şunları pişirdi ;
krem şokola : yarım bardak tozşeker ,4 y.kaşığı pirinç unu,4 yemek kaşığı nişasta,4 yemek kaşığı kakao,1 lt süt
hepsi karıştırılır ve pişince vanilya ve fıstıklı çikolata katılıp mikserle beş dakika çırpılır nerden aldığımı yazmamışım
sonra da sıra geldi poğaçaya ;bildiğiniz mayalı poğaça bitti bile, resim çekmeden
can sıkıntısından koca bebekler dalaşınca; onları ayırırken aklıma eski günler geliverdi biz de bayılırdık böyle şakalaşmalara bazen şaka, bazen ciddi annem de arayı bulmaya çalışırdı demekki sıra bize gelmiş (40 yaş sendromu tam gaz devam ediyor)
bu da öğlen kalkan ankara böceğinin sabah kahvaltısı
zaten hafta sonu herkese ayrı saatlerde, yemek hazırlanıyor nerdeyse güya izin günüm
31 Ocak 2011 Pazartesi
30 Ocak 2011 Pazar
etiket teyyare
az önce pepelaya yorum yazarken farkettim ; insanları anlama çabamı. etiketleyip öyle bir yerlere yerleştireyim istiyorum zihnimde
sevmiyorum öyle muallakta kalmalarını. anlamalıyımki ; nasıl davranacağımı bileyim. şöyle yani ;
bazı insanlar özen ister epey ; hep sensin demeli onlara . kendi kıymetlerinin epey farkındadırlar ve başkasının da, farketmesini isterler sık sık ağızlarından kendilerini eleştiren cümleler duyulmaz pek. kendilerine itiraf edebildikleri de meçhuldür. kaçarım böylelerinden çoğunlukla ; harikasın, nefissin, bir tanesin gibi abartı sözcüklerinden kaçtığım gibi. zordur çünkü pof pof makinası olmak .
bazısı da tevazuyu abartır da abartır . ya başkasını püflemekten, kendine bakacak takati, tanıyacak nefesi kalmadığından ya da bilmem nerde, yörüngesine girmiş olduğu aşağılık kompleksinden. ilaçları koşulsuz sevgidir, hayat arkadaşından gelen . kendi değerlerini öğrendikleri gün , sevilmek için başkasına sensin demeye ihtiyaçları kalmadığını görürler. böyleleri de sıkıcıdır bir zaman sonra . çünkü döktüğü dillerin bir yerden sonra, gerçeği yansıtmadığını itiraf edersiniz kendinize. sonra başlar kaçış ; yağ yüklü bulutlardan.
bir de yörüngeleri daima dolu olan müstesnalar vardır , ağızlarından bal damlar , seni en kötü günde iyi hissettiren, sana muhtac olduğun rahmetten bir nebze sunan ve iliğinde kemiğinde hissettiğin samimiyetle sarıp yaralarını sarmalayan
ahh bir de ağzından çıkanlar, seni yaklaştırıyorsa mevlaya ; işte onu dost edinmelisin, kıvranan kıskanan nefsine inat ve onu da Onun için sevmelisinki ; silkinip dünya rüyasından minicik bir adım atabilesin ötelere doğru .
sevmiyorum öyle muallakta kalmalarını. anlamalıyımki ; nasıl davranacağımı bileyim. şöyle yani ;
bazı insanlar özen ister epey ; hep sensin demeli onlara . kendi kıymetlerinin epey farkındadırlar ve başkasının da, farketmesini isterler sık sık ağızlarından kendilerini eleştiren cümleler duyulmaz pek. kendilerine itiraf edebildikleri de meçhuldür. kaçarım böylelerinden çoğunlukla ; harikasın, nefissin, bir tanesin gibi abartı sözcüklerinden kaçtığım gibi. zordur çünkü pof pof makinası olmak .
bazısı da tevazuyu abartır da abartır . ya başkasını püflemekten, kendine bakacak takati, tanıyacak nefesi kalmadığından ya da bilmem nerde, yörüngesine girmiş olduğu aşağılık kompleksinden. ilaçları koşulsuz sevgidir, hayat arkadaşından gelen . kendi değerlerini öğrendikleri gün , sevilmek için başkasına sensin demeye ihtiyaçları kalmadığını görürler. böyleleri de sıkıcıdır bir zaman sonra . çünkü döktüğü dillerin bir yerden sonra, gerçeği yansıtmadığını itiraf edersiniz kendinize. sonra başlar kaçış ; yağ yüklü bulutlardan.
bir de yörüngeleri daima dolu olan müstesnalar vardır , ağızlarından bal damlar , seni en kötü günde iyi hissettiren, sana muhtac olduğun rahmetten bir nebze sunan ve iliğinde kemiğinde hissettiğin samimiyetle sarıp yaralarını sarmalayan
ahh bir de ağzından çıkanlar, seni yaklaştırıyorsa mevlaya ; işte onu dost edinmelisin, kıvranan kıskanan nefsine inat ve onu da Onun için sevmelisinki ; silkinip dünya rüyasından minicik bir adım atabilesin ötelere doğru .
27 Ocak 2011 Perşembe
koşan nevalden kısa kısa nefesler
papatyam koş dedi , koşuyorum.
bugün misafirim var akşamdan hazırlığımı yaptım ; kedi dili pasta (portakal pelteli sevginin tarifinin biraz değiştirilmişi ) tahinli kurabiye pepeladan , malatya usulü mercimekli köfte zeytune abladan halis köy çökeleğinden börek annemden güya misafir ağırlıyorum
sabah işe gittim ; lakin akşamdan soframı bile hazırladım en erken üçte gelebildiğim için, misafirlerimi annem karşılayacak ona fazla iş bırakmak istemiyorum doğrusu.
bu aralar nedensiz iş sıkıntılarıyla uğraşıyoruz. içimden değil dışımdan bolca konuştuğum için yazasım gelmiyor pek
eve geldiğimde misafirlerden ikisi gelmişti ; diğer ikisi de, az sonra aramıza katıldılar ( ne kadar cici yazıyorum bak , kendim bile etkilendim ) balkonda, bahar günlerini aratmayacak havada ( balkon kapalı, tahmin ettiğiniz üzre ) beş çayımızı içtik nedense hazırladığım sofraları çekmeyi hep unutuyorum belki de blogumun amacı olmadığı için.
