4 Kasım 2013 Pazartesi

Halimelik


Bak hala yazamıyorum kelime oyunu yapıyorum

Biz şükürler olsun ki edebi  bilen bir nesiliz . Öyle ki ; erkeklerle konuşurken hamile diyemeyen hele gebe lafını itici bulan , zorunlu olduğunda bebek bekliyorda karar kılan


Biz de o evreden geçtik , bol giyinip kamufle ettik. E anası belli babası belli deyip inadına göbeğini çıkara çıkara yürüyenlere sözüm ; tamam harika bir deneyim , tadını çıkarın sıkıntılarının yanısıra. Ama bak ben anne olucam diye milletin gözüne gözüne sokmak ne oluyor ?

Fetva veren şahısla ilgili bilgim yok , ama biz millet olarak işimize gelmeyeni  her yerde yermeyi pek bi severiz. Karnını gizlemek , ayıbından utanmak değil , hayadandır ve imandandır, böyle biline. Yoksa sende  o , gerinirsinde , uluorta çemkirirsinde diycem diyemiyorum , imanın kimde olduğu belli değil ,haddimi biliyorum ve susuyorum

Aslını araştırmadan karşı çıkmamayı, hıı bak işte bunlar böyle zaten diye toptan karalamamayı
Biraz da sen denesen ?


25 Ekim 2013 Cuma


Koçu nasıl bilirdiniz ? Şu bayramda kesilen mübarek hayvan değil canım,  Diğeri

Hani şu kartel olan,  türkiyenin tek hakimi olmak istediğini düşündüğüm , her taşın altından çıkan . Yıllarca avrupanın tedavülden kalkmış  kalitesiz arabalarını millete kakalayan , yerli araba üretilecek diye ödü kopan.

Çalışanlarına bıyık bırakmayı el altından yasaklayan. Fabrikalarında maaşı artan işçisini işten çıkaran.

Adı anılmayan ortaklarının yahudi olduğu söylenen. Bazılarına göre ilk şirketleri osmanlı parasıyla kurulan.

Masonik oluşumlara katıldığı söylenen. Ceplerine iki kuruş az girince celallenen ve hükümeti en çok eleştiren ama ülkenin kaymağını en çok yiyen.

Yetkili servislerinde bile başörtülüye surat asılan yer gösterilmeyen.

Geziye marketiyle oteliyle sponsor olan .

Vergi ödememek için ingiliz bayrağı taşıyan yatıyla denizlerde arz- ı endam eden.

Bu milletin parasıyla zengin olup bu milletin bayrağına şunu reva gören ;


En sonunda bu haltı da işleyen ;


Siz şaşırdınız mı ? Hiç şaşırmadım. Yıllardır boykot ediyorum ki onları zaten. 

23 Ekim 2013 Çarşamba

Siyaset berbat bişey...

Politikacıların söylediklerine inanmak şöyle dursun sözlerinin arkasındaki manayı kavramak lazım.

Ya muhalefete ne demeli ? İktidarın her sözüne sazan gibi atlamalarınaysa sadece gülünür . Yahu muhalif olacağız diye zorlamayın bu kadar kendinizi :D

Hele her kanalın her haberi kendi yoluna göre eğip bükmesi yorumlamasına ne demeli ? nerde kaldı objektiflik ? sadece haberi ver ne ima etmeye çalışıyorsun ? öküz altında buzağı aramalar ne ? E tabii herkes görevini yapıyor.

 Haber seyretmemeli belki de biraz , asabımı bozmamak için.

20 Eylül 2013 Cuma

Var mı ?


Var mı hayattan zevk alanınız bugünlerde ?

Yoksa siz de benim gibi her daim ağzınızda buruk bir tatla mı dolaşıyorsunuz ? Şeker şerbet yiyip içseniz de

Nereye gitseniz en aydınlık günde bile bir kara bulut tepenizde sanki , istenmeyen gölgesiyle



Anlık mutluluklar insanı olduk ; bilinçaltı korkuları , stres , depresyon izin vermiyor ki fazlasına . Oysa eskiden herkes kendi minik dünyasında ve samimi arkadaşlıklarıyla her daim dingin ve huzurluydu.

Herkes birbirine kuşkuyla bakıyor ; insanlığa olan inanç her vahşet haberiyle birlikte yok oldu  gitti.

Nedensiz bir husumet var toplumda , bir kibritle tutuşabilecek. İş parti mezhep kavgası değil asla , insanların birbirine tahammül edememesi .oysa etkilemezdi önceden toplumsal münasebetleri  konu bile edilmezdi parti vs propagandası . Seçimden seçime akla gelirdi . Kimse kimsenin siyasi tavrını merak etmezdi insanlıktı önemli olan. Şimdiyse güç  revaçta , ne şekilde sağlanırsa sağlansın.

Güç aslında ;

Kendine güvenmekte. Kimsenin hiçbirşeyden emin olmadığı , kaypaklığın kol gezdiği şu zamanlarda.

Bilgide. Söylemek şart değil , ama o bilgiyle kararlılıkta aynı yolda yürümekte.




La tahzen

Üzülme demiş Ulu Allah



Ülkemiz üzerine hain planlar kuruyor  iran - israil - almanya sacayağı. Karıştıracaklar sonbaharda. Açıkça söylüyor burdaki uzantıları

La Tahzen

İnsanlar arkadan arkadan vuruyor seni , öyle ki alıp başını başka diyarlara gidesin oluyor. İçin kararıyor , muştulu bir  haber için yanıyor yüreğin

La Tahzen

Erkekim stresini , minik ergenim ergenliği atamadı üstünden. Bir hafta çorum yapıp geldiler vaziyet aynı. Bizse minik kızımla , ne kadar rahattık. Bizi geren ergenimmiş , şekerle birleşince evdeki tansiyonu devamlı yükseltiyor

La Tahzen

İnsan manzaraları üzüyor da üzüyor , her an birbirine girmeye hazır. Tolerans sıfır , kadın erkek farketmez herkeste bir kıskançlık ve laf sokma. Rahatlığın battığı  , mıcırık arandığı belli.

La Tahzen

Tat vermiyor hiç bir şey ; yediğin lokma , okuduğun satır, ettiğin laf.
İlla huzur illa huzur
Kalbinde , yuvanda ve ülkende

La Tahzen


11 Eylül 2013 Çarşamba

Gelmesin sonbahar


Başlığa bakıp da naturalist yazı okuyacağını sanan  sayın okur !  Karamsar ve ümitsiz bir yazının ilk cümlesindesin. Vazgeç ve geri dön ! Elbet şu blog leb-i deryasında bulursun gönlüne göre bir yazı

Sağına bak ;çok okunan bayan , sofra kombiniyle beraber cılız çocuklarının kıyafetlerini de koymuş sayfasına

Soluna bak ;kendine aptal diyen ama başkası deyince aslan kesilen , ar damarı patlamış bayanın mekanı

Ortada kendini moda ikonu sananlar var , yandan geç :)

Hala okumaya kararlıysan , sen istedin bacım ,hazırlan çizeceğim kara tabloya ;
Gazetelerde makale okuyanlar bilir ; önümüzdeki mart ayı yerel seçimlerden önce ülkemizin dış mihrakların sponsorluğunda yeni oyunlara sahne olacağını. Hani provası gezi parkında yapılan.



Şimdi şer odakları kafa kafaya vermiş , ne yapsam da evde oturan % 50 yi sokağa döküp iç savaş çıkarsam  ya da türk -kürt -aleviyi birbirine nasıl düşürsem derdinde. Eh twitterdan yalan haberler pompalanacak asparagas resimler servis edilecek molotof hazırlanacak, bilyeler keza öyle .tam güm mesaideler

Ah bir bölebilseler ; iran hazır aşağıda , rusya suriye tetikte  almanya ve israil akbaba gibi tepemizde   Parçalanmış bir ülkede rahat yaşayacağını zannedenler , pakistan ve hindistanın tarihini okusunlar bi zahmet

Çıkmıyorsam birileri gibi sokağa var bildiğim elbet;  sağduyulu olmak o da ! Yoksa ne kadar kolay bilseniz,şeytana uyup   sokakta çangır çungur yürüyenlerin tepesine binmek . Ama komşuma neden  saldırayım , düşmanımı sevindireyim ?

Alevisi, sünnisi , kürdü ve türkü , çerkezi , açığı , kapalısı , kemalisti , demokratı mecburuz katlanmaya birbirimize . Biz bir milletiz sanılanın aksine .Gözün görsün istemiyorsan çarşaflıyı çeviriver kafanı , öyle yapıyorum minili bayanı görünce

Asılmıyor suratım , kıpırdanıyor duayla dudağım  sonbaharda ülkemin başına açılacak belalar için .


30 Ağustos 2013 Cuma

Restoran meconlarım


Bilmeyenler için mecon macera demek, kaynanamca :)

Her aile gibi biz de dışarda yemeğe gideriz. Kuru kızım ankarada olduğundan ergen oğlum da bize takılmayı out gördüğünden genelde erkekimle beraber oluruz yemekte. Kendime saat aldım göstermesem olmaz ;


Gıda bizim işimiz olduğundan ve dönen dolaplardan haberdar olduğumuzdan sebeple her yerde yiyemez olduk ahali. Kebabı ziyada yeriz mesela. Eti temiz , çalışanları eğitimlidir, müşteri  velinimetimizdir odaklı çalışırlar.     Ama bazı şubelerde hüsrana uğradığımız doğrudur.   Mesela ramazanın ilk haftası karşıya gitmiştik eşimle elimdeki lekeler için. Ayrıntılar sonra.  Ordan iftar yapmak için dudullu şubesine geldik.      Tabii ramazandaki klasik doluluktan , kafe tarafında iki kişilik masaya alındık ve şaşırmalar başladı ; meşrubatlar bir saat önceden masada haliyle ılık , masalarda tuz , garsonlarda eğitim yok.  Bir standarda alıştığınızda hayalkırıklığı makus talihi oluyor çokca.

