bir insan        niye blog yazar ?
birşeyleri paylaşmak için           niyete göre değişir  bu paylaşım          bazen yeni aldığın cicileri paylaşmak istersin               bazen taşıdığın dertleri                 hani belki azalır diye
bazısı göstermek ister   kıyafetlerini takılarını            dış süslerini kısacası          bilmezki      alışverişkoliğim diye hava atarken         içinin boşluğunu      dışını donatarak kapatmaya uğraştığını                  bloguyla da bunu cümle aleme belli ettiğini           kart borcu  tavan yapsa da kime  ne ?
ahh      bir de kendini     pek bir zevkli sanan     tasarımcılar vardır                  eş      dostun pohpohuyla     iyice coşmuş      isim yapmış     iyi kötü satış yapan              vakti zamanında       babasının bilmemnerden arkadaşının tavsiyesiyle      girdiği işi referans gösteren   bakarım bakarım da  eserinin  güzelliğini göremem bir türlü     ne hikmetse
hatun çook iyidir ya       blogculukta ablalık bile yapar                halbuki  ilklerden olmaktan       kendini iyi pazarlamaktan başka numarası yoktur            kendisini eleştirmek mi ?          aman yarebbim   !    hemen kıskanç damgası yersiniz            çulu çaputu fazla      ya da  bayramlarda her zaman        gavuristana kaçıyor ya da        içki sofralarına konuk  oluşu kıskanılır mı  ?          bilemem
kimisi   günlük niyetine kullanır            yaşadıkları güldükleri  iz bıraksın hayatında diye             unutup gitmesin küçük mutlulukları       ya da sebepsiz  kuruntularına              sonradan gülüp geçebilsin diye
bazısı da yanılıp da sayfasına düşmüş izleyicisi varsa  zırvalar da zırvalar  bugün ne saçmalayacak diye okuduklarından habersiz    dinleyen bulmuş ya paranoyasını  
çoğu da    arkadaşlık için dalar aleme            zaten face twitt hepsi vardır             günlük monotonluktan    bir nebze kurtulmak için          hayata renk katmak için girer nete
kimisi de sataşıktır zaten               etrafı bitmiştir de        azıcık da başkalarını sinir edeyim diye yazar  başkalarının mutluluk kokan karelerini       çekemez bünyesi illa ısırır                  kendisinin tatmadığını tadanlara gıcıktır            o yüzden gıcık eder milleti              budur belki de yaratılış gayesi ; sabır sınamak
bir kısmı da    kibarcası sökülmüştür de             pörtlemiş yerden dökülenleri yazar          küfürler      ahlaksızlığı normal göstermeye çalışan yazılar  
ahh          bir de zevk için yazanlar                iyisiniz de lütfedin yorumlara ,iki satır cevap yazsanız        sizi insan yerine koyup      iki satır yazana          birşeyler söylemek için        illa soru mu sorması lazım ? evine gelen misafire hatır sormazmısın yoksa  ?
yorum önemli değilse      cevap yazacak kadar  hayatınızda           izleyiciler penceresini        hatta yorum butonunu kaldırıverin        please
                                                                                                            fotolar netten alıntıdır
30 Eylül 2010 Perşembe
29 Eylül 2010 Çarşamba
oku teyyare
teklif ; romantik kitaplardan hoşlananlar için bulunmaz hint kumaşlarından biri modern bir erkek sindrella romanı
tabiiki romantik teyyare sevdi bunu
koridor yayınları georgette heyerin romanlarını yeniden basmaya başladı yazarın romanları günümüzün romanlarına kıyasla daha bir kibar olaylar sürükleyici şekilde gelişiyor demekki neymiş ? bayağılaşmadan da aşk romanı yazılabiliyormuş
tutku ; tam tersi adını yansıtıyor üç kızkardeşin hikayelerini anlatan seri romanın ilki yer yer romantizm tavan yapıyor
sabır ; tutkunun devam kitabı ikinci kızkardeşin hikayesi anlatılsa da zamanla çirkinleşen bir konuya sahip sırf yarım bırakmayayım diye okuduğum kitap
yanılıp da aldığım tamamen gençlik kitabı kahramanımız genç bayan tam dibe vurduğu anda sevgilisine kavuşuyor herhalde yani mutlu son
cadı ölüsü ;claire harrisonun 12 kitaplık serisinden bu seriyi ilk kitaptan itibaren hevesle takip ediyorum ayrıca true blood isimli dizisi de internette gösteriliyor
kan sözü ; bu da seri kitabı anlayabilmek için ilk kitaptan başlamak gerekiyor diğer vampir kitaplarından sürükleyiciliği ile ayrılıyor
son iki kitap hariç fasa fiso kitaplar
28 Eylül 2010 Salı
hastane meconları
hastaneye zevk için giden varmıdır ki ?