cuma günü rotamızda yeşilköy vardı ; annemin eski kapı komşusu ve çocukluğumuzun nesrin ablası . iki sene önce, bir vesileyle tekrar irtibat kurduk , tarık amcanın her daim hatırını sorar oldum insan belki de, babasının yokluğunda, daha bir ihtiyaç duyuyor çocukluğunun amcalarına. bizim çocukken bakıp oynadığımız şirineler, evlenip anne olmuşlar ne kadar mütevaziydiler, ne kadar güzel sohbetle ağırladılar bizi , görgü ve islamiyeti yaşamak birleşince; özenilesi kişilikler çıkıyor meydana .
cumartesiyse tam bir hengame ; anneme manto almaya eminönüne gittik ; hani şu adam başı abla manto- pardesü lazım mı diyen, çığırtkanların olduğu yere. geçen gün aldığım pardesüler pek rağbet görünce üç bayan düştük yollara. arkadaşlardan birinin eşi çantacı , mantodan önce çantayı beğendik aneye;
benim de hoşuma gitti , hatta alabilirim utanmasam evdeki çantalardan . mantodan sonra eşarp almamak olmaz , benimkinin aynısından aldık, yanına da deichman dan anne ayakkabısı ,işlem tamam ama biz de olduk natamam kısaca haftasonu aneyi süslemekle geçti demekki neymiş ? hem çalışıp hem gezmek ; out artık
biz çarşıdayken minnoş sürpriz yapıp geldi , yarın da onu yolcu edeceğiz , minik erkek zaten okul gezisinde aneyi de akşam bırakacağız kaldık mı edikle büdük ?
yani bir nevi yaşlılık provası , hani şu eskilerin deyimiyle , çocuklarını evermiş, saçları beyazlamış çiftlerinki gibi. bu arada bitirsem bari elimdeki sürüneni,
yarın kendime izin verdim ; patron olmanın avantajı . istanbul gezisi demek kitapçı demek ,bolca da yorgunluk detaylarsa sonra gelsin bi zahmet
şu bilekliği de, nerden bulsam da alsam ?
bugün misafirim var akşamdan hazırlığımı yaptım ; kedi dili pasta (portakal pelteli sevginin tarifinin biraz değiştirilmişi ) tahinli kurabiye pepeladan , malatya usulü mercimekli köfte zeytune abladan halis köy çökeleğinden börek annemden güya misafir ağırlıyorum
sabah işe gittim ; lakin akşamdan soframı bile hazırladım en erken üçte gelebildiğim için, misafirlerimi annem karşılayacak ona fazla iş bırakmak istemiyorum doğrusu.
bu aralar nedensiz iş sıkıntılarıyla uğraşıyoruz. içimden değil dışımdan bolca konuştuğum için yazasım gelmiyor pek
eve geldiğimde misafirlerden ikisi gelmişti ; diğer ikisi de, az sonra aramıza katıldılar ( ne kadar cici yazıyorum bak , kendim bile etkilendim ) balkonda, bahar günlerini aratmayacak havada ( balkon kapalı, tahmin ettiğiniz üzre ) beş çayımızı içtik nedense hazırladığım sofraları çekmeyi hep unutuyorum belki de blogumun amacı olmadığı için.
cuma günü rotamızda yeşilköy vardı ; annemin eski kapı komşusu ve çocukluğumuzun nesrin ablası . iki sene önce, bir vesileyle tekrar irtibat kurduk , tarık amcanın her daim hatırını sorar oldum insan belki de, babasının yokluğunda, daha bir ihtiyaç duyuyor çocukluğunun amcalarına. bizim çocukken bakıp oynadığımız şirineler, evlenip anne olmuşlar ne kadar mütevaziydiler, ne kadar güzel sohbetle ağırladılar bizi , görgü ve islamiyeti yaşamak birleşince; özenilesi kişilikler çıkıyor meydana .
cumartesiyse tam bir hengame ; anneme manto almaya eminönüne gittik ; hani şu adam başı abla manto- pardesü lazım mı diyen, çığırtkanların olduğu yere. geçen gün aldığım pardesüler pek rağbet görünce üç bayan düştük yollara. arkadaşlardan birinin eşi çantacı , mantodan önce çantayı beğendik aneye;
benim de hoşuma gitti , hatta alabilirim utanmasam evdeki çantalardan . mantodan sonra eşarp almamak olmaz , benimkinin aynısından aldık, yanına da deichman dan anne ayakkabısı ,işlem tamam ama biz de olduk natamam kısaca haftasonu aneyi süslemekle geçti demekki neymiş ? hem çalışıp hem gezmek ; out artık
biz çarşıdayken minnoş sürpriz yapıp geldi , yarın da onu yolcu edeceğiz , minik erkek zaten okul gezisinde aneyi de akşam bırakacağız kaldık mı edikle büdük ?
yani bir nevi yaşlılık provası , hani şu eskilerin deyimiyle , çocuklarını evermiş, saçları beyazlamış çiftlerinki gibi. bu arada bitirsem bari elimdeki sürüneni,
yarın kendime izin verdim ; patron olmanın avantajı . istanbul gezisi demek kitapçı demek ,bolca da yorgunluk detaylarsa sonra gelsin bi zahmet
şu bilekliği de, nerden bulsam da alsam ?
26 Ocak 2011 Çarşamba
historicale romantica
romantik olduğumu bilenler bilir ; bilmeyenler de öğrensin please iliğime kemiğime işlemiş romantika ; kıyafetimden tut , düşünce yapıma, konuşmama okuduğum her kitaba uzanmış
böyle değildim yahu ben ! ortaokulda hüseyin rahminin, ucu bucağı bitmez cümlelerinde az mı kendimi kaybetmedim, özne yüklem aramadım biçare halimle? ya da stephen king amcamızın kitaplarıyla az mı gecelemedim, tık sesinden zıplayarak ? ya da bazılarınızın adını ve methini duymuş olduğu dallası seyrederken, yediğim tırnaklar dile gelsin de söylesin her dala konduğumu goncamla tanışıp az mı abone olmadım dergilere ?
daldan dala konan teyyare, en sonunda küt ! diye hayatın gerçekleri ağacına çarptı ve saklanırken hain kurttan romantik çiçeklerin büyüsüne kapılıverdi o zaman- bu zaman romantik hikayeler kurtarıcım oldu sıyırmaktan
tabii ki bilmemne yayınevinin, romantik diye yutturmaya çalıştığı, ayaküstü birkaç fındıkkıran , özgür şehirli kız hikayelerinden bahsetmiyorum bahsettiğim, hani şu sevdiğinin bir bakışıyla nefesinin kesildiği kitaplar, soylu duygular bunları da tarihi aşk romanlarında bolca bulabiliyoruz
utanmanın alay konusu olmadığı , kahramanlarının, ar damarları pörtlememiş kitaplar... satmak için bazı sahneleri abartılmamış kitaplar...