Neyse biz herhangi bir ocakbaşında iftar açtığımızı düşünerek yaptık iftarımızı. Lakin sonradan mail attım firmaya. On dakika sonra şube müdürü telefondaydı, bir sonraki gün de halkla ilişkiler müdürü. Söylemiştim müşteri odaklı çalıştıklarını.       Özürler dilendi , başka şubeye davet edildik; tabii ki fatih.

Orada yaptığımız iftar ilkinden o kadar farklıydı ki; pervanelerin sıçrattığı buharı tabağımızdan ve kaşığımızdan temizleyen, size yol veren ve göz göze gelmeyen elemanlar, tabağınızdaki bittiği anda diğer yemekle yanınızda beliren garson vs hepsi ziya farkını gösteriyordu.      Yok bildiğin yere gideceksin arkadaş. Floryaya gitmek isterdim aslında ama yazın terasta ağırlıyorlar ve masaların altında gezen kedilere hala bir çözüm bulamamışlar. Buldukları gün ordayım kısmetse.

Yazılarımı okuyanlar bilir kediden köpekten korkarım, hatta sıcakkanlı tavuklara da fazla yanaşmam. Aynı zamanda ,insan hariç kalbi atan hiç bir canlıya da dokunamam, ister kuş ister civciv   .  İşte bu yüzden. yazın masa altlarında gezen kediler kabusum.     MazaAllah değseler tavana zıplamakla beraber,  sesimin son perdesince cırlarım korkarım.   O yüzden içerilere  mahkumum.

Geçenlerde bayramda obaya gittik bir de. Manzar nefis , menü de fena değil , lakin yemekten sonra masayı karınca basması da neymiş ?    Yetkililer bir çare bulmalı kısa zamanda. Ordan istinye park avm  ye geçtiğimizde , yediğimiz sufleden mi , karıncalardan huylanmadan mı bilinmez kaşınan iki tiptik biz :)

23 Ağustos 2013 Cuma

Haşır - Neşir


Biz milletçe birbirimizle uğraşır iken ...

Vay seni gezici , öte dur akp li diye saflara bölünmüşken

Milli projelerde görevli mühendislerimiz ,birileri tarafından kuş gibi avlanıyorken

Hatta bütün ortadoğu başına örülen çorabı sıvama çabasındayken

Yahudi delilerin kuyuya attığı taşı çıkarmaya bir avuç akl-ı selim seferber olmuşken

Sivil halk meydanlarda taranıyorken

Beşiğinde tıngır mıngır sallanan bebeler sabahı göremezken

Mısırdan suriyeden banane diyen bikinili bayan , ya da şimdilerde penguenli kanalları seyreden  bayım !

Sanıyormusun ki eli kanlı ağzı köpürmüş katiller ve onların jandarmaları orada duracak ?  Petrolümüzü madenimizi çıkarmaya , kendi arabamızı ,uçağımızı yapmamıza izin vermeyenleri ülkemizi işgalden kim koruyacak ? Bugün görmezden geldiğin ve dilinin ucuyla bile yardım etmediğin müslüman kardeşlerin mi ?



21 Ağustos 2013 Çarşamba

İkea meconları


İkea ya gittik goncamla. Piknik sepeti oluşturmaya karar verdiğimdendir ki , umreye giderken uçakta verilen tepsi ve kahve fincanlarını atmadım, eşimin çöpçü diye takılmasına rağmen.
Sonra ikeadan rengarenk kaplar aldım ucuz ucuz 3 ya da 4 lira felan.


Sonra cumartesi pazarında bir amca satıyordu sepeti 10 liraya aldım.
Örtüyü kızım kapadokyadan almıştı, o da piknik örtüsü oldu ;


Aslında kapaklı sepetlerden istiyordum ama örtüyü üzerine kapatırsam gerek kalmayacak. Bu sepetlerden bir de ilaç sepeti yapmalıyım. Maalesef ilaçlarımız arttı bir sepet olmuştur sanırsam.
Elmalı kumaştan bişeyler dikilmiş arta kalandan sepetin içine örtü diktim acemice
İkeaya gidince forum istanbul vacib oluyor demi?


Bunlar da pembiş ciciler. Defteri kızıma gösterme gafletinde bulundum.


Kahve içmeden olmaz tabii;


Ergenimin doğumgününü kutladık bu arada
17 oldu ,bit ergenlik bittt

18 Ağustos 2013 Pazar

Deprem


17 ağustos bugün. O büyük depremin yıldönümü. Anılıyor hayatını kaybedenler yurdun belli yerlerinde. Allah kabir rahatlığı versin.

14 yıl geçti yüreklerimizi ağzımızda bırakarak. Kendi adıma söyliyim , uzun müddet her kıpırtıda avize gözledim. Hele bu kış olan hafif istanbul sallantısında, tırsdım arkası gelicek diye. Allah korkusu hiç bir şeye benzemiyor. O' ndan kaçacak yer yok ki

Peki toplumdaki depreme ne demeli ? Gitgide artan ?

Üç gün önce gündüz vakti gayet işlek bir caddede arabanın camını kırıp bagajdaki çantayı alıp kaçan hırsıza ne demeli ? Hadi o hırsız adı üstünde, eldiven takmış araba camı kıran hırsızı görüp de görmemiş yapan bir cadde dolusu insana ne demeli ?

Teyzemi oğluna karşı savundum , geçenlerde yazdığım gibi. Herkes olanları görmezden gelmeyi seçti tepki verdiğim için kötü ilan edildim , ailede nerdeyse selam vermeyecek kimse, ki bunlar akrabam. Birbirinin üzüntüsüyle üzülmedikten , sevinciyle sevinmedikten sonra ne yapayım böyle akrabayı ? Sildim topunu.

Kimse kimsenin lafını dinlemiyor, herkes kendi edeceği bir avuç lakırdıya odaklanmış , kim dinlerse onun yamacında.

Sosyal paylaşım sitelerinde ," a ne güzel"lerin altında için için yanan bir kıskançlık, ya da alenen saldırı var

Topluma enjekte edilmeye çalışılan kamplaşma hissine ne demeli ?  Ağaçla başlatılan ve açık kapalı ayrımına getirilmeye çalışılan,  insanları sokağa dökmeye yönelik deprem . Hani şu libya , lübnan mısır'ı karıştırıp  sırayı türkiyeye getirmeye çalışan hain plan. İsrailin kendisine ortadoğuda kafa tutacak kimse kalmasın diye yürürlüğe koyduğu plan.

Bizdeki gezigillerin bilerek ya da bilmeyerek alet oldukları plan. Hani şu işlerine gelmeyen başbakanı   devirmeye çalışan gözü dışarda gezigiller. Tencere tava çalarak darbeye çanaklık eden , lakin mısır konusunda kör-  sağır -dilsiz -olan tavşan yürekli , ağzı bozuk gezigiller

Yok yok sevmiyorum insanları bugünlerde . Geleceğe dair bir umut lazım  bize

17 Ağustos 2013 Cumartesi

Gerek yok fazla söze



                             Zalimi de zulmünü de Yaradana havale ediyoruz.

13 Ağustos 2013 Salı

Neler yapmışım acaba ?



Şu uzuun bayram telaşesinde ? Yani tatilinde.

Bayramdan önce malum gügünün abisiyle takıştık , iki günümü yedi onun moral bozukluğu. Neyse ki  içine atanlardan dğilim birşekilde dağıtıyorum mevzuyu. Pc sağolsun .

Arefe günleri etrafı toprlamak biraz da dışardaki işlerle geçti. Bayramın ilk günü.   köy    yolculuğu; malum aney orada. Köyde abimlerle buluşma. Yarım kilo lokumla elini kolunu sallaya sallaya gelen abiye gıcık olma ve hemen kendini eve atma. Erkek kardeşle görüşememe.

Bayramın ikinci günü bizim evde herkes kendi programına uydu; minnoşlarım arkadaşlarıyla biz de goncamla gezdik     eh biraz yıldönümümüzdü :)

İstanbulun yolları boştu hakkaten 20 dk. Mecidiyeköy ;


İstikamet oba restoran ;


Uzun uzun dalıp gittik boğaza öyle ki karıncalar bastı az sonraki postta.


Ordan istinyepark'a gitmedn olmaz tabii . Bunlar da tatlı son ;




4 Ağustos 2013 Pazar

Günlerden pazarmış , bilemedim


Aslında bugün güzel başladı sabah
Geç kalktık , azıcık sallandım sağda solda uyku sersemi gezindim   Sonra düştüm yollara. Teyzemin kızı gügü evleniyor.

Yardıma gittim ama geç. Saat üçte gelen yardımcıdan ne hayır olur ? İşte o yüzden misler gibi kavgamı da ettim evime geldim  . Gügü işlerden bunalmış, oruç başına vurmuş, teyzeme isyan hallerinde , teyzem sessiz ( hayret!)  arada kaldım tabii. Durum vahim ; gügü elden ayaktan düşmüş annesine bakmakta lakin o da çenesini tutamamakta. Velhasıl bunların rutin olmuş günlük doz tartışmaları. Arada kalana acısın Allah. İşte aradaki olarak bugün gerildim de gerildim onlara laf anlatayım derken . Sabır ise yay burcunun erdemlerinden değil maalesef.


Ha tetemin bir de oğlu var olmaz olası , bütün erkek evlatlar gibi duyarsız ve bencil olan. Emekli maaşıyla geçinen annesine bir somun ekmek alıp gelmeyen. Bugün liste yaptık aradık onu şunlar şunlar eksik diye , ne dese beğenirsin ?  Sokaktaymış kağıt kalemi yokmuş felan. Tüküreyim sana demediysem de suç bastırmak için , konuşurken abi dememişim diye çemkirince nefsime , ipler koptu  uğraşamam senle deyip çatladım telefonu. Vay efendim nasıl kapatırmışım zır zır arar anasını , duysun diye sayarım hatalarını odanın öte ucundan. Kandilin ecirlerini toz ettik mi acaba ?
Yok yok anasının altından evini alıp kendine ev almaya çalışan  evlada az bile saydıklarım.