      
saçma soru oldu bu şimdi oraya muhakkak derdi ya da şüphesi olan gider ama üzücü hastane geçmişi olanlar içinse bu ziyaretler daha da zor gelir
oğlumdan sonra, her an yeni bir hastalık korkusuyla yaşıyorum eşimin mide ağrıları panikletiyor beni elimden gelse itekleye itekleye doktora götüreceğim hatta endoskopiye sokuvereceğim hemen aklına getirmek bile dua sayılıyormuş düpedüz aklından geçeni kapısında bulan şom ağızlı zat ı şahaneleri içinse tam anlamıyla öd kopartıcı
iki gündür cerrahpaşa yollarını arşınlarken dikkatimi çeken sadece beklenen kuyruklar değil hastane hiyerarşisiydi proflar tartışmasız kral çıkmayan raporumu beklerken sadece adını fısıldamam sekreter hanımın stenosuna ayrı bir hız kattı
kendileri aynı zamanda kuyrukların beklemeyen üyesi tabii onlara kızamıyorsun da
hastane kışlaysa onlarda komutanları sonuçları göstermek için gittiğimde asistanların hocalarının karşısında süt dökmüş kedi gibi dizildiklerini gördüğümde acıyıverdim tıbbı kazanıcam diye göbeğini çatlat koskoca 6 sene oku doktor ol gene de elpençe dur adamın karşısında
bazıları hiç benzemese de prof ağaya genelde anlarsınız yürüyüşlerinden tepelerden bakmalarından öğrencileriyle lütfen konuşmalarından yanılıp da soru sorsanız cevap bile vermezler , olduğunuz tarafa bakmayınca insan kendini görünmez adam felan sanıyor kendi doktoruma yetişemeyince kralı pardon yöneticisi olduğu servise gidip yardım istedim bu yüzden prof gibi görünmeyen yürümeyen, hatta giyinmeyen adamı hademe sandım sorusunu duymazdan geldim ve sürpriz ; hıncını o da ekstra bekleterek aldı tabii demek ki onların da bir bildiği var burunları havada olmayınca tipleri hademeliğe mi müsait ne ?
bir hocayla muhatap olma sorularınıza cevap alma şansınız muayenesinden geçiyor tabiiki hatta aynı şakaya gülüp kahkaha attırma şansınız bile var biz bizim hocaya emir büyük yerdenle havale olmuştuk muayenehanesine gitmemize rağmen muhabbet sıfırdı
ama sıkı durun bugün asık yüzlü profa kahkaha attırdım telefonda iki tezim var ;
ya ayaklarına masaj yapan asistanı gıdıkladı ya da komik bir kadınım
fotolar netten alıntıdır
                                                                                                              
saçma soru oldu bu şimdi oraya muhakkak derdi ya da şüphesi olan gider ama üzücü hastane geçmişi olanlar içinse bu ziyaretler daha da zor gelir
oğlumdan sonra, her an yeni bir hastalık korkusuyla yaşıyorum eşimin mide ağrıları panikletiyor beni elimden gelse itekleye itekleye doktora götüreceğim hatta endoskopiye sokuvereceğim hemen aklına getirmek bile dua sayılıyormuş düpedüz aklından geçeni kapısında bulan şom ağızlı zat ı şahaneleri içinse tam anlamıyla öd kopartıcı
iki gündür cerrahpaşa yollarını arşınlarken dikkatimi çeken sadece beklenen kuyruklar değil hastane hiyerarşisiydi proflar tartışmasız kral çıkmayan raporumu beklerken sadece adını fısıldamam sekreter hanımın stenosuna ayrı bir hız kattı
kendileri aynı zamanda kuyrukların beklemeyen üyesi tabii onlara kızamıyorsun da
hastane kışlaysa onlarda komutanları sonuçları göstermek için gittiğimde asistanların hocalarının karşısında süt dökmüş kedi gibi dizildiklerini gördüğümde acıyıverdim tıbbı kazanıcam diye göbeğini çatlat koskoca 6 sene oku doktor ol gene de elpençe dur adamın karşısında
bazıları hiç benzemese de prof ağaya genelde anlarsınız yürüyüşlerinden tepelerden bakmalarından öğrencileriyle lütfen konuşmalarından yanılıp da soru sorsanız cevap bile vermezler , olduğunuz tarafa bakmayınca insan kendini görünmez adam felan sanıyor kendi doktoruma yetişemeyince kralı pardon yöneticisi olduğu servise gidip yardım istedim bu yüzden prof gibi görünmeyen yürümeyen, hatta giyinmeyen adamı hademe sandım sorusunu duymazdan geldim ve sürpriz ; hıncını o da ekstra bekleterek aldı tabii demek ki onların da bir bildiği var burunları havada olmayınca tipleri hademeliğe mi müsait ne ?