böyle değildim yahu ben ! ortaokulda hüseyin rahminin, ucu bucağı bitmez cümlelerinde az mı kendimi kaybetmedim, özne yüklem aramadım biçare halimle? ya da stephen king amcamızın kitaplarıyla az mı gecelemedim, tık sesinden zıplayarak ? ya da bazılarınızın adını ve methini duymuş olduğu dallası seyrederken, yediğim tırnaklar dile gelsin de söylesin her dala konduğumu goncamla tanışıp az mı abone olmadım dergilere ?
daldan dala konan teyyare, en sonunda küt ! diye hayatın gerçekleri ağacına çarptı ve saklanırken hain kurttan romantik çiçeklerin büyüsüne kapılıverdi o zaman- bu zaman romantik hikayeler kurtarıcım oldu sıyırmaktan
tabii ki bilmemne yayınevinin, romantik diye yutturmaya çalıştığı, ayaküstü birkaç fındıkkıran , özgür şehirli kız hikayelerinden bahsetmiyorum bahsettiğim, hani şu sevdiğinin bir bakışıyla nefesinin kesildiği kitaplar, soylu duygular bunları da tarihi aşk romanlarında bolca bulabiliyoruz
utanmanın alay konusu olmadığı , kahramanlarının, ar damarları pörtlememiş kitaplar... satmak için bazı sahneleri abartılmamış kitaplar...
10
yorumcu
Etiketler:
kitap,
merak,
nostalji
25 Ocak 2011 Salı
aldırmak ya da aldırılmamak
Her şeye aldırıyorsan, takıyorsan dünyanın derdini kafana
hazır bak ! şu köşede bekliyor seni, gastrit ülser tansiyon vs vs vs bilumum yol arkadaşların öyleki, kovsan da gitmeyen , iyi kötü geçinmeye mecbur olduğun
hazır bak ! şu köşede bekliyor seni, gastrit ülser tansiyon vs vs vs bilumum yol arkadaşların öyleki, kovsan da gitmeyen , iyi kötü geçinmeye mecbur olduğun
Aldırmıyorsan , iyisin rahatsın amma lakabın da hazır ; gamsız , pişkin ya da vurdumduymaz
Aşağı tükürsen sakal misali ; çözümü zor mesele teraziyi dengede tutmalı
Ahh asıl dert ; aldırılmamak , yoksayılmak o zaman kendini hayalet sanıyorsun insanların içinden geçebilen danışılmadıkça emrivakiler bir bir artıyor hesap sormak ne mümkün ?
24 Ocak 2011 Pazartesi
döner dünya hep aynı hikayeyle
dimdik gezer yeni yürüyen bebe ; kendine duyduğu güvenle, sevgiyle açılan kollara doğru kendini bildiğinde annesinin babasının gözbebeğidir; bir lafı iki ettirilmeyen okuyup abla olduğunda yine güvenlidir; hayatla kavgası yoktur tek derdi ; kendine takan hocasıdır ancak
daha doğrusu ; evlenip barklanana kadar, aile yoldaki taşları kaldırmıştır , arkasına yastığını vermiştir
evlilik zaten bilinçsizce kumar ; ya batacaksın ya çıkacaksın battığında yeğen, iki seçeneğin var; ya onu da çekeceksin batağa , ya da oradan gül bahçesi yapmak için uğraşacaksın
eğer ruh eşine rastlayacak kadar şanslıysan; bu sefer sevdiceğin koruyup kollayacak seni hayat yolunda hep güller serecek önüne evlilik minik pürüzlerle evcilik gibi olacak
ta ki bebeler olana dek işte gerçek evlilik ; uykusuzluklar , gerilen sinirler, ne dediği anlaşılamayan miniklerle başlıyor asıl kendileri ne kadar minikse de, hayat boyu sorumlulukları o denli ağır olacak kaç çocuksa ; o kadar gönüllü kölelik say işte...
hiç aklımıza gelmeyen methiyelerle sevecek, hiç duyulmamış azarlarla kızacağız onlara büyüyüp dertleri ve istekleri arttıkça ; arttıkça yükümüz kamburumuz çıkacak evlenip gitseler de elimiz hep üstlerinde, dualarımızda onlar olacak; torun desen ; sevgi yumağı canımın canı öte yandan; yeni sevimli kamburumuz
bu liste ; azrail can istemeye gelene dek uzar durur yani bu dünyada rahat huzur yok arkadaş
.
daha doğrusu ; evlenip barklanana kadar, aile yoldaki taşları kaldırmıştır , arkasına yastığını vermiştir
evlilik zaten bilinçsizce kumar ; ya batacaksın ya çıkacaksın battığında yeğen, iki seçeneğin var; ya onu da çekeceksin batağa , ya da oradan gül bahçesi yapmak için uğraşacaksın
eğer ruh eşine rastlayacak kadar şanslıysan; bu sefer sevdiceğin koruyup kollayacak seni hayat yolunda hep güller serecek önüne evlilik minik pürüzlerle evcilik gibi olacak
ta ki bebeler olana dek işte gerçek evlilik ; uykusuzluklar , gerilen sinirler, ne dediği anlaşılamayan miniklerle başlıyor asıl kendileri ne kadar minikse de, hayat boyu sorumlulukları o denli ağır olacak kaç çocuksa ; o kadar gönüllü kölelik say işte...
hiç aklımıza gelmeyen methiyelerle sevecek, hiç duyulmamış azarlarla kızacağız onlara büyüyüp dertleri ve istekleri arttıkça ; arttıkça yükümüz kamburumuz çıkacak evlenip gitseler de elimiz hep üstlerinde, dualarımızda onlar olacak; torun desen ; sevgi yumağı canımın canı öte yandan; yeni sevimli kamburumuz
bu liste ; azrail can istemeye gelene dek uzar durur yani bu dünyada rahat huzur yok arkadaş
.
