türkiyem insanının, insan hakları konusunda bir kaç fırın ekmeğe daha ihtiyacı var.
küçük veya büyük işletmeler farketmiyor, senaryo aynı; giderler kısılmak istendiğinde, ilk akla gelen iş gücünden yani işçiden kısmak oluyor ; maaşı artan işçiyi yolla gitsin . yenisini bulursun ucuza elbet. hoşuna gidiyor o meblağın bir kısmını , şu veye bu şekilde geri almak
ister mason dedenin , ister hacı amcanın mirası kodaman firma farketmez, torunların çözümü hep aynı. belki de bitirilen okul aynı. maniciklerini misli misli katlarken, bir yuvanın bacasını söndürmek, aileleri eli böğründe bırakmak, taşlaşmış vicdanlarda bir çentik bile bırakmıyor
neyseki; türkiyeyi gelişmiş ülke sıralamasında, alt sıralardan üst sıralara doğru hamle yaptıran, kişibaşı milli geliri 2500 dolardan , 10 000 dolara çıkaran bu kötü hükümet şu yasaları da çıkarmış ;
-15 yıl ssk ya primi ödenen çalışan, dilekçe verdiğinde tazminatını almaya hak kazanıyor
-sigortalı çalışan isterse 1 gün çalışsın, ücreti yatmak zorunda,ağır cezası var. ödenen prim, devlet tarafından koruma altına alınıyor ve emekli olduğunda, hak sahibine iadesi yapılıyor.
yani çalıştır- çalıştır- prim ödeme asla devri bitti gitti.
acaba emekçiyiz nidalarıyla, meydanları doldururken birilerinin amacına piyon olanlar, bunları biliyor da işlerine mi gelmiyor ?
30 Nisan 2011 Cumartesi
29 Nisan 2011 Cuma
eğlenceli dinlence
bugün akılda cuma pazarına gitmek vardı , uymadı. hiç bir pırtıya ihtiyacım olmadığına karar verdim. olanları bile her zaman giyemiyorum ki .takdir edersiniz ki, aklı başında insanların iş kıyafetleri de ağırbaşlı olmalı ( bknz ben. tevazu da can dostumdur zaten ).
sosyal hayat facebookla sınırlı kalınca, evdeki kıyafet de eşofman olduğundan, hanımlar arasında giyilebilecek kıyafetler de, dolap bekçisi oluyor haliyle.
ee pazara gitmedim de ne yaptım ? böcüklerimle uzun uzadıya kahvaltı. hani şöyle öğleye sarkan cinsten.
daha sonra sevginin, orjinal görünüşüyle ağız sulandıran portakal aromalı kurabiyesini pişirdim ;
yine sevgiden, sodalı poğaça ( sevgi bebişiyle uğraşadursun, burada kulaklarını çınlatalım ) ;
isteyen buyursun alsın. lakin hepsi bitti ,gitti
yoruldum da rahat durdum mu ? ne gezer ? sbs adayı oğluma çemkirdim, bol bol test çöz diye.
yakında geceleri de, aynı şekilde sayıklamam an meselesi he.
erkekim geldiğinde, sahile indik;
kuru kızım araba kullandı biraz ve en az iki kaza atlattık. havamı attım hemen ; ben bile daha güzel sürerim diye. titreye titreye kahve içtik, koşa koşa geldik evimize .
ahh bunlar da, sahilde reklam için gezen, anaokulunun elektrikli arabası ve gezi treni ;
sosyal hayat facebookla sınırlı kalınca, evdeki kıyafet de eşofman olduğundan, hanımlar arasında giyilebilecek kıyafetler de, dolap bekçisi oluyor haliyle.
ee pazara gitmedim de ne yaptım ? böcüklerimle uzun uzadıya kahvaltı. hani şöyle öğleye sarkan cinsten.
daha sonra sevginin, orjinal görünüşüyle ağız sulandıran portakal aromalı kurabiyesini pişirdim ;
yine sevgiden, sodalı poğaça ( sevgi bebişiyle uğraşadursun, burada kulaklarını çınlatalım ) ;
isteyen buyursun alsın. lakin hepsi bitti ,gitti
yoruldum da rahat durdum mu ? ne gezer ? sbs adayı oğluma çemkirdim, bol bol test çöz diye.
yakında geceleri de, aynı şekilde sayıklamam an meselesi he.
erkekim geldiğinde, sahile indik;
kuru kızım araba kullandı biraz ve en az iki kaza atlattık. havamı attım hemen ; ben bile daha güzel sürerim diye. titreye titreye kahve içtik, koşa koşa geldik evimize .
ahh bunlar da, sahilde reklam için gezen, anaokulunun elektrikli arabası ve gezi treni ;
12
yorumcu
Etiketler:
gezmecik,
tarifler,
tatil
28 Nisan 2011 Perşembe
gizli gizli hayaller
boncuklarımı yetiştirmek , kendi yuvalarını kurduklarını görmek
oğlumun tamamen iyileşmesi
kendi arabamı almak, kimse sponsor olmadan
umre ve hac yapmak maaile
goncamla emekli olmamız
ve önce bir türkiye gezisi ,dikkatle planlanmış
sonra da ver elini dünya seyahati belki de karavanla
iki kişilik yeni bir ev kurmak ve gönlümce döşemek
el sanatları,ev sanatları,ikebana ,boyama vs vs bulabildiğim her kursa gitmek
ya nasip ! diyelim
.
oğlumun tamamen iyileşmesi
kendi arabamı almak, kimse sponsor olmadan
umre ve hac yapmak maaile
goncamla emekli olmamız
ve önce bir türkiye gezisi ,dikkatle planlanmış
sonra da ver elini dünya seyahati belki de karavanla
iki kişilik yeni bir ev kurmak ve gönlümce döşemek
el sanatları,ev sanatları,ikebana ,boyama vs vs bulabildiğim her kursa gitmek
ya nasip ! diyelim
.
22
yorumcu
Etiketler:
istekler
27 Nisan 2011 Çarşamba
kramp dilli kızım
büyük boncuğum, orjinaldir (klon değildir dermişim) . hareketleri de öyle.
daha yakına kadar, yaramazlık yaptığını görmesem, inanmazdım. çocukken inanılmaz afacandı.
her temizlikten sonra, gözüme baka baka bir saksı çiçeğimi alaşağı ederdi. sehpalarımda hiç süs olmadı, daha doğrusu sehpa kullanma fırsatım olmadı, hala da yoktur. olsa eminim onu da hallederdi şimdilerde.
laptop çantasını, bacağına vurdurup çürüten birini duydunuz mu ?
ya da gaz lambasının, cam borusunun ucundan aleve bakarken , gözünü yakan ?
koşarken, bacaklarına takılıp düşen, bu yüzden koşamayan ?
