9 Eylül 2011 Cuma

ve kazanan...

sabır oldu. hatasını anladı mı ?    sanmıyorum.    tekrar yapar mı ?  yüzde yüz.
bayramın son günü ,   istanbula dönmeye can atıyordum.     yorgan gitti, kavga bitti misali    pişmanlık nağmeleri      tıngırdıyordu,kaynanamın sesinde.    kolay affetmek,  huylarımdan değil maalesef.
bize, tokattaki mağaradan bahseden hala, telefon açmış ,   sanırsam nasıl geçmiş,   nerelere gitmişler diye soruyor ki,    bizimki nerden bileyim diye,   urgun urgun konuşuyor.    yara iyileşmemiş daha.
meğer hala,   oturmaya çağırmış.     biraz daha surat asabileceği, başbaşa bir gezi mi ?    yok almayayım, dedim ve      arkadaşlarıyla buluşmaya giden,  goncama takıldım.    sonra da ver elini terapi.    yani alışveriş. bir pantolon etekle, bluz aldım.
çorumun girişinde ,    2000 kişilik yeni camii yapılıyormuş,    inşaatı gezdik;





şehirde  ara sokaklarda,    bu evlerden o kadar çok var ki,





daha sonra çomar barajına gittik ,   arabadan inmeden gezdik ,    öyle sıcaktı ki;





soldakinin adı, atlı köşk müş.  ucube villalar;





akşam yemek saatinde geldiğimizde ,   cımbıl cımbıl sulu,   tuzlu mu  tuzlu ,  nerdeyse kıymasız,    bamya bekliyordu bizi.    ben yapsam,  bir araba laf edecek olan eşim,    kuzu gibi yese de,    dalga geçmemden kurtulamadı.
yemekten sonra,  teyzeye gittik.   yeni değiştirdiği,   sevimli mutfağına bayıldım,    dolap kapakları kırmızı, fayansları da kırmızılı- grili minik minik.       mutfağımı değiştirmeden görmüş olsaydım diye, hayıflandım bol bol
eltimler de geldiler    ve biz gülüş cümbüş konuştukça ,   o suskunlaştı.     galiba çözdüm onu;    kıskanç düpedüz.





sabah,  eşime ağlamış ben ne yaptım diye.     sonunda hiç yapmadığını da yaptı,      oğlunu soktu aramıza. annesi tabii dayanamadı,  konuş diye.       ahh erkekler.. canları isteyince unutmaya hazırlar her şeyi.
tekrarladım küs değilim,    kızgınım,   zamana bırakalım diye.     kahvaltı  masasında bir izzet bir ikram,  ama nafile.   arabaya binince ohh çektim;
my sweet home ,ağrısız başım diye.

7 yorum:

Şerife dedi ki...

bana uğrayan daha doğrusu kayınvalidemle bana uğrayan barış ve anlayış rüzgarları sana da uğrasın :)

nabrut fıdıllıoğlu dedi ki...

sabahları annem kalkmadan babannem annemin yanına gelir fısır fısır annemi şikayet ederdi.annemi hırpaladığı için hiç saygı duymadım ona.her yaptığını bende anneme şikayet ettim.bir keresinde saçım gözüme giriyor gözü hastalanacak diye güzelim kahkülümü kesip beni beslemeye benzetmişti yav.ama şimdi şefkatte duyuyorum işte 80 i bitirecek nerdeyse ama yanlız yaşıyor neden çünkü bizimle yaşadığı 18 yıl boyunca bütün kredisini tüketti.işte bu yüzden diyorum ki akıl çok büyük bir erdem,herkeste bulunmayan...

neval dedi ki...

ŞERİFE; AMİN diyelim bacım

NABRUT; bazı insanlar ne dillerini ne de kalplerini tutamıyor ki nabrutum

neslinameblog.blogspot.com dedi ki...

Gelinle kaynana neden hic anlasamaz acaba merak ediyorum bir yerlerde yanlis yapiliyor sanirim

Unknown dedi ki...

kurban bayramına neredesin neval?

neval dedi ki...

NESLİNAME; daha dün annem söyledi,gelin kaynana biraraya gelince kalem kırılmış.

NEŞE; daha belli değil ama yurtdışı düşünüyoruz sevgili neşe.

Nil dedi ki...

tahtaya vuruyorum. şükürler olsun diyorum. şimdiye kadar hiç sorun yaşamadık. şimdi yeni gelin gelecek bakalım nasıl olacak? umarım durumlarda bir değişme olmaz.