23 Ocak 2011 Pazar
annemle yaşamak
annem harikadır hangimizin değilki ? bizlerden belli değilmi ? desem ne kadar kendimi beğenmiş olurdum . aksine , beğenmem en acımasız eleştirileri yüklerim kendime sonra da bu yükten kurtulmak için, aynı hatayı işlememek adına pür dikkat kesilirim .
bu da bünyeye ayrı yük olur o başka..
annem, büyük- küçük herkesle barışık hem dünyasına hem ahretine dikkat eden bir insan kimse hakkında kötü düşündüğünü duymadım, asla. görenler hep, annen senden güzel der ( bakarmısınız ben güzelim zaten, annem benden bile güzel .tevazu yerlerde anlayacağınız ) böyle bir insanla aynı ortamda olmak hem güzel ; kendinize çekidüzen veriyorsunuz çünkü. hem de yorucu ; yaradılıştan farklısınız ; hemen parlayan ama sönüveren alıngan ,ender de olsa bazen bazılarına sokulmayan
ne kadar alışmışım ki; evimin herşeyden sorumlu devlet bakanı olmaya en ufak müdahalede canım sıkılıyor istiyorumki , kızılacaksa çocuklarıma kızan ben olayım annem bile olsa, başkasının laf söylemesini yediremiyorum belki de bunda ; anneannemin kızmalarının, anneminkiyle birleştiği zamanlarda, üzerimde dayanılamayacak kadar, baskı oluşturduğunu hala unutamamış olmamın da payı vardır
annemle hiçbir zaman, kızımla ya da zeytunemle konuşabildiğim konuları konuşamadım . sınırlıdır o yüzden paylaştıklarımız sevgi- saygı var , fakat arkadaşlık olmadı , olmuyor da sağolsunlar karnımızı doyurdular, eksiklerimizi tamamladılar ,okuttular büyüttüler
annem ; annemdir, canım, ciğerim , babamsız günlerde sahip çıkmaya çalıştığım... ama arkadaşım değil.
kankam hiç değil maalesef
.
bu da bünyeye ayrı yük olur o başka..
annem, büyük- küçük herkesle barışık hem dünyasına hem ahretine dikkat eden bir insan kimse hakkında kötü düşündüğünü duymadım, asla. görenler hep, annen senden güzel der ( bakarmısınız ben güzelim zaten, annem benden bile güzel .tevazu yerlerde anlayacağınız ) böyle bir insanla aynı ortamda olmak hem güzel ; kendinize çekidüzen veriyorsunuz çünkü. hem de yorucu ; yaradılıştan farklısınız ; hemen parlayan ama sönüveren alıngan ,ender de olsa bazen bazılarına sokulmayan
ne kadar alışmışım ki; evimin herşeyden sorumlu devlet bakanı olmaya en ufak müdahalede canım sıkılıyor istiyorumki , kızılacaksa çocuklarıma kızan ben olayım annem bile olsa, başkasının laf söylemesini yediremiyorum belki de bunda ; anneannemin kızmalarının, anneminkiyle birleştiği zamanlarda, üzerimde dayanılamayacak kadar, baskı oluşturduğunu hala unutamamış olmamın da payı vardır
annemle hiçbir zaman, kızımla ya da zeytunemle konuşabildiğim konuları konuşamadım . sınırlıdır o yüzden paylaştıklarımız sevgi- saygı var , fakat arkadaşlık olmadı , olmuyor da sağolsunlar karnımızı doyurdular, eksiklerimizi tamamladılar ,okuttular büyüttüler
annem ; annemdir, canım, ciğerim , babamsız günlerde sahip çıkmaya çalıştığım... ama arkadaşım değil.
kankam hiç değil maalesef
.
12
yorumcu
Etiketler:
biz
21 Ocak 2011 Cuma
gene nostaljiye kandı gönül
cep teli yokken ne yaparmışız acaba ?
birbirimizi orda, burda şurda nasıl bulurmuşuz ? çocukluğumuzda annemle teyzemin mahmutpaşa mahşerinde, birbirini kaybedip bulması gibi araya araya bulurduk herhalde üç saatte felan
oysa şimdi onunla bile buluşamıyoruz mesela eşimle bir yere gideriz; ayrılırız ikimizde bir işi halletmeye kulağımızda tel bir türlü bulamayız birbirimizi ; sanırsınki görünmez olduk ya da minnoşu bir yerden alıcaz; orası mı burası mı, orasının şurasında mı burasının köşesinde mi ? dön ,dur teknoloji elinin altında; ama beyinler şaşkın ya ; radyasyon yağmurundan yarım kapasite çalışıyor çünkü unutkanlık dizboyu herkeste ya da medenileştikçe hayatımız karmaşıklaştı
tabii ya ; hayat ne kadar basitti önceden ve kurallar belli, eğlenceler kısıtlı ama müşterekti baba işe gider anne evde, çocuklar okulda meslekler ; işçi, memur, polis, bakkal, esnaf , pazarcı vs.
akşam eğlencesi; televizyon ya da arada gidilen sinema öyle gazino felan zaten bozar bizi
kıyafetler ; bayramlarda , düğünlerde önemli günlerde alınır ucuza birşey bulunup; onun altına şunu ve bunu yapayım diye, kombin peşinde saatler ve emekler harcanmazdı kime neyi kanıtlamak istiyorsak artık ?
pazar günleri avm günleri değil, akraba ziyareti yapılırdı şimdiyse nikahlar da olmasa ; teyzemizin torununu tanımayacağız yahu
birbirimizi orda, burda şurda nasıl bulurmuşuz ? çocukluğumuzda annemle teyzemin mahmutpaşa mahşerinde, birbirini kaybedip bulması gibi araya araya bulurduk herhalde üç saatte felan
oysa şimdi onunla bile buluşamıyoruz mesela eşimle bir yere gideriz; ayrılırız ikimizde bir işi halletmeye kulağımızda tel bir türlü bulamayız birbirimizi ; sanırsınki görünmez olduk ya da minnoşu bir yerden alıcaz; orası mı burası mı, orasının şurasında mı burasının köşesinde mi ? dön ,dur teknoloji elinin altında; ama beyinler şaşkın ya ; radyasyon yağmurundan yarım kapasite çalışıyor çünkü unutkanlık dizboyu herkeste ya da medenileştikçe hayatımız karmaşıklaştı
tabii ya ; hayat ne kadar basitti önceden ve kurallar belli, eğlenceler kısıtlı ama müşterekti baba işe gider anne evde, çocuklar okulda meslekler ; işçi, memur, polis, bakkal, esnaf , pazarcı vs.
akşam eğlencesi; televizyon ya da arada gidilen sinema öyle gazino felan zaten bozar bizi
kıyafetler ; bayramlarda , düğünlerde önemli günlerde alınır ucuza birşey bulunup; onun altına şunu ve bunu yapayım diye, kombin peşinde saatler ve emekler harcanmazdı kime neyi kanıtlamak istiyorsak artık ?