bir hocayla muhatap olma sorularınıza cevap alma şansınız muayenesinden geçiyor tabiiki hatta aynı şakaya gülüp kahkaha attırma şansınız bile var biz bizim hocaya emir büyük yerdenle havale olmuştuk muayenehanesine gitmemize rağmen muhabbet sıfırdı
ama sıkı durun bugün asık yüzlü profa kahkaha attırdım telefonda iki tezim var ;
ya ayaklarına masaj yapan asistanı gıdıkladı ya da komik bir kadınım
fotolar netten alıntıdır
26 Eylül 2010 Pazar
serhoşş
ağzıma hiç içki koymadım      elhamdülillah
ama içenler tadının güzel olmadığını söylüyor boğazı yaktığından bahsediyorlar o zaman niye içerler ki bu zıkkımı ? yerine misli misli güzel tat varken ?
neden peki ? kendini alkolle boğmanın nesi cazip ertesi günü eziyetini göze alaraktan ? değer mi ? bir kaç saatlik unutkanlık için çekilen eziyete değer mi ?
neden alışveriş yapacak market bulamayacağız nerdeyse ? alkol satmayanların cirosunun düşük olması olabilir mi ?
ısrarla lise balolarına içki sokulmasına izin veriliyor tabii ki yabancı filmlerdeki yılsonu balolarındaki punç özentiliği
eski türk filmlerinde üzüntüye düşen hep soluğu yorgonun meyhanesinde alır istisnasız aslan sütü içmek için tabii.
şimdilerde malum medya dizilerinde kadehler tokuşturuluyor habire gavurları boşverin ; onlar öyle ruhsal çöküntüdeler ki yarı sarhoş olmadan dayanamıyorlar hayata manevi dinamiklerin yerine habire bir şeyler koymaya çalışıyorlar
sebep tamamen özenti diye düşünüyorum birilerinin özenci birilerine hizmet ediyor çarkını döndürüyor
doğudaki batıdaki ortadaki vatandaşlar içki masasında buluşturuluyorsa vardır elbet bir sebebi.
içkili insana istediğinizi yaptırırsınız herşeyi pazarlarsınız kolayca bu bazen şişirilmiş hesap bazen kumar bazen de haramdır tabii bu sektörler hep birbirine bağlı
sarhoşlukla işlenen cinayetler suçlar , yıkılan yuvalar zedelenen güvenler mi ? salla gitsin
resimler internetten alıntıdır
ama içenler tadının güzel olmadığını söylüyor boğazı yaktığından bahsediyorlar o zaman niye içerler ki bu zıkkımı ? yerine misli misli güzel tat varken ?
neden peki ? kendini alkolle boğmanın nesi cazip ertesi günü eziyetini göze alaraktan ? değer mi ? bir kaç saatlik unutkanlık için çekilen eziyete değer mi ?
neden alışveriş yapacak market bulamayacağız nerdeyse ? alkol satmayanların cirosunun düşük olması olabilir mi ?
ısrarla lise balolarına içki sokulmasına izin veriliyor tabii ki yabancı filmlerdeki yılsonu balolarındaki punç özentiliği
eski türk filmlerinde üzüntüye düşen hep soluğu yorgonun meyhanesinde alır istisnasız aslan sütü içmek için tabii.
şimdilerde malum medya dizilerinde kadehler tokuşturuluyor habire gavurları boşverin ; onlar öyle ruhsal çöküntüdeler ki yarı sarhoş olmadan dayanamıyorlar hayata manevi dinamiklerin yerine habire bir şeyler koymaya çalışıyorlar
sebep tamamen özenti diye düşünüyorum birilerinin özenci birilerine hizmet ediyor çarkını döndürüyor
doğudaki batıdaki ortadaki vatandaşlar içki masasında buluşturuluyorsa vardır elbet bir sebebi.
