31 Ekim 2010 Pazar

bu sabah     liseden arkadaşlarımla     kahvaltıdaydık alevde.  bahsetmiştim  bir ara ;



19 yıl sonra,   tamamen rastlantıyla birine ulaştım     diğer üçü promosyon geldi.     ayda bir kere felan toplanıyorduk       ama araya yaz tatili  girdi ,   görüşemedik         ikisi öğretmen,   birisi emekli olmuş!   kimya mühendisi     ben de restoratör  güya         nasıl gıcık oluyorum hatırladıkça ;   onlar gibi yazsaydım öğretmendim şimdi        öğlen evdeydim  hanım hanımcık        her türlü haklar yanında         neyse  uçan fırsatlar    çok konuşuluyor işte

gelelim resimsiz  kahvaltımıza :     bilumum kahvaltılıkların yanında ,  alevciğimin yaptığı    yumuşacık ıspanaklı börek,     paçanga böreği olamamış pastırma,      kırmızı biber közlemesi ve nefis deniz manzarası vardı  uzanma koltuğunda     nefis manzarayı gözlerimizle içerken ,   türk kahvesinin yanında,   tavuk göğsü tatlımızı afiyetle yedik        o kadar mest olmuşum ki ;     fotoğraf aklıma bile gelmedi      halbuki kartpostal gibiydi
sinanoba  ; güzelceyle komşu    ve yaz kış esen bir muhit         evler aralıklı ve bahçe düzenlemeleriyle hoş bir görünümde        ayran gönüllü teyyare  işte...

30 Ekim 2010 Cumartesi

veni vidi vici

gittim   gördüm     lakin yenemedim;     fuarın özeti bu.



tabiiki de ilk gün olması hasebiyle  ( hep bu kelimeyi kullanmak istemişimdir bu yaşta kısmet oldu bak ) kalabalıktı ;  boncuk kızım 29 ekim tatilinden dolayı,   burada olduğu için    iki kitapsever sözleştik    evimizi temizleyip,  attık kendimizi fuara       3 saat yetermiki ?     derken iki saatte doyduk ,  haşat olduk    kapılara bakar olduk

epsilon ve artemis yayınlarını   yağmalamaktı amacım    lakin indirimler    % 20   civarında olduğu için kitapyurdu fiyatları daha cazip kalıyor        o yüzden eli boş döndüm sayılır ;




sandra brownlar  benim        diğer ikisi goncamın        istemem yan cebime koy edasıyla    aldı    hem de yazar imzalamasına rağmen       şimdiyse gömdü burnunu okuyor          ahh       anne olmak ne zor iş        kitabına kadar herkesi düşünüyorsun

kuru kızım    ciddi takılıyor         onun kitap kapakları bile içimi sıkıyor       resim çekmedim o yüzden        gerçi onun yaşında    öyle kitaplar okurdum    ben de .

artemis yayınlarına gıcık  oldum       okka hevesli gitmiştim        ilk gün   kalabalık talep var diye    burunlarından kıl aldırmıyorlar   ;   şımarık tavırlar felan           zannederim bayan,  genel yayın yönetmeniydi  sanırsın ki ecnebi,    burnu havada              niye fuar fiyatları,     internet fiyatlarıyla   aynı   ya da daha  az olmalı dediğimde,    bakışını görmeliydiniz           bedeli ödenmesi gereken bakışlardan biriydi     ve  yayınevi sahibine şikayet edildi zaten        face sayfasında da bir laçkalık          artemisin editör grubu, kendini insanüstü sanıyor kesin            neyse  , üzerime düşeni yapmanın rahatlığı içindeyim           bu devirde kimse kimseyi ezemez öyle cicim !    ( kitap fuarına gidip de çekişerek dönen bir benim herhalde  )




kitap çok  ...      ama hepsini okumuşum bacım       okumadıklarım da çıkmamış daha      inanamıyorum elim boş döndüm ya !

