3 Kasım 2010 Çarşamba

çarşamba yorgunu

sırt ağrısından muzdarip teyyare bildiriyor (oturduğu koltuktan ) ;
gayet yoğun bir çarşambaydı bugün           bayramdan önce kızlarla görüşelim ;     hem de bizde görüşelim deyince , sıkıştım biraz       evrak işleri için hemen hergün,     sağa sola koşunca   kızları aradım iş dönüşü  ;     yarın gelin diye.

eve yedide gelince, paçalar tutuştu tabii
herşeyi akşamdan hazırladım  ;     kedidilli pasta ,     brokoli  salatası ,      yoğurtlu mayonezli patates salatası nişastalı un kurabiyesi,     gül böreği            güya sofrayı hazırlayınca fotoğraflayacaktım ;    ama öyle telaş olduki              tam üçte eve girdim          saadet aradı geldim diye           asansörle çıkana dek anca üstümü değiştirdim          onunla konuşurken, çay demlendi           börek pişerken, diğerleri geldi          tabakları koymamızla, başlamamız bir oldu          malum hava erken kararıyor         hatunların altında araba olsa da, yine de birisi        taa başakşehir yolcusu olunca,      biraz acele ettik         salatalar silindi süpürüldü, kurabiyenin kalanı komşuya gitti        pasta bir dilim kaldı, şanslı kişiyi bekliyor dolapta

ne konuştuk ?      ikisi öğretmen olunca, bolca okuldan       neyseki konu politikaya gelmedi    aileden solcu olan özlemle, bir başladık mı çekişmeye, bitmiyor  da bitmiyor       okulda da böyle gıcık ederdi zaten     saadet en geç evlendiği için, çocukları henüz küçük        engin !    tecrübelerimizle yol gösterip,   ufkunu bulutlandırıyoruz habire        

neye karar verdik   ?    erkek çocukların       küçükken harika ötesiyken    büyüdükçe    anneyi deli etme kapasitable olduklarına ,        baba otoritesi olmasa bizi paketleyip dolaba kaldıracaklarına ...       

arkadaşlar kalkar kalkmaz     hemen pazara yollandım , koşaraktan             ergen boncuğumla balığımızı meyvamızı aldık geldik ; yerleştir derken işte bu saat oldu      
yazarken şimdi    kargo geldi cicileri getirdi;




seccade alevin hediyesi ;  şile bezinden             kızımın çeyizinde yerini aldı bile         battaniye  ; hep istediğim renk           günlük yatak örtüsü olarak kullanmayı düşünüyorum         sabah işe gitmeden yorganı kaldır örtüyü ört,  uğraşılmıyor             o yüzden battaniyeyi çeker     çıkarım diye düşündüm           çanta da aslında bronz renkli beğenmiştim       ama yurdumun insanı,   sabahın köründe yağmalıyor markafoniyi           yetişemedim bir türlü ;    bu renge razı oldum            zavallı kargocu bey         asansör yine ve yine bozuk olduğu için tıkana tıkana çıkmış           çıkarken de can havliyle nasıl sarıldıysa çantaya,     ambalajın üstünden çizmiş deriyi    iade ederdim de,    uğraşamıyorum     okka yorgunum yani   o da nazarlığı olsun ne edeyim artık ?

5 yorum:

Cafe Pepela dedi ki...

Öncelikle çok geçmiş olsun.
Ohh ne hoş arkadaşlarla içilen bir fincan çay bile nasıl tatlı geliyor gönle..
Mamalar da süper,o kalan pasta dilimine ben talibim mümkünse:)
Cicilerinizi de güzel günlerde kullanın.
Geçen ki 'kitap' postuna uzun uzun yazdım,lakin yollayamadım,hata veriyor bazen:(
Kocaman sevgi ve selamlarımla

neval dedi ki...

CAFE PEPELA; sağolasın ,iyi geldi gerçekten pasta senin gel buyur.
bloggerin azizlikleri işte bazen izlemeye bile alamıyoruz.
diğer yorumu okuyamadığıma üzüldüm huzurlu ve anlayan gönülden, okuyan dilden süzülenler bir başka oluyor zaten

Adsız dedi ki...

sevgili neval cantanın günahı ne kadar bacım.meraktan soruyorum.iyi günlerde kullan cicilerini

bir güzel çift dedi ki...

geçmiş olsun...
hediyeler çok güzel,güzel günlerde kullan...

neval dedi ki...

SELİNKA; markafoni indirimiyle 150 tl canım .sağol daha güzelleri senin olsun

BİR GÜZEL ÇİFT;teşekkürler sevgili bir güzel çift.
teşekkürler alasım geldi almaya almaya.