içkili insana istediğinizi yaptırırsınız herşeyi pazarlarsınız kolayca bu bazen şişirilmiş hesap bazen kumar bazen de haramdır tabii bu sektörler hep birbirine bağlı
sarhoşlukla işlenen cinayetler suçlar , yıkılan yuvalar zedelenen güvenler mi ? salla gitsin
resimler internetten alıntıdır
25 Eylül 2010 Cumartesi
merak
bazen insanları seyrederim       gelip geçenleri            bir yerden bir yere giderler hep                             düşünürüm ;      yüzlerindeki ifadeye bakarak      ne hissettiklerini anlamaya çalışırım          ya da o an aklından neler geçtiğini
şu düşünceli teyze ağır aksak yürürken neler düşünüyor acaba ? gelini evden attı da nereye gideceğim diye mi yanıyor içi ? peki şu süslü mestureye ne demeli ? üstü başı pek itinalı, hatta ayakkabısının tonuna kadar, pudra pembesi renginde acaba aceleyle yürüdüğü yollar erkek arkadaşa mı çıkıyor ?
      
ya şu kahkülü jöleyle dimdik genç irisi ? arkadaşlarıyla kahvede okey oynama telaşıyla mı aceleci yoksa hasta annesine ilaç almaya mı gidiyor ?
her insan bir dünya değil mi ? en yakınımızı bile ne kadar tanıyabiliyoruz ? bize izin verdiği kadarını tabi ki biz evimizde mutlu mesut yaşarken, bir yerlerde birilerinin başına birşeyler geliyor trajediler yaşanıyor bunları sabah kahvaltımızı sakin ve acelesiz yaparken öğrenip şaşıveriyoruz aslında ne büyük nimet o belalardan birinin aktörü olmamak farkındamıyız acaba ?
bu arada tahminlerim asla çıkmaz maalesef insanları okumada hiç iyi değilim ayrıca asla yapmam dediğim şeyi gene yaptım ; karslı birini işe aldım ama ardahan belki de karstan sayılmaz ?
fotolar netten alıntıdır
şu düşünceli teyze ağır aksak yürürken neler düşünüyor acaba ? gelini evden attı da nereye gideceğim diye mi yanıyor içi ? peki şu süslü mestureye ne demeli ? üstü başı pek itinalı, hatta ayakkabısının tonuna kadar, pudra pembesi renginde acaba aceleyle yürüdüğü yollar erkek arkadaşa mı çıkıyor ?
ya şu kahkülü jöleyle dimdik genç irisi ? arkadaşlarıyla kahvede okey oynama telaşıyla mı aceleci yoksa hasta annesine ilaç almaya mı gidiyor ?
her insan bir dünya değil mi ? en yakınımızı bile ne kadar tanıyabiliyoruz ? bize izin verdiği kadarını tabi ki biz evimizde mutlu mesut yaşarken, bir yerlerde birilerinin başına birşeyler geliyor trajediler yaşanıyor bunları sabah kahvaltımızı sakin ve acelesiz yaparken öğrenip şaşıveriyoruz aslında ne büyük nimet o belalardan birinin aktörü olmamak farkındamıyız acaba ?
bu arada tahminlerim asla çıkmaz maalesef insanları okumada hiç iyi değilim ayrıca asla yapmam dediğim şeyi gene yaptım ; karslı birini işe aldım ama ardahan belki de karstan sayılmaz ?