sonra kolları sıvayıp girdim mutfağa   canı sıkılan morali bozulan türk kadını ne yapar ?       mutfağa dalar   tabii ;




patatesli kek   nohut odadan      alman pastası portakal ağacından      tencere keki sevgiden      yaprak sarması var kareye girmeyen o da bendenizden.
işte bu da    yenilmiş kanadı kırık teyyare ;


haydi herkes kalksın !

    fuara gidiyoruz  !                kitaplarla haşır neşir olmaya  !      senede bir kere açılıyor gidilmezmi hiç ?    hem bu sene sahaflar da olacakmış .



tahmin edebiliyormusunuz    teyyarenin kendini      nasıl kaybedeceğini ?         gece fuar postu yayınlamazsam bilinki ,    bu kitap dostu,    aşığı     vs vs      bukka kitabı    birarada görmekten tırlatmış      ve kendinde değildir           toplum huzuru için,        bir yerlere felan kapatılmıştır

                      şimdilik adios  amigos

29 Ekim 2010 Cuma

yine yeni kule



perşembe     goncamın diş randevusu için  bakırköydeydik        teyyare durur mu ?      uçtu hemen tren üstündeki kitapçılara           zavallılar   dükkanları açıkta  ;   yazın yanarlar     kışın donarlar       ama bildim bileli oradadırlar        devamlı alışveriş yaptığım çocuk ;     sağolsun     en yeni çıkan kitaplar hep ondadır  önceden   her hafta giderdim          şimdilerde,   çoğunlukla internetten     kitapyurdundan alıyorum kitapları   üstüste,  üç ay alışveriş yapınca    ek indirimler veriyorlar     kitap fuarı da  başlıyor      yaşasın ! en az    iki sefer giderim
minik böceğime biraz alışveriş yaptık          kuru kızım sağolsun               ankarada yapıyor alışverişini      kredi kartımı aldı   gitti    harcayıp duruyor                 bakalım ne zaman duracak  ?      annesi  bıktı    o başladı iyi mi ? 

kurban bayramı için,  plan yapmaya başladık bile        annemi de alıp,  arefe günü  ankara yollarına düşeceğiz  boncuk kızımı alıp,  bayramı çorumda geçirmeyi düşünüyoruz.       mevlam nasip ederse  kurbanımızı da hep beraber orada kesmek istiyoruz.         annem çekindi biraz    kaynananı rahatsız ederim diye      lakin ikna ettik hemen.        karadenize uzanalım diyorum ama  kısmet         sevginin yazıları rehber olur inş.




eve gelirken,   saat hemen yedi oluverdi         bize de pizza hut yolu göründü         yalamadan yuttuk     pizzalar nefisti           resim koymadım            gecenin köründe can ister     yapmaya kalkışılır    felan diye

28 Ekim 2010 Perşembe

bir uçtan diğer uca yağmurlusun istanbulum


iş çıkışı        zorunlu bakırköy gezilerinden birindeydik bugün.   eksik kitaplarımı tamamladım hemen ;  diktim gene kitap kulesini            ne zaman dağıtacaksam artık
 




 daha sonra capacity  ( yine )    yoksa avm güzellerinden mi oluyorum nedir ?     benimki zoraki gezi   çünkü goncamın işinin bitmesini beklerken  takılıyorum  buralara




burasını görünce dayanamam hiç ; elim boş çıktığım pek vaki olmamıştır  da


bir çocuk için oyuncakçı neyse  o işte naçizane teyyare için de burası öyle.   bak bak ; defolusunu aldığım fiyatta inmiş döküm tencereler ;




ya bunlara ne demeli   ?   insanın kapıp hemen kahve pişiresi ya da mıhlama yapası geliyor değilmi ?



sonra koştur koştur kızımı yolcu etmeye gittik         öptük     kokladık      abarttık herhalde ;  baktım herkes bakıyor              bir yerlerde kuru kemik bir kızı,    sırayla bebek gibi sevip okşayan bir çift görürseniz ; heh işte onlar biziz.
eve dönüş yolunda        minnoş aradı         etüde kaldım okulda gelin alın          hadi 33 km.daha        eve sekizde  sekiz olmuş halde geldik         atıldık kaldık       şimdi mi   ?     yemekten sonra,  herkes mayışmış birbirine el sallıyor karşılıklı   koltuklardan

Allah herkesi evinde mutlu huzurlu etsin          ki     bazıları,     bazılarına haset edip     saldırıp durmasın
demi    bacılarım ?