İş büyüklerde bitiyor aslında onlar , göçüp gidince toprağa , meydan kalıyor çakallara. Eniştem olsaydı sağ yapamazdı o mendebur böyle tavır. Ya da babam olsaydı hayatta , ne annem olurdu boynu bükük , ne kardeşlerim sermayeyi kediye yüklerdi , teyzem bile böyle olmazdı , en azından oğlu böyle yapamazdı. Öyleydi babam; sert ama duyarlı.

Ey babalar ölmeyin vakitsizce !
 Bilin ki munis evlatlar aslan kesiliyor analarına eşlerine kuzu olsa da !

 sıcaktan mı ütüden mi ağzım kupkuru olmuştu vesselam. Yoksa yolda zaysız zaysız konuşan iki yeniyetmeye verilecek cevabım vardı şükür   ;İhtilal olsa bile türkiye on yılda düzelmezmiş :D  bak sen :D  adama sormazlar mı sen hiç ihtilal gördünmü ? Diye. Sorsan kendini çağdaş diye tanımlar eminim ; kaba güçle eşkıyalık da bir çağdaşlık sorma gitsin.

Yok yok alfabenin hangi harfiyle anılsa da bu nesil hiç zahmet çekmedi , o yüzden bu kadar ukalalar keşke , birazcık milliyetçi olabilseler , o tarafın çıkarı bu tarafın istekleri yerine ülkemizin diğer devletler karşısındaki yükselişine odaklansalar . Sağı solu hack edecek aklı olan bunu haydi haydi yapar ama ne çare ; iş sokaklarda çalgı çengi çalacak kadar aydın ve demokrasi aşığı ailelerde bitiyor kardaş.


3 Ağustos 2013 Cumartesi

Hamarat günler



Kışlık hazırlıklarına başladım ufaktan. Çiftlikten sebzelerim geldi , peynirlerim shittake mantarım ..


Domates rendesine başladım ;



Yöntem basit. Kabuklarını soyup rondolayıp ateşte biraz kaynatıyorum .( Ne kadar kaynatırsanız o kadar koyu oluyor) içine de biraz turşu tuzu atarım kaynarken. Aynı anda sıfır kavanoz kapaklarını da ayrı tencerede kaynatıyorum ;


Kavanozlara sıcak sıcak doldurup kaynar sudan çıkardığım kapakları da sıkıca kapatıp ters çeviriveriyorum

Bu yöntemle kavanozları kaynatmaya gerek olmuyor .on kilo domatesten sekiz buçuk şişe çıktı , sulu oluyor fazla kaynatmıyorum.  Evet tembelim itiraf ediyorum. Ama inanın tiroidden :)


1 Ağustos 2013 Perşembe

Kendimi kendime şikayet


Memnun değilim bugünlerde kendimden;
Anlık kararlarda ayyuka çıktım adeta . Bir an hevesle yaptığım teklife inat edercesine hevesimi almışcasına hemen çark ediyorum. Goncamın mızıkçı etiketini sonuna dek hakediyorum

Güzel olan her şeye bayılıyorum. Tersi itiyor da itiyor. Kalbi güzel olanın, yüzü de güzeldir diye düşünüyorum istemeden de olsa. Ya da gönül güzellerini bulacak dermanım ve hevesim yok

İnsan içine çıkasım gelmiyor. Hatta bir hafta inziva rekorum bile var :/  olumsuz auraya inanıyorum ve etkileniyorum , hele ki bugünlerde. O yüzden , siyah feraceme dudak bükene, empati bir kenara gerile gerile bi tane çakasım var.

Ramazanı daha fazla  değerlendirmek istiyorum da istiyorum , nefsimin elinden kurtarabildiğimi yapmaktan rahatsızım

İrrite oluyorum lafına da gıcığım arkadaş. Polat abi kullanınca parlayıverdi toplumda , kullanan da psikopatın teki. Mal bulmuş mağribiler gibi , yağmaladılar kelimeyi yahu

Bitmeyen ergenliğe sabrım bitti tükendi ,atıp satamayacağıma göre  yeni kaynak arayışındayım

Hergün uyandığımda kendime bisürü meşgale düşünüp onda birini yapmaktan şikayetçiyim. Böyle değildim oysaki  . tatil yaramıyor , eridim mayıştım.

28 Temmuz 2013 Pazar

Yeni tarifler deneme

Bugün bizim evde bir faaliyet vardı ki ...
Malum ramazan ; sahura kadar yatmazsan öğlene anca uyanırsın misali ,bizim evde bir rehavet sormayın. Kalkıp ,ağzım burnum nerde diyesiye kadar öğlen ezanı okunuyor  zaten.
Akşam yemeğine karar verip ailece (goncam tatilde ve evde olunca mecburen) yapıp edip pişirip ,evi toparlayasıya kadar , saat  dört oluveriyor   İyihaber; iftara dört saat  , kötühaber ; pilim bitiyor.
Ama bazen de , bloglara bakarken canım bişey çekiveriyor. O zaman mutfağa dalıveriyorum. Tıpkı bugünkü gibi.
 Mesela bunu denedim bugün ;


Mahlepli felan , güzel oldu yumuşacık. Tarif burdan.
Malatyadan kayısı gönderdi  Z. Teyze bize . ezilenler marmelat oldu ;



Ig den bu tarif . Söylendiği gibi nefis oldu ;


27 Temmuz 2013 Cumartesi

Yok ki başkasına ihtiyacımız


Kendimize en büyük düşman biziz.
Bak bölemediler yıllarca;  içten pkk 'sı ,ergenekonu, dıştan almanyası iranı israili rusyası

Mayıs ayında baktılar bu iktidar kalıcı ve Türkiye gitgide büyüyor , korktular içteki ve dıştaki  hainler
yaptılar maşa olmaya dünden razı hazımsızları, döktüler sokaklara.
Ah evdeki % 50 ' yi dökebilselerdi sokağa , süper olacaktı . Yırtıcılıkta sırtlanları geçmiş olanlar tepemize biniverecekti.
Kendini İnsan hakları ve ağaç için sokağa attığına inanan ey şaşkın insan ! Mısırda hakları için ölürken insanlar nerdesin ? Neden meydanlarda değilsin de evine pıstın ? Niye #direnMısır diye twitter'ı sallamıyorsun ?  Ah pardon ! sen sadece birileri emir verince dışarlardan inersin . twitterdan o zaman şarlarsın , küfür patlata patlata

Gözümde zavallısın !

26 Temmuz 2013 Cuma

Bm bir haçlı klübü mü ?


Galiba öyle       tarihteki haçlı savaşları şimdilerde soğuk savaş halinde devam ediyor. Öyle olmasaydı Mısırda  akıtılan kan müslüman kanı olmasaydı seyreylerdik berberce,  koparılan gümbürtüyü. Yine aynı sebepten görmezden gelinmedi mi israilin mavi marmarada katlettiği 9 Türk ?




Dünyanın bir çok köşesinde etnik savaşlarla bir çok müslüman ölüyor ya da eziyet çekiyor. Oysa ki Yabancı ülkeler nasıl da sahip çıkıyor vatandaşlarına , burunları kanasın hesap soracak kadar.

 İslam dünyasında birlik olması lazım ki hesap sorulabilsin. Gerçi israil güdümüyle devam eden haçlı zihniyeti buna asla izin vermez.    Bakın Mısırda müslüman rejimin  hakimiyetine ne kadar dayanabildi ?

 Uluslararası arenanın baş aktörleri ve varisleri ortadoğuda iktidarı hep azınlığa vermiş. Fas , arabistan , suriye , libya vs bu yüzden karışmadı mı ? Halk azınlığın kendisini yönetmesine karşı çıktı arap baharı adı altında. Gezigiller de türk baharı sandı mevsimi ama , üç tencere bir tava ile bahar gelmez be gülüm :D

Sorunlar islam karşıtlığından kaynaklandığına göre ve halihazırda himaye edecek güçlü bir ülke gözükmediğine göre bu görev Türkiyeye düşüyor. Bunu öngörenler de zaten içten ve dıştan tepemizden inmiyor. Neyse ki zorluklar ülke insanıma yarıyor , ataletini atıyor ve bilinçleniyor.

Her şey zıddıyla belli değil midir zaten ? Huzursuzluğa karşı bir nebze huzur için çabalamaz mı insanoğlu ?  Ya da elinden alınmak isteyene sıkı sıkıya yapışmaz mı ?

Yeter  ki biz dost olalım birbirimize,  kendi içimizde ayrılmayalım fırkalara  .o zaman  var ya kimse duramaz bu ülkenin önünde


24 Temmuz 2013 Çarşamba

Tanıştırayım;




Yeni başbelam Güler bacı.
Kendisi Z. Bacının - nam-ı diğer kankamın eltisi olup , emekli gurbetçi olmak suretiyle yılın altı ayını Türkiyede geçirmeye,  azmı cezmi kasteylemiştir. Şimdiye kadar (40 sene felan)her yaz tatillerinin bir ayını zavallı z. Teyzede geçirdiklerindendir ki , kiradaki evlerini döşeyip oturmaya karar vermelerine en çok o sevinmiştir.

Seninle ne ilgisi var ? diye soranlara cevap vereyim üşenmeden ; Z. Teyzenin bütün akrabaları tanır teyyareyi ,okka yakınız . Ayrıca bir zamanlar evsahibimdi güler bacı. gönül rahatlığıyla oturdum ve her kiracı da ev aldı çıktı ordan , öyle bir evdi orası.

İşte bu yüzdendir ki , mutfağı takıldığı andan itibaren kendi evine geçen Güler bacı , sandı ki eltisi her gün onu gezdirecek , çağıracak. (Dedikodu mu yapıyorum ne ?) e bu da olmayınca veryansın etmelere başladı . Z teyze malatyaya gitti kurtuldu , ateş hattında bendeniz kalakaldım.

Bugün kapıya gelip sitem etti ,ne diyeceğimi bilemedim  .
 Kötü bir kadın mı ? Hayır. Yalancı mı ? Evet   Eli uzun mu? Evet.
Görüşmek isteyeceğim biri mi?  Hayır.