fotolar netten alıntıdır
24 Eylül 2010 Cuma
hayatımın en way ları
sıkı bir amway kullanıcısıyım    sağlık için tabii ki         altı yıl önce alışveriş şeklimi değiştirdim       artık marketlerin    deterjan bölümünü es geçiyorum      siparişimi internetten veriyorum     kapıma kadar geliyor  üye oldum vaktiyle     satış zorunluluğu olmadığı için   sadece evimin ihtiyaçlarını alıyorum
bunlar ön planda olanlar ; temizleyici tonik nemlendirici üçlüsü
mavi ambalajlı ; peeling, ufak şişe meyve özlü serum, küçük tüpteki ise 30 koruma faktörlü nemlendirici yazın olmazsa olmazı
bunlar da arka planda çalışanlar ;
loc u herkes bilir ;
evimizin tabanından tavanına kadar temizliğinde kullanabileceğimiz tek ürün, içinde silikon olduğu için camlarınızı sildiğinizde geç tozlanmasını sağlıyor sprey şişeye 1 ölçeğe 9 ölçek ılık su koyuyorsunuz çalkalayıp toz almada kullanıyorsunuz . bir kova suya 2 pompa ( kendi özel pompası var konsantre ürün çünkü ) sıktığınızda temizliğe hazırsınız ;ister duvarları silin kurulamadan ,ister halınızı silin isterseniz makinaya bir pompa cırt sıkıverin öyle yıkayın
bu da yağ çözücü ; özel fırçasıyla ocak demirlerine ,aspiratöre sürüyorsunuz 10 dk.sonra sıcak suyun altına tutun yağların akıp gidişini izleyin
bu da zehirsiz çamaşır suyu ; çamaşır makinanıza bir kapak katın, çamaşırınızdaki lekeleri çıkarsın hemde makinanızı ( bulaşık ya da çamaşır ) temizlesin , lavabonuzu açsın , çay kaşıklarınızı , elbezlerinizi çaydanlıktaki kireci temizlesin ama sizi zehirlemeden . sıcak suda hemen köpürüyor mis gibi oksijen kokusuyla beraber (senihaya ve ozon tutkunlarına duyurulur )
bu elde bulaşık için ; diğerlerinin aksine elleri yumuşacık yapıyor egzemalılar kullansın özellikle 1 litreyi suyla seyrelterek 7 litre elde ediyorsunuz,o kadar ekonomik
ürünlerin ortak özelliği ; antialerjik ve bitkisel olmaları yani hesapladığımızda piyasadaki ürünlerle aynı fiyat ta çıkıyor amway pahalı diyenlere duyrulur ; 1 yemek kaşığını deterjandan arındırabilmek için 14 lt. su harcamamız lazım kimsenin buna ne zamanı ne de kesesi yeter işte bu yüzden yılda kişibaşı 1 litre deterjan ve çamaşır suyu içiyormuşuz sonra da diyoruz ki bu mel un hastalık niye artıyor ?
basit bir sorum var ; sağlık mı ? alışkanlıkları değiştirip doğal ürünler kullanmak mı ?
bunlar ön planda olanlar ; temizleyici tonik nemlendirici üçlüsü
mavi ambalajlı ; peeling, ufak şişe meyve özlü serum, küçük tüpteki ise 30 koruma faktörlü nemlendirici yazın olmazsa olmazı
bunlar da arka planda çalışanlar ;
loc u herkes bilir ;
evimizin tabanından tavanına kadar temizliğinde kullanabileceğimiz tek ürün, içinde silikon olduğu için camlarınızı sildiğinizde geç tozlanmasını sağlıyor sprey şişeye 1 ölçeğe 9 ölçek ılık su koyuyorsunuz çalkalayıp toz almada kullanıyorsunuz . bir kova suya 2 pompa ( kendi özel pompası var konsantre ürün çünkü ) sıktığınızda temizliğe hazırsınız ;ister duvarları silin kurulamadan ,ister halınızı silin isterseniz makinaya bir pompa cırt sıkıverin öyle yıkayın
bu da yağ çözücü ; özel fırçasıyla ocak demirlerine ,aspiratöre sürüyorsunuz 10 dk.sonra sıcak suyun altına tutun yağların akıp gidişini izleyin
bu da zehirsiz çamaşır suyu ; çamaşır makinanıza bir kapak katın, çamaşırınızdaki lekeleri çıkarsın hemde makinanızı ( bulaşık ya da çamaşır ) temizlesin , lavabonuzu açsın , çay kaşıklarınızı , elbezlerinizi çaydanlıktaki kireci temizlesin ama sizi zehirlemeden . sıcak suda hemen köpürüyor mis gibi oksijen kokusuyla beraber (senihaya ve ozon tutkunlarına duyurulur )
bu elde bulaşık için ; diğerlerinin aksine elleri yumuşacık yapıyor egzemalılar kullansın özellikle 1 litreyi suyla seyrelterek 7 litre elde ediyorsunuz,o kadar ekonomik
ürünlerin ortak özelliği ; antialerjik ve bitkisel olmaları yani hesapladığımızda piyasadaki ürünlerle aynı fiyat ta çıkıyor amway pahalı diyenlere duyrulur ; 1 yemek kaşığını deterjandan arındırabilmek için 14 lt. su harcamamız lazım kimsenin buna ne zamanı ne de kesesi yeter işte bu yüzden yılda kişibaşı 1 litre deterjan ve çamaşır suyu içiyormuşuz sonra da diyoruz ki bu mel un hastalık niye artıyor ?
basit bir sorum var ; sağlık mı ? alışkanlıkları değiştirip doğal ürünler kullanmak mı ?