üzerine dökülen saçları, gidip atmaya üşendiği için, cebinde biriktiren ?
ani parlamaları , pişmanlık rüğzgarıyla sağnak yağmura dönmeye meyilli
bunun yanında ;
sevdiklerine aşırı bağlı olan , asla satmayan
minikken tam bir paspal olmasına rağmen, artık bir dışarı çıkma ritüeline sahip olan
sevgi böceği, kendini koltuktaki annesinin üzerine atacak kadar, hem de
kuru kemiklerini batıra batıra, annesini yastık yapan
ahh ...en son icraati, diline kramp sokacak kadar, aşkla şevkle sakız çiğnemek
bütün bunlara sebep aramaktan vazgeçtim artık. tipik ikizler deyip geçiyorum
daha yakına kadar, yaramazlık yaptığını görmesem, inanmazdım. çocukken inanılmaz afacandı.
her temizlikten sonra, gözüme baka baka bir saksı çiçeğimi alaşağı ederdi. sehpalarımda hiç süs olmadı, daha doğrusu sehpa kullanma fırsatım olmadı, hala da yoktur. olsa eminim onu da hallederdi şimdilerde.
laptop çantasını, bacağına vurdurup çürüten birini duydunuz mu ?
ya da gaz lambasının, cam borusunun ucundan aleve bakarken , gözünü yakan ?
koşarken, bacaklarına takılıp düşen, bu yüzden koşamayan ?
üzerine dökülen saçları, gidip atmaya üşendiği için, cebinde biriktiren ?
ani parlamaları , pişmanlık rüğzgarıyla sağnak yağmura dönmeye meyilli
bunun yanında ;
sevdiklerine aşırı bağlı olan , asla satmayan
minikken tam bir paspal olmasına rağmen, artık bir dışarı çıkma ritüeline sahip olan
sevgi böceği, kendini koltuktaki annesinin üzerine atacak kadar, hem de
kuru kemiklerini batıra batıra, annesini yastık yapan
ahh ...en son icraati, diline kramp sokacak kadar, aşkla şevkle sakız çiğnemek
bütün bunlara sebep aramaktan vazgeçtim artık. tipik ikizler deyip geçiyorum
14
yorumcu
Etiketler:
biz,
nostalji
farkettim ki ;
faili meçhuller sona ermiş
japonlar, nükleer felaketten güneye kaçıyorlarmış
başka felaketlerden de, imkan nispetinde kaçılabilirmiş
ya dağların dümdüz edildiği, kaçacak deliğin tükendiği o meş'um günde ?
ağzına vurunca garibin, lokmasını alırlarmış gülerekten
peki günü geldiğinde garibi himaye edene vereceğin cevap ?
varsa dünyalığın yeterli, binermişsin afilli bineğe ,
ya görürsen bugün gıbtayla bakan fakirin ,sen yayayken ahirette burağa bindiğini ?
yaparsın... edersin ... halledersin işini şu veya bu şekilde ,
heyhat ! bu dünya , etme-bulma rüyasıymış...
japonlar, nükleer felaketten güneye kaçıyorlarmış
başka felaketlerden de, imkan nispetinde kaçılabilirmiş
ya dağların dümdüz edildiği, kaçacak deliğin tükendiği o meş'um günde ?
ağzına vurunca garibin, lokmasını alırlarmış gülerekten
peki günü geldiğinde garibi himaye edene vereceğin cevap ?
varsa dünyalığın yeterli, binermişsin afilli bineğe ,
ya görürsen bugün gıbtayla bakan fakirin ,sen yayayken ahirette burağa bindiğini ?
yaparsın... edersin ... halledersin işini şu veya bu şekilde ,
heyhat ! bu dünya , etme-bulma rüyasıymış...
26 Nisan 2011 Salı
sevgiliniz, her baktığınızda kıkırdamadan duramadığınız, burnunun üstünde yüzünü ortalamış sivilcenin sizi güldürmek için çıktığını söylerse, ne yaparsınız ?
10
yorumcu
Etiketler:
biz
hamam aynı tas da öyle ,hadi bıcı bıcı
hayatımızda ne değişti ?
bebeler küçükken paniktik ağladıklarında neden diye . dillerinden anlamazdıkki hele ilklerde biz de ağlardık susturamayınca
şimdi sıpa oldular hala anlamıyoruz hallerinden, ayrı bir türkçe konuşuyorlar adeta . pabuç gibi dilleri ağlatmıyor mu sanki ?
yemezlerdi her naneyi, canımız çıkardı şebeklik edicez diye şimdiyse ...hala öyle sık sık aynaya bakarım, dilimdeki tüyleri saymak için
uyumazlardı kolayca, iki saat ayakta battaniye arasında salladığımı bilirim ( derdime neyse ) şimdiyse mesaj ve chattan uyku yok
doyumsuzlardı, az önce toplanan bir sepet oyuncağı devirir, arkasına bakmadan gidip dolapları karıştırırlardı. şimdi hala dolap karıştırıyorlar ; giyecek hiçbirşeyim yook naralarıyla
önceden şeker çikolata isterlerdi şimdi laptop , cep teli istiyorlar
yok ki kimsede hayat kaygısı ; ekmek babadan, su da anneden oldukça
bebeler küçükken paniktik ağladıklarında neden diye . dillerinden anlamazdıkki hele ilklerde biz de ağlardık susturamayınca
şimdi sıpa oldular hala anlamıyoruz hallerinden, ayrı bir türkçe konuşuyorlar adeta . pabuç gibi dilleri ağlatmıyor mu sanki ?
yemezlerdi her naneyi, canımız çıkardı şebeklik edicez diye şimdiyse ...hala öyle sık sık aynaya bakarım, dilimdeki tüyleri saymak için
uyumazlardı kolayca, iki saat ayakta battaniye arasında salladığımı bilirim ( derdime neyse ) şimdiyse mesaj ve chattan uyku yok
doyumsuzlardı, az önce toplanan bir sepet oyuncağı devirir, arkasına bakmadan gidip dolapları karıştırırlardı. şimdi hala dolap karıştırıyorlar ; giyecek hiçbirşeyim yook naralarıyla
önceden şeker çikolata isterlerdi şimdi laptop , cep teli istiyorlar
yok ki kimsede hayat kaygısı ; ekmek babadan, su da anneden oldukça
13
yorumcu
Etiketler:
biz,
felsefe,
istekler
25 Nisan 2011 Pazartesi
komşu komşu, huuu
insanlar neden en basit sohbeti yaparken bile, neredeyse bağıra bağıra konuşuyor ?
alçak sesle, kendilerini ifade edemediklerini mi düşünüyorlar ? ya da bağırınca sözlerinin daha iyi mi dinleneceğini zannediyorlar ?
onların kendini nasıl hissettiğini bilemem ama, komşuları olarak üst katta, kendimi kötü hissettiğimi rahatlıkla söyleyebilirim.
hele bunu yapan kişiler, kulağının duymadığını iddia ederek, televizyonu yüksek perdeden dinlemeyi tercih ediyorlarsa ve çalan kapıya doğru seğirten, ayak seslerinden rahatsız olup, yukarıya bağıra çağıra şikayete çıkıyorsa
insanın aklına haliyle tv yi duymuyorsun ama, ayak pıtırtısından nasıl rahatsız oluyorsun ? sorusu geliyor
kendimi iyiniyetle sarıp sarmalanmış, fakat başkasının haksız öfkesine maruz kalmış hissetmem de, normal bu durumda
komşularımızı önemseriz ve iyi geçinmeye çalışırız, lakin güdümlü füze gibi üstüne gelen ve laf anlamayan yaşlı adama ne yaparsın ?
