27 Haziran 2010 Pazar

ey ulu kanaat

nerdesin ?  nereye kayboldun ?

pazarlardan çarşılardan poşet poşet ıvır zıvır taşırken mi unuttuk yoksa seni ?      halbuki sonra onlar için dolaplar yaptırdık biz      onlar da olmayınca sattık  dağıttık    ya da attık bazısını





değişik gördüğümüz herşeyi almaya çalışırken mi küstürdük seni ?  niye öyle diyorsun uçları nazar boncuklu kürdanımız niye olmasın ki   ?    boşver annemizin çeyizimize ördüğü tutacakları bak burda silikonlusu var     gel her renk alalım    oysa eskiden ihtiyacımız olduğunda çıkardık alışverişe    aç ruhumuzu doyurmak için değil

midemiz yeter diye çırpınırken habire tıkıştırdık  da senin de sesini kıstık galiba ?   çeşit çeşit sofralar kurduk çeşit arttıkça gözlerimiz parladı    halbuki sen dememişmiydin bize  mide yal ile de bal ile de doyar diyen ?




ya da şıngır mıngır sofralar kurarken seni davet etmeyi unuttuk ?    utandık da çağırmadık belki de bu kadarı da fazla deme diye     ama niye her renk tabağımız olmasın ?       ee şimdi o pembe tabaklara beyaz bardak gidermi ?   hadi alışverişe ;  pembe bardak pembe peçete almaya       misafirime verdiğim önem diye de içimi rahatlatıveririm     kanaatmi o da neymiş ?  bilemedik misafire iki çeşit hazırlamayı      ama ruhunu doyurup memnun kılmayı tatlı dille      süslü masamızla hava atmayı seçtik   ah kimi kandırıyoruz ki   ?
önceden hep bizimleydin ama ölçü sendin hep ;    sadece ihtiyaç olandıı      fazlası ihtiyacı olana giderdi   mesela
bir takım günlük bir takım misafirlik yemek tabaklarımız vardı şimdiyse kombin ! yapıyoruz renk renk sonra da resmini çekip yayınlıyoruz çarşaf çarşaf  baaak benim neyim var der gibi  bu da diğer kanaat yoksunu insanlara yol açıyor sonunda haliyle   

  her adımımızda yol göstericiyken nerdesin şimdi ?  biliyormusun ? sen yokken en iyi dostumuz kredi kartları oldu  üzüldüğümüzde bişeylerin eksikliğini duyduğumuzda  gözyaşlarımızı hep o sildi    dostlarımızı kalbimizde değil kafelerde ağırlarken o ödedi hesapları       lakin ne hikmetse son ödeme tarihinde arazi oluyordu hep

belki de hayat sanıldığı kadar zor değil de biz zorlaştırıyoruz          neden ruhumuzun yarasını ona daha fazla ibadetle sarmaya uğraşmıyoruz da  onu ona bunu buna uydurmaya uyduracağım diye sokaklarda geziyoruz neden   görevlerimizi    yaratılış gayemizi baştan savma yaparken  diğer herşeyde mükemmeli arıyoruz ?
mükemmel ev sahibi, üniversiteyi kazanmış akıllı çocuğun annesi,en güzel giyinen ,mükemmel blogger...

 


dertlerimizin ilacı çok uzakta değil iki adım ötemizde seccademizde bizi bekliyor                                    yanında da eski dostumuz ;    kanaat

6 yorum:

Adsız dedi ki...

