önceleri kuaföre gitmeyi pek severdim serde genç kızlık var tabii, aynalarla yakın dostuz gidip saçını kestirip, bir de fönle suretin değişiveriyor haliyle bayılırdım bu değişime, ama şansıma herzaman istediğim gibi olmazdı ; bir kaç kere kuaför kazımın beceriksizliğine uğramıştık seboşla adama uçlarından al diye gidiyorsun, 3 numara yapıp gönderiyor zavallım, nişanına birkaç gün kala aynı akıbete uğramıştı , ağla ağla gözleri çıktı ben böyle erkek çocuğu gibi ne yapacağım nişanda diye ? gerçi o haliyle bile nişanlısından çok saçı vardı ama olsun yine de saç seçenekleri bayağı daralmıştı.
ilk saç baş yaptırmaya , ortaokulu bitirirken jaleyle gaza gelip sokağımızdaki kendini kuaför sanan adama gitmekle başladım adam bizi neye benzettiyse (muhtemelen madamlara) annelerimiz bizi nasıl nasıl paylayıp geri gönderdi düzeltsin diye uslu uslu düz fönümüzü çekinip gitmiştik balomuza (ama ne yaptıysa iğrenç yara çıkmıştı bir ara) ikimiz de kendimizden kısa çocuklarla dans etmek zorunda kalmış, gerçekten hoşlandığımız çocukların başkasını dansa kaldırmasını seyretmiştik içimiz yanaraktan
ahh yarı çocuk yarı genç kızlığın büyülü dünyası ; ne kadar arıyorum sendeki ipe sapa gelmez helecanları ani yükselen hisleri kankalarınla sabahlara dek süren fısıldaşmaları, bir de kız kıza danslar vardı ya ne ezikmişiz yarebbim
kadınlığın zor , sorun dolu, dünyasına adım attıktan sonra daha da arar oldum o masumiyeti kapandıktan sonra, aniden kuaför seçeneklerimin hızla daraldığını farkettim yıl 1904 ... bayan kuaförler hep erkek yada erkek çalıştırıyorlar tee zeytinburnunun nerelerinde basık penceresiz odada 40 derece sıcakta perma yaptırıp, saçlarımı mahvettikten sonra vazgeçtim gitmekten ve kendim kesmeyi öğrendim
tabii ki röfleyle tanışana ve beyazları kamufle ettiğini görene kadar şu an vazgeçilmezim ve röfle adı altında insanların saçlarına yaptırdıkları şeylerden ödüm koptuğu için ( nemelazım şebeleğe benzetirler felan) kankam ayselin kuaföründen başkasına yaptıramıyorum hem uygun fiyata hem de özene bezene yapıyor kadın tek eksisi bursada olması olsun varsın, yazın bursa bizim tatil rotamızda hem güzelleşiyoruz hem de kaynatıyoruz kazanları beraberce
kuaförlerde önceden en tiksindiğim şey ; fırçaların temizlenmemiş haliyle herkese kullanılmasıydı zaten başkasının saçına dokunamazken , onlarla dolu bir şeyin, saçınızda gezdiğini düşündüğünüzde kuaför pek hoş bir deneyim olmuyordu şimdi bakıyorum da, bu hususlara düzgün yerlerde dikkat ediliyor
yine de senede bir kere, yeterde artar bile ne ben mıncıklıyım saç baş ne de başkası kurcalasın kafamı abi
fotolar netten alıntıdır
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
7 yorum:
ayy ben kuaföre gitmeye bayılırım...gidiyim orda saatlerce oturıyım,saçlarımla sabahtan akşama uğraşsınlar :)
ben de çok şükür hep mutlu çıktım oralardan :)
ama yine de bi kuaför tutturamadım...
bu ne çelişkidir dimi :)
Ya ben de kendimi bildim bileli örtülü bi bayan olduğum için pek içli dışlı olamadım bu sektörle.Ama bunun ezikliğini sadece beleşe getirilebilecek kuaför randevularının söz konusu olduğu akrabaların düğün zamanlarında yaşadım :)) Bi de hijyen konusu beni de hep düşündürmüştür :)
bursada nerde arkadaşınız?
A.D.B.G.; hoşgeldin
onlar saçlarınla uğraşırken uykun da geliyordur kesin . zaten iyi kuaför bulan isim versin yahu
TAZE KAHVE;hani şu neredeyse herkese aynı modelin yapıldığı randevular değilmi ? çoğu yerde hijyen sıfır zaten
PINAR;çekirgede oturuyor canım
Vallaha bu hijyen konusunu bende düşünüyorum.Onun için özellikle manikür ve pedikürümü kendim yapıyorum.Arada kuföre gidiyorum mecburen.Ama genelde fönümüde kendim çekiyorum.Zaten benim fönüm yıkayana kadar dayanır onlarınki ertesi gün bozuluyor.Birde kuaförde fön çekilince saç çabuk yağlanıyor sebebi ise herkeze kullanılan taraklarlar tabiki.
izmir'de yaşayan biri olarak seçeneklerimin daha sınırlı olduğunu tahmin edersiniz. ben de kuaför işimi memlekete saklıyorum dolayısıyla saklarımı yılda 1 kez kestirebiliyorum :) iyi dllekleriniz ve yorumunuz için teşekkürler :)
yine beklerim
sevgiler
KARABİDİKİM;en iyisini yapıyorsunuz.fön çektirmeyeli yıllar oldu
LİLA VE MOR;izmirde hiç yok galiba.yazık
birşey değil.hoşgeldiniz
Yorum Gönder