çingenelik tabii. ehh trakyalı olup da bulaşmayan varmı ?
sonuç ; füzenin fitilinin tıslayarak sönmesi ve artık toprak altında gömülü olması.
resim
alçak sesle, kendilerini ifade edemediklerini mi düşünüyorlar ? ya da bağırınca sözlerinin daha iyi mi dinleneceğini zannediyorlar ?
onların kendini nasıl hissettiğini bilemem ama, komşuları olarak üst katta, kendimi kötü hissettiğimi rahatlıkla söyleyebilirim.
hele bunu yapan kişiler, kulağının duymadığını iddia ederek, televizyonu yüksek perdeden dinlemeyi tercih ediyorlarsa ve çalan kapıya doğru seğirten, ayak seslerinden rahatsız olup, yukarıya bağıra çağıra şikayete çıkıyorsa
insanın aklına haliyle tv yi duymuyorsun ama, ayak pıtırtısından nasıl rahatsız oluyorsun ? sorusu geliyor
kendimi iyiniyetle sarıp sarmalanmış, fakat başkasının haksız öfkesine maruz kalmış hissetmem de, normal bu durumda
komşularımızı önemseriz ve iyi geçinmeye çalışırız, lakin güdümlü füze gibi üstüne gelen ve laf anlamayan yaşlı adama ne yaparsın ?
çingenelik tabii. ehh trakyalı olup da bulaşmayan varmı ?
sonuç ; füzenin fitilinin tıslayarak sönmesi ve artık toprak altında gömülü olması.
resim
23
yorumcu
Etiketler:
tartışma
24 Nisan 2011 Pazar
çekermiş zıt kutuplar birbirini
Mevlam hikmetinden sual olunmaz ; zıt kutupları eş ediyor birbirine
iyi eşleşme ; iki tane sabırsız bir arada ne yapar ? tırmalar duvarları beraber
ya da iki tane gamsız yan yana ? dünya yanarken, hasırları ısınmadan kül olurlar herhalde
bir rivayet; birbirini çok seven eşler birbirine benzerler, kardeş yahut akraba mısınız sorularına muhatap olurlar sık sık
size de söylüyorlar mı eşinize benziyorsunuz diye ?
ahh uzun yılları birarada geçiren o zıtlar bir bakmışlar, ki aynı oluvermiş üzüm üzüme misali
amma çok geç olmuş, vakit sonbahar
didişip durmaktan senelerdir,
yalan yok, içide bir, dışıda; yaralı bereli ...
iyi eşleşme ; iki tane sabırsız bir arada ne yapar ? tırmalar duvarları beraber
ya da iki tane gamsız yan yana ? dünya yanarken, hasırları ısınmadan kül olurlar herhalde
bir rivayet; birbirini çok seven eşler birbirine benzerler, kardeş yahut akraba mısınız sorularına muhatap olurlar sık sık
size de söylüyorlar mı eşinize benziyorsunuz diye ?
ahh uzun yılları birarada geçiren o zıtlar bir bakmışlar, ki aynı oluvermiş üzüm üzüme misali
amma çok geç olmuş, vakit sonbahar
didişip durmaktan senelerdir,
yalan yok, içide bir, dışıda; yaralı bereli ...
16
yorumcu
Etiketler:
felsefe
22 Nisan 2011 Cuma
ya sonra ?
bir zamanlar, karşı apartmanın balkonunda , yaşlı bir çift görmüştüm . merakımı uyandırdı, balkondaki minik su deposu.
sonra sebebini bilmeyi iş edinmiş, birilerinden öğrendim aslı astarını . evdeki gelin, aynı banyoyu kullanmak istemiyormuş. yaşlı çift, elini yüzünü balkonda yıkıyormuş.
göçüp gittiler bir süre sonra. belki de ahlarını miras bırakarak. güle güle harcasınlar
şimdi gitmeliyim. paytak kızımın diline (?) kramp girmiş !!
sonra sebebini bilmeyi iş edinmiş, birilerinden öğrendim aslı astarını . evdeki gelin, aynı banyoyu kullanmak istemiyormuş. yaşlı çift, elini yüzünü balkonda yıkıyormuş.
göçüp gittiler bir süre sonra. belki de ahlarını miras bırakarak. güle güle harcasınlar
şimdi gitmeliyim. paytak kızımın diline (?) kramp girmiş !!
18
yorumcu
Etiketler:
felsefe
güneşli fakat üfül üfül esen bir gün biliyorum çünkü kahvaltılık almaya gittim bir iki saat önce.
bu güzel bahar gününde güzel şeyler söylemek geliyor içimden ;
şeymanın pancakelerinden pişirirken
olumsuzluğa takılmadan
kuzucuklarımla güzel kahvaltı;
sıkı bir temizlik birazdan
çikolatasız olmaz abla. hele çocukluğumuzun, parmak çikolatalarından diye sevinerek alınmışsa. ama yok aynı tad;
memnunum, pembe gözlüklerimden.
bu güzel bahar gününde güzel şeyler söylemek geliyor içimden ;
şeymanın pancakelerinden pişirirken
olumsuzluğa takılmadan
kuzucuklarımla güzel kahvaltı;
sıkı bir temizlik birazdan
çikolatasız olmaz abla. hele çocukluğumuzun, parmak çikolatalarından diye sevinerek alınmışsa. ama yok aynı tad;
memnunum, pembe gözlüklerimden.
15
yorumcu
Etiketler:
tarifler,
tatil
21 Nisan 2011 Perşembe
içsel çırpınışlardan damlalar
ne zaman öğreneceksin aldırmamayı acaba, neval hanım ?
üzmek için konuşanları
mutlulukla bayır aşağı giderken tekerine çomak sokanı
başaramadığı herşey için seni suçlayanı
her sözün altında kemik arayanı
galiba kesip atmadıkça hiç bir zaman ...
üzmek için konuşanları
mutlulukla bayır aşağı giderken tekerine çomak sokanı
başaramadığı herşey için seni suçlayanı
her sözün altında kemik arayanı
galiba kesip atmadıkça hiç bir zaman ...
13
yorumcu
Etiketler:
istekler,
zalim
20 Nisan 2011 Çarşamba
çok alıştım rahata.
istediğim hastanede doktor seçmeye
haberin doğrusunu öğrenmeye; arkamdan çiziktirilen planlar da dahil.
kendi ülkemde artık ikinci sınıf insan muamelesi görmemeye ; her ne kadar aydınlanmış ! aydınlar karşı çıksa da verdiğim oya.
ülkemin diğerlerine örnek gösterilmesine.
istemiyorum artık ;
dinazor yöneticilerle durağan yıllara dönmek
72 millet açarken kapılarını birer birer,
adı sanı duyulmamış, kabile devletlerinden veto yemek
kendine hayrı olmayanın, arkamdan teröristin elini sıkanın, liderliğe soyunmasını
insanımın uçan toza, kaçan balığa kızıp muhalefet olmasını,kandırılmasını
devamlı ileriye yürüdüğüm yolda, gözümü kapatıp
belirsiz yıllarda açıvermek
tekrar geri vitese geçmek
İSTEMİYORUM
istediğim hastanede doktor seçmeye
haberin doğrusunu öğrenmeye; arkamdan çiziktirilen planlar da dahil.
kendi ülkemde artık ikinci sınıf insan muamelesi görmemeye ; her ne kadar aydınlanmış ! aydınlar karşı çıksa da verdiğim oya.
ülkemin diğerlerine örnek gösterilmesine.
istemiyorum artık ;
dinazor yöneticilerle durağan yıllara dönmek
72 millet açarken kapılarını birer birer,
adı sanı duyulmamış, kabile devletlerinden veto yemek
kendine hayrı olmayanın, arkamdan teröristin elini sıkanın, liderliğe soyunmasını
insanımın uçan toza, kaçan balığa kızıp muhalefet olmasını,kandırılmasını
devamlı ileriye yürüdüğüm yolda, gözümü kapatıp
belirsiz yıllarda açıvermek
tekrar geri vitese geçmek
İSTEMİYORUM
10
yorumcu
Etiketler:
istekler,
tartışma
19 Nisan 2011 Salı
kafadan tatil
bugün tatil günümüzdü ve goncamla sakin bir gün geçirdik balkonda kahvaltı ettik ;
bu da akşam yemeğimizdi ;
serpil in patates mantısının tavuklu versiyonu. kızartılmış patates sarımsaklı yoğurtla karıştırılıyor . piyazlık doğranmış soğan kavrulur ,haşlanıp kemiklerinden ayrılmış tavuk etleri de katılıp soteleniyor.yoğurtlu patatesin üzerine dökülüyor .bu tabağı biz üç kişi tükettik ve tek çeşit yemekle tıka basa doyduk .sonra da bunu buradan okuduk canımız sıkıldı ;
insanın aklına ilk, yok canım demek geliyor . ama ya doğruysa ? ya birileri dünyayla ve insanların gelecekleriyle böyle oynuyorsa ?
bu da akşam yemeğimizdi ;
serpil in patates mantısının tavuklu versiyonu. kızartılmış patates sarımsaklı yoğurtla karıştırılıyor . piyazlık doğranmış soğan kavrulur ,haşlanıp kemiklerinden ayrılmış tavuk etleri de katılıp soteleniyor.yoğurtlu patatesin üzerine dökülüyor .bu tabağı biz üç kişi tükettik ve tek çeşit yemekle tıka basa doyduk .sonra da bunu buradan okuduk canımız sıkıldı ;
Bundan yaklaşık bir yıl önce...
Ortadoğu’da bildik huzursuzluklar dışında ekstra bir durum yokken...
Hele hele Tunus, Yemen, Mısır, Libya gibi Arap ülkelerinde dikkat çekici en ufak bir emare görünmüyorken...
Anlayacağınız asayiş berkemal vaziyetiyken...
Dünyanın en önemli askeri malzeme üreticisi firmalarından birine, 200 bin çift çöl botu siparişi verildi.
Tam 200 bin çift askeri çöl botu.
Siparişi veren ülke İngiltereydi.
İngiltere; çöl botunun kullanılacağı bir coğrafyada bulunmuyordu. O halde geçen yıl verilen bu sipariş ne anlama geliyordu ?
Yoksa sıcak topraklara doğru bir niyet mi sözkonusuydu ?
Yoksa Arap ülkelerinde bugün yaşanan isyanlara dair herhangi bir emare yokken, birileri bütün bu yaşanacaklara dair planlar mı yapıyordu ?
Yoksa bu plan; 200 bin çift çöl botuna ihtiyaç olacak gelişmelere mi gebeydi ?
Tunus’ta isyan patladığında neler oluyor dedik.
Mısır’da olaylar büyüdüğünde işin boyutu biraz daha değişti.
Ve ayaklanma Libya’ya sıçrayıp da can pazarı yaşanmaya başladığında, ortada çok farklı bir tablo vardı.
Tunus'ta provası yapılan, Mısır'da olgunlaştırılan ve Libya'da Kaddafi faktörünü de kullanarak profesyonel hale getirilen Kuzey Afrika'ya girme planı, adım adım hayata geçirildi.200 bin çift çöl botunun bir yıl önce ne için sipariş edildiği, Libya’da yaşananlarla birlikte şimdi anlaşılılıyor.
Libya'nın diğer ülkelere göre başka bir özelliği de vardı.
Ortadoğu ve Arap ülkelerinde yaşananlara karşı çok hassas olan Türkiye'nin, Libya'da 30 bin vatandaşı bulunuyordu.
Türk vatandaşları bölgedeyken buraya müdahale sıkıntı doğururdu. Bugün Libya'ya askeri operasyon başlatan batılı ülkeler, önce Türklerin ülkeden ayrılmasını sağlamalıydı.
Türk vatandaşları zarar görürse Türkiyeyle karşı karşıya gelebilirlerdi. Bu da işlerine gelmezdi. Bu işi; tereyağından kıl çeker gibi halletmeleri gerekirdi.
İşte ilk plan Libya'nın kendi içinde yapıldı. Ortalık kan gölüne çevrilerek Türkiye'nin güvensiz olan ülkeden neredeyse bütün vatandaşlarını tahliye etmesi sağlandı.
Bunun için sokaklarda insanlar öldürülmeye başlandı, her yer yağmalandı.
Türkiye; duruma duyarsız kalamazdı ve vatandaşına sahip çıkan örnek bir politikayı hızla uyguladı.
Türkiye; vatandaşının can güvenliğine karşı duyarlı bir ülke olarak hemen üzerine düşeni yaptı.
Türkler Libya'dan kurtarıldıktan sonra artık Libya'ya rahatça müdahale edilebilirdi.
Önce Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi, sivilleri ve sivillerin yaşadığı bölgeleri korumak amacıyla işgal dışında gerekli bütün seçeneklere başvurulmasını öngören bir karar aldı.
Sonra Kaddafi’ye iktidarı bırakması için çağrılar başladı.
Ve nihayetinde ABD'nin desteğiyle Fransa ve İngiltere'nin başı çektiği askeri operasyonla Libya'ya saldırı başladı. Kaddafi diğer ülke liderleri gibi değildi. İsyanlara karşı Tunus, Mısır liderleri gibi bırakıp gitmez sonuna kadar savaşırdı.
Yeni bir Saddam vardı ittifak güçlerinin karşısında. Onların da istediği zaten yeni bir Saddamdı.
Libya'ya müdahalenin gerekçesi de tıpkı Irak'ınkinin aynısıydı: "Halkın güvenliği."
Havadan müdahale önümüzdeki günlerde karadan hale dönüşecektir.
İngiltere’nin bir yıl önce verdiği 200 bin çift askeri çöl botunun kerameti önümüzdeki haftalarda daha net ortaya çıkacak.
Siparişler; içinde bulunduğumuz günlerde İngiltere'ye ya teslim edildi ya da edilmek üzere.
Arap ülkelerindeki isyanlar gelinen noktada plansız görünmüyor. Nihai amaç kışkırtılmaya ve kafa tutmaya müsait Kaddafi'yi kontrolden çıkararak, Libya'ya müdahaleye gerekçe oluşturma planıydı; öyle de oldu.
Bölgedeki petrole ve yer altı kaynaklarına doğru harekete geçmek üzere hazır bekleyen, 200 bin çift çöl postalının ayak seslerini siz de duymaya başlamış olmalısınız.