26 Ekim 2010 Salı

komşu komşu evde misin ?

hatırlarmısınız  ?     sabah kahvaltısı ederken    tık tık kapı çalınırdı           komşunun küçük kızı   incecik sesiyle ünlerdi ;
-evdeyseniz    annemler size gelmek istiyor



eğer     o gün için    başka plan yapılmamışsa   cevap   mutlaka evet olurdu        ondan sonra başlardı tatlı telaşe          bir kısmımız evi toparlar,   diğeri mutfağa girerdi   ; tatlılar,  tuzlular, patates salatası ya da kısır    yanına da pastacık       belki şimdiki kadar çeşit bilinmiyordu    ama    yoğurulan her hamura    mutlaka misafir sevinci ve samimiyet katılırdı          ehh...     o zamanda ne yapılırsa yapılsın    leziz olurdu        misafiri güleryüzle karşılar ziyaretinden memnun kalmasına çalışırdık        sonuçta da   yorgun ama mutlu bir şekilde    bulaşığımızı elimizde yıkar     evimizi toparlar    yemeğe girişirdik          herkes vakitlice kalkar      evine gider    işini yemeğini    ayarlardı



şimdiyse bir laçkalık         pir laçkalık         bütün makineler otomatik olsa da     tavrımız zorakimatik
komşu kızını boşver       en  yakınımızın ziyareti bile    zoraki kabul ediliyor           dıştan buyrun derken   içimiz of puf ediveriyor         sonra evimizi tepeden tırnağa başlıyoruz temizliğe         gelen sanki camlara temiz mi diye bakmaya geliyor          sonra başlıyoruz tariflerdenizinde yol almaya               evimizle     tarifimizle hava atacağız ya ?        alengirli tariflerle öyle uğraşırız ki    bunalana kadar       misafire verecek birşeyimiz kalmaz  kapı çalındığında,  cicilerimizi giymiş,   takıp takıştırıp     dudağımızın ucundaki gülücükle hazır     ve nazırızdır.



ya içimiz ?      suretimizi,  evimizi     süslerken içimizi ihmal ettik       yine    bu yorgunlukla yapabileceğimiz tek şey ;       erken gitse de dinlensem     diye dilemek

misafir ağırlamayı o kadar     zorlaştırdık ki kendimize               şunlu pasta,    bunlu börek diye     uğraşmak da ne ?         sonuçta yapmasak da        daha basit şeylerle karın doymaz mı sanki ?       inci mercan da sunsan     niyet candan olmadıkça       lisan-ı halin  git git diye bağırır hep


boşver    evde kim uğraşacak   şimdi ?     gel dışarda yiyelim      hatta ben ısmarlıyorum  bak (suç bastırma )
 


içine samimiyet katmadıkça  tatsız  ve özsüz kalmaya mahkum   nimetler de arkadaşliklar da  artık





                                                                                                                                                                                                                    


     
                                                                                                      

pardon !

 bu hamilelik bulaşıcı felan mı ?




blogger bayanların  hepsi hamile yahu           o zaman bize niye bulaşmadıkine ?

sağlam olanlar bir ses verin        içimiz ferahlasın please

25 Ekim 2010 Pazartesi

hamile olduğunuzu nasıl anlarsınız ?

