28 Haziran 2010 Pazartesi

kocaman yalnızlık

    bazen de   iyi gelmez insana evlilik ;



en başlarda  evcilik iken iyidir ama     sonra ufak ufak tatsızlaşır
dargınlıklar artmaya     ve  uzamaya başlar
başkasında  hoşgördüğün şeye     evdekinde katlanamazsın
bir önceki cümlen hayatımla   başlamışken     sonrası tartışmadır        nasıl olduğunu anlamazsın bile
tartışmaktan çok      tartışmayı başkasının duyması daha önemlidir artık



derdini başkasına anlatıverir    olmuşsundur     sevincini de
her iki taraf da dışarda arar   mutluluğu avuntuyu ;    kadın alışverişe, gezmeye, dedikoduya verir kendini  ( işte başkasının mutluluğunu çekemeyenler !  )  erkekse maça  ,gezmeye...     ilersini düşünmek bile istemiyorum



kavga etmeye çalışmaktan çözümü aramak akıllarına gelmez    gelse de bunun için uğraşamayacak kadar bencildirler      belki de uğraşacak kadar sevgi yoktur ki
uzun yıllar önce pek de iplemediğim birisi şöyle demişti  ;     kızım evlilik çiçek gibidir , besleyip bakmak , soldurmamak    lazım
annelerimiz annanelerimiz belki de   eşine aşkım  bitanem   cicim diye hitap etmiyordu     belli etmenin ayıp sayıldığı    ama hep orada olan karı koca sevgisi    diye bir kavram vardı  saygıyla beslenen


karı koca arasında böyle bir iktidar mücadelesi yoktu ki    o zaman   erkek çalışır ihtiyaçları halleder      kadın  anne ve eş olurdu     yani evden sorumlu müdür        kadın bu iş için dışarda para verildiğini keşfedip çalışma hayatına dalınca da altüst oluverdi dengeler  ; halbuki dışarsı kurt kapanı,   naif yapımızı öyle sarsıp bizi öyle erkekleştiriyorki   böyleyken yani evin erkeği gibi davranırken özen gösterilip korunmak da istiyoruz    ne iş !
aslında çözümsüz    gibi gözüken ama    çok da zor olmayan bir denklemle karşı karşıyayız   galiba  ;



   

      saygı  +  karşılıklı fedakarlık + sevgi   (  garry chapman ın 5 sevgi dilini öneriyorum  )  =   evlilik
 

      bukka basit      salla gitsin    danışmanı felan



 

5 yorum:

Adsız dedi ki...

neval öylede cok kitap okudum bilhassa nisanliyken mutlu evlilikle ilgili dedigin kitabi esime hediye etmistim hatta sanirim ayni kitap beyimiz kaybetmiste:) ama onca okuduklarimdan sonra gercek hayata dönünce hicte öyle olmadigini anladim.evlilikleri iliskileri tek bir kaliba sokmak nede yanlismis.bense simdi o klasik söylemin evlilikler baslarda iyidir sonra sorunlar bikkinliklar baslarin yerine kendi hayatima dayanarak evliliklerin ilk yillari mesakkatlidir tanima süreci,alisma süreci.öyle ya bir arada yasayabilmek iki ayri aileden gelen kisilerin epeyde mesakkatli.zamanla taniyip eksikleriyle kabullenip belki sivirilen yerleri törpüleyerek ilerlemek daha mantikli.yada ben bunu yasadim daha mutluyum.birde dost olabilmek önemli sanirim.dost kalabilmek.birlikte akit gecirmekten zevk almak önemli ama ayriykende onun hoslandigi seylere saygi duymak onun adina sevinmek biz tamda bunu basardik.esimin mac tutkusuna uzun süre sinir krizleriyle eslik ederken simdi o keyif aldigi birsey yaptigi icin mutluyum.evet maclardan nefret etsemde...ben saatlerce yazarim yatmali beyim ariza cikariyor kapa diye:))

Adsız dedi ki...

+ sans...

Syhn dedi ki...

çok korktuğum şeyler bunlar. değişen devrin insanıyız öyle yapın sabredinlere kulak asmıyoruz..

karşılıklı anlayış ve sabır aslında dediğin gibi ama unuttuğumuz anlarda danışmak gerekebilir sallamayalım:)

Adsız dedi ki...

teyyare nerelerde:)

Syhn dedi ki...

huu huuu nerdesinnn???