Ortadoğu’da bildik huzursuzluklar dışında ekstra bir durum yokken...
Hele hele Tunus, Yemen, Mısır, Libya gibi Arap ülkelerinde dikkat çekici en ufak bir emare görünmüyorken...
Anlayacağınız asayiş berkemal vaziyetiyken...
Dünyanın en önemli askeri malzeme üreticisi firmalarından birine, 200 bin çift çöl botu siparişi verildi.
Tam 200 bin çift askeri çöl botu.
Siparişi veren ülke İngiltereydi.
İngiltere; çöl botunun kullanılacağı bir coğrafyada bulunmuyordu. O halde geçen yıl verilen bu sipariş ne anlama geliyordu ?
Yoksa sıcak topraklara doğru bir niyet mi sözkonusuydu ?
Yoksa Arap ülkelerinde bugün yaşanan isyanlara dair herhangi bir emare yokken, birileri bütün bu yaşanacaklara dair planlar mı yapıyordu ?
Yoksa bu plan; 200 bin çift çöl botuna ihtiyaç olacak gelişmelere mi gebeydi ?
Tunus’ta isyan patladığında neler oluyor dedik.
Mısır’da olaylar büyüdüğünde işin boyutu biraz daha değişti.
Ve ayaklanma Libya’ya sıçrayıp da can pazarı yaşanmaya başladığında, ortada çok farklı bir tablo vardı.
Tunus'ta provası yapılan, Mısır'da olgunlaştırılan ve Libya'da Kaddafi faktörünü de kullanarak profesyonel hale getirilen Kuzey Afrika'ya girme planı, adım adım hayata geçirildi.200 bin çift çöl botunun bir yıl önce ne için sipariş edildiği, Libya’da yaşananlarla birlikte şimdi anlaşılılıyor.
Libya'nın diğer ülkelere göre başka bir özelliği de vardı.
Ortadoğu ve Arap ülkelerinde yaşananlara karşı çok hassas olan Türkiye'nin, Libya'da 30 bin vatandaşı bulunuyordu.
Türk vatandaşları bölgedeyken buraya müdahale sıkıntı doğururdu. Bugün Libya'ya askeri operasyon başlatan batılı ülkeler, önce Türklerin ülkeden ayrılmasını sağlamalıydı.
Türk vatandaşları zarar görürse Türkiyeyle karşı karşıya gelebilirlerdi. Bu da işlerine gelmezdi. Bu işi; tereyağından kıl çeker gibi halletmeleri gerekirdi.
İşte ilk plan Libya'nın kendi içinde yapıldı. Ortalık kan gölüne çevrilerek Türkiye'nin güvensiz olan ülkeden neredeyse bütün vatandaşlarını tahliye etmesi sağlandı.
Bunun için sokaklarda insanlar öldürülmeye başlandı, her yer yağmalandı.
Türkiye; duruma duyarsız kalamazdı ve vatandaşına sahip çıkan örnek bir politikayı hızla uyguladı.
Türkiye; vatandaşının can güvenliğine karşı duyarlı bir ülke olarak hemen üzerine düşeni yaptı.
Türkler Libya'dan kurtarıldıktan sonra artık Libya'ya rahatça müdahale edilebilirdi.
Önce Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi, sivilleri ve sivillerin yaşadığı bölgeleri korumak amacıyla işgal dışında gerekli bütün seçeneklere başvurulmasını öngören bir karar aldı.
Sonra Kaddafi’ye iktidarı bırakması için çağrılar başladı.
Ve nihayetinde ABD'nin desteğiyle Fransa ve İngiltere'nin başı çektiği askeri operasyonla Libya'ya saldırı başladı. Kaddafi diğer ülke liderleri gibi değildi. İsyanlara karşı Tunus, Mısır liderleri gibi bırakıp gitmez sonuna kadar savaşırdı.
Yeni bir Saddam vardı ittifak güçlerinin karşısında. Onların da istediği zaten yeni bir Saddamdı.
Libya'ya müdahalenin gerekçesi de tıpkı Irak'ınkinin aynısıydı: "Halkın güvenliği."
Havadan müdahale önümüzdeki günlerde karadan hale dönüşecektir.
İngiltere’nin bir yıl önce verdiği 200 bin çift askeri çöl botunun kerameti önümüzdeki haftalarda daha net ortaya çıkacak.
Siparişler; içinde bulunduğumuz günlerde İngiltere'ye ya teslim edildi ya da edilmek üzere.
Arap ülkelerindeki isyanlar gelinen noktada plansız görünmüyor. Nihai amaç kışkırtılmaya ve kafa tutmaya müsait Kaddafi'yi kontrolden çıkararak, Libya'ya müdahaleye gerekçe oluşturma planıydı; öyle de oldu.
Bölgedeki petrole ve yer altı kaynaklarına doğru harekete geçmek üzere hazır bekleyen, 200 bin çift çöl postalının ayak seslerini siz de duymaya başlamış olmalısınız.
insanın aklına ilk, yok canım demek geliyor . ama ya doğruysa ? ya birileri dünyayla ve insanların gelecekleriyle böyle oynuyorsa ?
10
yorumcu
Etiketler:
biz,
tarifler,
tartışma,
tatil
18 Nisan 2011 Pazartesi
bebek meselesi
bebek sevmeyen var mı acaba ? vardır elbet bir yerlerde . çoğunluk ,özellikle de biz kadınlar bayılırız minik dünyalara .
lakin bakımları da epey zordur ,korkar gözümüz .
bazıları doğumdan korkar , kimisi besleyip büyütmekten kaçınır. çoğunlukla da şikayet etmişizdir yavrularımızın bakımından, sevmeye vaktimiz kalmıyor diye . kızıp sonra da vicdan azabıyla kıvrım kıvrım olmazmıydık ?
her şey gençlikte asıl; bebeklerle uğraşacak, isteklerine cevap verebilecek sabır da . bazı anneler görürüm ; tencere kazıntısı ya da son turfanda diye, bebekleri olmuştur . öyleki ; babaannesi sanırsın yakıştıramazsın . ahh bebeleri en çok itip kakan bunlardır , anne olmamaları daha iyi, diye düşünürüm ister istemez
bir de cani ruhlar var, dünyaya getirip çöpe atan cinsten, insan suretinde canavarlar
halbuki asıl zor olan; bakmak değil , adam edebilmek, hanım yapabilmektir minik can parçalarımızı.
bu şerefi taşıyabilecek kişiler, anne olabilse toplumun kalitesi de , yükselmez miydi ?
.
lakin bakımları da epey zordur ,korkar gözümüz .
her şey gençlikte asıl; bebeklerle uğraşacak, isteklerine cevap verebilecek sabır da . bazı anneler görürüm ; tencere kazıntısı ya da son turfanda diye, bebekleri olmuştur . öyleki ; babaannesi sanırsın yakıştıramazsın . ahh bebeleri en çok itip kakan bunlardır , anne olmamaları daha iyi, diye düşünürüm ister istemez
bir de cani ruhlar var, dünyaya getirip çöpe atan cinsten, insan suretinde canavarlar
halbuki asıl zor olan; bakmak değil , adam edebilmek, hanım yapabilmektir minik can parçalarımızı.
bu şerefi taşıyabilecek kişiler, anne olabilse toplumun kalitesi de , yükselmez miydi ?
