bugün hava ne kadar da sıcaktı. öyle ki pineklediğim koltuktan, öğlene kadar kalkamadım. öğlen de metroya, alışverişe çıktık erkekimle.
sonra, aile dostumuz tamer abiye leblebimizi götürdük ve bayram ziyaretimizi yaptık.
tamer abi, çocukken oturduğumuz apartmanda komşumuzdu. ailece gider , gelirdik . hani şurda bahsettiğim gibi.
akşam yemeğini hep beraber, ayakları yamuk masamızda , sıkış tıkış 5 kişi yedikten sonra , biz sebahat ablayla, sofrayı toplarken annem , babamın kahvesini yapardı .
ahh... o masanın hikayesi apayrı. bakırköye taşındığımız yıl, babam büyük masamızı, mutfağa sığmaz diye dayımlara vermişti. bu senenin moda olan , eskitilmiş beyaz masalarına benzeyen, ayakları oymalı masamız da , zaten kendi evine taşınırken yeni möble alan, küçük dayımdan kalmaydı. onun boşalttığı evi de, biz tutmuştuk. bizden sonra da , büyük dayım oturdu orada.
işte masayı verirken, dayım ben size daha küçüğünü alırım demiş ve portatif tipli masayı almış bize. babam hiç beğenmedi ve nerdeyse, her yemek sofrasında söylendi durdu, senin abinin getirdiği masa diye anneme. hele annem, mutfağın lambasını silerken, buz hokeyi yaparmışcasına, vıııııjjt diye kayıp, narin sandalyemizi kırarak, içinden geçtiğinden ve yamulttuğundan beri, söylenmeleri iki kat artmıştı sanki. annemin, sandalyenin kenarından dışarı sarkan ayaklarını, hala hatırladığımda , bir kahkaha kaçıverir ağzımdan. dayımlar, 15 yıl felan kullandılar, o masayı.
akşam yemeğinden sonra , babam höpürdeterek içerken kahvesini , yorgun değilse bazen ,bu gece nuri beylere , yahut tamerlere gidelim derdi. böyle demesiyle beraber, alt kata inip, yavaşça tıklatırdım kapıyı; nurten teyze, müsaitseniz babamlar bu akşam size gelecekler diye. tabii , o babamların içinde biz de olurduk, çünkü hoşbeş ettiğimiz, iki tane kızları vardı ve pek samimiydik. genç kızlığa ve flörtlere dair, yegane bilgiyi onlardan almışımdır birebir. onlar olmasaydı , ne kadar cahil kalacaktım kimbilir ?
on dakika sonra, hep beraber inerdik aşağıya . annemler salona, biz kızların odasına geçerdik ve başlardık okuldan, erkeklerden konuşmaya. yaş 14-15 , normal yani. 2 saat oturur, sessizce kalkardık, evimize kendi dünyamıza doğru.
ahh bazen de babamlar, karşı komşumuza giderdi, fadime teyzeye. ya hiç hoşlanmadım ve hoşlanmayacağım, o kadından. neden mi ? annemi sömürebildiği kadar sömürdü , zor durumlarda bıraktı haspam. bayram sarmasını mı sardırmadı, kendi beceriksizliği ve cimriliğiyle, bişeyler yapmaya çalışır, batırdıklarını düzeltmek, anneme düşerdi. Allah rızası için uğraşmak, zor bea
gözünün çapağını silmeden, sabahları bize damlar, eskimesin diye yeleklerini ve pijamalarını ters giyerdi. düzenli temizlikçi almasına rağmen , kapısı açıldığında , evinden ağır bir koku süzülürdü koridora. yıllar sonra, bu kokunun çiçeklerini coşturmak için döktüğü, et sularından geldiğini öğrendim. hakkaten çiçekleri coşmuş, adeta etçil olmuştu. hatta minik gövdelerinde, yeşil kurtlar bile görmüş olabilirim.
öğğk nerden geldik şimdi bu kurtlara ? halbuki, bugün gittiğim tur şirketlerinden bahsedecektim
neyse başka zaman ..
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
10 yorum:
okurken yeşil çam filmlerinden birini izliyor gibi bir duyguya kapıldım.maalum şimdilerde karşı komşunun adını bilmiyoruz ya:(
NABRUT; geç kalmışsın adını öğrenmede 6 ayda öğrenmiştim; leyloş adı.
seni geçtim :)
Geçmiş zaman olur ki gibi,eski günler mi depreşti Neval ..
Çiçeklere et suyu he ıyykk gerçekmi bu çok ilginçmiş..
eski günlerin keyfi bi başka olurdu.
Nevalcim annelerimiz neden bu kadar iyi niyetliler?
et suyu meselesine gelince, o ev hakketden hep ağır kokar bea yahu :))
İyi evini fareler falan basmamış sadece kurt olması da onun lehine olmuş :)))
:)
anılar böyledir işte,
tutar eteğinden çekiştiriverir seni her yana ...
SEVGİ;kokuilginç,kurtlar iğrençti sevgi :)
NALAN; eskilerin havası ,suyu yemeği temiz,kalpleri de temizmiş. şimdi küllü her şey kirlendi
BİR DUT MASALI; benimkiler sevdiler gitmiyorlar
önce bende bir öğyk dedikten sonra bayramda kalburabastı yapmaya çağıran bir teyzeyi hatırladım.sen daha güzel yapıyorsun diye.. Allah Allah yapma o zaman kalbura bastı.var böle tipler.(çağrılan ben değilim)hey gidi eski mahallemiz geldi aklıma... ha aramızda kalsın geçengün alt komşu oğlunu şehirdışına gönderiyormuş.ayıptır söylemesi bizden para istedi. verdik... tanımıyoz etmiyoz doğrumu yaptık acaba... para geri gelir mi? parasında değilimde acaba bizi kekledi mi? ha neval?
vay be,çiçekler iyki onu ısırmamış yahuuu? ,takmış çiçeklere demek ki cimri kadın...
ŞİRİN ; içeceğin soğuk su ,benden:)
OTUZUNDAN SONRA; isterdim aslında ısırsın,korku filmlerindeki gibi.
ne kötüyüm:)
heee anladıııııımmmmm:)))
Yorum Gönder