Ne yapmalı ne etmeli ?
 Teyyare çalıştır yavrum saksıyı

22 Temmuz 2013 Pazartesi

Halleşme


Bugün süslü bursadan arkadaşım aradı, halleştik biraz. Sohbet her zamanki gibi , nolcak bu memleketin haline dayandı. Yahu bu kadar yıldır konuşuldu çizildi hiç mi iyileşmedi , çare bulunamadı , yoksa darbı mesel oldu da iyi kötü faketmez kullanılıp duruluyor milletin dilinde ?

Aysel ümitsiz gidişattan ; eşi kamuda çalıştığından ve eskilerdeki gibi üç ayda bir çifter çifter maaş alamadığından eski günleri özlemede. E doğru tabii eşekten ata biniş zevkli , tersi acı veriyor nefse.


Diyemedim ona; ayselim size ve sizin gibilere fazladan verilecek ödeneklerle yollar yapılıyor daha az kaza olsun diye, yeni doğan bebeler bile sigorta kapsamına alınıyor , hastaneler yapılıyor diyemedim geleceğe yatırım yapılıyor , bir kısıma çok verip diğerini aç bırakmak yerine kişi başı milli gelirimiz yükseliyor diyemedim. Anlamazdı , o modda değildi çünkü.

Ama söylediğim şeyler de oldu ; ihtiyacımız olanı değil de her istediğimizi aldığımız sürece alım gücümüzün asla yeterli olmayacağından bahsettim .toplumdan buhar gibi  uçup giden kanaatten söz ettim. Her müsrifliğin ardından içimizde büyüyen açlıktan bahsettim. Nefsin her istediğini yaptığımız için açılan boşluktan.

Ötelerle aramızda büyüyen uçurumdan bahsetmeye gerek bile duymadım.

20 Temmuz 2013 Cumartesi



Dün akşam lise arkadaşlarımla iftardaydık Mado'da.
Manzara güzel , menü ağızlara layıktı. İftardan önce acaba yeter mi ? Diye endişe etsek de tatlıyı bitiremedik bile. Dokunmadığımız tatlının atılacağını öğrenince mecbur paket ettirdik

                  

Saadet kimya mezunu , şimdilerde mecburen ev hanımı hayatımda tanıdığım en serinkanlı ve mantıklı insan , dost aynı zamanda kendi deyimiyle çapulcu. İlk defa bir şeyi savunurken heyecanlı gördüm onu. Olaylar sırasında provakelerin olduğunu kabul etmek istemiyor sanki,  öyle öfkeli ki görmek istemiyor bazı şeyleri.

Toplumda bir kesim hala bir şeylere zorlanacağı korkusunu atamadı üzerinden. Ehh birileri iran modelini Demoklesin kılıcı gibi indirmiyor tepemizden. Geçmiş yıllarda kimin hayat tarzına müdahale edildi ki ? Herkes istediği gibi yaşamadı mı?  Yok yok hazımsızlığın sonucu bunlar , geçime gönlü yok birilerinin .


  Alev garibim;  eşinden yeni boşanmış ,kalbi kırık  oğluyla hayata tutunmaya çalışıyor. İnsan yıllarını verip de vefasızlıkla karşılaşınca , yıkılıp kalıyor öylece. Neyse ki ,biz kadınların şartlara uyum sağlamada üstümüze yoktur.
Şu hayatta huzur ve sağlıktan başka bir şey istememek lazım galiba. Diğer isteklerin muhakkak bir külfeti oluyor.

14 Temmuz 2013 Pazar

Hadi nazlanayım biraz


Kemiklerim sızım sızım sızlıyor . Tabanlarım da öyle.
Sanırsın ki , inşaatta tam gün mesai yapmışım.
Nerde? Taşınan bir arkadaşa ev yerleştirmeye gittim topu topu.

Hem arkadaşım hem akrabam Nurgül ,apartmanda çıkan yönetici tartışmasından dolayı kendi evinden çıkmak zorunda kaldı kiraya.     Eşi Nuri Dayı  - dayı diyorum çünkü sırtlarında az gezdirmemişler bendenizi-   bugüniki evim varken kiraya çıkan bir ben varım herhalde diyordu.



Evi temizleyip eşyaları yerleştirirken köyden teyzemin kızı aradı , annemin başında gene bir başbelası varmış ; ailenin karakoyunu Şerife Abla.
Çokluk akrabayla sudan sebeplerle küs;  ki buna oğlu da dahil, lakin bizi pek sever .   Kendi yazlıklarına hırsız girdiğindendir ki zannımca  ,bu yazı aneyde geçirmeye niyetli.   gittiği yerde aylarca kalma sabıkası da vardır , ordan bildim.
İyi hoş da misafirliği zahmetlidir hatunun ; pek terler efil efil essin diye cereyanda  bırakır aney'i. Oruç namaz ara ki bulasın , bir de mübarek ramazanda tv ye tam gün mesai yaptırdı mı al sana işin tuzu biberi. Ramazanı layıkıyla yaşamak isteyen anneye azap üstüne azap

Bir haftadır aneyin çektiği sıkıntıyı bilen Ayşe teyzem ,arayınca aldı bir telaş ; atsan atılmaz, satsan satılmaz kardeşlerime danıştım   Oybirliğiyle meseleye sivri dilimin el koymasına karar verdiler.
 Ne kadar tatlılıkla söylesem de , aney'in misafir ağırlayacak yaşı geçtiğini ,  sonuç malum; Şerifeciğimin küs listesinde çentik olmaya mahkumum

13 Temmuz 2013 Cumartesi

Yine yeniden eskiler gelsin hatıra


Marketten alışverişi severmisiniz ? Hiç sevmiyorum son zamanlarda.

Tamam hızlı dünyamızda kolaylık sağlıyor, herşeyi birarada görmek ve almak. Zararı ?

En başta kesemize tabii. İhtiyacımız olanı alırken , fuzuli olana da gönlümüzün kayması tehlikesi hep var , cüzdanımızda kredi kartları olduğu sürece.

Ya küçük esnafı bitirmesine ne demeli ? Manav , bakkal, kasap , kasetçi , balıkçı , kırtasiyeci hatta yumurtacı ve yufkacılarımız vardı bizim; babalarımızın iş dönüşü alışverişinde havadan sudan sohbet ettiği.

Çocukluğumuzda bisküviyi teneke kutudan alıp gramla tartarak  verirdi bakkal amca . Tamam şimdiki paketlerdeki gibi kıtır kıtır etmezdi ısırınca. Çoklukla gevşemiş olurdu , ama biz de bunu dert ezmedik ki  o zamanlar.her şeyi dert etmek şimdilerde moda oldu, rahatlık batıyor ya.


Kasetçilere giderdik istediğimiz müzikleri istediğimiz sırada dinleyebilmek için. Müzik arşivleri parmağımızın ucunda artık ama arkadaşlarla müzik dinlemek hayal oldu , facede paylaşmak dururken.

Manav amcadan mevsimi neyse onu alırdık, şimdiyse ilaç bombası lakin parlak domatesleri biberleri elceğimizle seçip her mevsim yiyebiliyoruz. Ne saadet ne saadet ! Bir de onkoloji bölümünde yığılmalar olmasa ..

Balıkçı bize tazesini verirdi balığın. Marketlerin balık reyonlarının önünden geçemiyorum kokudan oysa.

Yumurtacıdan kırık yumurta alırdı aney , kek börek yapmak için yarı fiyatına. Şimdiyse , dolu poşetleri taşımaya uraşırken kırıyoruz.

Tabiiki de bir kısım esnaf var hala. İnsanlar evlerinde misafir ağırlamaktan kaçındıkça ihya olacak kahveciler , kafeciler..

Esnaf sohbetleriniyse unutun gitsin . Kasa kuyruğunda sizinle gözgöze gelmemeye çalışan insanlara  ve bize  ayaklı kredi kartı muamelesi yapan kasiyere mahkumuz artık

12 Temmuz 2013 Cuma

Muzdaribim davulculardan


Terör estiriyorlar yahu harçlık almaya geldiklerinde. Ramazan onbeş hoop kapındalar. Sıkıysa açma açana dek bekliyorlar. Olamaz artık böyle yüzsüzlük deyip inadına açmıyorum.

İhaleyle alınıyormuş davulculuk diye biliyorum . Birilerine rant kapısı, bize eziyet . Tamam kardeş bileğin kuvvetli; anladık dangıdı dangıdı vurmandan . Lakin boşa sallıyorsun o tokmağı.

Sahi hala davulcuyla sahura kalkan var mı bu ülkede ?

8 Temmuz 2013 Pazartesi

Didimden merhaba ...

Adet olduğu üzre yıllık iznimizi didimde geçiriyoruz. Otelimiz islami otellerin ilki;  meşhur denizi de  bir zamanlar çevrelemiş olan otel. Kendi deyimleriyle misafirlerinin profilinin değişmesinden sebep bazen bizi huzursuz etse de denizinin temizliği , havasının dinlendiriciliği ve arkadaş grubundan dolayı vazgeçemediğimiz adres

Geçmiş tatil yazılarımı okuyanlar bilir rutinim sabah dokuz akşam beş full time şezlongda mesaideyim.   eh bizimkilerle yemek seanslarında biraradayız sadece ;günde üç defa  kırkbeşer dakka kafi  ona da gelmesem çıngar çıkar sanırsam
Gelirken bavula o kadar kitap koydum ve tek bavul inadıyla hıncahınç doldurdum ki iki tekerleği kırıldı Goncamın çatık kaşlarından korkuma havuzda sudan ucuza dağıttım  kitapları


Her zamanki kalabalık bunaltıyor , her şeyde sıra var ; yemek sırası- asansör sırası -havuza giriş sırası. Yine de hiç birşey bozamaz moralimizi ; havuz başında göbek de atarız vakti girince mescidde namazımızı da kılarız , akşama da dantelli blüzlerimiz yanar döner eteklerimiz çivi topuk ayakkabılarımızla tıkır mıkır yemekteyiz abi. Varsın olsun kocamız şort - tişört  hiç keyfimizi bozamayız.

