ne kadar memnunum;    iş hayatımın yeknesak sakin temposundan.      tek derdimin aniden biten erzak olmasından.     iki senedir,    günde en az beş saat ayakta çalışıp didinip ,toptancılarla didişip,evde de annelik yapmaktan    ve takdir görememekten,   ne kadar bıkmışım.
artık sorumlulukları,    mal alımlarını eşime bırakıp,    ücretli çalışan gibi etliye sütlüye karışmadan çalışmak ne rahatmış  yarebbim.      nazar değmesin,    sinirlerim alınmış ,    depresyon hapı içmiş gibiyim.
ey     kendi işim yaygarası koparıp,   bir işte tutunamayanlar ! oturun yerinizde ve sağlıkla yaşayın.   bilin ki;  bu kadar ağır vergilerle   ve bu kadar kaypak piyasa insanlarıyla,   türkiyede iş sahibi olmak    ve devam ettirebilmek,    eğer  gani gani semayeniz yoksa,    ip cambazlığından   yok bir farkı. 
avuçla kazanırsanız,   kürek dolusu oluyor ödemeleriniz,     bilanço zamanı şaşkın kızı oynuyorsunuz her daim. tabii halkın sağlığını tehlikeye atmayıp,    geceleri rahat uyumak istiyorsanız.  gerçi  devamlı stres sonunda, dert sahibi olup,   yine de uyuyamıyorsunuz.
aslında kendimi bildim bileli cadıydım.      çocukken fazla arkadaşım olmadı hiç.    gençlikte de öyle; herkesle kanka olan bir kız değildim.     ilk cadılık sinyallerini    dedeme vermişim,     hatırlamıyorum;    şeker tutarken hepsini alacak gibi yapmış,  çemkirmişim bıcırca.  ilk patlamayı da    seboşun kaynanasına  yapmıştım, daha sonra da yengeme.    nasıl yapmam ,    kadın oğlunu evlendirdi seboşla,   sonra da itinayla ayırdı,çeyizini vermedi.     bizimki de bir gün çilingire açtırdı kapıyı    ve eşyaları yükletti kamyona. tam gidecekken,   kaynanası yakalamış ve dövüşmüşler. karakolluk olduklarında ,hayatımda ilk defa karakola gittim.     nasıl sinirlendiysem,  kadına üzerine yürüyüp bağırmışım; rahmetli babamın,   şakınlıkla  karışık  bakışlarını ve sözlerini hala hatırlarım;    hiç böyle olduğunu bilmezdim.      evet baba ,   sinirlenmek sana özeldi bizim evde,   bize fırsat kalmazdı.
ne kadar cadıysam da ,  sevdiklerime karşı o kadar da savunmasızım,    burda yazdığım gibi. yay burcu insanı olarak,    üzüldüğümde dibine dek üzülüyorum maalesef.        kendimi ifade etmek için,    çırpınma seansları başlıyor ve genelde iki gözü ki çeşme gelen,   büyük ağlama.   hele az bir vakit öncesi , coşkuyla güldüysem, sağanak kaçınılmaz oluyor.      duy beni mümine'm.
ve en sevmediğim bölüm başlıyor;     bünyeyi üzene başlayan kin    ve uzak durma.    kendini kollama hasebiyle belki de.
ister aney ister kardeş.    büyük kaçış başlıyor...
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)






12 yorum:
kacmak iyidir,bende kacıyorum,annemden kızkardeşimden,mümkün olsa kendimden de kacma yapacagım bacım,ama demekki bizde sıkıntı var sevgilerimle üzülme:(((
sizin işyeri ne üzerineydi?
ANNEMİ YAZMIŞSIN AYNI AYNI
Hep başkalarını düşünüp düşündüğün kişiler tarafından hoyratca üzülmek yoruyor ister istemez kaçıyosun.
Bende kaçanlardanım.
Aynı senin gibiyim cadılığım pek yoktur ama sevdiğim insanlar tarafından üzülmeye dayanamıyorum yıkımım oluyor ne yazık ki:(Ne yazık ki ben artık hıçkıra hıçkıra da ağlayamıyorum katıldım sanki bir kaç damla yaştan sonrası kasıyorum kendimi ama keşke ağlayabilsem doya doya belki biraz rahatlarım:(
ben de senin tam tersin hemen kaynaşırım. hiç sevmiyorum bu huyumu. yani insan biraz ağır olur ya ...
keşke ben de mutlu olabilseydim :(
SELİNKA; kaçıranlar utansın diyelim bacım
KİRAZZADE; gıda üzerine
NABRUT; normal, o da yay;)
İKİZ ANNESİ;pek bel bağlıyoruz sevdiklerimize. insana bağlanma demişler demi?
NİLHAN; halbuki pek isterim hemen kaynaşabilmeyi
HAYAL MEYAL; ince düşünmekten mi mutsuzsun kardeşim ?
Samimi yazılarına ve sayfana bayıldım..
Takibindeyim.
Sevgiler canım..
HAYAT CAFE TARİFLERİ; teşekkürler:)
hoşgeldiniz
cadılığın yanlış anlaşılıyor olainblir mi?
genelde dürüst insanlara yapışır bu cadılık. tek suç iki yüzlülük yapamamasıdır.
SEYHAN; yok yok düpedüz cadıyım :(
Yorum Gönder