15
yorumcu
Etiketler:
alışveriş,
organik
23 Eylül 2010 Perşembe
aney
anneler başımızın tacı            yokluklarını düşünmeye bile katlanamayız          göğsümüz sıkışır    gözlerimiz dolar          şöyle bir an bile düşünmeye dayanamayız     onsuzluğu
istisnasız hepimiz severiz onları ( tabii insanlıktan zerre nasiplenmemiş dna sı bozuk katiller hariç onlar öldürmeye programlanmış robotturlar sadece )
ama annelerimizle geçinebilirmiyiz acaba ? ya da en iyi arkadaşımız onlar mı ? hatta her gün görmeden duramıyormuyuz ?
benim annem bir melek gerçekten öyle bu yaşa kadar hiç kimsenin kalbini kırdığını görmedim bazen birisine sinirlendiğimizde bize ; iyilik yap iyilikle karşılaşırsın derdi düsturu budur herkese iyi davrandığı için hiç düşmanı yoktur
bizim için hayatı kolaylaştırmaya adamıştır kendisini izin versek bizi oturtup hizmet eder öyle alışmış ki maddi manevi hep vermeye , biz verdiğimiz zaman rahatsız oluyor biz teklif etmeden de hiç bir şey istemez sabır taşı gibi sabırlı ,anlayışlı fedakar ( 70 yaşında hala hepimize reçel,tarhana vs ev üretimleri yapmaya çalışıyor )
işte böyle bir anneden sonra kayınvalidemin benimle her konuda aşık atmaya çalışması şok gibi geldi bana
19 yıl aldı mazur görebilmem eğer gelinime onun gibi yaparsam beni vursunlar please
böyle bir annem olmasına rağmen hiç bir zaman arkadaş olamadık sırlarımızı paylaşmadık bizim ailede duygular uluorta konuşulmaz ve belli edilmezdi hiç hep savunmadaydık sanki ben goncamda yaşadım kendimi ifade etmeyi hata aramıyorum yaradılışlarımız farklı belki de
kendim yaşamadığım için kızımla da arkadaş olamadım önceleri neredeyse kaybediyorduk minnoşumuzu o zaman dedim ki ; zorla da olsa öğreneceğim kankası olmasamda ( okka da olmasın ) derdini söyleyeceği kadar yakın olmalıyım bu sefer de pek yüz göz olduk canım
en acımasız tenkitçim oldu kendileri ; kıyafetten tut da niye öyle dedine kadar tamam kendini ifade ediyor ama ikinci bir kaynanaya hiç ihtiyacım yok doğrusu
hem de en acımasızına
fotolar netten alıntıdır
istisnasız hepimiz severiz onları ( tabii insanlıktan zerre nasiplenmemiş dna sı bozuk katiller hariç onlar öldürmeye programlanmış robotturlar sadece )
ama annelerimizle geçinebilirmiyiz acaba ? ya da en iyi arkadaşımız onlar mı ? hatta her gün görmeden duramıyormuyuz ?
benim annem bir melek gerçekten öyle bu yaşa kadar hiç kimsenin kalbini kırdığını görmedim bazen birisine sinirlendiğimizde bize ; iyilik yap iyilikle karşılaşırsın derdi düsturu budur herkese iyi davrandığı için hiç düşmanı yoktur
bizim için hayatı kolaylaştırmaya adamıştır kendisini izin versek bizi oturtup hizmet eder öyle alışmış ki maddi manevi hep vermeye , biz verdiğimiz zaman rahatsız oluyor biz teklif etmeden de hiç bir şey istemez sabır taşı gibi sabırlı ,anlayışlı fedakar ( 70 yaşında hala hepimize reçel,tarhana vs ev üretimleri yapmaya çalışıyor )
işte böyle bir anneden sonra kayınvalidemin benimle her konuda aşık atmaya çalışması şok gibi geldi bana
19 yıl aldı mazur görebilmem eğer gelinime onun gibi yaparsam beni vursunlar please