.
11
yorumcu
Etiketler:
felsefe
17 Nisan 2011 Pazar
teşekkür ve mimdirik
cuma gününden beri şekerle mücadelemiz devam ediyor , 200' ler den bir dondurmayla 450' lere uçuveriyor, canı isteyince ergenlik hırçınlığıyla dinlemiyor bizi
sinirlerimiz laçka oldu,vurduğumuz doz miktarı nerdeyse iki katına çıktı ama, ayarlayamıyoruz
derdime ortak olan ve dualarını esirgemeyen sevgili ülkü, küçük mucizem, sevgi, betül, aylin ,papatyam aynur, seyhan, selinka, benim dünyam, nabrut, şeyma, çocukça yaşamak,yaşamak güzeldir mi' den razıyım Mevlam da razı olsun. nabrutum un dediği gibi Rabbim beterinden korusun,dert verip derman aratmasın.
selinka'm dan, halet-i ruhiye mimdiriği geldi . arası açılmadan yanıtlayayım hemen
malum ; iki gündür telaş ve üzüntü arasında gidip geliyorum. sakin ve dertsiz tasasız, dünyanın tüm zamanı bize aitmişçesine, vakit geçirmeye ihtiyacım var.
tıpkı resimdekilerin yaptığı gibi;
sevgili ikiz annesi masa üstü mümdiği göndermiş,ikisi de çıksın aradan ;
fantastik kadınım vesselam, öyle çiçekli- böcekli arkaplanları sevmem
mimdirik tıkandı kaldı burada. olsun ,başkaları vasıtasıyla zaten dolaşacak, biraz soluklansın bakalım
sinirlerimiz laçka oldu,vurduğumuz doz miktarı nerdeyse iki katına çıktı ama, ayarlayamıyoruz
derdime ortak olan ve dualarını esirgemeyen sevgili ülkü, küçük mucizem, sevgi, betül, aylin ,papatyam aynur, seyhan, selinka, benim dünyam, nabrut, şeyma, çocukça yaşamak,yaşamak güzeldir mi' den razıyım Mevlam da razı olsun. nabrutum un dediği gibi Rabbim beterinden korusun,dert verip derman aratmasın.
selinka'm dan, halet-i ruhiye mimdiriği geldi . arası açılmadan yanıtlayayım hemen
malum ; iki gündür telaş ve üzüntü arasında gidip geliyorum. sakin ve dertsiz tasasız, dünyanın tüm zamanı bize aitmişçesine, vakit geçirmeye ihtiyacım var.
tıpkı resimdekilerin yaptığı gibi;
sevgili ikiz annesi masa üstü mümdiği göndermiş,ikisi de çıksın aradan ;
fantastik kadınım vesselam, öyle çiçekli- böcekli arkaplanları sevmem
mimdirik tıkandı kaldı burada. olsun ,başkaları vasıtasıyla zaten dolaşacak, biraz soluklansın bakalım
10
yorumcu
Etiketler:
biz,
dua,
hastalık,
mim
16 Nisan 2011 Cumartesi
koşturmacaya tam hızla devam ediyoruz .dün sabah saat altı civarı okulda yatılı kalan oğlum aradı, akşam telaşla gece iğnesini yapmayı unutmuş, sabahkini de yapmayınca tabii şeker yükselmiş kimbilir kaçlara bütün gece devamlı su içe içe midesi bulanmaya başlamış.hemen iğnesini alıp okuluna gittik .
iğneden kaçan oğlumun elleri titreye titreye iğneyi vurması,içimdeki anneye öyle dokunduki,sessizce ağladım biliyorum daha ne hastalıklar ve dertler var ama evlat zayıf noktamız işte. bu saat oldu şekeri hala düşüremedik doktoruyla irtibat halindeyiz devamlı ,
eğer haftaya da düşmezse hastaneye yatırıp belki pompa takacağız diyor.15 yaşında hareketli bir çocuğun derisinin altında devamlı iğneyle gezmesini düşünemiyorum
oğlumun, ve onun gibi hastaların dualarımıza ve dualarınıza ihtiyacı var
Rabbim dayanamayacağımız dert yükleme ne olur ..
iğneden kaçan oğlumun elleri titreye titreye iğneyi vurması,içimdeki anneye öyle dokunduki,sessizce ağladım biliyorum daha ne hastalıklar ve dertler var ama evlat zayıf noktamız işte. bu saat oldu şekeri hala düşüremedik doktoruyla irtibat halindeyiz devamlı ,
eğer haftaya da düşmezse hastaneye yatırıp belki pompa takacağız diyor.15 yaşında hareketli bir çocuğun derisinin altında devamlı iğneyle gezmesini düşünemiyorum
oğlumun, ve onun gibi hastaların dualarımıza ve dualarınıza ihtiyacı var
Rabbim dayanamayacağımız dert yükleme ne olur ..
16
yorumcu
Etiketler:
hastalık
15 Nisan 2011 Cuma
edi büdü günü
bizim başbaşa günümüzdür kendisi . oğlumun haftada bir gün okulunda etüde kalması, bizim için soluklanma oluyor, onun için de tabii
no iğne, no yemek, no eve vakitli gelmek. kısacası ; bağımsız takılıyoruz o gün, aklımıza estiğini yapıyoruz. şükürler olsun ki ; hayattaki amacı, ailesini mutlu etmek olan bir hayat arkadaşım var
şiir sevmeyen eşine şiirler yazan
onun yüzünü güldürmek için, neler yapan
stresle başladı, güzel devam etti. sonra , üzüntü ve telaş kısacası, hezimet .
saat dört gibi işten çıktık . gülüş cümbüş mal alımı için, bir görüşmeye gittik . muhataplarımız her işe besmeleyle başlayan insanlar . yüzüne bakmamaya çalışan tavırları, iticilikten uzaktı . Allah korkusuyla böyle davranılmak ne hoş. yardımseverlikleri de ümit vericiydi, şu soğuk iş dünyasında.
iki kaçak sevgili havasıyla, ama bütün zamanların bizim olduğunun bilinciyle, ziya ya gittik. lakin sevemedik pek;
iskender feci fiyatlıydı, et lezzetli de olsa değmezdi yine de.
garsonlar kibardı, fakat tavırlar başka konuşuyordu , bakışları başka
hapishanede volta atan havasıyla , salonu arşınlayan bayan garson, uymuyordun ortama kusura bakma
tek güzel olan , salonun perdeleriydi, onun da menşeini öğrenemedim zaten
ordan çıkıp diğer tarafa uğramak istedik , arabadan inerken eşimin çantasının, kayıp olduğunu fark ettik endişelenmedik pek, ziyaya telefon eder, gider alırız diye önemsemedik
asıl telaş, çantanın orda olmadığını söylemeleriyle başladı. ne yapacağımı, hangi kartı iptal edeceğimi şaşırdım. kafası kopmuş tavuklara benziyordum muhtemelen, o koşturmacada .
zavallı goncam, beni yatıştırmaya çalışmaktan artan kısacık zamanda, arabayı iyice aradı ve yaramaz çantayı, şerrimden bir köşeye sıkışmış buluverdi
sonrası sinir harbinden çıkış,kendini salıvermiş beden ve sevinçle karışık ağlama isteği...