öyle haklisin ki birseyler alip rahatladigimizi düsünüp sonra onlari dagatirken rahatlioyruz.oh bosaldi elimiz evimiz diyoruz.bugün hasmetbabaoglunun yazisini okudum öylede icim sizladi sen ikinci sizlatansin. önceleri iyi insan,iyi anne...olmayi hedeflenirdi simdi ise basarili insan,basari anne... özeti iyi olmak bas edilmesi zor degil anca basari ummak cok yorucu ve mesakkatli bir yol.ve maalesef basariya cikan her yol mübahtir inanciyla ilerliyebiliyor bazen isler.bir ev dolusu esyasi olan mutsuz kadinlar,bir oda dolusu oyuncagi olan memnuniyetsiz cocuklarimiz var. gözün kör olsun kapitalizm... :(((

annem dikti ben giydim dedi ki...

yazdıklarını okuyunca sonuna kadar hakveriyorum,şöyle bi düşünüyorum...
başkaları olur mu bilmem ama genellikle sohbetlere katılınca,duyduklarımdan irkiliyorum,bi daha bunları yapmak mı,aslaaa diyorum ama kapıdan çıkıp,yol alıp,günler geçtikçe sanki duyduklarım da uçup gidiyo...
işte ozaman kendime çok kızıyorum...
"insanoğlu"diyorum...dediğim beni tatmin ediyo mu,tabi ki kocaman bir HAYIR...
biliyorum bu yazdığım yine alakasızdı ablacım ama,sana içime dökmeyi seviyorum...

ayrıca kanaat deyince aklıma babamın,nerden duyduğunu bilmediğim,sürekli söylediği ve çok hoşuma giden bi sözü geliyo...

"ihtiyaçlar sınırlı,istekler sonsuzdur"

esra dedi ki...

Nevalciğim okurken içim açıldı inan..BLOĞUMA BİRŞEYLER EKLERKEN ..BİR ŞEY ALDIYSAM BAŞLIK OLARAK GÖSTERİŞ ZAMANI YAZMAK GELİYOR İÇİMDEN HEP:)))ÇÜNKÜ GÖSTERİŞ YAPIYORUZ..YEMEK YAPARKEN AMACIMIZIN DIŞINA ÇIKTIK EŞİME ÇOCUKLARIMA DEĞİLDE BLOĞA YEMEK YAPAR OLDUM...HER YAPTIĞIM YEMEĞİ VE ALIŞVERİYŞİ YAYINLARKEN BİRİNİ YAZARKEN BEŞİNİ YAZMIYORUM...BU KADARIDA OLMAZ DİYORUM AYIP YAAA..ONU ALDIM BUNU ALDIM..ONUPİŞİRDİM BUNU PİŞİRDİM..GERÇEKTEN BUNLARI YAPAMAYAN BİR SÜRÜ İNSAN VAR...ASLINDA BU BLOG İŞİ BENİ HİÇ MUTLU ETMİYOR PAYLAŞIMLAR SAYESİNDE ARKADAŞLIK YAPTIĞIM İÇİN DEVAM EDİYORUM...MELİKŞAH HESTE UYANDI KALKMAM LAZIM DAHA ÇOOOK SÖYLEYECİĞİM ŞEYLER VAR AMA:))ÖPÜLDÜN CANIM..

Atolyekedi dedi ki...

Özür dilerim yazınızla alakasız bir şey yazıcam ama üstteki yazınıza dün gecede yorum yazamamıştım. bu gece de yorum kısmı açılmıyor bildirmek istedim. Sevgilerimle

bir güzel çift dedi ki...

bir sonraki yazıya yorum yazmak istedim ama nedense yoruma açık değil yazamadım :( evlilik güzel şey vesselam ama saydığın zorlukları da var.öyle güzel ifade etmişsinki bir çok şeyi.Allah herkesi yuvasında mutlu etsin...
bu arada beş sevgi dili isimli kitabı biz evlenmeden önce annem Ali ye tavsiye etmişt, önce Ali okuyup sonra bana okutmuştu :)güzel bir kitaptı diye hatırlıyorum...

Unknown dedi ki...

bazen bende yapıyorum cevap vermeye yardımcı olmaya çalışıyorum işimle ilgili konularda ,ben içimden şöyle diyorum ,blog için yaşayanlar ;vefat etsek burdan kim gelecek cenazemize