gökteki kuşa bakarken bile   ağlayasınız gelirse






kocanız     gözünüze     alain delon gibi     görünüyorsa    ( ahh    hormonlar  )





pusetteki bebelere      mikroskopla bakmaya     başladığınızda





yemediğiniz halde,       göbeğinizde      minik bir ur hissediyorsanız





günde 7  kere yediğiniz halde,    hala açlıktan       mideniz kazınıyorsa





tuvaletinizin gelmesiyle tuvalete koşturmanız arasındaki süre on saniye oluyorsa

bu rutin koşturma iki saatte felan bir oluyorsa

ayakta uyumaya başladıysanız



ve     en önemlisi      içinizden bir his     anne olucaksın diyorsa





                       
                                          işlem     tamam







                                                                                                                              resimler netten

24 Ekim 2010 Pazar

tokamısın mübarek ?


her yerde bir takan ya da takılan bulunuyor  yahu      amwayi yaparken sponsorum yani bağlı bulunduğum yönetici kendisini geçmemden korktuğu için çelme takmıştı  hem de akraba olmamıza rağmen       sonrası hüsran oldu tabii      bir    daha hiç sırtımı dönmedim ona


lisedeyken tarihçi takmıştı grubumuza ;   her ders sakin monologlar   şeklinde başlayan azarımız    çığlık çığlığa biter    kulaklarımı tıkamamak için bayağı zorlardım kendimi         alaylı bakışlarımız bir  yerlerine batıyor olsa gerek    sinirden ağzı yüzü oynardı




sözlüyken    seboş 14 yıldır evimizde kalan kişi     ablam gibiydi        lakin ne sözüme   ne nişanıma ne düğünüme yardım etti , dikiş öğretmeni olmasına rağmen         nedimem yapmadım onu

blog alemine girdim    birkaç blogun müdavimi olup heveslenerek          yorumlarımın yok  sayıldığı sitelere uğramadım bir daha         hele bir zatı şahane varki meşhur ;alçakgönüllük semtine uğramamış    enaniyet kokan yazılarla her gün karşımızda          bam teline dokunulduğunda dilli düdük ;    susturamazsın  hiç eleştirmememe rağmen   rakibinin blogunu takip ettiğimden herhal    yıldızı barışmadı bir türlü . çekildim sayfasından




bir de şu var sanki ;  izlemeye alındığın zaman   sen de izlemek zorundaymışsın gibi.       yeniyim belki de bilmiyorum    bir jest olarak yapılıyor olabilir       .ilgimi çekmeyen siteleri izlemek ölüm gibi geliyor oysa 
ahh      bir de anatomik olarak zaten beceremeyeceğimiz  (!) yarış var          izleyicin çoksa yorumun da çok bu da seni    cevap yazma zahmetinden kurtarıyor sanki          yoksayılıyorsun adeta

geçenlerde bir blogdaşın   yorumunu atlamışım    hemen hatırlattı     telafi ettim   sonra ters bir şey  yazdı sağolsun, niyeti bir şeylere sahip çıkmaktı       ayrıca sayfamda misafirimdi ;   alttan aldım        o yorumdan dolayı, özür dilemesi gereken oydu aslında            aptal bir hanım değildi,    önce konuşup sonra düşünse de

neyse    biz tatlıya bağladık derken  çekilip gitti .     bilmukabele etmemek manasızdı     demekki hanımefendilik yetmiyor geçim için            hazımsızlık varsa   istirahat gerekiyor
         
lakin zihin neden neden ?       diye sormaya devam ediyor




    

                 tak tak   kardeşim nereye kadar ?    alırım hıncımı içim rahatlayana kadar  









                                                                      fotolar daha iyisini çekene kadar netten alıntıdır

23 Ekim 2010 Cumartesi

kitap kitap


julie garwood u     meşhur gelin ve düğün kitaplarını okuyanlar bilir ;     yazar bu kitabında da iskoçyada geçen bir aşkı anlatıyor    ahh      romantizm      sen olmasaydın yüreğimiz   tatlı tatlı çarpmayı nasıl öğrenirdi ?    bitmesin diye azar azar okuduğum kitaplardan biri bu da

bu kitapta iskoçyada geçiyor     kahramanların    kişilik özelliklerine bakınca insan ;    iskoçlar ingilizlerden daha mertmiş diye düşünüyor     acı gerçekle harmanlanmış sonu güzel biten ( neyseki ) bir aşk romanı