böyle bir annem olmasına rağmen hiç bir zaman arkadaş olamadık sırlarımızı paylaşmadık bizim ailede duygular uluorta konuşulmaz ve belli edilmezdi hiç hep savunmadaydık sanki ben goncamda yaşadım kendimi ifade etmeyi hata aramıyorum yaradılışlarımız farklı belki de
kendim yaşamadığım için kızımla da arkadaş olamadım önceleri neredeyse kaybediyorduk minnoşumuzu o zaman dedim ki ; zorla da olsa öğreneceğim kankası olmasamda ( okka da olmasın ) derdini söyleyeceği kadar yakın olmalıyım bu sefer de pek yüz göz olduk canım
en acımasız tenkitçim oldu kendileri ; kıyafetten tut da niye öyle dedine kadar tamam kendini ifade ediyor ama ikinci bir kaynanaya hiç ihtiyacım yok doğrusu
hem de en acımasızına
fotolar netten alıntıdır
22 Eylül 2010 Çarşamba
bazen de
      YETER   !    diye bağırmak isterim        böceklerimin bitmeyen vızıltılarına   memnuniyetsiz suratlarına
ya Allah deyip iki tane okkalı şamar patlatmak isterim eşarbımdan dolayı kin güdenlere ( hey ! sana söylüyorum ;
çapada eteklerimi çiğneyen çiçek bozuğu suratlı ve feribotta çekil bakayım deyip dirsek atan gençlik özentisi sahte sarışın ! )
sıralara bişey sorucam deyip kaynak yapanları kibarca uyarmak yerine kaşındıkları tartışmayı başlatmak isterim
en yakın ww bayiine gidip çek şurdan bir touareg demek isterim ödemeyi düşünmeden ( korkarım bunu yapıcam )
ya da önce umre diye düşünmeden dünyanın bilmem neresine gidivermek isterim goncamla aniden
tvlere çıkıp, havalı havalı konuşarak kalabalıkları saçma hedeflere yönelten güdümlü füzeleri birbirine çarpmak suretiyle patlatmak isterim
ya da ısrarla abuk subuk yarışmalara , reyting hoplattıran saftriklerin kafalarını tokuşturup uyandırmak isterim
namazımdan örtümden dolayı , yargılamak isteyen zihniyete hak ettiğini vermek isterim
gazetelerin üçüncü sayfalarında konuk olan katillere kısasa kısas uygulamak isterdim ( sık sık )
uzun sözün kısası ; cadı olmak isterim bazen yahu ! te okka !
fotolar netten alıntıdır
ya Allah deyip iki tane okkalı şamar patlatmak isterim eşarbımdan dolayı kin güdenlere ( hey ! sana söylüyorum ;
çapada eteklerimi çiğneyen çiçek bozuğu suratlı ve feribotta çekil bakayım deyip dirsek atan gençlik özentisi sahte sarışın ! )
sıralara bişey sorucam deyip kaynak yapanları kibarca uyarmak yerine kaşındıkları tartışmayı başlatmak isterim
en yakın ww bayiine gidip çek şurdan bir touareg demek isterim ödemeyi düşünmeden ( korkarım bunu yapıcam )
ya da önce umre diye düşünmeden dünyanın bilmem neresine gidivermek isterim goncamla aniden
tvlere çıkıp, havalı havalı konuşarak kalabalıkları saçma hedeflere yönelten güdümlü füzeleri birbirine çarpmak suretiyle patlatmak isterim
ya da ısrarla abuk subuk yarışmalara , reyting hoplattıran saftriklerin kafalarını tokuşturup uyandırmak isterim
namazımdan örtümden dolayı , yargılamak isteyen zihniyete hak ettiğini vermek isterim
gazetelerin üçüncü sayfalarında konuk olan katillere kısasa kısas uygulamak isterdim ( sık sık )
uzun sözün kısası ; cadı olmak isterim bazen yahu ! te okka !
