıkışırlarsa        gelsin kavgalar     hayatta kimsenin kahrını çekmemiş ki  eşinin çeksin

yahu teyyare helal olsun sana  masum masum piknik anlatıcaktın güya   gene hayat dersimi veriyorsun ?  sana ne     bırak herkes hayatı bildiği gibi yaşasın    kendi  yanlışlarından kendi dersini çıkararak    kardeşimin yaptığı gibi    her şey ona istemeden verildi   kolay elde ettiğini aynı kolaylıkla kaybetti     hayatı şimdi anladığını  söylüyor



Allahu Teâlâ şöyle buyuruyor;
Ey İman edenler! Allah’dan, gereği gibi korkun, kötülük
Yapmaktan sakının.” Al-i İmran Suresi ayet 102         kaynak


islamiyeti yaşamak    diye bir kavram var biliyorsunuz    zor geliyor çoğumuza      yaratılış gayemiz olmasına rağmen  öyle başına buyruk yaşıyoruz ki hep bir şeyler onun önüne geçebiliyor   her akşam bugün Allah için ne yaptın ? diye kendimizi hesaba çekmemiz gerekirken  ne kadar kazandık ya da yarın nereye gitsem, ne yesem derdinde olmuyormuyuz ?   biraz dikkat etsek ibadetimiz hayat kavgamızın önüne geçse  sofu yaftası yiyoruz bazen özenilerek  çoğu zamanda kıskanılarak




amcamlar fatihte otururlardı ve ailesi çarşaflıydı    çarşaflılara olan önyargılarım hep onlar sayesinde olmuştur ne yazıkki      ta ki hocamızı ve aile yaşantısını görene kadar  dünya nimetlerini sonuna kadar kullanarak dinini doyasıya yaşamayı onlarda gördüm  istedikleri yere gidiyorlar ,istediklerini giyiyorlar helal dairesinde    asla margarin ya da şüpheli gıda geçmiyorlar boğazlarından   yaşamları  ;  hizmet , sadece yeterli uyku, zikir, ibadet ,ilim öğretmek ve zikir üzerine kurulu       takva diye buna derim ben  böyle yaşamın sizi dünyadan tecrit ettiğini düşünürsünüz değil mi ?     alakası yok ;  hocamız dünya gündeminden haberdardır     onunla  her türlü siyasi tartışmayı yapabiliyoruz


 bir  yerde okumuştum  ; ahiret için yaşamayı güneşe yüzünü dönmeye benzetiyordu  güneşe yüzünü dönerseniz ve ona doğru yürürseniz gölgeniz    yani dünya nimetleri arkanızdan gelir   ama siz ahirete arkanızı dönüp dünyayı   yani gölgenizi kovalamaya başlarsanız  ehh  işiniz zor asla olmaz da diyebiliriz     imanlı Allah dostu kişilerin maddi durumlarının iyi olmasını da buna bağlayabiliriz  değil mi ? fitne fesatlar    bir de buradan bakmayı deneyin    zahmet olmazsa
ne acı  !   ahireti unutup gölgesini kovalayana      ne mutlu  !  yaratılış gayesine uygun yaşayana

2 yorum:

Syhn dedi ki...

kim ne giyerse giysin önyargıyı bir kenara bırakıp insan gözüyle bakmalıyız!
son güneşe dönmeyi daha saatler evvel okuduğum kitaptu okumuş hoşuma gimtişti bak burdan okumak nasibimmiş ;)

Adsız dedi ki...

bende seyhanıma katılıyorum .Özetlemiş cümleyle..