En zoru da şemsiye altı yer bulmaca ; uyuyup kalırsan dokuzdan sonraya kalırsın bütün gün 45 derece güneşin altında. Sonuç; haşlanma
Yemekler fena değil bazen bıktırıcı arada hoş sürprizler olmasa ;geçenlerde piknik havasında tantuni , çiğköfte aşure , meyve vs servis edildi çimenlere yayılıp yedik.
Deniz temiz lakin biraz soğuk havuz keza öyle   Bir de yağlan -yuvarlan ,ıslan -kuru  uğraşırken akşamı ediyoruz işte.adı tatil ama safi yorgunluk arkadaş

Ahh şımarıyorum değil mi ?

5 Temmuz 2013 Cuma

İyi insanlar nerede ?



Herkes birbirinin açığını gözetmede acısından zevk almakta
Karıkoca geçimsizliğine dıştan vah vah içten oh oh
Toplumsal barışımız pamuk ipliğine bağlı
Herkes fırka fırka ayrılmış eleştiri gani gani

Ufacık sürtüşmede geri adım atmazsa biri , kavga an meselesi ; geçenlerde huzur sokağının şükranını gezi parkı olaylarını körükleyenlerden biri olduğundan dolayı eleştirmiş rolüne zarar verdiğini belirtmiştim. Sevenlerinden sanırsam bir kızcağız tepki göstermişti. Ters bir sözle alev alabilecek olsa da düzeyli bir münazara yapmıştık. Eğer sağduyulu cevaplar vermeseydim ne olacaktı ? Kavga.
Neden alttan almak hep bize düşüyor ? Ve nereye kadar ? Bizde de var olmaz olasıca nefis Yay burcuyum öfkem burnumda arkadaş. Taşırmasınlar sabrımı , Sabrımızı. Akla gelebilecek her konuda farklı düşünebilirsin ama bu karşıt fikri ayağının altında böcek gibi ezme hakkını sana vermez. Bir bakmışsın cür'etinle ters orantılı cesaretin seni yarı yollarda bırakmış , gururunla beraber yerlerdesin
Bu keşmekeşte insan arıyor o iyilik timsallerini . Boğucu havada serinleten su gibi akıp giden serinleten sohbetlerini.
Tanırsınız onları aydınlık simalarından . Gözünüzün içine direk bakabilen dürüst bakışlarından. Onlarla beraberken yamacından ayrılmak istemez ki insan , pervane gibi çekilip durursunuz hep.
Anlamını yitirir yanlarında kavgalar , önemsizleşir her çekişme. Sulh dağıtırlar çevreye .
Sizin de var mı yamacınızda gülen gözlü insanlardan ?


4 Temmuz 2013 Perşembe

Ey dünya seni kimler yönetiyor ?

Tabii ki amerika ve israeloğulları

Bakınız dünyanın herhangi bir ülkesine ikinci veya üçüncü dünya olsun isterse , eğer bir içsavaş varsa hemen sam amcanın silah stoğunu erittiğini düşünürüm  .  keza bir mahsül övülse şöyle yararlı böyle iyi diye.  - misal soya -   amerikadaki talep fazlası uçsuz bucaksız tarlalar gelir aklıma.
 ne diyim ? Adamlar herşeyi pazarlayabiliyor

Dış politikalarıysa tamamen yahudilerinikine endeksli ; onların istemediklerinden nefret ediyor   çıkarı olanlara şirinlik yapıyorlar. Acı ama gerçek ; israilliler amerikanın tarlasını yıllar yıllar önce sürmüşler.   şimdi ürünleri topluyorlar gani gani

Mısırdaki darbeye çok üzüldüm . demokrasiyle tanışan bir ülkeye bunu yapan kim olabilir ? diye düşündüğümdeyse , aklıma amerikaya sık sık gidip gelen darbeci genelkurmaybaşkanı ve bölgede güçlü bir mısır istemeyen israil geliyor ister istemez.   Çünkü mısır örnektir ve önemlidir islam dünyasında .   demokrasiyle yönetilmesi demek ; o bölgedeki bir sürü devlete örnek olması demektir ve bu kimin işine gelmez acaba ? Kendini dünyanın jandarması sanan ülkenin tabii ki.

Mısırdaki darbeden önceki gösteriler de pek tanıdık ; hani şu bizim gezigiller olayları. Ağaçları bahane edip çevreye zarar veren ,cebi şişkinlerin maşaları olan ,heyecana susamış ,birilerinin kışkırtmasıyla iktidar olacağını sanan ama vizyonu kaldığı çadırla ve uçkuruyla sınırlı olan zavallı güruhu ,yasadışı şer örgütleri ve onların balkonlardaki şakşakçıları .melih gökçeğin tükürüğümüzle boğarız sözü aklıma geliyor gülüyorum

Evet birileri oynuyor milyonların kaderiyle , hak hukuk vicdan gözetmeden ,Yaratıcıdan çekinmeden.
Sen kendini üstün ırk olarak görüp diğer herkesi de hizmetkarın olarak kabul edersen ve hizmetkarın
da zaten O'na inanmıyorsa çekinecek hiçbirşey yok demektir. Böyle zamanlarda Türkiyenin bunlara dur diyecek gücü olmasını istiyorum

Ah insanlar ne kadar bağımsız olmak isteseler de , bu kararı başkaları verebiliyor ve ne acı ki arada
harcanan kişiler hep en masumlar oluyor
Bu acı durumlarda tek tesellim ; Yaşasın zalimler için cehennem ! Dizeleri oluyor

19 Haziran 2013 Çarşamba



Ne kadar istiyorum bazen aldırmaz bir insan olmayı  hani şu dünya yansa hasırı ısınmayan cinsten
O zaman üst kattaki komşumun   kepçe tava konçertosunu  duymazdım (kapı pencere kapatacağıma ) Goncama kırgınlığımı   dert etmezdim. Hoş kırgın da olmazdım öyle biri olsaydım.
 ergen oğlum sesini yükseltti diye üzülmezdim ( ne zaman bitecek bu ergenlik yahu ?)
Ya da gügü nişanlısıyla ve onun kızıyla yazlığa gittiler diye endişelenmezdim ( annesi bile aldırmazken sana ne ?
Yapmam gerekenleri ihmal edip suçluluk duygusuyla cebelleşmezdim
Ne yapmalı ne etmeli ? Şu mis gibi havada kendini içeri kaparsan olacağı bu deyip geçmek lazım ama ah işte onu da yapamıyorum
Çözüm sinirleri aldırmak galiba , ya da bir sürü insanın yaptığı gibi depresyon hapı içip hissetmemeyi öğrenmeli
Yok yok uyuşmuş ya da uyuşturulmuş topluma karşıyım. Sonucu ne olursa olsun.
Örgü mü örsem acaba ? Hoş adını söyleyemediğim o şeye de karşıyım
Ne kadar çok şeye karşıymışım :) ama kitap okumaya değil ;

17 Haziran 2013 Pazartesi

Bir tatlı haber vermeye geldim


Biz de oradaydık . Nasıl huzurlu bir ortamdı anlatamam. İnsanlar adeta oraya huzur bulmaya ve günler süren gerilimden kurtulmaya deşarj olmaya gelmişlerdi .oynamaya ve tezahürata hazırdılar yani. İtiraf ediyorum abarttım ben de :(

Yalnız ne kadar pamuk ipliğine bağlıymış toplumsal ilişkilerimiz onu gösterdi son yirmi günde yaşananlar . Hemen birbirimize yan gözle bakmaya yüzümüzü ekşitmeyebaşladık  siz ve biz diye safımızı aldık vakit kaybetmeden. Ne acı en ufak çabayla bölebilmeleri bir milleti. Gerçi yıllardır bize hissettirmeden yapmaya çalışıyorlar ya ; film karelerine sakladıkları 25. Kareyle beynimize komutlar vererek veya dizilerle filmlerle belli bir hayatı gözümüze soka soka işte böyle yaşa diye . Sapık mezhepleri , illumunaticileri hiç saymıyorum zaten. Sahi justin biber in illumunatinin önde gideni  olduğunu söylüyorlar çabuk yükselmesinin sebebi buymuş, inanırım doğrusu

Evet boykota devam ediyoruz hesabımızı devlet bankasına kaydırdık malumlarınkini iptal ettik kırdık attık şükür. Alışverişe içki satmayan marketlere gidiyoruz. Benzinde de durum aynı.

Olimpiyatlara misafir götüreceğimiz için mitinge katılamadım maalesef . Neyse Başbakanımız gelince arayı kapattık :)) Allah alnı secdeli ağzı dualı Başbakanımızı başımızdan eksik etmesin. Zalimlerin ve yardakçıların planlarını da başlarına geçirsin.

Babam rahmetli hep merhum Menderes i anlatırdı esefle bahsederdi astılar diye. Onu asan zihniyet maalesef aramızda hala , arada bir depreşiyor canavar misali ülkeyi karıştırıyor , olan cahil ve heyecanlı genç takımına oluyor. Parti fanatikliği ya da kişisel çıkarı ülke menfaatinin önüne geçmiş insandan korkacaksın arkadaş. Allah korkusu da yoktur onda herşeyi yapabilir yani.

Ya kandırılana ne demeli ?  yalan haberleri sıralayan kanalın müdavimiyse ya da pariste kafede oturup twitterda yalan haber pompalayan adı gazeteci kendi hain olan kişilere inanırsa ? O da kendi saflığı . Araştıracaksın bir haberi doğru mu diye.