pazar günleri avm günleri değil, akraba ziyareti yapılırdı şimdiyse nikahlar da olmasa ; teyzemizin torununu tanımayacağız yahu
20 Ocak 2011 Perşembe
yaramazlık yapasım var bu gece
acaba ne yapsam ? seçenekler belli ;
1- çılgın kız kıyafetimi giyerek bulabildiğim her yere piercinglerimi takıp alnımda bandanamla koop koop naralarıyla en yakın sosyal mekana akmak
2-bloglara adsız adsız abuk subuk yorumlar yazıp milleti sinir etmek ( herkes yapıyor )
3-kendimi odaya kilitleyip anahtarı camdan atmak ( nolur nolmaz diye)
4-pastaneye ekler söyleyip uslu uslu yemek
5-tövbe istiğfar çekip tatti uyumak
ah iflah olmaz yaramaz teyyare ah
1- çılgın kız kıyafetimi giyerek bulabildiğim her yere piercinglerimi takıp alnımda bandanamla koop koop naralarıyla en yakın sosyal mekana akmak
2-bloglara adsız adsız abuk subuk yorumlar yazıp milleti sinir etmek ( herkes yapıyor )
3-kendimi odaya kilitleyip anahtarı camdan atmak ( nolur nolmaz diye)
4-pastaneye ekler söyleyip uslu uslu yemek
5-tövbe istiğfar çekip tatti uyumak
ah iflah olmaz yaramaz teyyare ah
19 Ocak 2011 Çarşamba
blog yazmaya başlayalı daha bir sene olmadı hemen olmadı tabii karar vermek önceleri tesadüfen gördüğüm blogları okumakla başladı baktım ; günlük rutine girmiş çekinerek de olsa yorum yazmaya başladım sonra dedimki ; kimse okumasa da deşearj olmak için yap ve öyle oldu da
beynimdeki ve kalbimdeki uçuşan kelimelerim burada dilleniyor, hayat buluyor yola beraber başladığım arkadaşların bazısı bıraktı , bazısı da deli kız gibi aniden kayboldu hergün halleştiğiniz insanı göremeyince merak ediyorsunuz haliyle diğer çok okunansa , küçük dünyasında konu sıkıntısıyla eşi ve çocuğuna film çevirttiriyor arada bir tehdit; canım isterse bırakıp giderim diye izleyiciler lafazanlık ve içi boş duygular okuyorlar orada aşırı özgüveni takip ettiriyor insanlar kendinde olmayanı isterler zaten
yazar değilim, editör de değilim kimse burada değerlendirmiyor yanlışlarımı herkes bir şekilde ifade etmeye çalışıyor kendisini burada herkese yer var ; kendini bulmak için başkasını itelemek zorunda değilsin değerli hissetmek için başkasının poh poh una ihtiyacın da yok diğerinin üzüntüsü iyi hissettiriyorsa, seni mutlu oluyorsan üzmekten din kardeşini o zaman sende sorun var çok !
beynimdeki ve kalbimdeki uçuşan kelimelerim burada dilleniyor, hayat buluyor yola beraber başladığım arkadaşların bazısı bıraktı , bazısı da deli kız gibi aniden kayboldu hergün halleştiğiniz insanı göremeyince merak ediyorsunuz haliyle diğer çok okunansa , küçük dünyasında konu sıkıntısıyla eşi ve çocuğuna film çevirttiriyor arada bir tehdit; canım isterse bırakıp giderim diye izleyiciler lafazanlık ve içi boş duygular okuyorlar orada aşırı özgüveni takip ettiriyor insanlar kendinde olmayanı isterler zaten
yazar değilim, editör de değilim kimse burada değerlendirmiyor yanlışlarımı herkes bir şekilde ifade etmeye çalışıyor kendisini burada herkese yer var ; kendini bulmak için başkasını itelemek zorunda değilsin değerli hissetmek için başkasının poh poh una ihtiyacın da yok diğerinin üzüntüsü iyi hissettiriyorsa, seni mutlu oluyorsan üzmekten din kardeşini o zaman sende sorun var çok !
18 Ocak 2011 Salı
bizden kısa kısa and waka waka
hani hep dertlenirler ya ; kur'anı kerimi okuyoruz ama manasını bilmeden . bir sene arapça gördükten sonra şükürler olsunki , çoğu cümleye mana verebiliyorum, yanlışlarımızı mevlam affetsin. eşim, geçen sene bir kur'anı kerim bulduki ; her kelimenin altında manası yazıyor tek tek , ayrıca tecvit ve harflerin nasıl çıkarılacağından bahsediyor ( internet satışı da varmış). yani bilerek okuyorsunuz isteyenler buyrun .
minnoş kızım aradı ;babasına doğum günü hediyesi almış ; netbook ( aklımda ıpad almak vardı aslında, nabız yokluyordum ) hani büyüdü ya kendi bursu varya ; ehh bize de paylaşmak düştü yarı bedelini ;
ama yazılım hatası varmış teknik servise gitti geri ,yüklenmek üzere. 3 günlük cihaza yükleme bedeli istediler trakya damarı tutunca, başedemediler tabii. kendi netbooklarına yükledikleri programa garanti veremiyorlarsa yok artık .
öyle bir geçer zamanki den bunalan beyinlere serinlik olsun hadi ;
shakira -this time for africa waka waka | izlesene.com
minnoş kızım aradı ;babasına doğum günü hediyesi almış ; netbook ( aklımda ıpad almak vardı aslında, nabız yokluyordum ) hani büyüdü ya kendi bursu varya ; ehh bize de paylaşmak düştü yarı bedelini ;
ama yazılım hatası varmış teknik servise gitti geri ,yüklenmek üzere. 3 günlük cihaza yükleme bedeli istediler trakya damarı tutunca, başedemediler tabii. kendi netbooklarına yükledikleri programa garanti veremiyorlarsa yok artık .