kır zincirlerini ; beğenmedim      pek ataktı kızımız       içine gizem katılmaya çalışılmış  bayık buldum biraz



aşk romanları zaten öyle değilmidir      diye düşünen olabilir    ahh  alacakaranlıktan başlayıp şafak vaktinden çıkın bak      fıstıklı baklava yemiş gibi yalanacaksınız



bu kitapta bayık gibiydi        esneye esneye bir hal oldum   ama bu ;


teee ne zaman okumuştum     kitap bu işte ;    romantizm  desen var   konusu orjinal  olaylar örgüsü sizi kavrayıveriyor       ve      elinizden bırakamadığınız  bir kitaba dönüşüyor

22 Ekim 2010 Cuma

imaj herşeydir , mutluluksa araki bulasın



evet imaj    önemli günümüzde     fazla dünyalığı olanlar,  daha da arttırmak  ya da toplumda kabul görmek için imaj maker   tutuyorlar        yani ;     ne giyeceğini,   ne söyleyeceğini,    nasıl yürüyeceğini     bilmiyor da söylecek kişiye para veriyorlar              türkçesi bu.           bunları para almadan söyleyeni de hiç sevmeyiz aslında                  akıl öğretiyor   diye
bir de unutmadan yaşam koçu var ; çoook meşgul ünlüler hayatlarını düzenlesin diye       dünyanın bilmem nerelerinde    mastır yapmış insanları kiralıyor              şu saatte ne yapmasını  söylemesi için

fesüphanallah      daha neler uyduracaklar      sokağa atmak için dünyalığı.         zekata,  kurbana gelince iş,   bir araba bahane        boşversene       senin yolun belli     güle güle.



mutluluksa ;       hepimizin     bıkmadan    usanmadan   peşinden    koştuğu  hayalet                 ahh...     bir adını koyabilsek ,     cisimleşse kafamızda     yakalayacağız onu          kimi    şişenin dibinde ,    kimisi çarşı pazarda,      vs vs      arasa da       boş geyiklerle   adını   koymaya çalışsak da       ona giden yol      muhakkak huzurdan geçiyor                 yanına şükür ve kanaatı da    yol arkadaşı alırsan    bütün oklar     ONU    ve    ebedi mutluluğu işaret ediyor



                                                                                                                           resimler netten alıntı

21 Ekim 2010 Perşembe

püfür püfür

zannetmeyin    hava alıyor teyzem  ;





tüttürürüyor  da tüttürüyor           teyzemin       bir ayağı çukurda         bırak artık yahu  ;    ölmeden biraz temiz hava gitsin ciğerlerine           belki bonus olarak,     birkaç yıl kazanırsın  ahir ömründe.

ahh    şu kadınlar !        erkekleri bırakın kenara;     onlar erkeklik  imajını    sigarayla vurgulayanların kurbanı oldular         bırakamıyorlar tez beri     ( bu da memleket lafı )





ya size ne oluyor ?      yakışıyormu elinize ?          sonra da sorarsın ;    ayy   cildim niye sarı ?          sesim kalınlaştımı  acaba diye ?          erkekte ehveni şer olan sende nasıl da sırıtıyor;   bir bak aynaya lütfen .      gözükmüyorki cemalin ;    dumanaltı olmuşsun çoktan.





ikinci sınıf insan muamelesini     nasıl da kabullendin hemen ,  şu leş gibi kokunla         yağmur kar dinlemeden titreye titreye çıkarsın zehri solumaya          annen ekmek almaya gönderse üşenirsin halbuki

bak şurda  bir de iki ayağına bir pabuç giyenler var ;    öbür tekini  bir paket daha alabilmek için rehin verdi çünkü.