no iğne, no yemek, no eve vakitli gelmek. kısacası ; bağımsız takılıyoruz o gün, aklımıza estiğini yapıyoruz. şükürler olsun ki ; hayattaki amacı, ailesini mutlu etmek olan bir hayat arkadaşım var
şiir sevmeyen eşine şiirler yazan
onun yüzünü güldürmek için, neler yapan
stresle başladı, güzel devam etti. sonra , üzüntü ve telaş kısacası, hezimet .
saat dört gibi işten çıktık . gülüş cümbüş mal alımı için, bir görüşmeye gittik . muhataplarımız her işe besmeleyle başlayan insanlar . yüzüne bakmamaya çalışan tavırları, iticilikten uzaktı . Allah korkusuyla böyle davranılmak ne hoş. yardımseverlikleri de ümit vericiydi, şu soğuk iş dünyasında.
iki kaçak sevgili havasıyla, ama bütün zamanların bizim olduğunun bilinciyle, ziya ya gittik. lakin sevemedik pek;
iskender feci fiyatlıydı, et lezzetli de olsa değmezdi yine de.
garsonlar kibardı, fakat tavırlar başka konuşuyordu , bakışları başka
hapishanede volta atan havasıyla , salonu arşınlayan bayan garson, uymuyordun ortama kusura bakma
tek güzel olan , salonun perdeleriydi, onun da menşeini öğrenemedim zaten
ordan çıkıp diğer tarafa uğramak istedik , arabadan inerken eşimin çantasının, kayıp olduğunu fark ettik endişelenmedik pek, ziyaya telefon eder, gider alırız diye önemsemedik
asıl telaş, çantanın orda olmadığını söylemeleriyle başladı. ne yapacağımı, hangi kartı iptal edeceğimi şaşırdım. kafası kopmuş tavuklara benziyordum muhtemelen, o koşturmacada .
zavallı goncam, beni yatıştırmaya çalışmaktan artan kısacık zamanda, arabayı iyice aradı ve yaramaz çantayı, şerrimden bir köşeye sıkışmış buluverdi
sonrası sinir harbinden çıkış,kendini salıvermiş beden ve sevinçle karışık ağlama isteği...
12
yorumcu
Etiketler:
biz,
gezmecik,
iş
14 Nisan 2011 Perşembe
yalan dünya kime kalacaksın ?
bana değil o halde bu çalışma niye ? hiç birşeyi unutmamak adına, zihnine yaptığın sakın unutma tenbihleri ya ?
koşturarak ayaklarına yaptığın işkenceye ne demeli ? topukludan vazgeçmeliyim bu arada , giysem de giymesem de 41 im yani ; bişey değiştirmiyor. her ne kadar kendimi daha genç hissetsem de.
sonra sevgi ; sen nasıl birşeysinki ; insan senin uğruna rezil oluyor da, derdinde değil ? ya da kalplerde vezir ediyorsun sevileni , alemin çirkini de olsa . hatta gözü dönmüşleri uçurumdan atlatan ,ya da felan gelsin atlarım diye, çığırtan da sensin .
olmasan daha mı iyi olur hayat; etlisiz, sütlüsüz , yeknesak ?
kıskançlık yok, yan baktın yok, kalbinin ince ince oyulması yok. ama yüreğinin tatlı telaşlı çırpıntıları da yok.
olsun, olsun sevgimiz ; hayatımızın nefaseti ,biberi . ama yanında kullanma kılavuzu da olsun ,bozup göndermeyelim.
heyhat ! yok ki onun yetkili tamircisi
koşturarak ayaklarına yaptığın işkenceye ne demeli ? topukludan vazgeçmeliyim bu arada , giysem de giymesem de 41 im yani ; bişey değiştirmiyor. her ne kadar kendimi daha genç hissetsem de.
sonra sevgi ; sen nasıl birşeysinki ; insan senin uğruna rezil oluyor da, derdinde değil ? ya da kalplerde vezir ediyorsun sevileni , alemin çirkini de olsa . hatta gözü dönmüşleri uçurumdan atlatan ,ya da felan gelsin atlarım diye, çığırtan da sensin .
olmasan daha mı iyi olur hayat; etlisiz, sütlüsüz , yeknesak ?
kıskançlık yok, yan baktın yok, kalbinin ince ince oyulması yok. ama yüreğinin tatlı telaşlı çırpıntıları da yok.
olsun, olsun sevgimiz ; hayatımızın nefaseti ,biberi . ama yanında kullanma kılavuzu da olsun ,bozup göndermeyelim.
heyhat ! yok ki onun yetkili tamircisi
12
yorumcu
Etiketler:
aşk,
felsefe,
istekler,
iş
13 Nisan 2011 Çarşamba
muhabbet
şu karmakarışık hayatın, en güzel zevklerinden biridir; sevdiğine aşkla bakmak
hayat arkadaşının gözlerinde, kendi yansımanda kaybetmek benliğini
sen-ben in yitip gitmesi, biz olmak o bir anlık bakışta
öyle bir bakışki, yakan ; en sevgiye alışkın ruhu bile utandıran, başını öne eğdiren
belki de, cennet hazlarından bir zerre olduğundan, yakar ,yakar çaresiz gözbebeğini
ahh... ne kutlu bir nimet ki , şükründen aciz olunan ve maalesef herkese nasip olmayan
insanları peşinden koşarken alçaltan , süründüren
yarın edi- büdü günümüz ... ayrıntılar çok sonra resim
hayat arkadaşının gözlerinde, kendi yansımanda kaybetmek benliğini
sen-ben in yitip gitmesi, biz olmak o bir anlık bakışta
öyle bir bakışki, yakan ; en sevgiye alışkın ruhu bile utandıran, başını öne eğdiren
belki de, cennet hazlarından bir zerre olduğundan, yakar ,yakar çaresiz gözbebeğini
ahh... ne kutlu bir nimet ki , şükründen aciz olunan ve maalesef herkese nasip olmayan
insanları peşinden koşarken alçaltan , süründüren
yarın edi- büdü günümüz ... ayrıntılar çok sonra resim
annem
tanıdığım her anı telaşlı olan annem
evlendiğimde her hafta, evimin bir eksiğiyle kapımda biten .hatta bir keresinde halıyı bile paket edip getirmişti. hem de otobüsle
her gittiğimizde, istisnasız bir şeyler yedirmeye uğraşan
dönüşlerde, hep arkamızdan el sallayan
derdimize en az bizim kadar yanan ve çare olmaya çalışan
eve geldikleri andan itibaren o gün ne yaptıklarını,okulda ne yediklerini vs vs ıvır zıvırı öğrenmek için çocuklarının peşinde gezen,en ufak dertlerinde ,acılarında dünyası kararan neval
anneme benzemek istemiyorum diye yola çıkanlar !