Günübirliğine Bursaya gittim geldim bir ara ; röfle yaptırdım ve harika bir iskender yedim, deniz otobüsünü kaçırma pahasına.istanbulun karanlık ortamından sonra Bursa nasıl içimi açtı nasıl . İstanbula yahudiler büyü yapmış diyorlar; inanırım

 Tatildeyiz şükür ; haftaya caprise gidiyoruz :) full time şezlong ;)
Darısı başınıza

11 Haziran 2013 Salı

nasıl telaş içindeyim nasıl ;

akşama kuru kızım geliyor çok özledim kokusunu ,evimizin neşesi o bizim .evet bir de oğlumuz var şükür kendini hiç sevidirmeyen ,hiç konuşmayan (ama günde 1500 msj yazan) ve yanımıza hiç gelmeyen
kısaca ;ergen hala :(
taze yapraktan dolma sardım bir aceleyle,pişiyor ocakta  neyse ki içini dünden hazırlamışım .
yine dünden hazırladığım börek fırında.
ekmek makinada yoğruluyor harıl harıl .
emlak vergisini internetle ödedim de gitmekten kurtuldum :)
uygarlığın nimetlerine garkolmuş durumdayım ve hala iş bitmiyor ...
pc başında oturursan bitmez tabii diyenleri duyuyorum burdan
önce işe sonra sohbete
Hadi bakem

5 Haziran 2013 Çarşamba

Nihayet


Asabiyetim geçti de tarafsız bir gözle bakabiliyorum olaylara. Belki de mübarek kandil gecesinin rahmetinden. Tamamen kendi şahsi düşüncelerimi yazıyorum her iki taraf medyayı gözlemleyerek ve tweet lerden etkilenmeyerek
Ne olduğunu anlayamadan süregelen bir protestonun birden alev almasını  gördük beraberce. Evet polisin tepkisini  şiddetli buluyorum. Bunda üst düzey emniyet amirlerinin yakında değişmiş olmasının bir etkisi var mı acaba ?
Protestolar geniş kitleye yayıldı ve tencere tava hareketine döndü , anında 250-300 civarında yabancı uyruklu ajan damladı olay yerine ve başladı provake olaylar . Sanatçı dediğimiz kesimden bir sürü insan çeşitli gerekçelerle ön saflarda yer aldı. Onların fanları da öyle.
Evinde oturup şu sokakta sıkıştık yardım edin ve yahut polis bizi bir yere kapadı biber gazı attı diye tweet atan atana. En son oğlumun gösterdiği resimde bizim buralarda bir yerde çatışma olduğunu polisin biber gazı ve su sıktığını gördüğümde hemen ibb nin canlı yayın kameralarına baktığımda in cin top oynuyordu. Ey photoshop sen nelere kadirsin dedim ve tweeter  inandırıcılığını orda bitirdi. Camiiye giren göstericilerin içki içip , ayakkabıyla gezdikleri resimlere de inanmadım bu yüzden .müslümanım diyen hiç bir türk genci ne olursa olsun bunu yapmaz yapamaz
Medya her zaman ki gibi sınıfta kaldı. Alanlardan yayın yapanların isimleri malum , amaçları da. Kuruluş amaçlarını başarıyla yerine getirdiklerini söyleyebilirim kibarca. Daha renkli cümlelerimi ilk günlerde harcadım bitti :)
                                  

Hain avrupa kendinden bekleneni yaptı hiç şaşırtmadı habire verdi gazı verdi gazı . Zaten hep
biribirimize düştüğümüzde övmedi mi bunlar bizi ? Ordan şüphelenmek lazım.
Ve biz nerdeyse birbirimize düşecektik , hemen kamplaşmalar başladı. Geziciler ve evinde oturanlar diye. Geziciler de üçe ayrılıyor zannımca ; gezi parkındaki ağaçlar için eylem yapanlar , bunun sonucunda seçimle yapamadığımızı belki yaparız diyenler ve masonlar ya da dış güçler ya da ergenekon vs örgütlerin kaos ortamı oluşması için konuşlandırdığı kişiler.
Önce de bu gösteri sahnelenmişti hemen tanıdım o yüzden. Vatandaşı söylemlerle birbirinden şüphe eder hale getirme ,başkalaştırma diyebiliriz. Başörtüsü kabullenilmiş bir olguyken vay efendim altındaki düşünceye zihniyete karşıyız diye diye konu komşuyu , öğretmen öğrencisini birbirinden şüphe eder hale getirdiler. O zaman biz hükümeti değiştirelim diye eylem yapmadık hiç. Boynumuzu büküp ağlaya ağlaya derse girerdik,  en arka sırada suçlu gibi dikkat çekmemeye çalışarak otururduk. En güzel zamanımız üniversite çağımız kabus gibi geçti bu yüzden. Biz müsebbibleri Allah'a havale ettik sadece.
Kimse başbakanını ya da muhalefet liderlerini sevmek zorunda değil.oy verirken   ülkeye kimin daha iyi hizmet edeceğini düşünürsem ona oy veririm. Çünkü çekiyorsak hep beraber çekiyoruz  ceremeyi. Kendini elit sayan malum ailelerden bahsetmiyorum , onların işleri her daim tıkırındadır kaymak da hep önlerindedir ne hikmetse. O kaymağı  paylaşmaları gerektiğindeyse agresifleşirler ,  hatta hükümet düşürmeye el altından destek verirler.
Tepki çeken uygulamalara gelirsek; belirli saatten sonra içki satışının yasaklanması. Ki bu uygulama her ülkede var. Türk gençliğinin alkolden sınıfta kalmasını yılbaşı gecesi seyrettik beraberce. İçme yaşı ortaokula inmişken endişenmemek nasıl mümkün ?    İrlandayı içkiyle uyuşturup el koymadılar mı ? 
Üçüncü köprünün adı. Yahu hangi köprünün adı konurken bize danıştılar ? 

Dedim ya tarafsızım,  baktığımda şunu merak ediyorum ; hükümet  bu kadar garezi hakedecek ne  yapmış ?
Milli gelirin on yılda 2500 $ dan 10500$ çıkması ?
Imf borcunun bitirilmesi ? ( son kırk yılda iki defa olmuş)
12 dev projeye başlanması ? ( çoğunun ederi bazı ülkelerin bütçesine eş)
Dev bir örgütün çökertilmesi ve faili meçhullerin üzerine gidilebilmesi ?
Türkiyeye dış ülkelerden habire yatırım yapılması ve kredi notunun yükselmesi , enflasyonun tek haneli rakamları görmesi
Yok yok bunlar sevinilecek şeyler çanağı çömleği alıp kutlama için ben de mi insem acaba sokağa ?





31 Mayıs 2013 Cuma

İrdeleme


Yazılarımı okuyanlar bilir öztürkçe kelimelerle aramın iyi olmadığını. Demirsel indibindiye asansör , oturgaçlı götürgeçe otobüs demeyi tercih ettiğimi . İşte bu yüzden mecbur kaalırsam kullanırım irdeleme sözünü. İnceleme'yi tercih ederim. Yine de zihin yorgun olduğunda dile söz geçmiyor , laf ağızdan kaçıveriyor. Özür yazısı gibi oldu.

Neyi inceliyeyim ? Tabii ki son aylardaki favori dizim ,huzur sokağını. İlk başlarda reytingleri hayli yüksek olan dizi şu sıralar kan kaybında olmasına rağmen ciddi bir hayran kitlesine sahip. Çoğunluğu müslüman olan bir ülkede tvlerde böyle ciddi anlamda bir çalışma yapılmadığı için belki, bir kesimdeki çoğu insanın bildiği bir uyarlama olmasından ya da oyuncu kadrosundan sevildi böyle.

Feyzayı canlandıran Selin'i bilir herkes acı hayattan ve adanalıdan. Kutsi'nin ise zaten hazırda bir hayran grubu mevcut. Güven hanımı sezon sezon süren diziden dolayı tanımayan var mı ? Yanına yeşim salkım ve ayşe sultanla Hasan amcayı da koyunca, set olarak da hepimizin imrendiği ahşap evlerle dolu mahallecik olunca olmuş sana ballı lokma tatlısı !

                             
İlk bölümler nefisti ; Feyzanın cüretiyle ve sıcaklığıyla Bilalin başını döndürmesini izledik , sonra tam Feyza vazgeçeceği anda Bilalin aşkını dillendirişine tanık olduk , tam içimiz rahatladı derken başladı entrikalar , soluksuz izledik.

Biri bitti derken diğeri başladı , hiç bir dizide olmadığı kadar kötü karakter dahil oldu diziye. Öğrendikki senaristler değişmeye başlamış. Bilal huy değiştirdi adeta ; gurur abidesi sevdiğine acı çektiren ve affetmeyen odun  gibi biri oldu çıktı. Feyzaya da ezik rolü biçildi , hep ağlayan ve özür dleyen ama hiç affedilmeyen. Bir de üçüncü kişilik var dizide Bilale aşık ama sevenlerin arasından nazikçe çekilen. Bitmek bilmeyen senarist değişimleri sadece ona yaradı doğrusu ; neredeyse azize mertebesine çıktı kendileri.

Kitaptaki son mutlu değil okuyanlar bilir , ama dizinin de şu ana dek kitaba uygun gittiğini kim söyleyebilir ?  Millete sevdirin Feyzayı tüm şirinliğiyle sonra da ayırın sevdiğinden reva mıdır bizlere acep ?

Dizinin face'te halihazırda bir resmi sayfası iki fan sitesi var habire işleyen . Gurbetçi kardeşlerimizden tutun da , memleketimin her türden insanına dek uzanan geniş bir yelpazede hayran kitlesine sahip. İçlerinde ben bile varım ayol ! O derece !

Face sohbetlerinden ümitsizliğe düşüyorum bazen diziyi tartışırken . Seviyeli bir manzara  olmuyor çoğunlukla. Argo konuşanlar,  küfür etmeye yeltenenler  konuştuğu gibi yazanlar ya da o kelime öyle yazılıyor zannedenler ...

Ümitsizliğe düşürüyorsun memleketim insanı bazen ; inan ki sarfettiğin kelimeler yansıtıyor seni dünyaya haberin olmadan. Kitap okumadığını , sadece  tv ye ve maça programlandığını , klişe nakaratları kafanın bir köşesine yerleştirdiğini ve lazım geldikçe çıkarıp çıkarıp kullandığını en acısı ise , birileriyle dalaşıp üstün çıkmak için can attığını

Biliyormuydun ?