öyle bir geçer zamanki den bunalan beyinlere serinlik olsun hadi ;
shakira -this time for africa waka waka | izlesene.com
17 Ocak 2011 Pazartesi
paspallar buraya !
evdeyken üniforması eşofman olanlar
pijaması da aynı ya da onun değişik versiyonu olanlar
salonunu iki senede bir yenileyen ,nadiren gelen misafire hazır tutucam diye sefasını süremeyenler
sıkış tepiş oturma odasında hayat geçirenler
tek kullanımlık eldivenleri yıkayıp yıkayıp kullananlar
üç kuruşun hesabını yapıp o üç kuruşu da sigaraya verip buram buram zehir kokanlar
gündüz misafirliğe şıkır mıkır gidip, akşama eve gelince koştura koştura emektar eşofmana dönenler
kocasını evin beslemesi gibi karşılayanlar
geçin bakalım arkama sıraya ! ilk sırayı kimseye kaptırmam da .
bunları yaparız, sonra da bir tatlı söze hasret, bir jest peşinde koşar dururuz
yahu bu ne tezat !
hadin bakalım ; kendimizi hayatın tekdüzeliğinden kurtaralım kaliteli yaşayalım hayatı ve ilişkimizde kaliteyi yaşatalım ya da ;
eskiden alınmışları aşkımıza giyp eskitelim ki ; yenileri almaya yüzümüz olsun demi ?
pijaması da aynı ya da onun değişik versiyonu olanlar
salonunu iki senede bir yenileyen ,nadiren gelen misafire hazır tutucam diye sefasını süremeyenler
sıkış tepiş oturma odasında hayat geçirenler
tek kullanımlık eldivenleri yıkayıp yıkayıp kullananlar
üç kuruşun hesabını yapıp o üç kuruşu da sigaraya verip buram buram zehir kokanlar
gündüz misafirliğe şıkır mıkır gidip, akşama eve gelince koştura koştura emektar eşofmana dönenler
kocasını evin beslemesi gibi karşılayanlar
geçin bakalım arkama sıraya ! ilk sırayı kimseye kaptırmam da .
bunları yaparız, sonra da bir tatlı söze hasret, bir jest peşinde koşar dururuz
yahu bu ne tezat !
hadin bakalım ; kendimizi hayatın tekdüzeliğinden kurtaralım kaliteli yaşayalım hayatı ve ilişkimizde kaliteyi yaşatalım ya da ;
eskiden alınmışları aşkımıza giyp eskitelim ki ; yenileri almaya yüzümüz olsun demi ?
12
yorumcu
Etiketler:
aşk,
felsefe,
istekler
15 Ocak 2011 Cumartesi
biz kadınlar
minik dünyamız ; hassas dengeler üzerine kurulmuş ters gelen esintiye bile çaresiz
kimimiz mutluluğu küçük şeylerle yakalarken; kimimiz dünyalarla bile bulamayız bazımız ayrıntılarda boğulurken anafikri unutmakta bazısına da bir gülücük yeter günü kurtarmaya
bazısı karalar bağlar; en ufak tökezlemede hazırdır havlu atmaya , kaderi suçlamaya bazısıysa tencere tıkırtısında gaydırı gubbak eminem havasında iki dönüverir, özündeki mutluluktan
gönlümüz büyüktür ; vefayı bizden öğrensin insanlık , lakin paspas olmayız asla intikam deyince en kralını biliriz; tez yazacak kadar hatta.
kimisi ; gram gram arttırır nafakasını kimisi ; efkardan deyip, havaya üfürür ekmek parasını
biz insana ana ve babasına iyi davranmayı emrettik. Özellikle de anası nice sıkıntılara katlanarak onu karnında taşımış; emzirmesi de iki yıl sürmüştür. İşte bu sebeple, bana, ana ve babana şükret, diye tavsiye ettik
( Lokman suresi , 31/14 )
eğe kemiği, kaşık düşmanı, elmanın yarısı ,köroğlunun ayvazı ... çoktur adımız muhatabına göre...
amma bahtımızın ne olacağı meçhulse de ; analık mertebesiyle tahtımız daim olacaktır
kimimiz mutluluğu küçük şeylerle yakalarken; kimimiz dünyalarla bile bulamayız bazımız ayrıntılarda boğulurken anafikri unutmakta bazısına da bir gülücük yeter günü kurtarmaya
bazısı karalar bağlar; en ufak tökezlemede hazırdır havlu atmaya , kaderi suçlamaya bazısıysa tencere tıkırtısında gaydırı gubbak eminem havasında iki dönüverir, özündeki mutluluktan
gönlümüz büyüktür ; vefayı bizden öğrensin insanlık , lakin paspas olmayız asla intikam deyince en kralını biliriz; tez yazacak kadar hatta.
kimisi ; gram gram arttırır nafakasını kimisi ; efkardan deyip, havaya üfürür ekmek parasını
biz insana ana ve babasına iyi davranmayı emrettik. Özellikle de anası nice sıkıntılara katlanarak onu karnında taşımış; emzirmesi de iki yıl sürmüştür. İşte bu sebeple, bana, ana ve babana şükret, diye tavsiye ettik
( Lokman suresi , 31/14 )
eğe kemiği, kaşık düşmanı, elmanın yarısı ,köroğlunun ayvazı ... çoktur adımız muhatabına göre...
amma bahtımızın ne olacağı meçhulse de ; analık mertebesiyle tahtımız daim olacaktır
14 Ocak 2011 Cuma
muhteşem satan sultan
tartışmaların odağında dizi herkes safını tutmuş ; savunan ya da yerden yere vuran . ne olursa olsun, yapımcıya kanala yarayan
nasıl olsa, reklam ; iyi ya da kötü onlara yarıyor kimisi meraktan, kimisi buğz ederek de olsa, kimi de evdeki çocuk egemenliğinden bakıyor da bakıyor haliyle reytingler zıplıyor zaten kanal bunu hep yapıyor, toplumun hassas noktalarına bastırıyor, acımasızca
fatmagülün bükük boynu, her bölümde ağlayan osman, sadece aklımda kalan iki misal
demeyelim şimdi, amaan nolucak seyredelim diye , niye bize dayatılana razı olalım ? niye yetinelim anlatılanlar bir kurgudur mavalıyla ? eğer güdülürsek böyle kolayca , elbet olur her daim güden seçimler, ancak rüyada bilinç herşeydir zaten
ehh ... şimdi osmanlının en parlak döneminin padişahını anlatsa, doğru düzgün yapımcısının üniv. öğrendiği gibi kim izler ? sen, ben gençleri çekmek, bilmeyeni bilinçlendirmek lazım o yüzden en çok seyredilene benzet (tudor ) gitsin. kanuninin ahlakı kimin umrunda ?
zaten tarih ne zaman doğru anlatıldı ki ? bazı anlaşmalar zafer gibi yutturulmadı mı bize okul sıralarında ? osmanlı padişahlarına neredeyse beddua ettirecek duruma, sokmadılarmı bizi yanlı kitaplarla ? biz dördüncü muradı nasıl bilirdik ? lise tarih kitabından değil, turan oflazoğlunun dizisinden
az okuyan toplum neye inanır? gördüğüne tabii . o yüzden kime hizmet ettiği meçhul diziler, zihinlere zarar bunları tartışmak gündemde tutmak , cebini doldurana yarar
yoksa bilmiyordun da , sef sef seyrediyormuydun hazır önüne konanı ?