üzgünüm naçar benziyorsunuz eninde ya da sonunda .
ve farkettiğinizde, bunun o kadar da kötü olmadığına zaten ikna olmuş bulunuyorsunuz.
evlendiğimde her hafta, evimin bir eksiğiyle kapımda biten .hatta bir keresinde halıyı bile paket edip getirmişti. hem de otobüsle
her gittiğimizde, istisnasız bir şeyler yedirmeye uğraşan
dönüşlerde, hep arkamızdan el sallayan
derdimize en az bizim kadar yanan ve çare olmaya çalışan
eve geldikleri andan itibaren o gün ne yaptıklarını,okulda ne yediklerini vs vs ıvır zıvırı öğrenmek için çocuklarının peşinde gezen,en ufak dertlerinde ,acılarında dünyası kararan neval
anneme benzemek istemiyorum diye yola çıkanlar !
üzgünüm naçar benziyorsunuz eninde ya da sonunda .
ve farkettiğinizde, bunun o kadar da kötü olmadığına zaten ikna olmuş bulunuyorsunuz.
17
yorumcu
Etiketler:
aney
12 Nisan 2011 Salı
bu mudur ?
diye soruyor bu aralar atiye
diyorum ki , evet budur ;
sürmene pidesiyle mis gibi tereyağı eritilmiş
çocuklar olmadan zamanla yarışmadan
zamanla yarışmadan
diyorum ki , evet budur ;
sürmene pidesiyle mis gibi tereyağı eritilmiş
çocuklar olmadan zamanla yarışmadan
zamanla yarışmadan
11
yorumcu
Etiketler:
aşk,
biz
11 Nisan 2011 Pazartesi
kahin olmak zor değil artık
geleceği görür gibiyim ( haşa! ) . yani tahmin eder gibiyim diyelim ;
hastane yollarında insanları gözlerken, şekilleniyor gözümde gelecek . her yerde koşturan insanlar bişeylere doğru . son nefesini vermeden halletmeye çalışıyor kendince işlerini .
bakıyorum; gençler sanki daha mı yavaş yaşıyor hayatı. kafelerde, restoranlarda uzun uzun takılanlar, inceden eleyip alışveriş yapanlar onlar , sanki önümüzde uzun bir hayat var dercesine.
otuzundan sonra adımlar hızlanıyor. amaç biçimleniyor zihinlerde ve pupa yelken açılıyor . hele izdivaç yoksa ; tekneye motor lazım hemen. mükemmelliyetçilik de zannımca bu yaşlarda oluyor; birşeyi yaparsam tam yaparım kılıfı , hazır zaten.
kırktan sonra hayat, koşar adıma dönüveriyor ,az zaman kaldı dercesine. her şeyi hızlı yapıyor insan. o yaşa kadar gözükmeyen misafirler, başlıyor ara ara yoklamaya ; başağrısı,yüksek tansiyon ,olmazsa olmazımız kadın hastalıklarımız, yara sivilce miyom ıvır zıvır..
ahh ölüm ulakları başımızın tacı ; aksaçlarımızı unutmayalım ; hanii her gördüğümüzde koparırsak kurtulacağımızı düşündüğümüz ( yoksa böyle düşünen bir ben miyim koca türkiyede ?)
işte bunlar belki de , ayaklarımıza kanat takıp bizi uçuran . şikayet yok, bunlar iyi halimiz .daha da kötüsüne hazır olalım ömrümüz varsa ;
50 den 60 dan sonrası hayatın ; o doktor- bu eczacı- şu aktar arasında mekik dokumak , kimyasal ile doğal ot arasında kalmak, bir onun bir bunun tadına bakmak bilinçsizce. hele varsa derdin onun hakkında mastır yapmış dr. kadar bilgili olmak
sağlam olacak kadar şanslıysan ,kaderin yine belli ; bir daha anne olmak ,
torununa tabii . kahiniz dediysek, sihirbazız demedik canım.
hastane yollarında insanları gözlerken, şekilleniyor gözümde gelecek . her yerde koşturan insanlar bişeylere doğru . son nefesini vermeden halletmeye çalışıyor kendince işlerini .
bakıyorum; gençler sanki daha mı yavaş yaşıyor hayatı. kafelerde, restoranlarda uzun uzun takılanlar, inceden eleyip alışveriş yapanlar onlar , sanki önümüzde uzun bir hayat var dercesine.
otuzundan sonra adımlar hızlanıyor. amaç biçimleniyor zihinlerde ve pupa yelken açılıyor . hele izdivaç yoksa ; tekneye motor lazım hemen. mükemmelliyetçilik de zannımca bu yaşlarda oluyor; birşeyi yaparsam tam yaparım kılıfı , hazır zaten.
kırktan sonra hayat, koşar adıma dönüveriyor ,az zaman kaldı dercesine. her şeyi hızlı yapıyor insan. o yaşa kadar gözükmeyen misafirler, başlıyor ara ara yoklamaya ; başağrısı,yüksek tansiyon ,olmazsa olmazımız kadın hastalıklarımız, yara sivilce miyom ıvır zıvır..
ahh ölüm ulakları başımızın tacı ; aksaçlarımızı unutmayalım ; hanii her gördüğümüzde koparırsak kurtulacağımızı düşündüğümüz ( yoksa böyle düşünen bir ben miyim koca türkiyede ?)
işte bunlar belki de , ayaklarımıza kanat takıp bizi uçuran . şikayet yok, bunlar iyi halimiz .daha da kötüsüne hazır olalım ömrümüz varsa ;
50 den 60 dan sonrası hayatın ; o doktor- bu eczacı- şu aktar arasında mekik dokumak , kimyasal ile doğal ot arasında kalmak, bir onun bir bunun tadına bakmak bilinçsizce. hele varsa derdin onun hakkında mastır yapmış dr. kadar bilgili olmak
sağlam olacak kadar şanslıysan ,kaderin yine belli ; bir daha anne olmak ,
torununa tabii . kahiniz dediysek, sihirbazız demedik canım.
10
yorumcu
Etiketler:
felsefe,
istekler
10 Nisan 2011 Pazar
haftasonu kızıma istediklerini yaptım , ankarada yesin diye minnoşum.
en küçük evladınız 15 yaşındaysa ve bebek hastasıysanız; 20 yaşında kızı minnoşum diye seversiniz,15 yaşındaki oğlanı , sakalı bata bata zorla öpmeye çalışırsınız, böceğimm nidaları koyvererekten.
o yüzden, yeni anneler ! bebelerinize bakmaktan ve endişelenmekten vazgeçip ,derhal sevin onları bizim yerimize de . bi zahmet artık !
ahh seviyorum sağlıksız beslenmeyi;
o yüzden belki de dünyanın adı; üç günlük fani.
profiterol zannedilse de aslında çikolatalı alman pastası. tarif buradan
en küçük evladınız 15 yaşındaysa ve bebek hastasıysanız; 20 yaşında kızı minnoşum diye seversiniz,15 yaşındaki oğlanı , sakalı bata bata zorla öpmeye çalışırsınız, böceğimm nidaları koyvererekten.
o yüzden, yeni anneler ! bebelerinize bakmaktan ve endişelenmekten vazgeçip ,derhal sevin onları bizim yerimize de . bi zahmet artık !
ahh seviyorum sağlıksız beslenmeyi;
o yüzden belki de dünyanın adı; üç günlük fani.
profiterol zannedilse de aslında çikolatalı alman pastası. tarif buradan
13
yorumcu
Etiketler:
biz,
istekler,
tarifler
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)