23 Mayıs 2013 Perşembe

Öğk


Havaların ısınmasıyla camda- balkonda atlet giymiş erkekler görmek istemeyenler ?

21 Mayıs 2013 Salı

en son sohbetten aklımızda kalanlar;




bu secde ayetini huyu kötü olan  kişinin  kulağına üç defa okuyorsun. değişim başlıyor inş.

14 Mayıs 2013 Salı


                                   
Şu günlerde huzur sokağına takmış durumdayım.    olurum bazen böyle. En son asmalı konak fenomeni olmuştum. Ne demekse artık...

Belki de kara sevdalar çekiyor ilgimi. Ya da başrol oyuncularının birbiriyle elektriği bağlıyor. Ama haksızlık etmiyeyim; güzel komşuluk ilişkileri de seyretmemde etken.

Okuyanlar bilir kitabını ; dizisi şu anda birebir gitmiyor  çok da iyi ediyor çünkü pek acıklıydı kitap. Zaten fanatik izleyiciler de baskı yapıyorlar Feyzayla bilal evlensin diye. Sanki her uyarlama birebir  ; vampir günlüklerini okuyanlar dizisiyle kel alakadır  mesela.

Feyzaya hayranım ; aşkı konusunda hiç olamayacağım kadar özverili , samimi ve güzel. Bilal ise goncamı hatırlatıyor , sakin ve asil. Bu çift kucak kucağa olmadan  aşkı gözleriyle yaşıyor.

Tek sıkıntım birden fazla kötü karakter olması ; hacer mesela. Nasıl yolasım var onu. Sonra üvey anne Emel. Baba necmettinse tam bir acizlik abidesi , nereye çekerlerse oraya yol alıyor. Pöh.

Ayşe sultanı da pek sevdim ; nasıl da şefkatli Feyzacığa. İki çift lafla Bilali zımbalıyor kalbinden. Saadet Hanıma sabrediyorum şimdilik. Şükran ise başlıbaşına huzur timsali ; herkese saygılı ve anlayışlı.

Rol seçimini kim yapmışsa karakterleri yerli yerine oturtmuş yadırgamıyorsunuz izlerken.

Hatta diziyi o kadar sevdim ki evirip çevirip ,  sezon sezon yapsınlar diyorum hiç utanmadan.


12 Mayıs 2013 Pazar

Çatılmış kaşlar kare kare, geliyor teyyare


   
İnternette gezerken şaşar dururum hallere ...

Bazı hanımlar ne kadar hamarat ; akla hayale gelmeyen güzellikleri yapıveriyorlar yiyecek - giyecek ya da çeyiz süslemeleri ve şimdi zihnime gelmeyen bilumum eşyalar

Ama bazısını da pek kendine güvenli bulurum ; silikon tabancasını al eline iki kumaşı yapıştır etiket bastır  al sana tasarım-  belki de sanal alemden kopya   Vardır pohpohlayan oldukça satış sitesi ; fiyatlar da çabayla ters orantı sanki scud füzesi
Sonrasında ah çok çalıştım belim bıkınım ağrıdı teraneleri...

Kandıramazsın beni ... Kızdırırsın sadece...


Not : kastettiklerim alınsınlar bir zahmet

6 Mayıs 2013 Pazartesi



En son ne zaman böyle avare takılmıştım acep ?
Demekki bütün vaktimi sen alıyormuşsun  ey goncam.

Kızım ankaraya döndü okulu başladı . Erkekim onu okuluna bıraktı , annesiyle babasını da çoruma. Hani burada sevinmiştim ya

Boncuk oğlumla üç gün beraber kaldık hayret!  biribirimizi yemeden.
İlk gün gezdi o , annesi bir heves titizlenirken. İkinci gün de gezdi , annesi nezle olmuş işe giderken. Üçüncü gün  yine gezmelerdeydi , annesi koltukta tılhımış yatarken instagram face arasında gezi dururken.

Ne resimler boyadım eskittim , avarelik de iyiymiş arada. Mayıs ayını pek severim. Önemli kararlar almak istesem de bahar ayları elimden uçup gider her seferinde.

Neyse sırayla ; başlasın hıdrellez hazırlıkları.

4 Mayıs 2013 Cumartesi

Düğün Ola bayram ola hey !


Kaynanam gitti çünkü ..

Biliyorum bu kadarsevinmekle ayıp ediyorum. Ama yine de en ücra hücrelerimekadar sinenhuzur hissiyle hemhal olup gülücükler saçıyorum etrafa.

Bu kadar gıcık olmamıştım hiç şimdiye dek. Galiba yaşla beraber sabrın azaldığı doğruymuş. Nicenicekaynanalra nazaran masum kalır aslında. Sadece soğuktur. Ama yakınlık bekleyen soğuklardan. Konuyu sen açacaksın , sen götüreceksin konuşur ozaman. Eşim senden çekiniyor derdi iyi niyetiyle , ama bakıyorum da kendi çevresinde de öyle  konuşmaz pek. Öyle dedikse sanmayın boynu bükük mazlumlardan. İş kızını çıkarlarına geldiğinde aslan kesilir. Kızına vetorunlarona hizmeteder bu yaşta. Ama gelinden hizmet bekler.

En gıcık olduğum huyu da bir yere gidilsin ve kızı yada kendisi götürülmesin surat asar kocasına da astırır tam da burada anlattığım gibi  iki kere yaşamıştım bunu. Bu geldiğinde de üçüncüsünü yaşattı sağolsun.
Aslında kasıt yoktu ; onu gittiğim pazara götürmediğimde   Misafirim gelicektive işe de uğramak zorundaydım. Zorbir gün olacaktı ; o yüzdn işe gitmeden misafir soframı hazırladım. Hoş daha hazırlarken suratlar asılmaya başlandı. Anlamıyorum bu insanları ; gelen senin kardeşin ve eşi  güzel hazırlanıyorum diye sevineceğine kıskanırmış misali tavırlar niye ?  Yok yok iliğine kemiğine işlemiş kıskançlık. Canım sıkıldı duruma işim bitince hazırlanıp eşimi bekledim içerde gelince de hop atladım arabaya.
İşten sonra beş dk. Pazara uğradım deri koltuklarıma örtü bakmaya. Eve geldiğimizde asık yüzler kösele misali olmuştu ; haberim olsaydı ben de giderdim dedi sadece. Heveslendiği yer oysaki pazarcık lakin , suratını astıkça inadına hiç bir yere götürmem seni kaynanacık

Ah biliyorum yaptığım düpedüz dedikodu ve unutup gitsem de birileri atacak günün birinde benim için bu başlığı !

30 Nisan 2013 Salı

Allahım ! Allahım !

Kaynana alerjisine bir çare !

Bu kadar mı  gıcığına gider bir insan  yahu ?

Yakınlık bekleyen donyağı olmayaydı iyiydi aslında

Ayna gibi Olmasaydım daha da iyiydi

25 Nisan 2013 Perşembe


                       


Birisi aklına geldiğinde aniden , sadece güzel anlar canlanıyorsa gözünde,  o kişi sadece iyilikle yaklaşmıştır sana , bilesin

Kulağına geçmişten güzel fısıltılar çalınıyorsa , hızla dönen dünyaya inat sana güzel sözler söylemiştir sana

Yine o kişiyi düşündüğünde ,  istemsizce oluşuyorsa dudaklarında bir tebessüm ; küçük ya da büyük farketmez

Sen onu muhakkak seviyorsundur

Bilesin


19 Nisan 2013 Cuma

Bahar mı geldi yoksa ?


                                             

Farketmeden , yeni sildiğim camın sağnak yağmurla ıslanmasını esefle seyrederken , ama yine de camı açıp mis gibi ıslanmış toprak kokusunu da koklamadan edemeyerek ...
Halbuki kombiye vahşi hayvan muamelesi yapıp yanaşamayan , aksine battaniyelerle aşk yaşayan zevatın tam tersi sıcak  evde hiç anlamadım kışın bittiğini 
Ta ki bugün dışarı çıkıp arabanın kapısını açana dek . Yüzüme vuran sıcak havayla amanin yaz mı geldi ?  diye bir çığırtı koparıverdim , camları sonuna dek açarken 


Niyetim çeyiz fuarına gitmekti , malum züccaciyeyi pek severim. Aklımda da yemek tabaklarımı değiştirmek vardı. Hevesle her standa gittiğimde perakende satışımız yoktur yazısına tosladım. 
Ah oysa ki ne ciciler vardı sayın okur , hani şu ev dekorasyon mağazalarında gördüğümüz ya da internette tıklayıpyakından baktığımız tepsiler , kupalar , bardaklar  hepsi hepsi vardı.resim çekeydim iyiydi :) 
 Ağzıma bir parmak bal sürüp geri döndüm kös kös   Seramik tabir edilen ama ciddi ciddi boyanmış teflon olduğundan kuşkulandığım her türlü tencere tava vardı uçukkaçık fiyatlarda tabii . Zaten bizleri teflonlarla da böyle böyle tanıştırmamışlar mıydı avrupada terk edilirken ?
 Niyeyse hep ecnebinin artığına layık görülüyor bu ülke .Özal ithalatı serbest bırakana dek tedavülden kalkmış  arabalara mahkumduk hatırlarsanız. 

Omuzlar düşük asık suratla ufak bir pazar alışverişi yaptım , bir Z. Teyze turu and kısa bir market derken akşam ezanına ramak eve girdim. 
Yorgun teyyareye güzel haber ; akşam yemekte ızgara var. Daha da güzeli Goncamın yapması 

12 Nisan 2013 Cuma

Büyük beden çalışan firmaları anlamaktan acizim

Kadrolu bir terziniz yoksa ve dar kıyafetler giymek istemiyorsanız ,  -kiloluyum demiyorum bak -  büyük bedene yöneliyorsun.
Ama o da ne ?

                     

Tam bir sirk gösterisi; mevsimlerden yaz ise iç gösteren bluzlar, yazsa muhakkak askılı üstler ya da elbiseler ,daracık pantolonlar , oturunca bilmem nerelere kadar bacak şov yaptıracak etekler ...