good morning baby ! please wake up artık
nasıl olsa, reklam ; iyi ya da kötü onlara yarıyor kimisi meraktan, kimisi buğz ederek de olsa, kimi de evdeki çocuk egemenliğinden bakıyor da bakıyor haliyle reytingler zıplıyor zaten kanal bunu hep yapıyor, toplumun hassas noktalarına bastırıyor, acımasızca
fatmagülün bükük boynu, her bölümde ağlayan osman, sadece aklımda kalan iki misal
demeyelim şimdi, amaan nolucak seyredelim diye , niye bize dayatılana razı olalım ? niye yetinelim anlatılanlar bir kurgudur mavalıyla ? eğer güdülürsek böyle kolayca , elbet olur her daim güden seçimler, ancak rüyada bilinç herşeydir zaten
ehh ... şimdi osmanlının en parlak döneminin padişahını anlatsa, doğru düzgün yapımcısının üniv. öğrendiği gibi kim izler ? sen, ben gençleri çekmek, bilmeyeni bilinçlendirmek lazım o yüzden en çok seyredilene benzet (tudor ) gitsin. kanuninin ahlakı kimin umrunda ?
zaten tarih ne zaman doğru anlatıldı ki ? bazı anlaşmalar zafer gibi yutturulmadı mı bize okul sıralarında ? osmanlı padişahlarına neredeyse beddua ettirecek duruma, sokmadılarmı bizi yanlı kitaplarla ? biz dördüncü muradı nasıl bilirdik ? lise tarih kitabından değil, turan oflazoğlunun dizisinden
az okuyan toplum neye inanır? gördüğüne tabii . o yüzden kime hizmet ettiği meçhul diziler, zihinlere zarar bunları tartışmak gündemde tutmak , cebini doldurana yarar
yoksa bilmiyordun da , sef sef seyrediyormuydun hazır önüne konanı ?
good morning baby ! please wake up artık
13 Ocak 2011 Perşembe
perşembeden belli cuma
cuma günlerini rüyada gibi geçiriyorum yoğunluktan . işteyken zaten zamanla yarışıyoruz eve geldiğimde neredeyse hemen mutfağa girip, akşam yemeğine başlıyorum çünkü sohbetten gelince, tok karna yemek yapmak zulüm ; bayanlar bilir
akşam kızım geleceği için, önce onun siparişini hazırladım zeytinyağlı taze fasulye sonra da
şurada gördüğüm tarifi yapmak için kolları sıvadım çünkü sohbete götürmek için mandalinalı kurabiye yapmaktı niyetim iyiki de yapmışım
mandalinanın ekşimsi tadı, tereyağın kokusunu yoketmiş , hafif bir lezzet olmuş ama sosunda tökezledim benmari usulüyle ilk defa tanıştığımdan olsa gerek, neticede vakit darlığından eritemedim çikolatayı ve oldu sossuz kurabiye
koştura koştura gittiğimde sohbet bitmiş halil ibrahim sofrası kurulmuştu bile yerde sünnet üzre. saymaya ve hepsinden tatmaya gücüm yetmedi sevdiğim lezzetleri yemekten ;
aşure, çorba, el açma börek , kuru biber dolması. yoğurtlu karışık kızartma , pişi evet gene kahvaltıyla durduğum için fazla kaçırdım tabii sonrası eziyet ; cumaların makus senaryosu işte
akşam kızım geleceği için, önce onun siparişini hazırladım zeytinyağlı taze fasulye sonra da
şurada gördüğüm tarifi yapmak için kolları sıvadım çünkü sohbete götürmek için mandalinalı kurabiye yapmaktı niyetim iyiki de yapmışım
mandalinanın ekşimsi tadı, tereyağın kokusunu yoketmiş , hafif bir lezzet olmuş ama sosunda tökezledim benmari usulüyle ilk defa tanıştığımdan olsa gerek, neticede vakit darlığından eritemedim çikolatayı ve oldu sossuz kurabiye
koştura koştura gittiğimde sohbet bitmiş halil ibrahim sofrası kurulmuştu bile yerde sünnet üzre. saymaya ve hepsinden tatmaya gücüm yetmedi sevdiğim lezzetleri yemekten ;
aşure, çorba, el açma börek , kuru biber dolması. yoğurtlu karışık kızartma , pişi evet gene kahvaltıyla durduğum için fazla kaçırdım tabii sonrası eziyet ; cumaların makus senaryosu işte
12 Ocak 2011 Çarşamba
olmasın !
her gün trafikte ne hikmetse dörtlüleri yakıp yakıp gözümü şaşı edenler
tevazu edip başını eğdiğinde seni suçlu sananlar
pipet e hala kamış diyenler
cep telini cep maymunu sananlar
karısı çalışırken evde pinekleyenler
bu devirde kahveye giden erkekler
beleş diye pizzanın kenarlarını yemeyenler
dedikoduda kadınlara fark atanlar
bi zahmet olmayıversin
kesin hayat daha güzel olacaktır
.
tevazu edip başını eğdiğinde seni suçlu sananlar
pipet e hala kamış diyenler
cep telini cep maymunu sananlar
karısı çalışırken evde pinekleyenler
bu devirde kahveye giden erkekler
beleş diye pizzanın kenarlarını yemeyenler
dedikoduda kadınlara fark atanlar
bi zahmet olmayıversin
kesin hayat daha güzel olacaktır
.