fotolar netten alıntıdır
21 Eylül 2010 Salı
teyyare n ; bir ankara fıskıyesi
koltukta oturmuş       davul gibi şişmiş ayaklarıma bakıyorum  şu an      ve yağmur sonrası  sükünetini yaşıyorum
        
evet ağladım maalesef her şey güzeldi iyiydim şakalaşıp vedalaştık fakat arabaya binip onu kaldırımda tek başına görünce içim koptu sanki ağlamak ne kelime hıçkıra hıçkıra fıskıye gibi oldum metin anne imajını yerle bir ettim
herşey çok güzel başladı sabah dokuz gibi yola çıktık 4 saatte ankaradaydık meşhur çorumlu kayınvalidem hiç beklemediğim bir güzellik yaptı ve kaynımlarla beraber geldi bunları hazırlamış;
sağolsun kızımı kalabalık bir grupla gezdirdik alışveriş felan derken her şey iyiydi ve hiç ağlayasım da yoktu ama sağı solu belli olmayan teyyareyim ya bir de işin içine annelik girince dağıttım işte tek özürüm budur
dönüşte ağlamaya son verince karnımızn acıktığını farkettik ( yan etkisi herhalde ) ve buraya girdik lakin bu sefer boğazımıza dizildi lokmalar
gece yolculuğu pek bir zor olduğundan 6 saatte varabildik ancak aynı gün gidip gelinemeyeceğini gördük ve kayınvalidemin deyimiyle imama gavur demeyi öğrendik
evet ağladım maalesef her şey güzeldi iyiydim şakalaşıp vedalaştık fakat arabaya binip onu kaldırımda tek başına görünce içim koptu sanki ağlamak ne kelime hıçkıra hıçkıra fıskıye gibi oldum metin anne imajını yerle bir ettim
herşey çok güzel başladı sabah dokuz gibi yola çıktık 4 saatte ankaradaydık meşhur çorumlu kayınvalidem hiç beklemediğim bir güzellik yaptı ve kaynımlarla beraber geldi bunları hazırlamış;
sağolsun kızımı kalabalık bir grupla gezdirdik alışveriş felan derken her şey iyiydi ve hiç ağlayasım da yoktu ama sağı solu belli olmayan teyyareyim ya bir de işin içine annelik girince dağıttım işte tek özürüm budur
dönüşte ağlamaya son verince karnımızn acıktığını farkettik ( yan etkisi herhalde ) ve buraya girdik lakin bu sefer boğazımıza dizildi lokmalar
gece yolculuğu pek bir zor olduğundan 6 saatte varabildik ancak aynı gün gidip gelinemeyeceğini gördük ve kayınvalidemin deyimiyle imama gavur demeyi öğrendik
20 Eylül 2010 Pazartesi
bazen
  bazen hanım hanımcık olmak isterim  ;
hani şu günlere gidip gelen bir kucak tarifle geri dönen
bazen hamarat olmak isterim ; hatta süpersonik kadın öğlen kalkan ama bir saatte yemek çamaşır ütü temizliği bitiren saçının fönü bile bozulmadan
her daim bakımlı olmak isterim, bazı günler soğan kabuğu renginde oje süren, en azından kalem çeken, 8 santim topukluyla bile zarif yürüyen havalı bir 36 beden ( 38 e de razıyım )
çok çok becerikli olmak isterim bazen , adını bile söyleyemediğim ( amigumi ? ) ama makine gibi elişi yapan yaptıklarına da türkan şoray kirpiği ya da yılan güle sarıldı gibi isimler uydurabilen
mucit olmak isterim bazen yapılmayanı başarmak isterim , ütü yapan robot ya da gurme yemekleri yapan makine gibi
bazen de düz vitesli araba kullanmak isterim vitesleri yağ gibi geçirerekten ( evet o kadar hayal )
bazen de kedi gibi munis olmak isterim dileklerini mırıl mırıl söyleyen ateşli burcuma inat sakinlik isterim hayatımda bazen frene basmak da isterim sevinçleri doya doya yaşamak ya da dönen başımı dinlendirmek için
sözün özü ; kutsal hatun olmak isterim galiba erişilmez
cazibe hanımın gündüz düşlerine hoşgeldiniz.
hani şu günlere gidip gelen bir kucak tarifle geri dönen
bazen hamarat olmak isterim ; hatta süpersonik kadın öğlen kalkan ama bir saatte yemek çamaşır ütü temizliği bitiren saçının fönü bile bozulmadan
her daim bakımlı olmak isterim, bazı günler soğan kabuğu renginde oje süren, en azından kalem çeken, 8 santim topukluyla bile zarif yürüyen havalı bir 36 beden ( 38 e de razıyım )
çok çok becerikli olmak isterim bazen , adını bile söyleyemediğim ( amigumi ? ) ama makine gibi elişi yapan yaptıklarına da türkan şoray kirpiği ya da yılan güle sarıldı gibi isimler uydurabilen
mucit olmak isterim bazen yapılmayanı başarmak isterim , ütü yapan robot ya da gurme yemekleri yapan makine gibi
bazen de düz vitesli araba kullanmak isterim vitesleri yağ gibi geçirerekten ( evet o kadar hayal )
bazen de kedi gibi munis olmak isterim dileklerini mırıl mırıl söyleyen ateşli burcuma inat sakinlik isterim hayatımda bazen frene basmak da isterim sevinçleri doya doya yaşamak ya da dönen başımı dinlendirmek için
sözün özü ; kutsal hatun olmak isterim galiba erişilmez
cazibe hanımın gündüz düşlerine hoşgeldiniz.
11
yorumcu
Etiketler:
biz,
istekler
Kaydol:
Yorumlar (Atom)


















