Hayır , kime neyi ispat etmeye çalışıyoruz acaba ?
Bak tombulsam da güzelim , balık etimi gözüne  gözüne de sokayım niye ?
Oysa ki vücuduyla über barışık , sonsuz özgüvenli insanlar bizi rahatsız ederdi ya, ondan sordum.
Yoksa sıfır beden modası out oldu da mı biz sütun ! gibi bacaklar seyreder olduk ?

Et- but görmek isteseydi millat kasaplar bayram  yeri olurdu ayol :(

8 Nisan 2013 Pazartesi

Yorgun bugün



Böyle yolda geçen günleri sevmiyorum hiç. Hele yağmur yaşlık  ve trafik felç olursa oh ne ala hiç yüzüm gülmez. İşim rast gitmezse bir de oh la la ...

Bugün eşime check up yaptırmaya gittik bir saatlik iş sarktı da sarktı saat üçlere dek. Tabii suç yine teyyarede. İki işi sığdırmaya  çalışır bir güne.

Klinik leventte -biz beylikdüzünde!-  olunca günümüz yolda geçti bitti , sabah trafiği bizi mest etti. Böyle zamanlarda şehrin göbeğinde oturmayı nasıl da arzu ederim ; mümkünse tramway , metrobüs , otobüs ve hatta minibüsle ulaşabileyim her yere , hatta seçmece olsun ulaşım biçimim.

Ama yok biz benzin ne kadar zamlansa da özel arabamızla çıkarız trafiğe ; her arabada tek kişi olaraktan. Maksat trafiği zenginleştirmek demi?

Öğle tatilinde o taraflarda staj yapan kuru kızımla buluştuk  - evet şimdi daha da kuru oldu -  bişeyler yedik. Etli yaprak sarması yemek istedim yanında salatayla. Sarmaları dondurucudan çıkarıp pişirince iğrenç oluyorlar ; bir iki kere denemiş ve ürpererek vazgeçmiştim. Ziyafetten aldığım sarmalar da böyleydi maalesef. Nerde kırıktabağın sarmaları ah ! Salata aldığım mekanda karışık kızartma ve patates salatası ekşimişti. Patlıcan dolması fena değildi , en taze mercimekli köfteydi. Sonuç ; yine hüsran düştü eyvah !  Tabii kaşık-la nın sayfasına bildirdim memnuniyetsizliğimi




Eve geldiğimizde saat dörtbuçuktu ; yatsan yatılmayacak , yatılsa da sağlam kalkılmayacak saat . Zombi gibi ayaktayım hala yani. Yeni çıkan kitaplarımla haşır neşir oldum biraz. Okuyup yine çoğunu satışa koyacağım. Sevdim bu işi ; evde kalabalık etmiyorlar

                                             



6 Nisan 2013 Cumartesi

16 yaşında olsaydım eğer ....



Şimdi ve bu çağda?


Yeni  nesil gibi olurmuydum acep ? Ortama uyup elime telefon yapışık gibi gezermiydim ? Günde bin mesaj atıp iki cümle kuramayan yabani bakışlı bir ergen mi olurdum ? Her hafta sonu arkadaşıyla planlar yapıp boş gevezeliklerle geçiren . Habire alıp hiçbişeyim yok diye feryat eden . İnternete twite whts'p a dadanan .

Aşk gemisi diye bir dizi vardı ,babamın asla seyrettirmediği şimdikilere nazaran masum olan lakin biraz da isminden kaybeden. O dizi çıktığında hep yatağa gönderilirken aynı hayal canlanırdı gözümde; bileğe takılan saatvari bir televizyon  . Goncamla çıkarkense cep telefonuna hayallenirdim.
Sırf bu ikisi yüzünden bile ne kadar şanslı olduğunu biliyormusun ey yeni nesil ?

Böyle çağrınsam da çoklukla bizim daha şanslı olduğumuzu hissettiğim zaman da çoktur. Özellikle de o zamanlardan an'ları canlandıran seksenleri seyrettiğimde. Ordaki duygular bizim duygularımızdı işte; misafir gelince duyulan sevinç, güz hazırlıklarının heyecanı , aile ve komşuluk birliği (apartmanca iftara gitmiştik hatta) , günlerin bereketi , insan gibi insanlık , edep ,meyvenin sebzenin doğalı daha doğrusu her şeyin doğalı  insanın duygunun dünyanın...

Yok yok biz daha şanslıydık eminim .varlık içinde yokluk çekip sapıtan psikiyatr yollarına aşina olan gençliğe nazaran.

31 Mart 2013 Pazar

Huzurlu sokak



Çoğunluk takip ediyor etmeyenler de aşina zaten meşhur diziye. Reytinglerini de aralarda verilen reklamlardan az çok tahmin ediyoruz.

Nedir acaba bu teveccühün sebebi ?
Kısaca kaybedilen şeylere duyulan umutsuzca özlem.
Nasıl yani ?


Apartmanlaşmayla biten mahalle olgusu , nesli kesilen duygular; yardımlaşma ve empati  yoksunluğu
Herkesin kabuğuna çekilip kendiyle haşır neşir olması,buna rağmen dertlerin ,otomatik ve dijital dünyanın tüm kolaylıklarına rağmen ,işlerin ve güçlerin yitip bitmemesi , aksine tirişkadan nağmeler misali türeyip bizi tüketmesi . Hepsinin tuzu biberiyse ; devleşen bencilliğimiz

Sonuç ;biteviye ümitsizlik , artan intihar ve cinnetler , sudan sebeplerle cinayetler ...
İşte bu yüzdendir ;  ekrandaki birbirine her an yardıma hazır kişilikleri hasretle izlememiz. 100 metrekare kutularda otururken ,kendi sokaklarında kocaman bir aile olan kişiliklere imrenmemiz.
 muhabbetimiz mail - mesajla sınırlanmışken , derdini açanları pür dikkat izlememiz bu yüzden işte.

Çözüm; zor. Kutu kutu dairelerden burnumuzu çıkarıp komşuyu tanımalı önce, yardıma koşmalı karşılığını peşin peşin beklemeden. Hafta sonu bilmem ne avm'de taban tepmek yerine kameriyede çay içmeli komşumuzla karşılıklı.

Halbuki anamızdan atamızdan böyle mi gördük de bu hale geldik ? Hadi biz geldik geçiyoruz , içe kapalı yetiştirdiğimiz çocuklarımızın akıbeti ne olacak ? Merak ediyorum desem yalan olur



30 Mart 2013 Cumartesi


Şurada Okuduğum samimi endişeden dolayı yazma gereği duydum bir kaç satır . Daha önce de yazmıştım bu konuda.
Şirazesinden kaydırılan tesettür hakkında.

Tesettür bir ölçüdür arkadaşlar.
 Kuralları vardır ; saymaya gerek yok ,ilgili herkes bilir bunu
Zevkinize göre küçük oynamalar yapabilirsiniz desen -renk gibi  ama keyfinize göre giyindiğinizde tesettür kombini adı altında , vebal altına giriverirsiniz , sizi model olarak almış kanmaya hazır bilgisiz dimağlar karşısında .

Pantolon üstüne blüz ya da hırka , kollar sıvalı, dudaklar rujlu tesettüre dair tek iz ; burada ne işim var dercesine baştaki garip kalmış örtü .

Bunu tesettür diye sunuyorsunuz millete. Neyi pazarlıyorsunuz? Aklınızca milleti tesettüre ısındırmaya mı  çalışıyorsunuz?

Hayır , örtünmenin altını oyuyorsunuz ; bilerek ya da bilmeyerek .
Sizin de payınız yok mu normal boy etekle siyah çorap giyen , ya da tişört - kot giyip gezen örtülü kızlarda ?

Ya aileler ?
Örtünsün de nasıl olursa olsun diye mi göz yumuyor ? Yoksa söz geçirmekten mi acizler ?
Ah bir de başı kapalı eli sigaralılar var , o konuya hiç girmeyelim mümkünse

25 Mart 2013 Pazartesi

bursaya gidek mi?


dedik ve gittik .
söylemişimdir kesin; pek severim bursayı.her gittiğimde de ayselde kalırımz.  o da bizi bir gezdirir sağolsun, feleğimiz şaşar,başımız döner. 

bu sefer goncamla ikimiz sessizce kaçtık ,çocukları birbirine bırakıp.ikinci bahara doğru gidiyoruz sanki ?
feribottan inince  asırlık  çınarın altında harika kahvaltı;


kafamızı dinlemek için oylat kaplıcalarına gittik,iyi de oldu iliğimiz kemiğimiz ısındı ayol. gidenler bilir aslanın kafasından gümbür gümbür akan suyun yaptığı masajı !


otel sakin mi sakindi ,iki gün kafa dinledik .hele odun ateşinde pişen çayı içerken,  yeşillikler arasında zihin detoksu yapmak .   hiç bir şey düşünmeden ve konuşmadan sadece yeşili seyretmenin insana verdiği dayanılmaz hafiflik güzeldi.     istanbulda ter dökerken otelde soba yaktık ,


dönüş gününde avm maceramız oldu ve evet yine bol bol aradık. 
bursaya gidilir e iskender yenmezmi? hem de menbaından yedik 
dönüş yolunda kahve molası;


dönüşteki zayiata bakarsak;
yanlış yapılmış internet alışverişi,iki gece arkadaş ağırlama...

22 Mart 2013 Cuma

Tırtıl yeme kılavuzu

Önce itinayla biber alınır ,mümkünse üzeri lekesi olanlardan.
Misler gibi yıkanır kahvaltıda yenmek üzere.
Sonra,hoş bir sohbet eşliğinde  gülüş cümbüş bilumum kahvaltiliklardan atıştırılırken sıra gelir biber efendiye.
                                         

Hart diye ısırırsın kocaman bir hevesle.
Aaa o da ne ? Dudağına değen yumuşak bişeyler var sanki. Gözlerin odaklanmasiyla nesneye,
Hooop bir kosu banyoya.
Başlasın bakalım nağmeler inceden inceye.