11 Ocak 2011 Salı
ümitsiz bekarlar ! kocalarımızı rahat bırakın
tamam anladık ; biyolojik saatiniz tıklıyor hatta bazısı feryat ediyor
ama yuva yıkmaya kalkışmak da nesi ? bilmiyormusun ki ? yürekten kopan ah ın üzerine kurulan temel, ilk depremde herc ü merç olmaya namzet yuva yıkanın , yuvasının yıkıldığını şamdaki sağır sultan bile biliyor
nasıl yüreğin varki ; onun yüreğinin bir köşeciğine razısın ? kıvrılır yatarım misali diğer her kıvrımın anılarla , çocuklarıyla ,ex- le dolu olduğunu bile bile karşındaki yemin billah etse de ; sana bakan gözler, sana yanık yürek için hep ikinci olmaktır kaderin
arabanın sıfırındadır gözün; ama başkasının ikinci eline razısın
hani kadınlığın verdiği edeb ? mutlu yuvayı dağıttın , kara çalı misali
hani sabır ? evde kaldım tohuma kaçtım telaşıyla hırsızlık yaptın
tevekkül ? güvenmedin; basıp geçtiğin karıncanın rızkını bile ayırana seni unutur sandın
hani kanaat ? elindekini görmedi gözün, teneşir paklayasıca, kel bodurun parasına kandın
sen unutursun büyük aşkın -zaten karım beni anlamıyor- bey de unutur ama babasını kaybetmiş, kalbi kırık, yarısı eksik anasıyla kalıvermiş mahsunların gözyaşlarını unutmayan BİRİ var
ne kadar görmezden gelsen de, içip içip boğsan da vicdanını sana son nefesinde kendini hatırlatacak
BİRİ var
ama yuva yıkmaya kalkışmak da nesi ? bilmiyormusun ki ? yürekten kopan ah ın üzerine kurulan temel, ilk depremde herc ü merç olmaya namzet yuva yıkanın , yuvasının yıkıldığını şamdaki sağır sultan bile biliyor
nasıl yüreğin varki ; onun yüreğinin bir köşeciğine razısın ? kıvrılır yatarım misali diğer her kıvrımın anılarla , çocuklarıyla ,ex- le dolu olduğunu bile bile karşındaki yemin billah etse de ; sana bakan gözler, sana yanık yürek için hep ikinci olmaktır kaderin
arabanın sıfırındadır gözün; ama başkasının ikinci eline razısın
hani kadınlığın verdiği edeb ? mutlu yuvayı dağıttın , kara çalı misali
hani sabır ? evde kaldım tohuma kaçtım telaşıyla hırsızlık yaptın
tevekkül ? güvenmedin; basıp geçtiğin karıncanın rızkını bile ayırana seni unutur sandın
hani kanaat ? elindekini görmedi gözün, teneşir paklayasıca, kel bodurun parasına kandın
sen unutursun büyük aşkın -zaten karım beni anlamıyor- bey de unutur ama babasını kaybetmiş, kalbi kırık, yarısı eksik anasıyla kalıvermiş mahsunların gözyaşlarını unutmayan BİRİ var
ne kadar görmezden gelsen de, içip içip boğsan da vicdanını sana son nefesinde kendini hatırlatacak
BİRİ var
15
yorumcu
Etiketler:
tartışma
10 Ocak 2011 Pazartesi
koşturan atom karınca
geçtiğimiz haftanın nasıl akıp gittiğini anlamadım iki günün , hafif ayakta soğuk algınlığıyla, rüyada gibi geçtiğini, bir günü de dr kontrolü adı altında saat sekizlerde, eve geldiğimi düşünürsek fazla şaşırmamak lazım ;
istanbul a gidişler de hep kitapçıda son bulur bizim bu sefer seri aldım ;
hele de, şımarık kızım evdeyse yarıyıl tatili için normal bile geliyor minnoşum dil sınavını verdi ve birinci sınıfa geçti şükür, sene kaybı olmadan . bunda okuduğu anadolu lisesinin hazırlık sınıfı olmasının rolü büyük altyazısız izlediği, animelerin hakkını da yememek lazım
küçükken ; aman büyüsünler, rahat etsek sevdasındayız büyüdüklerinde ; kanatları oluşurken , yuvadan uçmadan daha fazla vakit geçirme telaşındayız
son gün, yolluk telaşıyla geçti . okulun yeni açılan yurdunda kalıyor kızım . odalar iki kişilik ve buzdolabından klimasına herşeyi mevcut ama dolaplar yeni olmasına rağmen tazeliği pek koruyamıyor en hafif deyimiyle. o yüzden bozulmayacak nevaleler hazırladım yoğurt kutularına
işte sosunu bekleyen kaşık pastası. tarif mini kekler pepeladan
ayrılık hüznü, sabah saatinde de olsa uykudan sadece tek gözümüz açık da olsa, yine vurucuydu minnoşum bile, anne ablam gitmesin dedi durdu . kızım gözümün içine bakıyor ; kal tekrar gir sınava desek sanki kalıverecek nasıl deriz ? o stresi tekrar yaşamak, bir sene boyunca günde sekiz dokuz saat çalışmak göze alınacak şey değil . bebeğim zaten hazırlıkla beraber, liseyi beş sene okumuş bir sene daha mı kaybetsin ?
hem hepimiz, hayırlısını istemedik mi mevladan ? puanı yettiği halde istanbulu istemeyen o değilmiydi ?
demekki ; bunda da bir hayır var ve o hayra ulaşmak için biraz zahmet çekerken,
bizim payımıza da bol bol hasret düşecek eyvah !
istanbul a gidişler de hep kitapçıda son bulur bizim bu sefer seri aldım ;
hele de, şımarık kızım evdeyse yarıyıl tatili için normal bile geliyor minnoşum dil sınavını verdi ve birinci sınıfa geçti şükür, sene kaybı olmadan . bunda okuduğu anadolu lisesinin hazırlık sınıfı olmasının rolü büyük altyazısız izlediği, animelerin hakkını da yememek lazım
küçükken ; aman büyüsünler, rahat etsek sevdasındayız büyüdüklerinde ; kanatları oluşurken , yuvadan uçmadan daha fazla vakit geçirme telaşındayız
son gün, yolluk telaşıyla geçti . okulun yeni açılan yurdunda kalıyor kızım . odalar iki kişilik ve buzdolabından klimasına herşeyi mevcut ama dolaplar yeni olmasına rağmen tazeliği pek koruyamıyor en hafif deyimiyle. o yüzden bozulmayacak nevaleler hazırladım yoğurt kutularına
işte sosunu bekleyen kaşık pastası. tarif mini kekler pepeladan
ayrılık hüznü, sabah saatinde de olsa uykudan sadece tek gözümüz açık da olsa, yine vurucuydu minnoşum bile, anne ablam gitmesin dedi durdu . kızım gözümün içine bakıyor ; kal tekrar gir sınava desek sanki kalıverecek nasıl deriz ? o stresi tekrar yaşamak, bir sene boyunca günde sekiz dokuz saat çalışmak göze alınacak şey değil . bebeğim zaten hazırlıkla beraber, liseyi beş sene okumuş bir sene daha mı kaybetsin ?
hem hepimiz, hayırlısını istemedik mi mevladan ? puanı yettiği halde istanbulu istemeyen o değilmiydi ?
demekki ; bunda da bir hayır var ve o hayra ulaşmak için biraz zahmet çekerken,
bizim payımıza da bol bol hasret düşecek eyvah !
10
yorumcu
Etiketler:
biz,
gezmecik,
kitap,
tarifler
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)