16 Eylül 2011 Cuma

geçenlerde,    bloglarda kış hazırlıklarına bakarken,    gözüme çarpan  fasulye turşusu, aldı götürdü biyerlere hemen.        ilk yediğim an, aklıma geldi; yıl bilmem kaç,   galiba lisedeydim,    köye gitmiştik.  anneannem sağ ve eski toprak evinde,   kendi başına yaşıyor,    bu da demektir ki 25 yıl öncesi felan.  akşam saatlerindeyiz, sofrada yemek yiyoruz,   teyzem de gelmiş.      anneannem kuru fasulye yapmış,   teyzem de fasulye ve havuç turşusu getirmiş.       bazen akşam yediğimi    unuturken,   bu kadar eskiyi hatırlamak ne garip.    beyinde ve dimağda,    iz bırakanları hatırlıyoruz galiba,   ne kadar geçse de.
o turşunun tadı hala aklımda.   yanısıra teyzem,   köyde şaibeli ölü bulunan,   değirmencinin kızından bahsediyor, mütevazi ve müteedeyyin köyümüz ilk ve son defa,  böyle faili meçhule sahne oluyor.    olayın ayrıntılarını  ,sonuna dek açılmış kulaklarla ( ve muhtemelen gözlerle) dinliyorum.
  



o yıllarda cinayet,     sadece evimize sokmadığımız gazetelerin,    ikinci sayfasında kalmaya      mahkum bir olgu,   kaldı ki köyde olsun,     dehşete düşmüştük hepimiz.        kışın ortasında,   kim kim niye köye gitmişiz, o ayrı muamma.     zihnimde  ,   o sofrada yenenler ve konuşulanlar, bir fotoğraf gibi duruyor sadece.
sonraları  ,gene gittik köye,     anneannemin yeni ama biçimsiz evi yapıldığında .    belki teyzem, gene gönderdi seviyoruz diye turşudan.      hatta muhtemelen annem de,  yapmaya başladı ama onlar iz bırakmadı,yanında heyecan ve dehşet olmayınca.




o zaman ne mutluymuşum farkında olmadan.    ölümle yüzyüze gelmemişim.  bütün yakınlarım sağ;   dayım, enişteler,    halam,anneannem,   babam...
işte o zamanlar,    eniştelerin    kanka değil, enişte gibi ağırlığı olduğu zamanlardı.      teyzelerimin naif olduğu ölçüde ,  sert duruşlu,   biraz ilgisiz ama babacan,      teyzelerimin bizi  şımarttığı oranda da  çekinilesi,    ne tuhaftırki; onların kırılgan ve temiz güzellikleri kadar ,çirkin.        evet hepsi de çirkinceydiler,nur içinde yatsınlar.    kısaca söylemek gerekirse,    en şanslıları annemmiş.
şimdinin enişteleri bayık genelde .     bırak yeğeni baldızı ,     hanımı bile ilk tökezde    şutlamaya hazır mazaAllah.   hiç güvenmeyin kızlar.

12 yorum:

otuzundansonra dedi ki...

severim fasulye turşusunu,yengem pek güzel yapardı.
diyer mevzular ağır tabii,lakin enişteler konusunda yüzde yüz katılıyorum sana

otuzundansonra dedi ki...

bu arada merak ettim yahu ; değirmencinin kızını kim ,neden öldürmüş?,öğrenildi mi?

Cemre dedi ki...

sene 2003 falan herhalde. rahmetli kayınvalidem hayatta daha. onlara yemeğe gitmiştim bir kış günü, balkondan turşu getireyim demişti. ilk defa fasulye turşusunu orada yedim ve bayıldım. nur içinde yatsın anneciğim ama o gittikten sonra bir daha yemek kısmet olmadı, belkide ben olmasına izin vermedim :(

elif-kayra dedi ki...

fasulye tuşusumu yemedim hiç. Ama bu güzel yazından sonra bakıcam tadına

neval dedi ki...

OTUZUNDAN SONRA; yapan güzel yapıyor o turşuyu,yapamayan hiç kalkışmıyor zaten.
o cinayet faili meçhullerin arasına katıldı bile.

CEMRE; kayınvalden pek iyiymiş ama ömrü vefa etmemiş

ELİF;tavsiye ederim :)

İKİ MELEK dedi ki...

ilk mevzu fasulye ondan başlayayım; tatmadan gördüğümde bu yenir mi? dedim.yedim o ne yahu çok sevdim. yapmak isterim.anneannelerin dedelrin yaşadığısenin el üstünde tutulduğun dönemne de güzel yıllardı.enişteler yine çekinilen rahat hareket edilemeyen sıkıcı tipler haaalaaa...

betul dedi ki...

eskiyi cok cok seviyorum.eski safligimi özlüyorum sanrim.cocukkende detaycci bir yanim vardi.anlarin ayrintilari hala aklimdadir,o an yanan soba,duvarda asili cezveler,ekmegin kokusu,ananemin köydeki evinin tavaninda gezinen mutemelen farelerin tikirtilari.biliyormusun anneannemin elde yikadigi camasirlar kadar güzel kokmuyor simdi camasirlar .yagmur bile baska yagardi ben cocukken.o sohpetleri kulaklar gözler acilmis halde elinde oyuncak güya oynar ve dinlerdim.sakalli bebek,konusan bebek,kiyamet gününü söyleyen bebek aspragaslari vardi net hatirladigim.öyle can kuagiyla dinlemistim.

neval dedi ki...

ŞİRİN;hele ilk göz ağrısıysan,senden kıymetlisi de yoktur:)
fasulye turşusunu pek zikrettik,birisi yapsa da yesek

LeylaK dedi ki...

öfff çok severim fasülye turşusunu... hele biz onun kavurmasını yaparız harika harika..valla olsa şuan ne yenirdi. Kahve Dükkanı'ndan sevgiler...

neslinameblog.blogspot.com dedi ki...

Ne güzel anlatmissin... Bende giderim bazen eski günlere tuhaf olurum aglamakli olurum... Fasulye tursusuna gelince ben bir kere yemistim cok hosuma gitmisti...

neval dedi ki...

BETÜL; eskiyi sık yadetmenin ne anlama geldiğini bilirsin demi ?
bazen düşünüyorum da ,çocukken sırf kulaktan ibaretmişiz,nasıl da çekermişiz her bilgiyi ? şimdiyse nerdeyse akşamki yediğimizi unutacağız yahu.

LEYLA;onun kavurmasına ne güzellemeler yazarım,bilseniz :)

NESLİNAME;eskilerdn sadece güzel günleri hatırladığımızdan mı acaba bu melankoli ?

İKİ MELEK dedi ki...

sormakendimi zor tutuyorumzaten tuzlu yasak baştan beri ama bu kış turşuların anasını ağlatacağım:)