alışanların çoğu da arkadaş kurbanıdır  ne tezat !      ölüme götüren arkadaş

niye sigara içer ki bir insan ?         bırakamadığı içinmi ?  neleri fırlatıp attın şu hayatta anan baban da dahil  imajını tamamlamak içinmi ?       gerçi pek belli olmuyor dumandan            derdini unutmak ?   ciğerlerini feda edercesine.
aslında kolay ölümden vazgeçmek ,     cebindeki deliği dikmek,     ölüm tacirlerinin kesesini doldurmamak





            ve şu hayatta yapıcı olmak , amacı unutmamak         örnek olabilmek izleyicilere






                                                                                                                                resimler netten

lüzumsuz işler müdürü

aşağılarcasına türban dediğiniz  ;     başımızın tacı    örtümüzün ,   polisliğine soyundunuz şimdi de.sağa sola tehdit yağdırıyorsunuz .


zavallı kızlar,    sizin gibilerin şerrinden korunmak için    ne takacaklarını şaşırdılar



ne oldu ?       diğerlerinin,   şov yaparak gittiklerini gördünüz de,   sıra size gelir diye mi korkuyorsunuz ?  yoksa sizi korkutan    90 santimlik bezmi ?




         gülerim sadece      ağlanası halinize.

diş tıkırtısı

bugün goncamla  diş günümüzdeydik .





o dişlerini yaptırırken sızlayan dişimi göstereyim dedim .        teyyare tavşan yürekli ;        blogda öter ama             dişçinin gölgesinden korkar .       uyuşmayan dişime dolgu macerası      bu hallere getirdi de ,     en sonunda o dişi anesteziyle hallettiler      3 senedir de rahattım




lakin tatlı sevince,     kürkçü dükkanı da korkulan yer oluyor tabiiki de.        adamcağız eski komşumuz ben gidince strese giriyor         gelme de diyemiyor         en sonunda röntgene bakıp dediki,    sen en iyisi biraz daha dur        bütün dişlerini birden anesteziyle yaptır               tamam dedim ondan mı korkucam yahu     neyse        biraz cesaret depolayım             gidicem bir ara      beş yıl sonra felan




çıkışta      gene kırıktabak macerası  ;     uğramadan duramıyorum          yaprak sarması ve mercimekli köftesi hala nefis           kuru dolmayı bekliyoruz      dört gözle

dönüşte her zamanki e 5 trafiği bezdirdi        arabadan inip metrobüse binesim geldi de goncamdan utandım
bugün de dişçinin    omu bumu ağrıyor diyip     tök tök vurduğu dişlerim ağrıyor      uf ya

iş hayatı yorucu        insanlar gıcık         fakat gençler bambaşka.

 



toplu halde onları gördüğüm zaman hemen aklıma       o çağlardaki tek derdimizin,     dersler ve karşı cinsin beğenisi       olduğu zaman geliyor      o zamanlar      ne kadar yaşam sevgisiyle doluyduk          küçücük bir olay bizi ne hayallare       nerelere     hiçbirşeyde sınır yoktu bize      herşeyi yapabilir,   hiçbir şeyi de takmazdık        arkadaşlıklar ölümüne nefretlerse anlıktı       kısaca çarçur ettiğimiz miras gençliğimiz


  böyle konuşmak ne belirtisiydi ?

20 Ekim 2010 Çarşamba

hey baby

kasma kendini bu kadar





 uğraşma hayatı rayına sokmak için       günler ve geceler boyu          insanlar söz birliği etmiş gibi,    sana karşılar sanki                 baltalıyorlar özlediğin yaşamı         çıkan zorluklar bitmiyor zaten                    hayallerinle senin aranda ne çok engel var ;       gitgide uzaklaşıyorlar senden   adeta         sen çabaladıkça  ; yollar tıkanıyor bak





o zaman ne yapmalı ?       bazen hayatı kendi haline bırakmalı   ;    oynasın biraz da başkalarıyla diye   koşturmaca arasında  ,  durup soluklanmalı    göğsünü şişirerekten          koluna konan kelebeğe dikkatini vermeli itmektense.         hayatı armağan gibi kabul  edip yaşamalı     helal dairesinde      aman  eksik bir şey kalmasın diye çirkinleşmeden