2 Aralık 2010 Perşembe

kutu kutu pensee

göğe doğru dikilen     yeni moda residanslar takıldı gözüme ;   işten gelirken





 acaba  ?    diye düşündüm yanyana dizilmiş     kutu kutu 1+1 ler     ya da     stüdyolar     veya biraz genişçe,    iki oda salonlar,  bekarlar cumhuriyetine bir hazırlık mı ?         malum artık ;    kimse kimsenin kahrını çekmiyor   eşler de dahil    
azıcık kızan ,   soluğu mahkemede alıyor        sabır ve sebatla tanışmamış yeni nesiller       çok kızan da kocam beni dövdü diye,     kanal kanal geziyor nerdeyse





site ve apartman yaşamının,    komşuluğu öldürdüğü malum         asansör sayesinde,     kimse kimsenin yüzünü görmeden evine giriyor              cereyan kesildiğinde,     birbirimizin yüzünü görüp şaşıyoruz,  bunlar bizim bloktamı oturuyor diye ?       yeni taşındığım     blokta,        karşı komşumun yüzünü altı ay görmemiştim  , ikimizde evhanımı olduğumuz halde.           artık kırk elli dairelik bloglarda,   herkes iki komşuya fit,      fazlasına gerek yok deniliyor          doğrusu ;   insanlar birbirinden korkuyor haklı olarak    yeni tanıştığınız, güleryüzlü komşunuzun ,    psikopat  ya da terörist olma riski daima vardır       karşı komşum bayanı,     kocasına naz eden    biraz ince fikirli zannederdim          doktor randevusunda, eşinin tavrını görene kadar    ve     on yıldır komşuyuz       bu kadar tanımışız işte.




evlere dönersek, pırıl pırıl tanıtılıyor   tv ve gazetelerde ;  felan filan residense diye       ama şöyle baktığımızda mimari yapısı itibariyle, yaşamak için değil,    işten gelip    bir iki saat tv ye takılıp    uyumak için yapıldıklarını görüyoruz        aidatları da nerdeyse aşağı semtlerdeki    ev kiraları kadar var        sosyallik istersen ne işin var sitede ?       bin taksine,   git  istiklale ( bomba olmadığı zaman  tabii )     börtü böcek istersen de,  sitedeki yapay çimleri beğenmezsen     at kendini yıldıza       uzak dersen de  ee napiyim canım ;   metro- tramway ikilisi   emrine amade





günün akıla takılan sorusu ;  benzin istasyonlarında neler oluyor ?      kazılıyor ,  çürütülüyor,   tabelalar değişiyor    felan ?       acaba eskiler gibi,   altınları toprağa gömdüler    de    vergileri  ve cezaları  ödeme için onlara mı başvuruyorlar dedim hani ?        olur ya türkiye burası

Hiç yorum yok: